Anophelinae Alt Ailesine Bağlı Türkiye'de Bulunan Türlere Ait Ergin Sivrisineklerin Ekolojisi
Çiftleşme, kan emme ve Üreme
Doğada, sperm depolama keseleri boş olan hiçbir dişiye rastlanmamıştır. Bundan dolayı, Buxton and Leeson (1949), çiftleşmenin normal olarak ergin çıkışından hemen sonra, beslenmeden önce gerçekleştiğini belirtmişlerdir.
Birçok Anopheles sürü, çiftleşmeden önce erkeklerinin esem adı verilen kümeler yapmasına ihtiyaç duyar. Dişiler bu esemlerin içine girer ve çiftleşme havada gerçekleşir. Cambournac and Hill (1940), A. airoparvus türünün, iç ortamlarda ya da açık havada çiftleşme dansı yaptığını belirtmiştir. Erel (1973), A. sacharovı erkeklerinin çiftleşme kümesi oluşturmak amacıyla suyun ya da herhangi bir objenin 1.5-2 m üzerinde toplandıklarını belirtmiştir. Işık, sıcaklık ve nem, esemlerin oluşması için denetleyici faktörlerdir.
Fertilizasyondan sonra, dişiler kan emmek için konak araştırmaya başlar. Kan, yumurtaların gelişmesi için gereklidir. Kana alternatif olan temel besin kaynaklarının başında bitki özsuyu gelir. Sivrisineklerin, nektar (şeker) ile beslenmesi, her iki eşeyin hayatta kalabilmesi, üremeleri ve uçmaları için iyi bir enerji kaynağıdır (Alten, 1989; Muir, 1989).
Sivrisinekler, ilk kan emmelerinden sonra sekiz gün içinde ilk yumurta bırakmak için hazırdırlar. Sonrasında, yumurta batımları iki günlük bir zaman dilimi içinde bölüm bölüm bırakılır (Bates, 1949). Horsfall (1955), yumurta bırakımının ve kanın sindiriminin yukarıdaki görüşe alternatif olarak, ilk iki kan emmeden sonra başlayabileceğini ileri sürmüştür. A. sacharovı 'de; eğer, pupal gelişme ideal sıcaklıklarda olmuş (24-30 °C) ya da yeni çıkmış dişiler ilk kan emmeden önce bitki özsuyu ya da şekerle beslenmişse, ilk yumurta bırakımı birinci kan emmeden sonra gerçekleşebilir; ancak, bu türün dişileri genelde İki kez kan emdikten sonra ilk yumurta batımlarını bırakabilirler (Mer, 1936; Yoeli and Mer, 1938).
Yumurta bırakmak için, genel olarak iki günlük periyodlarda kan emme gereklidir. Ayrıca, yumurta bırakılmasına ya da yumurtaların gelişmesine çevresel faktörlerin de önemli etkisi vardır. Örneğin, A. atroparvus'da yumurta gelişimi yumurta bırakılması 6-35 °C gibi geniş bir aralıkta olabilmektedir (Cambournac and Hill,1938). Ayrıca, bu biyolojik faaliyetleri ışık, renk, ses, karbondioksit, nem ve hava hareketleri de denetler (Bates, 1949).
Diyapoz (kışlama)
Birçok Anopheles türü ılıman kuşakta kışın diyapoza girer. Diyapoz sırasında yumurtlama tamamıyla durur. Diyapoz, genellikle sıcaklığa göre, günlerin kısalması sayesinde oluşur (Washino, 1977). Ancak, sıcaklık değişimleri de gün uzunluğuna yardımcı olur (Vinogradova, 1960; Kasap, 1987). Sivrisinek türlerinin ve her bir bireyin diyapoz davranışı birbirlerinden farklılık gösterir. Bu farklılık ekolojik, klimatik koşullara ve coğrafi bölgelere de bağlıdır.
Diyapoz, kısmi ya da tüm olarak görülür. Tüm diyapozda dişilerin karın bölgeleri tamamıyla yağla kaplanır. Dişiler ilkbahara kadar, dinlenme alanlarında hareketsiz kalarak, vücutlarındaki bu yağ sayesinde beslenirler. Kısmi diyapozda ise vücutta yine yağ depolanır;ancak, bireyler hareketlidir. Soğuk havalarda, dişiler konutların ya da ahırların içinde barınaklı yerlere doğru yönelirler ve kan emmeye ve kural dışı olarak, yumurtlamaya devam ederler. Bu durum, özellikle iç alanlarda sıtmanın yayılması için çok önemlidir. Ülkemiz içinde en önemli tür olan A. sacharovı "nin kışın davranışı bu şekildedir. Ayrıca, mücadele çalışmaları açısından da bu durumun önemi büyüktür. Bu türün yaygın olduğu bölgelerde, kışın mücadele çalışmalarını kesmemek ve özellikle ahır ve ev içlerinde kışlak mücadelesi yapmak gerekmektedir.
