Organ transplantasyonu nedir
Vücudun eskiyen, hastalanan, bozulan bir organı yerine, aynı vücudun başka yerinden alınan ya da başka insanlardan alınan organların aşılanması işi.
Organ nakilleri üç tiptir: Kişinin kendi vücudundan alınan dokunun aşılanması; gerçek ikizden ya da aynı türden doku ya da organın aşılanması; değişik türden doku ya da organların aşılanması. Canlı organizmaların, bozulan, eskiyen, hastalanan dokularını yenileme özelliği vardır. Ancak bu özellik insan gibi yüksek canlılarda oldukça azalmış ve sınırlanmıştır. Sözgelimi insan beyin ve sinir sisteminde eskimiş ya da tahrip olmuş dokular yenilenemez. Buna karşılık vücudun belirli yerlerinde oluşmuş ağır yanıklarda, vücudun başka yerlerinden alınan deri dokuları aşılanmakla yanık yerde yeni deri oluşması sağlanır. Ayrıca, kalp kapakçığı gibi zamanla iş görmez duruma gelen organlar, plastikten yapılmış ya da hayvanlardan alınmış kapakçıklarla değiştirilmektedir. Tıpta yapılan çalışmalar daha çok, iş görmez duruma gelmiş organın bütünüyle değiştirilmesidir. Bu alanda ilk çalışmalar 1959 yılında "böbrek nakli" yapılarak başlatıldı. O yıl, Boston ve Paris'te özdeş olmayan ikizler üzerinde böbrek nakli gerçekleştirildi. Diğer nakillerde olduğu gibi böbrek nakillerinde de en önemli konu, vücudun yeni böbreği reddedip reddetmemesidir.
Bu bakımdan nakledilen organın vücutla doku uyuşması sağlamasına önem verilir. Organı değişecek hastanın her zaman yakın akrabasından organ nakli yapmak mümkün olmadığından ölülerden alınan sağlam organların nakli yapılmaktadır. Ancak ölülerden alınan organların doku cinsine, kan grubuna göre sınıflandırılması ayrı bir sorun ortaya çıkardığından, bu sınıflandırma ve organların nakledileceği ana kadar saklanması uzman kuruluşlarca yapılır. Böbreklerin, ölü vücudundan çıkarıldıktan sonra 48-72 saat arasında nakledilmesi gerekir. Yeni tekniklerin gelişmesiyle her yıl binlerce böbrek hastasına ölülerden böbrek nakli gerçekleştirilmektedir. İnsan üzerinde ilk "kalp nakli" 1967 yılında Güney Afrika'da Dr. Barnard tarafından gerçekleştirildi. Önce köpekler üzerinde denenen kalp naklinde, vücudun yeni kalbi atması için hastanın bağışıklık mekanizması ortadan kaldırılır. Bunun sakıncası, hastanın her türlü bakteri ve virüse karşı dirençsiz kalmasıdır. Kalp nakli yapılmış hastalar mikroplardan arındırılmış odalara alınarak yeni kalp vücuda alışıncaya kadar orada tutulurlar. Günümüze kadar yapılan kalp nakli ameliyatları oldukça fazladır. İlk "karaciğer nakli" 1963'te ABD'de Denver'de Dr. Starzl tarafından başarıldı. Daha sonra, sonuçları pek başarılı olmamakla birlikte çeşitli ülkelerde akciğer, pankreas, bağırsak, kemik iliği, timus, dalak, iç salgıbezleri nakilleri yapıldı. Bu konudaki çalışmalara günümüzde büyük bir hızla devam edilmektedir. Başarı sağlanan organ nakillerinden en önemlileri, gözün saydam tabakası ve deri naklidir. Kemik, damar, kalp kapakçığı gibi nakillerde ret olayı görülmediğinden ya hastanın vücudunun başka yerinden alınan parçalarla ya da tamamen sunî parçalarla nakil yapılmaktadır.
Organ naklinde ölen bir insanın sağlıklı organları veya dokuları, ağır kronik hasta olan insanlara nakledilir. Bu operasyonun amacı, alıcının işlevini yerine getirmeyen organlarını değiştirmektir. Organ nakli, bu hastaların hayatını kurtarmaya yöneliktir. Son dönemlerde organ nakilleri tıbbi tedavi ve müdahalede alışagelmiş standard bir olaydır. Bugüne kadar dünya genelinde yaklaşık 470.000 böbrek, 74.000 karaciğer ve 54.000 kalp nakli yapılmıştır.
