Mantarlar hakkında ilginç gerçekler - Mantarların bazı özellikleri
Mantarları düşündüğünüz zaman aklınıza ne gibi özellikleri gelmektedir? Credit: Lance@ ancelpics/Moment/Getty Images
Mantarlar, çok hücreli ve tek hücreli olabilen, kendi aralarında sınıflandırılan fungus olarak adlandırılan ökaryotik organizmalardır. Mantarlar, “Maya Mantarları”, “Küf Mantarları” ve “Şapkalı Mantarlar” olarak 3 ana grup altında incelenirler.
Dünyanın her yerinde bulunurlar. Fazla nemli yerlerde daha çokturlar. Yeryüzünde 1,5 milyon kadar mantar türü olduğu düşünülmekte ise de günümüzde sadece 69.000 kadar türü tanımlanmıştır. Çoğu insan, mantarların bitki olduğunu düşünmektedir, ancak mantarlar bitki değildir. Çünkü, mantarlar kendi besinlerini üretemezler.
Mantarlar çok çeşitlidir ve tıp da dahil olmak üzere birçok gelişmeye katkıda bulunabiliriler. Mantarlarla ilgili ilginç gerçekleri keşfedelim.
1) Mantarlar hastalıkları tedavi edebilir.
Çoğunuz, penisilin olarak bilinen antibiyotiğe aşina olabilirsiniz. Peki penisilinin mantardan üretildiğini biliyor muydunuz?
1928 yılında Prof. Alexander Fleming bir küf mantarı cinsinin bazı hastalık bakterilerini yok ettiğini keşfetti. Sör Alexander Fleming, St. Marys hastanesinde genç bir bakteriyolog. Bakterilerin ne kadar ölümcül olabileceğini biliyor ve ölümcül enfeksiyonları durdurabilecek bir kimyasalı bulmayı amaçlıyordu. Uzun süre yıkanmadan lavabosunda kalan petri kaplarında Stafilikok bakterisini çoğaltıyordu. Küflenen kapları yıkarken kaplardan birisinde bakterinin yok olduğunu fark ediyor. Fleming, hemen küften bir örnek alarak bunun bir penisilin formu olduğunu belirliyor. Daha sonra tıp alanında yaygın kullanım için yıllarca küf yetiştirip rafine etmekle uğraşıyor. Yaptığı çalışma ilgi görmemişti. Bu durum Fleming’de yılgınlığa ve dolayısıyla penisilin çalışmasını bırakmasına sebep oluyor.
Onun bu keşfi ve araştırması sayısız hayatı kurtaracak pek çok antibiyotik geliştirmesine yol açacak bir dizi olayın başlangıcı olacaktı...
2) Mantarlar hastalıklara da neden olabilir.
Çeşitli mantarlar deriyi ve onun çeşitli eklerini tutup bazı hastalık tabloları yaratırlar. Vücuttaki mantar hastalıklarını genel olarak tanımlamak için kullanılan terim “Mikoz”dur.
Yüzyıllardır insanların en fazla rahatsızlık duyduğu hastalıklardan biri olan mantar bir deri enfeksiyonudur. Doğada oldukça fazla sayıda bulunan mantarlar, daha çok nemli ve hava almayan ortamlarda yaşayan canlılardır. Mantar hastalıkları, aslında önemli bir kitleyi etkiler. Ancak çoğu kişiye rahatsızlık vermediği için, mantar tedavisi için sağlık kuruluşlarına giden hasta sayısı oldukça azdır. Bu durumda da kişiden kişiye bulaşılabilirlik oranı artış göstermektedir.
Mantarlar, bakteriler gibi mikroorganizmadır. Özellikle dermatofit denilen türleri, derinin üst tabakası olan ve keratin adı verilen bölgeleri, tırnak ve saç gibi dokuları sevmekte ve buralarda hastalık meydana getirmektedir.
3) Funguslar çevre için yaşamsal öneme sahiptir.
Mantarların en önemli görevleri yeryüzündeki madde dönüşümünde rol almalarıdır.
Mantarlar çevredeki besin maddelerinin döngüsünde önemli bir rol oynamaktadır. Ölü organik maddenin ana parçalayıcılarından biridir. Mantarlar olmadan, ormanda biriken yapraklar, ölü ağaçlar ve diğer organik maddeler, diğer bitkilerin kullanabileceği besin maddeleri haline dönüşemez.
Mantarlar bu atıkları humuslu organik maddelere dönüştürülür. Oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam döngüsüne katılır.
Çürükçül mantar türleri, dünya üzerindeki toprak oluşumunun % 95‘lik bölümünü sağlarlar. Arta kalan % 5’lik bölüm ise bakteriler, virüsler, omurgasız hayvanlar vb. tarafından çözümlenmektedir. Çürükçül mantar türlerinin olmadığı bir ekosistem düşündüğümüzde, orman zemininde sürekli yığılıp kalan, sürekli artarak büyüyen bir çürümüş ağaç/bitki kalıntıları sathının altında kalıp güneşin ve suyun ulaşamadığı bir toprak beraberinde bitki türlerinin ölümü, bu doğrultuda da tüm canlılığının ortadan kalkması gibi bir durum sonuç kaçınılmaz son olarak yerini alır. Çürükçül mantar türleri sürekli olarak ekosistemin ölü bitki/ağaç kalıntılarını sindirerek ekosistemin toprak ve flora sağlığını (dolayısı ile fauna sağlığını da) kontrol atlında tutmakta, sağlık kontrol mekanizmasını oluşturmaktadır.
