Gıda alanında kullanılan algler nelerdir yardım edin ?
Fonksiyonel gıdalar besleyici ve enerji verici olmaları yanında antihipertensif, antioksidan ya da antienflamatuar etkiler gibi fizyolojik yararlar sağlamakta ve söz konusu bu gıdalara olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Günümüzde fonksiyonel gıdalar; “sağlığın iyileştirilmesi ya da bazı hastalıklara maruz kalma riskinde azalmalar yaratması gibi bir ya da daha fazla fizyolojik fonksiyonları meydana getirerek yararlı etki sağlayan gıdalar” olarak tanımlanmaktadır. Yakın zamanda söz konusu fonksiyonel gıdaların bu önemli etkilerinin arttırılmasına yönelik olarak, gıdalardan direkt olarak izole edilen ya da saflaştırılarak elde edilen, fizyolojik yararları tespit edilmiş ve kronik hastalıklara karşı koruma özelliği gösteren ilaç benzeri Nutrasötik katkıların kullanım yararlılıkları ortaya konmuştur.
Fonksiyonel gıdalar, insan sağlığı için yararlı etki sağlayabilen ingradiyentler ile zenginleştirilmiş ticari gıdalardan elde edilmektedir. Bu ingradiyentler bitkiler, alg ya da mikroalgler gibi doğal kaynaklardan ekstrakte edilmeleri nedeni ile tüketiciler tarafından tercih edilmektedir. Bu anlamda deniz kaynaklı mikroalglerin çoklu doymamış yağ asitleri, omega-3 yağ asidi, ß-karoten ve diğer pigmentler, sülfatlar, polisakkaritler (antiviral) ve steroller (antimikrobiyal) gibi fonksiyonel ingradiyentleri yeterli seviyede içermesi nedeni ile oldukça sık kullanıldıkları dikkat çekmektedir. Uzmanlar fonksiyonel ingradiyentlerce zenginleştirilmiş diyetlerin tüketimi ile birçok hastalığın görülme sıklığı arasında düşük risk açısından epidomiyolojik korelasyon bulunduğunu ifade etmektedirler.
Günümüzde mikroalgler, atık su arıtımı, güneş enerjisinin biomasa dönüştürülmesi, fazla CO2 i uzaklaştırarak ortamın pH'sını ayarlaması, ortamdaki kirlerin uzaklaştırılmasıyla su kalitesinin kontrolü, bazı kimyasal maddelerin üretimi ve enerji eldesi (****n gazı) gibi çok geniş alanlarda kullanılmaktadırlar. Mikroalglerin sağlık üzerindeki yararları ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda bunların; antifungal, antivirüs ya da antitümör aktivitelere sahip oldukları tespit edilmiş çok sayıda ürün yanında, gerek düşük gerekse yüksek moleküllü birçok bileşik ile antibiyotik ve antibakteriyel olarak kullanılan farklı sayıda ürünün alglerden elde edildiği ortaya konmuştur. Dünya genelinde 30 binin üzerinde çeşidi bulunan Mikroalgler (mikroskopik yosun) su içinde asılı bulunan çok küçük su bitkileri olarak tanımlanmakta, ancak mikroskop altında görülebilmektedirler. Alg formlarının bir çoğu yüzyıllardır gıda olarak tüketilmekte ve sağlık üzerindeki etkileri nedeniyle tercih edilmektedir. Mikroalglerin proteinler, esansiyel aminoasitler, vitaminler, çeşitli mineral maddeler ve biyoaktif moleküller yönünden zengin olduğu, ayrıca polisakkaritler, lipitler, lipoidler ve sterinler içerdiği, bu nedenle de kullanım alanlarının çok geniş olduğu bilinmektedir. Mikroalgler, ticari değerli bazı ****bolitleri biriktirme özelliği gösteren mikrobiyal kaynaklardır. Bunlar; karbonhidratları, proteinleri, esansiyel amino asitleri, vitaminleri ve biyoaktif molekülleri içermekte ve söz konusu maddelerin üretimini gerçekleştirmektedirler. Yapılan incelemelerde alg formlarının çoğunun yüzyıllardır gıda olarak tüketildiği ve sağlık üzerindeki etkileri nedeniyle çok değişik alanlarda kullanıldıkları bilinmektedir.