Organ bağışından organ nakline kadarki süreç
Ölüm halinin saptanması
Hastanelerde ağır beyin hastalıklı insanların tedavisi sıkça yapılmaktadır. Ama doktorların bu hastaların hayatta kalmalarına yönelik yoğun çabaları her zaman başarılı bir netice ile son bulmayabilir. Tüm çabalara rağmen ölüm gerçekleşebilir.
Beyin ölümlerinde, beyin fonksiyonları tamamen ve başa dönmeyecek yani tamiri imkansız bir biçimde kaybolmuştur. Beyin ölümü, kadavranın yani insan bedeninin dolaşım ve solunum sistemi işlevi suni olarak sağlanabilmesine rağmen tıbbi kesin bir ölüm olarak kabul edilir. Ölüm hali, iki hekim tarafından saptanmalıdır. Ölüm olayının tutanağını düzenleyecek bu iki hekimin, organ naklini gerçekleştirecek olan hekim ekibinden bağımsız olması yani o ekibin içinde yer almaması gerekir.
Organ bağışına rıza göstermek
Vefat edenin henüz bilinçliyken organ bağışına yönelik olumlu bir açıklaması olmaması halinde, onun yerine akrabalarının organ bağışı konusunda karar vermeleri istenmektedir. Vefat edenin, organ bağışına yönelik yazılı rızası bulunması durumunda, akrabalarına bu konu hakkında bilgi verilir.
Organın alınması (Eksplantasyon)
Eksplantasyon işlemi yani organ alımı, uzman bir hekim ekibi tarafından gerçekleştirilir. İlgili organ, alıcıya nakledilene kadar konserve edilerek saklanır. Organ alındıktan sonra, kadavranın yani insan cesedinin bakımı uygun ve saygın bir şekilde yapılır.
Doku tiplenmesi
Vericinin doku tipini tespit etmek amacıyla ölüden kan ve doku örnekleri alınır. Bu işlem, verici ile alıcının doku tiplerinin biribirine uygun olup olmadığını tespit etmeye yönelik olup çok önemlidir. Doku tiplemesi, özellikle böbrek naklinde büyük bir öneme sahiptir.
Organ nakli (Transplantasyon)
Alıcılar uygun bir organ bulunduğuna dair derhal bilgilendirilir ve organ nakline hazırlık kontrolleri için kliniğe çağırılırlar. Tıbbi bir engel bulunmaması durumunda, bağışlanmış organlar nakledilir. Başarılı bir ameliyattan sonra organlar işlevini yerine getirmeye başlar.
Beyin ölümü ve teşhisi
Organ alımı, ancak organ bağışı yapacak kişide tıbbi ölüm durumunun saptanması üzerine ve sadece hekim tarafından gerçekleştirilir.
Beynin, beyinciğin ve orta beynin tüm fonksiyonlarını yitirmesi sonucunda beyin ölümü gerçekleşir.
Beyin ölümü tanısı konmuş hastalar, uzman hekimler tarafından ve biribirine bağımlı olmadan muayene yani kontrol edilerek beyin ölümü teyit edilmelidir. Bu kontrolü gerçekleştiren hekimler, organ alımında ve organ naklinde yer alamazlar. Teşhis edilen beyin ölümü hali hakkında bir tutanak düzenlenir. Ölünün en yakın akrabasına, bu tutanakları incelemeleri için olanak sağlanır.
Kalp atışı ve solunumun durması sonucundaki ölümün tespitini her hekim yapabilir.
Organ bağışının koşulu olan beyin ölümü teşhis yöntemi, özellikle sıkı yönetmenliklerle belirlenmiştir. Beyin ölümü durumu, kliniksel ve tam teşekküllü muayene neticesinde, yoğun bakım hususunda tecrübeli iki uzman hekim tarafından belgelenmelidir.
Organ bağışında bulunacak kişinin veya akrabalarının rızası
Organ alımı, sadece ölünün henüz hayatta iken düzenlenen organ bağış kartında veya başka açıklamaları yoluyla organ bağışına rıza göstermiş olması durumunda gerçekleştirilebilir. Herhangi bir açıklamanın bulunmaması durumunda, akrabalık derecesine göre yakın kişiler organ bağışı ile ilgili karar verebilir. Bu hususa, genişletilmiş rıza gösterme çözümü yolu denmektedir. Bundan kasıt, karar verme hakkının, organ verenin akrabalarını da kapsayacak şekilde genişletilmesidir. Burada organ bağışında bulunacak kişinin muhtemel isteği dikkate alınmalıdır. Sadece ölen şahıs ile son 2 yıl içerisinde yakın temaslarda bulunmuş akrabalar, organ bağışı konusunda karar verebilir. Organ bağışı yapacak muhtemel kişinin bilinçli durumda iken organ bağışı konusunda karar verme yetkisini belirli bir kişiye vermesi halinde, bu kişi kanunen en yakın akrabanın yerine geçer ve dolayısıyla karar vermeye yetkili sayılır. Organ bağışı ile ilgili açıklama, hekimle kararlaştırılmış bir zaman zarfında tekrar iptal edilebilir. Vefat eden şahısın henüz hayattayken organ bağışına rıza göstermiş olması halinde dahi, ölünün cesedinden organ alınacağı, her halükarda yakın akrabalarına bildirilir.