4) Mantarlar besin olarak kullanılabilir.
Mantarlar, proteince zengin bir besin kaynağıdır. Diyetetik açıdan pek çok vitamin ve oligoelement içerir. Bol miktarda madensel tuz içeren mantar, zihinsel yorgunluğa ve kansızlığa iyi gelir. Bileşiminde A, B ve D vitaminleri bulunur. Düşük kalorisiyle açlık duygusunu giderir bir gıda maddesidir.
5) Mantarlar ölümcül olabilir.
Bazı mantarlar toksiktir. Bazıları hayvanlarda ve insanlarda ani ölümlare neden olabilecek kadar toksiktir. Ölümcül mantarlar genellikle amatoksin olarak bilinen bir madde içerir. Amatoksinler tipik olarak RNA polimeraz II'yi inhibe etme konusunda oldukça iyidir. RNA polimeraz II, haberci RNA (mRNA) adı verilen bir RNA üretiminde rol oynayan gerekli bir enzimdir. Messenger RNA, DNA transkripsiyonu ve protein sentezinde önemli bir rol oynamaktadır.
RNA polimeraz II olmadan hücre metabolizması durur ve hücre lizizi oluşur.
6) Mantar zararlıları kontrol etmek için kullanılabilir.
Bazı mantar türleri, tarımsal ürünlere zarar verebilecek böceklerin ve nematodların büyümesini baskı altına alabilir. Tipik olarak, böylesi etkilere sahip olabilecek mantarlar, hiyomycetes adı verilen grubun bir parçasıdır.
7) Bir mantar, gezegendeki en büyük canlı organizmadır.
Bal mantarı olarak bilinen bir mantar, gezegendeki en büyük canlı organizmadır. Yaklaşık 2400 yaşında olduğu ve 5000 dönüm üzerinde olduğu sanılıyor. İlginçtir ki, yayılırken ağaçları öldürür.
Yaklaşık 5,6 kilometre uzunluğa sahip olan bu canlı 1600 futbol sahasından daha geniş bir alanı kaplar. Çoğunluğu toprak altında gizlidir. Evet bu bir mantar türü. Yanlış duymadınız… Armillaria ostoyae adlı mantar türü Oregon’un doğusundaki Malheur Ulusal Ormanında bulunmaktadır. Bal mantarı adıyla bilinmekte olan bu mantar dev mantar olarak nitelendirilmektedir. Uzmanlar bu mantarın en az 2400 yaşında olduğunu belirtmektedirler.
8) Bazı mantarlar ışık saçarlar
Bazı mantarlar biyolüminesan olup karanlıkta bile parlayarak fosforlu bir ışık saçabilir. Bilim adamları mantarların birçoğunu doğada sınıflandırırken, sınıflandırılmamış büyük sayıların olduğunu tahmin edilmektedir, bu nedenle potansiyel kullanımları muhtemelen çok daha fazla olacaktır.
Biyoteknoloji & Nanoteknoloji Haberleri
-
Brezilyalı araştırmacılar yılan zehirinde biyoteknolojik potansiyele sahip iki yeni peptid keşfetti
-
Nano teknoloji ve gelişim süreci hakkında genel bir bakış
-
Yapay zeka araçları tıbbı dönüştürebilecek tamamen yeni proteinler tasarlıyor
-
Beynin işleyişinde yeni örüntüler
-
Gelişen Nanoteknoloji Kolorektal Kanseri ve Melanoma Kanserlerine Karşı Daha Etkili Mücadele Etmektedir
-
Kanser Teşhisinde ve Tedavisinde Nanoteknolojik Uygulamalar
-
“Nanoyüzücüler” toprak ve su temizliği konusunda gelecek vaat ediyor
-
Beyin implantları, hayal edilen elyazısını ekran üzerinde bir metne dönüştürüyor
-
Membranların nano ölçekli yapısını kontrol etmek temiz su ihtiyacı için önelidir.
-
Neden tasarlanmış proteinler, doğal proteinlerin aksine yüksek sıcaklıklara daha dayanaklıdır?
-
Kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde organik nanopartiküller kullanılabilir mi?
-
Retinanın doğal yapısını taklit edebilen yapay göz geliştirildi
-
Kırmızı kan hücrelerinin tüm özelliklerini taşıyan sentetik hücreler üretildi
-
Yapay Zeka Biyoteknoloji'nin Gerçekleşmesine Yardımcı Oluyor.
-
Nano ölçekli görselleştirme: Bir hücrenin yapısına odaklanmak