Algler renklerine göre, Cholophyceae (yeşil renkli algler), Rhodophyceae (kırmızı renkli algler), Cyanophyceae (mavi yeşil agler), Pheophyceae (kahverengi algler) olarak sınıflandırılmaktadırlar. Bu konuda yapılan çalışmalarda, alglerin ürettikleri önemli pigmentler arasında; Klorofil a, b ve c, ß-Karoten, Astaksantin, Phycocyanin, Ksanthophylls, Phycoerythrin sayılabilmekte ve bu pigmentler gıdalarda, eczacılıkta, tekstilde ve kozmetik sanayinde sıklıkla kullanılabilmektedirler.
Mikroalgler; Araşidonik asit (ARA), Eikosapentaenoik asit (EPA) gamma linoleik asit (GLA) gibi yağ asitleri yanında, ß-Karoten, Astaksantin, allofikosiyanin, c-fikosiyanin, miksoksantofil ve zeaksantin gibi pigmentler açısından da oldukça zengin organizmalardır. Yapılarında yer alan ARA ve EPA gibi 20 karbonlu çoklu doymamış yağ asitleri kanda pıhtılaşmanın ve arterik fonksiyonların kontrolünü sağlayan prostaglandin hormonunun sentezi için gerekli olan maddelerdir. Dokosahekzaenoik asit (DHA) ise multiplisikleroz üzerinde tedavi edici özelliğe sahiptir ve bebeklerde beyin dokusu ile görme duyusunun gelişimine yardımcı olan bir bileşendir. Son çalışmalar, uzun zincirli omega-3 yağ asitlerinin bilinen kaynaklarına ilave olarak mikroalglerin de omega-3 yağ asitlerinin çıkış ön maddesi olan ? -linolenik yağ asitlerince zengin olduğunu göstermiştir. Günümüzde gıda katkı maddesi olarak mikroalglerden elde edilen omega-3 yağ asitlerinin, gıda ve ziraat alanında omega-3 yağ asitlerince zenginleştirilmiş gıdaların üretilmesinde kaynak olarak kullanıldığı görülmektedir. Yapılan araştırmalarda mikroalglerin eterik yağlarının ve bromlu bileşiklerinin antibakteriyel aktiviteleri belirlenmiş, birkaç algin de protein fraksiyonlarının antikoagülant, antilipolitik, antitümöral ve antiülseratif etkinlikleri saptanmıştır (Yamashita, 1995).
Çok sayıda çeşidi bulunan mikroalglerden biri olan Chlorella, bu grup içersinde yetiştiriciliği en çok yapılan tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm elzem aminoasitleri içermesinden dolayı değerli bir protein kaynağı olarak insan sağlığı ve beslenmesine yaptığı olumlu katkılar nedeni ile birçok ülkede Chlorella’nın değişik formları 15 milyon insan tarafından tüketilmektedir. Ayrıca gıda katkı maddesi olarak makarna, ekmek, dondurma, şekerlemeler, sakızlar ve çeşitli içeceklerde ürün kalitesini geliştirmek amacıyla da kullanıldığı çok sayıda araştırmada bildirilmektedir. Bir diğer mikroalg çeşidi olan Dunaliella türlerinden elde edilen karotenoitlerin ise; cis ve trans izomerlerinin yüksek biyoyararlılık ve biyoetkiye sahip oldukları tespit edilmiştir. Dunaliella türleri ile yapılan çalışmalarda yüksek biyoaktivite ve antikanser özelliği olan ß-Karoten ile Xanhophylls karetoneotini bileşiminde bulundurduğu saptanmıştır. Bu mikroalgden elde edilen proteinler ve pigmentler margarin, peynir gibi süt ürünleri, meyve suları, fırınlanmış ürünler ve ekmeklerde sıklıkla kullanılmaktadır (Finney,K et.al.1994).
