Sifiliz (Frengi) nedir?
Sifiliz cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklardan olup, hastalığa Treponema pallidum (Şekil 1) adı verilen mikroorganizma neden olmaktadır. Sifiliz semptomları diğer hastalıklarda da görülebildiğinden, sifilizin ayırıcı tanısı kolay yapılamamaktadır.1
Sifiliz (Frengi) nasıl bulaşır?
Sifiliz genellikle penis, vajina ve anüste bulunan lezyonlara temasla bulaşabilmektedir. Lezyonlar dil ve ağız içinde de bulunabildiğinden hastalık oral yolla da bulaşabilmektedir. Hastalığın anal veya oral yolla da bulaşabilmesi nedeniyle, homoseksüel ilişkilerle de taşınması söz konusudur. Sifiliz hastasının partneri de tedavi edilmezse, hastalığın tekrar bulaşması söz konusudur. Ayrıca hastalık; hamile anneden bebeğine, hamilelik esnasında geçebilmektedir. Bu dönemde hastalığın teşhis edilmesi çocuğun sağlığı için çok önemli olduğundan, ABD’de sifiliz testi tüm hamile bayanlara önerilmektedir. Şekil 1. Treponema pallidumEk olarak sifiliz; tuvalet yüzeyleri, kapı kolları, yüzme havuzları veya ortak kullanılan elbiseler yoluyla bulaşmamaktadır.1 Bununla beraber; kan transfüzyonu sırasında sifiliz taşınabilmekte olup, kan kontrolleri sayesinde bu olay oldukça nadir yaşanmaktadır.8
Sifilizin (Frengi) semptomları nelerdir?
Sifiliz taşıyıcılarının çoğunda senelerce semptom görülmediğinden, hastalık erken teşhis edilememektedir. Hastalığın uzun süre belirlenemediği durumlarda, hastalar geç dönem komplikasyonları ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Hastalığın yara temasıyla diğer bireylere aktarılması, hastalığın birinci ve ikinci aşamaları sırasında gerçekleşmektedir. Ayrıca bu zaman dilimlerinde yaraların belirgin biçimde olmaması, hastalığın fark edilmeden bulaştırılmasına neden olmaktadır.1
Şekil 2. ŞankrBirinci Aşama: Sifilizin birinci aşaması; hastalığın bulaşmasından 10-90 gün sonra, bulaşma bölgesinde oluşan bir veya daha fazla yarayla kendini belli etmektedir. Şankr denilen bu yara yuvarlak, küçük ve ağrısız olup, oluşmasından 3-6 hafta sonra kendiliğinden iyileşmektedir (Şekil 2). Bu noktadan itibaren tedavi başlanmazsa enfeksiyon ikinci aşamaya geçmektedir.1,3
İkinci Aşama: Deride kırmızı veya kahverengiye yakın kızarıklıklar ve ağız içinde mukoza lezyonları; bu aşamayı karakterize etmektedir (Şekil 4). Derideki kızarıklıklar çok belirgin olmamakla birlikte, ayak altında ve elde gözlenebilmektedir (Şekil 3). Ek olarak; ateş, kasık bölgelerindeki lenf bezlerinde şişme, boğaz yarası, baş ağrısı, kilo kaybı, kas ağrısı ve halsizlik gözlenebilmektedir. Bu noktadan itibaren tedaviye başlanmazsa enfeksiyon geç ve sessiz aşamaya geçmektedir.1
Şekil 3. El ve ayaktaki kızarıklıklarGeç ve Sessiz Aşama: Bu aşamada birinci ve ikinci aşamanın semptomları yok olmasına rağmen hastalık ilerlemeye devam etmektedir. Bu aşama senelerce devam edebilmekte ve sifiliz bulaşmasından 10-20 yıl sonra hasta tarafından fark edilebilmektedir. Bu arada hastalık beyin, sinir, göz, kalp, damar, karaciğer, kemik ve eklemler gibi iç organlara zarar verebilmektedir. Bu nedenle hastalığın erken teşhisi çok büyük önem taşımaktadır. Ayrıca sifilizin oluşturduğu genital bölgedeki yaralar, HIV’in bulaşmasını 2-5 kat kolaylaştırmaktadır.1
Sifilizin (Frengi) görülme sıklığı ne kadardır?
ABD’de 2006 yılında, 9.756’sı birinci ve ikinci aşamada olan 36.959 sifiliz vakası kaydedilmiştir. Bu hastaların çoğu 20-39 yaşları arasındadır. Ayrıca 2006 yılından 2007 yılına geçişte saptanan tüm sifiliz hastalarının oranı %10,7 artmış ve miktarı 36.959’dan 40.920’ya çıkmıştır.4
Sifiliz (Frengi) nasıl teşhis edilir?
