Bitkilerde Virüs hastalıkları Tanımı ve Mücadelesi
Virüs, kelime olarak “Zehir” anlamına gelmektedir. 17. ve 18. yüzyılda yanlış olarak, sebebi bilinmeyen bütün hastalıklar için kullanılmıştır.
Yıllar geçtikçe gerek virüslerin kendileri gerekse meydana getirdikleri hastalıklar hakkındaki bilgiler çoğalmış ve virüs kelimesi daha özel bir anlam taşımaya başlamıştır. Bugün bile bilimde sebebi bilinmeyen hastalık veya bozuklukların etmenlerini virüs olarak nitelendirmek eğilimi vardır.
Virüslerin Bazı Özellikleri:
1. Virüsler bir çeşit nükleik asit içerirler. Bu ya RNA (Ribonükleik asit) veya DNA(Desoxyribonükleik asit) olur, fakat hiçbir zaman ikisi bir arada bulunmaz. Bu özellik virüsleri diğer bütün hücresel organizmalardan ayırır. Bugün bilinen bitki virüslerinin bir ikisi hariç hepsi RNA yapısındadır.
2. Virüsler sadece nükleik asitleriyle ve canlı konukçu hücreleri içinde çoğalırlar. Bir virüs partikülünden izole edilen çıplak nükleik asit uygun konukçu hücresinde çoğalabilir ve etrafındaki protein kılıfıyla bütün bir virüs partikülünü oluşturabilir. Hiç bir normal hücresel nükleik asit formu bu işlemi yapamaz.
3. Bir hücre içerdiği enzimlerle gıda maddelerindeki potansiyel enerjiyi, sentez için gerekli yüksek enerji bağlarına dönüştürür. Fakat virüsler enzim ihtiva etmezler ve sentez için gerekli yüksek enerjiyi konukçu hücrelerinden temin ederler, konukçu hücrelerde meydana gelen yüksek enerjiyi kullanırlar.
Bitkilerde virüs enfeksiyonunun en belirgin simptomları genellikle yapraklarda görülür. Virüs enfeksiyonları bitkilerde büyüme ve gelişmeyi idare eden mekanizmaları bozduğu için çeşitli bitkiler üzerinde çeşitli virüslerin meydana getirdiği simptomlar farklı olabileceği gibi, belirli bir virüsün değişik konukçularda göstereceği simptomlarda değişik olabilir. Örneğin, lahanada siyah halka lekeler yapar virüs şalgamda mozaik belirtisi gösterir.
Virüslerin bitkilerde oluşturduğu belirtiler iç ve dış belirtiler olmak üzere iki ana grupta toplanır.
Dış Belirtiler:
Virüslerin enfekte etmiş olduğu bitkilerde dış belirtiler pigment oluşum mekanizmasının bozulması sonucunda renk değişikliği olarak belirir. Genellikle bu renk değişikliği yaprağın kendi yeşil renginden daha açık veya daha koyu renk şeklinde olur. yapraklardaki bu renk değişimi her zaman aynı değildir. Mozaik, benek, damar açılması ve bantlaşması şeklinde değişiklikler gösterir.
Mozaik: Yaprak yüzeyinde belirgin koyu ve açık yeşil veya yeşil ve sarı renk değişikliğidir. Bu tip belirtide farklı renkteki kısımların kenarları keskin çizgi halindedir.
Benek: Mozaikte olduğu gibi açık, koyu veya sarı yeşil renk değişikliğidir. Fakat bu tip belirtide farklı renkler keskin bir çizgi ile sınırlanmamış olup renkler bir birine karışmış gibidir.
Danar Açılması veya Bantlaşması: Bu tip belirti damar dokusuna yerleşen virüsler tarafından, damarların yaprak dokusundan daha açık veya sarı renk şeklinde oluşturulmasıdır. Matlaşmanın meydana gelmesi de yine damara bitişik yaprak dokusunun daha açık bir renk alması ve damarların adeta şeffaflaşması şeklindedir. Pigmentasyondaki bu değişiklik çoğu zaman çiçek ve meyveler üzerinde de görülebilir.