Mikroalglerden elde edilen ve doğal bir pigment olan Astaksantin güçlü bir biyoaktif maddedir. Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının iyileştirilmesinde ve kanserin önlenmesinde önemli rol oynadığı tespit edilen bu biyoaktif maddenin, günümüzde yumurta sarılarının renklendirilmesinde besin takviyesi ve gıdalarda antioksidan olarak kullanımının giderek yaygınlaştığı rapor edilmektedir. Astaksantin’nin diyetle alınmasıyla arterioskleroz, koroner damar hastalıkları, beyin rahatsızlıkları ve kanser oluşumlarına karşı önemli koruyucu etki gösterdiği ispatlanmıştır. Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda Astaksantin’nin farelerin kolon ve üriner sistemlerinde meydana gelen kanserleri engellediği saptanmış, yapılan bir in vivo çalışmada Astaksantin’nin superoksit anyon radikallerine karşı antioksidan etki gösterdiği tespit edilmiştir. Konu ile ilgili olarak yapılan bir başka çalışmada ise; aflotoksine karşı koruyucu etki sağladığı, söz konusu pigmentin aspirin ile verildiğinde antiinflamatuar etki gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca bu pigmentin preperat şeklinde ağız yoluyla verilmesi ile memelilerin gastrointestinal sisteminde görülen Helicobacter pylori enfeksiyonlarının iyileştirilmesinde de olumlu etkiler sağladığı tespit edilmiştir. Astaksantin ile deri ve göz hastalıkları arasındaki ilişkinin konu alındığı çok sayıda çalışmada; fotooksidatif nedenle deri ve gözde oluşan bazı hastalıkların tedavisinde Astaksantin’in immunoglobulin A, M ve G üretimi ile T hücrelerini aktive ettiği ve böyle hasarlı dokularda iyileşmeler görüldüğü saptanmıştır (Yeum ve ark. 2002). Son zamanlarda Astaksantin’in insan ****bolizmasındaki yararlı etkilerinden dolayı besin takviyesi ve antioksidan olarak kullanımının da giderek yaygınlaştığı görülmektedir. Nitekim FDA tarafından Haematococcus alglerinden elde edilen Astaksantin pigmenti içeren gıdaların toksikolojik etkileri olmadığı için insan beslenmesinde kullanımının kabul görmesi bu anlamda önemli bir kanıttır (Tanaka et. Al. 1995, Savoure et.al. 1995, Jyonouchi et.al. 1991, Yamashita 1995, Snodderly 1995).
Mikroalglerden elde edilen doğal pigmentlerden lutein ve zeaksantin retinanın dominant karetonoitleri olmakla birlikte, retinal dejenerasyonun korunmasında foto koruyucu gibi rol oynamaktadırlar. Mikroalgler ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda kırmızı mikroalg genusu olarak bilinen Porphyridium, besleyici ve teropatik özelliğe sahip biyokimyasalların bir kaynağı olarak bildirilmektedir. Söz konusu alg genusunun antiviral ve antiinflamator etkili polisakkaritler, uzun zincirli doymamış yağ asitleri ve zeaksantin gibi pigment ve floresan içerdiği bildirilmektedir. Kırmızı renkli phycobiliproteinler; Phycoerythrin, mavi phycobiliproteinler de; Phycocyanin olarak isimlendirilmektedir. Suda eriyen bu pigmentler gıdalarda doğal renklendirici olarak kullanıldıkları gibi, kozmetik ve eczacılık alanında da sıklıkla kullanılmaktadırlar (Glazer ,1999).
