Deri Rengi Sanıldığı Kadar Ayrıştırıcı Değil: Antik Deri Rengi Genleri!
Tarih boyunca birçokları bilimi emellerine alet ederek biyolojik ırk kavramını insanları ayrıştırmak için kullanmaya çalıştı.
Ancak modern bilimsel araştırmalar, genetiğin insanları ayrıştırmak için kullanılamayacağını tekrar tekrar gösterdi. Bu bulgulara bir yenisi daha eklendi: Yapılan güncel bir çalışmada, çok sayıda insanın deri pigmantasyonunu incelendi ve tüm insanlarda hem beyaz, hem siyah deri renginin yüz binlerce yıldır var olduğu ortaya kondu.
Uzun bir süredir, Homo sapiens türünün Afrika'da siyah derili olarak başladığı varsayılıyordu. Mantık da basitti: Bol miktarda melanin, insanları Güneş'in mor ötesi ışınlarından koruyordu. İnsanlar Afrika'dan çıkıp başka coğrafyalara göç ettikçe, yeni mutasyonlar daha açık renkli derileri mümkün kıldı. Bunun sebebi, düşük Güneş ışığı seviyelerinde D vitamini üretimini düzenleyebilmekti. Ancak Science dergisinde yayınlanan çalışma, insan deri rengi evriminin bundan çok daha karmaşık olduğunu gösteriyor.
Pennsylvania Üniversitesi'nden Sarah Tishkoff liderliğindeki bir ekip ve onun doktora sonrası öğrencisi olan Nicholas Crawford, genetik ve etnik olarak çeşitli olan Tanzanya, Botswana ve Etiyopya gibi ülkelerden 2000'den fazla kişinin deri pigmentasyonunu ölçtü. Daha sonra, bunların 1600 civarının genomlarının 4 milyon farklı noktasını analiz ettiler. Böylece hangi varyasyonların (çeşitliliğin) deri rengi ile ilişkili olduğunu tespit etmeye çalıştılar. Deri rengini etkileyen alellerin, 6 gen üzerinde yoğunlaştığını buldular: SLC24A5, MFSD12, DDB1, TMEM138, OCA2 ve HERC2. Bu genlerdeki mutasyonlar, araştırmanın yürütüldüğü 3 ülkedeki deri rengi farklarının %29'undan tek başına sorumluydu. Yani bu genlerdeki değişimler, tüm deri rengi farklılıklarının %29'unu tek başına açıklayabiliyordu. Bu, böylesi bir genetik araştırma için gerçekten büyük bir orandır. Bunu anlayabilmeniz için şu örneği verebiliriz: Nature Genetics dergisinde yayınlanan ve çok daha fazla sayıda insanın boy uzunluğunu inceleyen çok daha büyük bir araştırma, boyla ilişkili olduğunu tespit ettikleri genlerin, toplumlardaki boy uzunluğunun sadece %16'sını temsil ettiğini ortaya koyabilmiştir.
Bu gen bölgelerinin her biri, hem daha açık renkte, hem de daha koyu renkte derilerle ilişkili varyantlara (çeşitlere) sahipti. Dolayısıyla hiçbir gen tek başına şu veya bu renkteki deriyle ilişkili değildi. Araştırmanın asıl şaşırtıcı bulgusu ise şu: Daha açık renkte derilerle ilişkilendirilen 7 farklı varyant, günümüzden en az 270.000 yıl önce, 4 farklı varyant ise günümüzden en az 900.000 yıl önce evrimleşmişti! Türümüz Homo sapiens'in günümüzden 200.000 ila 300.000 yıl önce evrimleştiği düşünülecek olursa... Bu demek oluyor ki bize açık renk derileri veren genler, zaten atalarımızda halihazırda bulunuyordu! Öyle ki, Homo sapiens'e evrimleşecek olan Homo heidelbergensis ve Homo erectus gibi atasal türlerde bile bu gen varyantları muhtemelen zaten bulunuyordu!
Bu araştırma, açık ve koyu renk deri rengine neden olan genlerin sanılandan çok daha akışkan (kademeli ve geçişken) olduğunu gösteriyor. Örneğin araştırmanın ortaya koyduğuna göre en koyu deri renkleriyle ilişkilendirilen 3 gen, muhtemelen kendilerinden daha açık renkli derilere neden olan genlerden evrimleşerek var oldu. Bu durum, örneğin Sahra'da yaşayan çobanlar gibi insan türünün bilinen en koyu deri renklerine sahip bireylerinin bu koyu renkli derilerinin, evrimsel tarihin göreceli olarak daha yakın zamanlarında evrimleşmiş olduğunu gösteriyor. Tishkoff, şöyle diyor:
"İnsanlar sadece açık renkli derilerin evrimleştiğini düşünüyordu. Ben, koyu renkli derilerin de evrimleşmeye devam ettiğini düşünüyorum."