Şekil 4. Kızarıklıklar Sifiliz; yaralı bölgeden alınan örneklerin karanlık-alan mikroskobuyla veya kan örneklerinde serolojik testlerle (VDRL, RPR, TPHA/TPPA, FTA-ABS, MHA-TP, ELIZA) veya PCR metoduyla belirlenebilmektedir. VDRL, RPR, TPHA/TPPA, FTA-ABS, MHA-TP, ELIZA metotları vücudun Treponema pallidum’a karşı ürettiği antikorların tespitine dayalı metotlardır.9 Ancak PCR teşhis için, bakterinin DNA’sını hedef alan bir metottur.2,3,5
Sifiliz (Frengi) tanısında moleküler analizin önemi nedir?
Hasta bireylere yapılan testlerin doğru sonuç vermesi, hastalığın erken tespiti açısından büyük önem taşımaktadır. Söz konusu tanı metotları arasında PCR, TPHA/TPPA ve RPR testleri en yüksek sensitiviteye (%80-100) sahiptir. Ek olarak; RPR gibi antikor testleri; geçmişte sifiliz geçirmiş bireyleri veya benzeri bir hastalık taşıyanları da, yalancı pozitif olarak gösterdiğinden; PCR doğru teşhis için büyük güvenilirlik sunmaktadır.2,5
Sifilizin teşhis edilmesinde kullanılan serolojik testler, nontreponemal (tarama) ve treponemal (doğrulama) olmak üzere ikiye ayrılır. Nontreponemal testlere ait Venereal Diseases Research Laboratory (VDRL) ve Rapid Plasma Reagin (RPR) testleri insanın ürettiği reagin antikorlarının tespitine dayalıdır.
•Venereal Diseases Research Laboratory (VDRL): T. Palliduma karşı üretilen antikorların flokülasyon metoduyla saptanması temelinde çalışan non-spesifik bir testtir. Konjenital sfiliz ve nörosfiliz tanısında tercih edilmektedir. Hatalı pozitif sonuç oranlarının yüksekliği nedeniyle pozitif vakalar spesifik testlerle doğrulanmalıdır.10
•Rapid Plasma Reagin (RPR): Reagine karşı oluşan antikorları saptamaktadır. Bu antikorlar genellikle infeksiyon başlangıcından itibaren 4-6 hafta sonra ortaya çıkmakta ve hastalığın sekonder fazında pik yaptıktan sonra düşmeye başlamaktadır. Tedaviyle birlikte antikor miktarında düşme görülmektedir. Pek çok nedenle hatalı pozitif sonuç verebilmesi nedeniyle pozitif sonuçların FTA-ABS testiyle doğrulanması önerilir.10
Bu metotlar basit ve ucuz saptama sağlamalarına rağmen, spesifitelerinin (özgünlük) düşük olması nedeniyle yalancı pozitif sonuç verebilmektedirler.2,5
Treponemal testler, nontreponemal testlerin verdiği pozitif sonuçları doğrulamak için kullanılmaktadır. Eğer treponemal testlerin verdiği sonuç pozitif olmazsa nontreponemal testlerin verdiği sonucun hatalı pozitif olduğu anlaşılır.2,5 Treponemal testler aşağıda sıralanmıştır.9
•Treponema pallidum Hemagglutination Assay (TPHA): TPHA sifilize karşı üretilmiş antikorların titrasyonunun saptanmasına yönelik bir testtir.9
•Fluorescent Treponemal Antibody Absorption (FTA-ABS): Tropenoma Pallidum’a karşı oluşan antikorların varlığını doğrulamak amacıyla kullanılmaktadır. RPR testi sonucunda pozitif bulunan hastalarda doğrulama testi olarak önerilmektedir. İlaç bağımlılığı, hamilelik, yaşlılık, anormal globulinlerin varlığı, ANA pozitifliği ve SLE gibi durumlarda hatalı pozitif olarak bulunabilmektedir. Ömür boyu pozitif olarak kalması nedeniyle hastalığın aktivitesinin saptanmasında ve tedavi takibinde kullanılmamalıdır.10
•Microhemagglutination assay - T. pallidum (MHA-TP): MHA-TP testi nontreponemal testlerinin pozitif sonuç vermesi üzerine doğrulama amacıyla yapılan bir diğer testtir. Spinal sıvıda da çalışılabilen metot sifilize karşı üretilmiş antikorların tespitine dayanmaktadır.9
Diğer taraftan nontreponemal testler tedaviden 1-2 yıl sonra negatifleşirken, treponemal testler sürekli pozitif kalmaktadır.7 Bununla beraber VDRL, RPR, TPHA, ELIZA gibi serolojik testler; vücudun T. pallidum’a karşı ürettiği antikorların tespitine dayalı olduğundan; testin yapılabilmesi için hastalığın bulaşmasından sonra minimum 1-4 hafta “pencere dönemi” adı verilen bir süre boyunca beklenilmesi gerekmektedir.6,9 Diğer taraftan PCR metodunun böyle bir süreye ihtiyaç duymaması, erken tanı imkanı sunmaktadır.5,6
Bir diğer tespit metodu olan karanlık alan mikroskobunun; ağızdan alınan örnekler üzerinde yetersiz kalması tanıyı sınırlandırırken; yöntemin deneyim ve yeteneğe ihtiyaç duyması teşhisi zorlaştırmaktadır.5 Ayrıca yöntemlerin sensitivitesini değerlendiren bir araştırmada; sifiliz hastaların anüs, genital ve oral bölgelerinden alınan örneklerin pozitif bulunma oranları Tablo 2’de gösterilmiştir.5 Tablo 2’de görüldüğü gibi PCR, pozitif örnekleri yakalayan en hassas metotlardandır.