Şekil Bozuklukları: Hücrelerin bölünmesine, gelişmesine ve hücrelerdeki hormon faaliyetine etki eden virüs enfeksiyonları bitkilerde anormal gelişme, cüceleşme, yaprak ve meyve şekillerinin bozulması hatta meyve tadının değişmesi gibi bozukluklara yol açar. Örneğin, hıyar mozaik ve tütün mozaik virüsleri ile enfekte olmuş domateslerde yaprak ayasının daralıp uzamasıyla “iplikleşme” denilen belirti meydana çıkar. Pek çok virüs, yapraklarda çok değişik kıvrımlara, yaprak ayası dişliliğinin bozulmasına yaprakların etlenip kalınlaşmasına, sertleşip gevrekleşmesine sebep olabilir. Bazı virüs enfeksiyonları da yapraklarda “enasyon” denilen oluşumlara neden olur. enasyonlar anormal hücre bölünmesi sonucunda yaprak veya gövde üzerinde meydana gelen yaprağa benzer uzantılardır. Anormal hücre bölünmesi meyvelerin de şekillerini bozar ve değerini düşürür.
Rozetleşme: Cüceleşme meydana getiren virüs enfeksiyonlarının büyüme noktasında ölüm meydana getirdiği veya hormonal dengeyi bozduğu düşünülmektedir. Domateslerde çalılaşma yapan virüs hastalığında büyüme konisindeki faaliyetin tamamen durması sonucu yan gözler sürmeye başlar ve bitki çalı görünüşü alır. Rozet belirtisi gösteren virüs hatalıklarında ise hücrelerin uzamasını sağlayan hormon düzeni bozulmakta ve üst üste yığılan hücreler bitkiye bu “rozetleşme” görünümünü vermektedir.
Nekrozlar: Bitki üzerinde lokal veya sistemik olarak meydana gelen nekrozlar virüs enfeksiyonlarının en yaygın belirtilerindendir. Bir lokal lezyon sadece virüsün giriş yaptığı noktada veya etrafında meydana gelen nekrotik veya klorotik nokta ve konsantrik halka şeklinde olabilir. Virüs enfeksiyonlarında lokal lezyon reaksiyonu gösteren konukçularda virüs sadece bu lezyonlarda bulunur ve bitkinin diğer kısımlarına taşınmaz. Diğer bir deyişle virüs inoküle edildiği yerde lokalize olur, sistemik hale geçmez. Enfeksiyonlara sistemik reaksiyon gösteren konukçularda ise virüs giriş noktası ne olursa olsun bütün bitkiye yayılır ve genellikle enfeksiyon belirtileri genç dokularda daha belirgin olarak ortaya çıkar.
İç Belirtiler:
Virüs enfeksiyonlarının oluşturduğu en ilginç iç simptomlar “inclusion bodies” olarak bilinen hücre içi oluşumlardır. Bu oluşukların bir kısmı stoplazma, bir kısmı nukleus, bir kısmı da hem stoplazma hem de nukleus içinde bulunabilir.
Bu oluşuklar üç gurupta toplanabilir.
1. Amorf, granül veya ipliksi yapıda olanlar,
2. Kristal formlar,
3. Küresel formlar.
Bu oluşuklar virüslerin teşhisinde yardımcı oluşuklardır.
FİZYOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER:
Enfekteli bitkilerde respirasyonun sağlıklı bitkilere göre daha yüksek olduğu genel bir düşüncedir. Fakat son araştırmalar enfekteli bitkilerde respirasyon oranının inokulasyondan sonra geçen zaman, bitkinin fizyolojik durumu, çevre şartları ve inokule edilen yapraklara göre değiştiğini ortaya koymuştur. Virüs enfeksiyonlarının fotosentez üzerine büyük etkileri vardır.
KORUNMA YOLLARI
Virüs hastalıkları çok çeşitli yollarla yayılabildiklerinden ve enfeksiyon görüldükten sonra bitkilerin tedavisinin pratik ve ekonomik olmaması yüzünden bitki virüslerinin yayılmasını önlemek başlıca korunma yoludur; fakat buda her hastalık için değişik olabilir. Virüs hastalıklarını önlemek için uygulanan metodlar altı grupta toplanabilir.
1-Virüs enfeksiyonu kaynaklarının yok edilmesi :Yabancı otların virüs hastalıkları enfeksiyonu için önemli kaynaklar olduğu bilinmektedir. Bir çok virüs hastalığı yabancı ot tohumlarıyla bir yıldan diğer yıla geçmekte ve yabancı otların çoğu yine birçok virüs simtom göstermeden taşınmaktadır. Ayrıca nematodlarla taşınan virüsler ve yabancı ot tohumlarına geçen virüsler arasında bir ilişki olduğu ortaya konulmuştur.