The New York Times için yazan Carl Zimmer'ın söylediğine göre bu durum, deri renklerimizin evrimi ardında yatan hikayeye daha da fazla karmaşıklık ekliyor. Şöyle yazıyor:
"Güney Hindistan'ın, Avustralya'nın ve Yeni Gine'nin siyah derili insanlarında bu koyu renkli deriler, sırf buralara göç eden daha açık tenli toplumlar üzerinde evrim koyu renkli derileri destekledi diye, bağımsız olarak evrimleşmedi. Dr. Tishkoff'un ekibinin gösterdiği üzere, bu koyu renk varyantlarını atalarından miras aldılar."
Araştırma ayrıca Avrupalılar'da ve Orta Doğulular'da bulunan ve açık renkli derilere neden olan SLC24A5 varyantının oldukça yeni zamanlarda, günümüzden yaklaşık 29.000 yıl önce evrimleştiğini gösterdi. Bu genetik çeşitlilik, sadece yakın geçmişte Dünya'ya bu kadar yayıldı. Öyle ki bu gen, Orta Doğu üzerinden Afrika'ya doğru geri yayılım bile gösteriyor. SLC24A5'in bir "Avrupalı geni" olduğuna inanılıyordu. Çünkü Batı Avrupalı popülasyonlardaki açık deri rengiyle yakından ilişkiliydi. Halbuki Tishkoff ve ekibinin yaptığı çalışma, bu genin günümüzden birkaç bin yıl önce Orta Doğu üzerinden Batı Afrika'ya giriş yaptığını gösteriyor. Bu tarih, koloni devletlerin başlamasından çok daha öncesine dayanıyor! Araştırma, bu genin günümüz Tanzanya ve Etiyopya gruplarında yaygın olduğunu, diğer toplumlarda ise daha seyrek bulunduğunu gösterdi.
Araştırmada incelenen bir diğer gen olan MC1R geni de ırkçılar arasında popüler olan bir gendir. Bu gen, Avrupa toplumlarında aşırı çeşitlidir; ancak Afrika toplumlarında aşırı benzerdir. En azından öyle olduğu düşünülüyordu. Ancak bunun hatalı olduğu gösterildi. Tishkoff şöyle anlatıyor:
"Bu örüntüye bakan bazı genetikçiler, Afrika'da siyah derili olmanın aşırı güçlü seçilim baskısı altında olduğunu, dolayısıyla deri rengini değiştirecek her türlü varyantın hızla toplumdan elendiğini düşündüler. Bu doğru değil! Ama eğer ki sadece Batı toplumlarının deri renklerini inceleyen araştırmalara bakarsanız, bu sonuca varmanız kaçınılmaz. Halbuki Afrika-merkezli bir perspektiften bakıldığında, Afrika'da da çok fazla çeşitlilik var."
Araştırmada ele alınan bir diğer gen olan MFSD12'nin bundan birkaç sene öncesine kadar bir adı bile yoktu. Öyle ki bu genin, sadece vitiligo hastalığına neden olan bir gen olduğu düşünülüyordu. Halbuki Tishkoff'un meslektaşları, bu geni farelerde ve balıklarda susturdular ve genin asıl görevinin, deri renginin farklı tonlarını ayarlamak olduğunu gösterdiler. Gerçekten de bu gen, Doğu Afrika'nın aşırı siyah renkli derili bireylerinde yaygın olarak bulunur; ancak daha açık tenli San kabilesinde çok daha seyrektir.
Bu araştırma, söz konusu genetik bilimi olduğunda, "ırk" gibi toplumsal kavramların herhangi bir işlevi olmadığı fikrini yeniden doğruluyor. Tishkoff şöyle diyor:
"Birçok insanın ırklar ile ilişkilendireceği ilk özellik deri rengidir. Bu, gerçekten berbat bir sınıflandırıcıdır. Siyah deri rengi içerisinde bile çeşitlilik bulunmaktadır! Bu çalışmamız, biyolojik ırk kavramının geçersizliğini gerçekten ortaya koymaktadır. İnsan toplumları arasında, biyolojik işaretleyicilerle uyumlu keskin ve net sınırlar bulunmamaktadır."