A. maculipennis'\n diyapozu, ekim ayında başlamaktadır. Beslenme aktivitesi kasım ve aralık aylarına kadar sürebilmektedir. Ocak ayında tam diyapoz başlar. Beslenme aktivitesi tamamıyla sıcaklıktan etkilenir. 11.5 °C'nin altındaki sıcaklıklarda, yumurtlama faaliyeti durur. Yumurtaların gelişimi 5-7 °C'nin altında durur (Guelmino, 1951).
A. sacharovi türünün diyapozu ekim ayında başlar ve şubat ayında son bulur. Kasap (1987), Türkiye'de, gün uzunluğunun 10 saatin altına ve sıcaklığın 18 °C'nin altına düştüğü periyotta, bu tür için yumurtlama faaliyetlerinin durduğunu bildirmiştir. Ancak, sıcaklığın 25 °C'ye yükseldiğinde yumurtlama faaliyetinin yeniden başladığını belirtmiştir. Bu durumda, kısalan gün uzunluğunun ve yükselen sıcaklığın dişilerin diyapozu için oldukça önemli iki çevresel faktör olduğunu söyleyebiliriz.
Diyapozun bitmesi tamamıyla sıcaklık tarafından denetlenir. Solovey and Likhoded (1966), 8°-10 °C'de A. maculipennis dişilerinin uçma aktivitesinin başladığını belirtmiştir. Bu türün yumurtlamaya başlaması 7.5 °C'nin üzerindeki sıcaklıklarda olmaktadır (Guelmino, 1951). Hava sıcaklığının türlere göre değişen belirli sıcaklıkların üzerine çıkması sivrisinek dişilerinin diyapozdan çıkmasını sağlar.
Kışlama, mücadele çalışmalarının en önemli dönemidir. Bu dönemde yapılacak bilimsel tabanlı ideal bir sivrisinek mücadelesi, ilkbaharda yeni çıkacak jenerasyonun %25-30'luk (ya da daha fazla) bir kısmının başlangıçta ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, kışlama sırasında sivrisineklerin nispeten daha az hareketli ya da hareketsiz olduklarını düşünürsek, yapılacak mücadele çalışmalarının oldukça kolay olduğu ortaya çıkar. Öte yandan, son yıllarda birçok araştırma kışlama çalışmalarında uzun yıllardır kullanılan kalıcı insektisitlerin artık kullanılmamasını, bunun yerine ani tesirli insektisitlerin alması gerektiğini ortaya koymuştur. Her ne olursa olsun, özellikle bölgesel mücadele programlarında kışlak mücadelesinin zamanında ve iyi yapılması çok önemlidir.
Ergin özellikleri ve sıtmanın epidemiyolojisi
Belli bir alandaki sıtma vakaları, insan davranışı, parazitin varlığı ve vektörün özelliklerine göre belirlenir. Bu kısımda, diğer faktörlerin üzerinde kısaca duracağız:
Vektör yoğunluğu
Vektörün yoğunluğu, onun verimlilik, gelişme oranı ve ölüm gibi hayat döngüsü parametrelerine bağlıdır. Bu parametrelerin tümü, sucul ve karasal evreler için, habitatların kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerine göre belirlenir. Döllerin sayısı, mevsimlerin uzunluğuna bağlıdır. Örneğin, A. maculipennis, Rusya'da iki ay yaşarken, İtalya ya da Türkiye'de 7 ay ya da daha fazla yaşayabilmektedir. Sivrisinekler üstün bir biyolojik potansiyele sahiptirler. Yüksek üreme ve gelişme potansiyelleri vardır. Cambournac (1939), bir pirinç tarlasında yapmış olduğu çalışmada bir hektarlık alanda günlük 20000 yeni erginin çıktığını gözlemlemiştir.