Bundan başka kültürü yapılan ürünler de diğer ürünleri enfekte eden virüslere konukçuluk edebilir. Örneğin, yonca bitkisi, bezelye ve fasulyede hastalık yapan virüslerle bulaşık olabilir ve başlıca vektör olan Mikcrosiphum pisi de yoncada kışı geçirir. Bı yüzden çok yıllık baklagil bitkileri hassas olan tek yıllık bitkilere yakın olanlarda yetiştirmek gerekir.
2- Vektörlerden kaçınmak : Bitkileri izole etmek, vektör-virüs-konukçu çemberini kırmak, vektörleri önlemek için yapay çitler kullanmak gerekir. Ekim dikim zamanını ayarlamak suretiyle afidlerin en aktif oldukları devrelerden kaçınılabilir; bütün bu yöntemler uygulanırken zarara sebep olan virüs hastalığının tarlada yayılışının nasıl ve ne şekilde olduğunun bilinmesi gerekir ki en doğru kontrol metodu en doğru olduğu zamanda uygulanabilsin.
3- Doğrudan doğruya vektörlerle savaşmak : Virüs enfeksiyonlarını kontrol altında tutmak bakımından insektisitlerin değeri hiç şüphesiz büyüktür ama bunları tam zamanında ve yerinde kullanmak bile ancak dolayısıyla bir etki sağlar. Böceklerin ilacı bünyelerine alabilmesi için bir süre bitkiler üzerinde beslenmeleri gerekir ve bu süre içinde virüsü de bünyelerine alabilirler ve ölümden önce diğer bitkilere geçebilirler. Özellikle persistent olmayan virüsler hızla diğer bitkilere bulaşmış olur.
En iyi insektisitler bile virüs hastalıklarını sadece azaltabilir, hiçbir zaman elemine edemezler. Fakat vektör konukçu ve virüs ilişkileri iyi bilinip insektisitler uygun zamanda kullanıldığında oldukça iyi bir kontrol sağlanabilir.
4- Dayanıklı çeşitler yetiştirmek : Bu metod virüs hastalıklarının kontrol altına alınmasında en ümitvar olanıdır.
Enfeksiyona dayanıklı çeşitler, hassas çeşitler gibi virüsten zarar görmezler. Hipersensitif çeşitler de virüs tarafından şiddetle enfekte edilip derhal ölüme gittiklerinden diğer bitkiler için potansiyel inokulum kaynakları olmaktan çıkarlar.
5. Enfekteli bitkilerin tedavisi:Bazı durumlarda enfekteli bitkilerin sıcakılık veya kimyasal maddelerle muamele etmek mümkündür. Doğrudan doğruya virüs hastalıklarının kimyasal yönden bunun için pratik bir değer taşımamaktadır. Bu uygulamanın prensbi nukleik asit metabolizmasını etkileyen kimyasal maddeler kullanarak virüsün bitki bünyesinde çoğalmasını önlemektir.
6. Özel üretim metodları: Bitkilerin virüsten arınmış klonlarının yetiştirilmesi için kullanılır. Birçok virüs büyüme konisindeki genç meristem dokusunda bulunmaz, bundan faydalanarak bu doku izole edilip özel besleyici ortamda yetiştirilirse sonuçta virüssüz bitki elde edilir.
Virüse yakalanmış bitkilerin tedavisinde çok zor ve pahalı metodlar uygulanmakta ve sonuçta her zaman tatminkar olmamaktadır. Bu yüzden ürünlerin virüs hastalıklarına yakalanmasını önlemek çok daha pratik ve ucuz bir yoldur.
Botanik
-
Bitkisel Hormonlar Nelerdir?
-
Bitkisel Hormonları Nelerdir? Auxinler - Oksin Bitki Büyüme Hormonlarının Görevleri Nelerdir?
-
Pinus cembra - İsviçre Fıstık Çamı
-
Pinus banksiana - Banks çamı
-
Pinus aristata (Higori çamı)
-
Palinoloji – Polen Bilimi Hakkında Bilgi
-
Kaktüsgiller - Cactaceae Hakkında Bilgi
-
Papatyagiller - Asteraceae Hakkında Bilgi
-
Karanfilgiller - Caryophyllaceae Hakkında Bilgi
-
Periyant Nedir ? Periant (Çiçek Örtü Yaprakları)
-
Bitki Yaprak Tipleri Ve Görevleri - Yaprak Çeşitleri
-
Bitkilerde Gövde Çeşitleri ve Gövdenin Görevleri Nelerdir ?
-
Opuntia ficusindica - "Dikenli İncir"
-
Bitkilerde Bulunan Doğal Renk Maddeleri
-
Bitki Stresi: Abiyotik ve Biyotik Faktörler