Canlı vericilerden organ bağışı
Hayatta olan yani canlı bir insandan organ bağışının alınması ise, bağışta bulunacak kişi on sekiz yaşını doldurmuşsa ve kendi rızasıyla mümkün olabilir. Organ bağışında bulunacak kişi önceden müdahalenin şekli, ameliyat sonrası ve ileriki zamanlardaki olası sıhhi sorunlar hakkında doktor tarafından bilgilendirilmelidir. Canlı vericinin hayatı, ameliyat riski hariç, riske atılamaz. Bu müdahale ancak doktor tarafından gerçekleştirilebilir ve organ alımının gerçekleşeceği zamanda uygun bir organ bağışlayabilecek herhangi bir ölü bağışçının bulunmaması durumunda yapılabilir.
Canlı vericiden organ bağışı sadece birinci veya ikinci dereceden yakın akrabaya, eşe, nişanlıya veya özel yakın ilişkileri olan kişilere yapılabilir. Organ vericisinin ve alıcısının, ancak organ transplantasyonundan sonraki sürede doktor gözetiminde bulunmayı kabul etmeleri halinde ameliyat yapılır. Bir heyet, organ bağışının organ ticareti amacıyla gerçekleşmediğini ve organ bağışının gönüllü olarak yapıldığını denetlemekle görevlidir.
Organ alımı, koordinasyonu ile dağıtımı ve nakli
Ölülerin belli organlarının nakli sadece yetkili nakil merkezlerinde gerçekleştirilebilir. Bu merkezlerde organ nakli sadece bu koordinasyon merkezlerinden birinin gözetiminde belirli yönergeler doğrultusunda yapılabilir. Belirlenmiş ve nakledilecek organların uygun hastalara nakledilmesi amacıyla alımı, nakil merkezleri ile hastanelerin ortak çalışması sonucunda olur. Bu ortak çalışmaların koordinasyonu için bir koordine merkezi belirlenir. Bu merkez, çalışmalarını Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunun hükümlerine göre gerçekleştireceğini taahhüt etmeli ve bunu düzenleyeceği yıllık raporda ispat etmelidir. Ayrıca adaletli bir organ dağıtımı için bir bilgi işlem merkezi görevlendirilmelidir. Bu merkez asıl görevi olarak, hastalara ait bilgileri dikkate alarak yapılacak nakil ameliyatının olası başarı oranına ve nakilin aciliyetine göre, bağışlanan organları dağıtmakla görevlidir.
Organ naklinde risk payı
Alıcının vücuduna nakledilen her yabancı organ, bağışıklık sistemine bağlı savunma tepkisine neden olur ve böylece nakledilen organın işlevi bozulabilir ve organ alıcı beden tarafından red edilebilir. Bağışıklık sisteminin bu tepkileri, tıpta adına Immunsuppresiva denilen bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılarak bastırılabilir. Bu suretle savunma tepkilerinin zayıflaması, hastada iltihaplanma temayülünü oluşturabilir veya başka yan etkilere neden olabilir.
Bu yan etkilere, artık daha da geliştirilmiş ilaçların kullanılmasıyla ve ilaç dozajının azaltılması sebeblerinden dolayı, daha az rastlanmaktadır. Kalp-, akciğer- veya karaciğer nakilleri, diğer organ veya doku nakillerine karşın genel ve tabii olarak daha fazla risk taşır. Bununla birlikte risk payı özellikle organ naklinden önce hastanın sağlık durumuna da bağlıdır.
Yapılabilen organ ve doku nakilleri
Günümüzde böbrek, kalp, akciğer, karaciğer ve pankreas organlarının nakilleri yapılmaktadır. Bununla birlikte kornea (göz saydam tabakası) dokusunun nakli de yapılabilmektedir.
Gerçekleştirilen organ nakillerine karşın bağışlanan organ sayısının yetersiz olması nedeniyle günümüzde bağışlanan organlar ihtiyacı karşılamamaktadır.