Hayat uzunluğu
Sivrisinek erginlerinin hayat uzunluğu, sıtma epidemiyolojisinde en önemli noktalardan biridir. Eğer bir sivrisinek dişisi Plasmodium'un inkübasyon periyoduna yetecek kadar uzun yaşarsa, sıtmanın bulaştırılması kesinleşmektedir. Erkekler dişilere göre daha kısa bir hayat uzunluğuna sahiptir. Sivrisineklerin hayat özelliği tür karakterlerine, bireylerin aktivitesine, klimatik faktörlere, beslenmeye, parazit, ve predatörlerinin varlığına bağlıdır.
Bireyler, kışlama sırasında 4 ay gibi uzun bir süre yaşayabilirler. Ancak kışlamadan sonra belki bir hafta içinde ölebilirler. Onların beslenmek ve yumurtlamak için habitat arayışı ömürlerini kısaltan nedenlerdir.
Her tür için ve türün metabolik aktiviteleri için bir ideal sıcaklık ve nem değeri vardır. Sıcak ve kuru koşullar hayat uzunluğunu sınırlar. Sivrisinekler yüksek su kaybından dolayı, düşük nemlilik değerlerini tolere edemezler. Hundertmark (1939), yüksek nemlilik değerlerinin beslenmemiş dişilerin hayatlarını uzattığını bildirmiştir. Mamafih, yüksek nemlilik her zaman ideal değildir (Tablo 6). Buxton and Leeson (1949), gün ışığında, dinlenme alanlarında bile yüksek derecede ölümlerle karşılaşmanın temel nedenini yüksek sıcaklığa bağlamışlardır. A, maculipennis türünün yumurtlayan dişilerindeki ölüm oranlan Tablo 7'de gösterilmiştir. Beslenmeye, sıcaklığa ve neme bağlı olarak ortaya çıkan göreceli ölüm 0.01-0.3 arasında değişmektedir.
A. sacharovi, Anopheles türleri arasında sıcaklığa en dayanıklı türdür (Artemiev, 1980). Bu durum türün, tüm Avrupa içinde yayılış modelini oluşturmuştur. A. superpictus türünün A. maculipennis komplekse bağlı türlere göre yüksek sıcaklığa ve düşük neme daha toleranslı olduğu tespit edilmiştir (Shannon, 1935; Bates, 1949).
Beslenme
Dişilerin ömür uzunluğu aynı zamanda beslenmeye bağlıdır. Kanla beslenen dişiler, nektar ya da bitki özsuyu ile beslenenlerden daha uzun yaşarlar. Besinsiz ortamda, dişilerin hayatta kalmaları çok sınırlıdır. Laarman (1955), beslenmemiş sivrisinek erginlerinin 2 gün içinde %50'nin öldüğünü belirtmiştir.
Harici inkübasyon periyodunun süresi
Anopheles türleri, sıtma parazitinin harici inkübasyon periyodunun tam olarak tamamlanmasına kadar, kan emselerde enfekte olmuş sayılmazlar. Bu harici inkübasyon periyodu, tamamıyla sivrisinek vücudunun sıcaklığına bağlıdır. Sivrisinek bir kez enfekte olursa, hayatının sonuna kadar böyle kalır. Sivrisinekler sadece kışlama sırasında enfekte olma olasılıklarını azaltırlar. Parazitin, 4°-24°C arasındaki sıcaklık değişimlerinde en az 80 gün boyunca aktif olmadığı bildirilmiştir. Plasmodium vivax için yüksek sıcaklıklar öldürücüdür. 32°C sıcaklıkların üzerinde ömür uzunluğu süresi çok hızlı olarak azalır (Roubaud, 1918; James, 1925-1926-1927). Tablo 8'de değişik Plasmodium türlerinin gelişebilmesi için gerekli olan en düşük sıcaklıklar gösterilmiştir.
Parazitoloji
-
Parazitizm tipleri nelerdir ?
-
Parazitlerin vücuda giriş yolları nelerdir?
-
Parazitlerin bulaşma yolları nelerdir ?
-
Parazitliğin (parasitismus’un) çeşitleri
-
TATARCIK MÜCADELESİ
-
Tatarcıkların Biyoekolojisi Üzerine Bilgiler
-
Tatarcıkların Genel Entomolojik Özellikleri
-
Türkiye'de Bulunan Tatarcık Türleri
-
Leishmania ve sağlık açısında önemi
-
TATARCIKLAR ÜZERİNE GENEL BİLGİLER
-
Parazit Vektör Ekolojisi ve İlişkili Faktörler
-
Türkiye'de sıtmanın durumu
-
Avrupa'da sıtmanın durumu
-
Sıtmanın biyolojisi ve epidemiyolojisi
-
Sivrisineklerin Sağlık Açısından Önemi