Özellikle mikroalglerin fonksiyonel gıdalarda kullanılması ve ayrıca bu mikroalglerin nutrasötik özelliklerinin kronik hastalıkların oluşumunda risk azaltıcı etkilerinin olması nedeni ile yeterli beslenmede ve sağlıklı yaşamda anahtar element olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle de her geçen gün insan sağlığının iyileştirilmesi ya da korunması amacı ile mikroalglere olan ilginin arttığı görülmektedir.
KAYNAKLAR
Arad (Malis) and A. Yaron,1992, Natural pigments from red microalgae for use in foods and cosmetics, Trends in Food Science and Technology 3 , pp. 92–96.
Cheng,J.Y., Don Paul,M., Antia,N.J. 1974, Isolation of an unusually stable cis isomer of alloxanthin from a bleached autolysed culture of chroomonas salina grown photoheterotrophically on glycerol. Journal of Protozoology 21 , 761–768.
Finney,K., Pomeranz,Y., Bruinsma,B, 1994, Use of algae Dunaliella as a protein supplement in bread, Cereal Chemistry 61 , 402–406.
Glazer,A,N.,1999, Phycobiliproteins. In: Z. Cohen, Editor, Chemicals from microalgae, TaylorandFrancis, New-York , 261–280.
Jahnke,L.S.1999, Massive carotenoid accumulation on Dunaliella bardawil induced by ultraviolet-A radiation, Journal of Photochemistry and Photobiology. B: Biology 48 , 68–74.
Jyonouchi, R.J. Hill, Y. Tomita and R.A. Good, 1991, Studies of immunomodulating actions of carotenoids. Nutrition and Cancer 19 ,93–105.
Lorenz, R.T., Cysewski,J., 2000, Commercial potential for Haematococcus microalgae as a natural source of astaxanthin, Trends in Biotechnology 18 160–167.
Roodenburg,A.J., Leenen,R., Van het Hof,K.H., Weststrate,J.A., Tijburg, L., 2000, Amount of fat in the diet affects bioavailability of lutein of Clinical Nutrition 71 1187–1193.
Savouré,N., Briand,G., Amory-Touz,M.C., Combre,A., Maudet ,M. Nicol, 1995, Vitamin A status and ****bolism of cutaneous polyamines in the hairless mouse after UV irradiation International Journal for Vitamin and Nutrition Research 65 ,79–86.
Snodderly,D.M.,1995, Evidence for protection against age-related macular degeneration by carotenoids and antioxidant vitamins, American Journal of Clinical Nutrition 62 1448–1461.
Tanaka, T., Kawamori,T., Ohnishi,M., Makita, H. Mori,H., Satoh et al.,1995, Suppression of azoxymethane-induced rat colon carcinogenesis by dietary administration of naturally Carcinogenesis 16. 2957–2963.
Yamashita, E. 1995. Anti-inflammatory agent. Japanese Patent #07300421,
Yaron ,A.,S. Arad (Malis) In:1993, G. Charalambous, Editor, Phycobiliproteins-blue and red natural pigments-for use in food and cosmetics, Food flavors, ingredients and composition, developments in food science, Elsevier, London . 835–838.
Yeum,K.J, and R.M. Russel, 2002, Carotenoids bioavailability and bioconversion, Annual Review of Nutrition 22. 483–504.
Alglerin Proteini Kaynağı Olarak Kullanılması
Protein kaynağı olarak başvurulan kaynaklardan mikroskobik tatlı su algleri basit besiyerlerinde hızla çoğalmaları , fotosentez yetenekleri ve yüksek protein içerikleri ile dikkatleri üzerlerinde toplamaktadırlar.Mikro algler tatlı sularda, sentetik besiyerinde kolay ürerler. Üreme koşullarına bağlı olarak içerdikleri maddelerin oranı değişik olup %16-70 oranında protein içerirler.Yüksek protein içermeleri nedeniyle insan ve hayvan besini olarak kullanılmaktadırlar (6).