Antikor tespitine dayalı diğer metotlar ise, geçmişte sifiliz geçirmiş hastaları da yalancı pozitif olarak gösterebilmektedir.5,9 Diğer taraftan PCR, Tablo 2’de görüldüğü gibi geçmişte sifiliz yaşayan hastaların hiçbirini pozitif olarak belirlemediğinden tanı için yüksek güvenilirlik sunmaktadır.5
Sifilizin (Frengi) tedavisi var mıdır?
Sifilizin ilk dönemlerinde tedavisi genellikle kolay olmaktadır. Penisilin veya diğer antibiyotikler ile bir seneden daha kısa sürede iyileşme sağlanabilmektedir. Ancak uzun yıllar sifiliz taşıyan hastalarda tedavi süresi uzamaktadır. Yapılan antibiyotik tedavisi sifilizin yok edilmesini hedef almakta olup, hastalığın organlarda bıraktığı zarar geri döndürülememektedir. Ayrıca sifiliz lezyonları tamamıyla geçene kadar cinsel ilişkiden uzak durulması gerekmektedir. Sifiliz hastalarının, cinsel ilişkiye girdiği tüm partnerlerini hastalıkla ilgili bilgilendirmesi gerekmektedir.1
Sifilizden (Frengi) nasıl korunulur?
Sifilizden korunmanın en kesin yolu olarak; şüpheli ilişkiden kaçınılması ve uzun dönemli, tek eşli cinsel ilişkilerin tercih edilmesi önerilmektedir. Erkeklerde ve kadınlarda kondom kullanımı, bakterinin bulaşma riskini azaltmaktadır. Beklenmeyen yara, akıntı veya kaşıntı gibi genital semptomlar gözlendiğinde, uzman bir hekime danışılması ve cinsel ilişkinin bırakılması önerilmektedir. Ayrıca sifiliz teşhisi konulmuş bir hasta; durumunu cinsel ilişkiye girdiği kişilerle paylaşmalı ve bu kişilere tedaviyi önermelidir.1
Referanslar
1. Centers for Disease Control and Prevention (CDC). CDC Fact Sheet Syphilis. 2007. www.cdc.gov/std/syphilis/syphilis-fact-sheet.pdf
2. Greer L, Wendel GD Jr. Rapid Diagnostic Methods in Sexually Transmitted Infections. Infect. Dis. Clin. North Am. 2008; 22(4):601-17, v.
3. Buffet M., Grange PA. et al. Diagnosing Treponema pallidum in Secondary Syphilis by PCR and Immunohistochemistry. J Invest Dermatol. 2007; 127(10):2345-50.
4. Centers for Disease Control and Prevention, National Center for HIV/AIDS, Viral Hepatitis, STD, and TB Prevention, Division of STD Prevention. Sexually Transmitted Disease Surveillance 2007. www.cdc.gov/std/stats07/Surv2007FINAL.pdf
5. Palmer HM., Higgins SP. et al. Use of PCR in the diagnosis of early syphilis in the United Kingdom. Sex Transm Infect. 2003; 79(6):479-83.
(www.who.int/std_diagnostics/literature_r...e7_sum_Palmer_14.htm)
6. Leslie DE., Azzato F. et al. Development of a Real-Time PCR Assay To Detect Treponema pallidum in Clinical Specimens and Assessment of the Assay’s Performance by Comparison with Serological Testing. J Clin Microbiol. 2007; 45(1):93-6.
7. Centers for Disease Control and Prevention, Workowski KA, Berman SM. Sexually Transmitted Diseases Treatment Guidelines, 2006. MMWR Recomm Rep. 2006; 55(RR-11):1-94
8. Neinstein LS., Goldenring J. et al. Nonsexual transmission of sexually transmitted diseases: an infrequent occurrence. Pediatrics 1984; 74(1):67-76.
9. Goldman L., Ausiello D. Cecil Medicine, 23rd edition. 2008. Sf 2284-2286.
10. Aberg, JA. Goldman, MP. et al. Infectious Diseases Handbook, 6th edition. 2006. Sf 334-338.
HASTALIKLAR
-
Cushing sendromu
-
Glossopalatine ankylosis Sendromu
-
Rett Sendromu
-
Bardet-Biedl Sendromu
-
Koolen-de Vries sendromu
-
Delesyon Sendromu - del(16p11.2)
-
Phelan-McDermid Sendromu - del(22q13.3)
-
Kleefstra sendromu del(9q34)
-
Subtelomerik mikrodelesyon sendromları
-
Langer-Giedion Sendromu - Trikorinofalangeal sendrom
-
WAGR sendromu
-
Angelman sendromu - del(15q11)
-
Prader Willi sendromu - del(15q11q13)
-
Lowe sendromu
-
Greig sefalopolisindaktili Sendromu