Günümüzde ne yazık ki beyaz ırkçılar halen genetik çalışmaları çarpıtarak ve hatalı yorumlayarak kendilerinin ırklar ile ilgili fikirlerini desteklemek için kullanmaktadırlar. Bu araştırmada yer almayan, Michigan Üniversitesi'nden Jedidiah Carlson, yanlış yorumlanan genetik araştırmaları takip ediyor. Şöyle anlatıyor:
"Günümüz Avrupalıları'nda, açık deri rengi gibi görsel olarak kolaylıkla ayırt edilebilir ve yaygın özelliklerin aynı zamanda ilk olarak Avrupa popülasyonlarında evrimleştiği düşünüldüğü için, beyaz ırkçılar bu özelliklerin üstün zekanın bir göstergesi olduğuna inanıyorlar. Halbuki SLC24A5 geninin evrimsel tarihi, bizlerin 'Avrupalı' olarak gördüğü özelliklerin Avrupalılar'a özgü olmadığını gösteriyor. İnsan toplumları, kendimizi bildiğimizden beri diğer insan toplumlarıyla çiftleşmekte ve karışmaktadır."
Ancak bu araştırmanın gösterdiği üzere, açık renge neden olan genler de başından beri insan evriminin bir parçasıdır. Tishkoff şöyle diyor:
"Eğer ki bir şempanzeyi traşlayacak olursanız, açık deri rengine sahip olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla bizim atalarımızın deri renkleri de kısmen açık renkli olabilir. Çok büyük ihtimalle ormanlardan savanalara doğru göç ettiğimizde vücutlarımızdaki kılları kaybettik. Bu nedenle daha koyu deri renkleri avantajlı olmaya başladı. İnsanlarda hem açık, hem koyu renkli derileri etkileyen genler, mutasyonlar etkisi altında sürekli evrimleşmeye devam etti. Öyle ki, bu evrim bundan sadece birkaç bin yıl önce de devam ediyordu."
Araştırmanın baş yazarlarından Carlson ise şöyle diyor:
"Beyaz ırkçılar genellikle Afrikalılar'ın Avrupalılar'a nazaran maymunsu atalarımıza daha yakın oldukları düşüncesini yayarlar. Bu düşünce, tekrar tekrar gösterildiği üzere hatalıdır. Bulgularımızsa, bu iddiayı tam tersine çevirmektedir. En azından deri renklerini belirleyen genler söz konusu olduğunda, Avrupalılar, Afrikalılar'a nazaran büyük kuyruksuz maymunlara daha yakındırlar."
Kaynaklar ve İleri Okuma:
- Science
- University of Pennsylvania
- The Atlantic
- New Scientist
- The New York Times
- Smithsonian Magazine
EvrimAğacı.org: "Deri Rengi Sanıldığı Kadar Ayrıştırıcı Değil: Antik Deri Rengi Genleri! "
Genetik Haberleri
-
Allopatrik türleşme nedir ? Nasıl Gelişir ?
-
Maryland’teki “Kölelerin” Yaşayan 42.000 Akrabası Bulundu
-
Araştırmacılar kediler, yunuslar, kuşlar ve düzinelerce başka hayvanın genom haritasını çıkarıyor
-
Kolombiya'da nadir görülen bir kuş türünde "gynandromorphy" gözlemlendi
-
Kurumaya dayanıklı bitkiler için genom veritabanı yayınlandı
-
En son DNA barkodlama teknolojisiyle İsrail'in tatlı su balık türleri listesinin yeniden gözden geçirilmesi
-
İnsanların Daha Önce Bilinmeyen Bir Dokunma Duyusu Keşfedildi
-
Bilim İnsanları Tüm İnsan Genomunun Dizilimini Çıkardı. Ancak Henüz Bitmedi
-
İlk Defa Tazmanya Kaplanından RNA Elde Edildi
-
Neandertal DNA’nız, Sizi Acıya Karşı Daha Hassas Yapıyor Olabilir
-
Epigenetik ve Epigenetik Mekanizmalar
-
İlk taslaktan 20 yıl sonra insan Y kromozomu tamamen dizilendi.
-
Kim Bu Kimerizm? Tek Bedende İki Kişi
-
Gen terapi, genetik materyalin yeniden düzenlenmesi
-
mRNA Aşıları: Genetik İnovasyonunun Yeni Yüzü ve Sağlıkta Devrimi