Alglerin besin olarak kullanılışı, oluşturdukları bazı sindirim sistemi bozukluklarından dolayı sınırlı olmakla beraber çeşitli besin maddelerine belirli oranlarda ilave edilerek tolere edilebilmektedir. Alg hücrelerinin buharda ısıtılarak, öğütülerek ya da üre ile işleme tabi tutularak parçalanması durumunda hücre içindeki protein serbest duruma geçebilir ve sindirilme oranı yükselebilir .
Kayıtlara göre tatlısu alglerinden Spirulina maxima Orta Afrika'da Çad Cumhuriyeti'nde ana besin maddesi olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında Scenedesmus ve Chlorella ile yapılan çeşitli çalışmalarda yapılan bir beslenme araştırmasında kişi başına günde 30gr. Scenedesmus 'un olumsuz etkisi olmadığı saptanmıştır.
Mitsuda (1967), Japonya'da yoğurtlara, dondurmalara ve benzeri besinlere Chlorella'dan elde edilen alg ürünü katılmakta olduğunu bildirmiştir (5).
Ayrıca yapılan hesaplara göre dünya okyanuslarının yıllık toplam mikroalg üretimi 550x109 ton kadardır ki bu miktarın tüm dünya nüfusuna eşit olarak bölünmesi durumunda kişi başına 100 ton'dan fazla düşebilir. Buna göre de 1015 litre su içinde üretilebilecek alg miktarı, tüm dünyanın gereksinimi olan proteinleri karşılayabilir (2).
Tek Hücre Proteini
Hikmet Katırcıoğlu , Nilüfer Aksöz
Orlab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi
Yıl: 2003 Cilt: 01 Sayı: 08 Sayfa: 34- 49
www.mikrobiyoloji.org/pdf/702030804.pdf
lgler insanlar tarafından çok çeşitli amaçlar için kullanılırlar. Gübre, toprak şartlandırıcı kullanım alanlarından bazılarıdır. Birçok tür akuatik ve mikroskopiktir, tanklarda veya havuzlarda üretilirler ve hasat edilirler ya da atık su arıtımı için doğrudan havuzlara pompalanırlar.
Deniz yosunları özellikle Asya’da önemli besin kaynağıdırlar. A, B1, B2, B6, niacin ve C vitaminlerinin kaynağıdırlar. İyodin, potasyum, demir, magnezyum ve kalsiyum zenginidirler.
Algler ticari olarak diyet takviyesi olarak yetiştirilirler. En önemli türlerden bir tanesi olan Spirulina (Arthrospira platensis), bir siyanobakteridir (mavi-yeşil alg olarak bilinir), ve “süperbesin” olarak tanımlanır. Besin değerleri sebebiyle kültürleri yapılan diğer alg türleri; Chlorella (yeşil alg), ve beta-karotence ve C vitamince yüksek değere sahip Dunaliella’dır (Dunaliella salina).
Çin’de yaklaşık 70 alg türü fat choy denilen bir Çin sebzesi (aslında bir siyanobakteri türüdür) olarak tüketilmektedir. Kabaca 20 alg türü Japonya’da yemeklerde kullanılır.
Palmaria palmata (Linnaeus) gibi bazı türler doğrudan tüketilebilir. Bu kırmızı alg kurutulur ve İrlanda’daki mağazalardan satın alınabilir. Çiğ taze veya kurutulmuş olarak ya da ıspanak gibi pişirilerek tüketilebilir. Benzer şekilde, Durvillaea antarctica Çili’de yenmektedir.
Bazı alglerden elde edilen yağın doymamış yağ asidi içeriği oldukça yüksektir. Arachidonic asit (bir doymamış yağ asidi), Parietochloris incisa’da (bir yeşil alg türü) yüksek miktardadır ve trigliseridlerin %47’si kadarını oluşturur (Bigogno C et al. Phytochemistry 2002, 60, 497).
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar