BİYOLOJİK HARP MADDELERİNDEKİ GELİŞMELER (Bölüm-2)
2000'li Yıllarda muharebe sahasında ve ilk aşamada BHM'lerinin tehdidi veya kullanımı kuvvetle muhtemeldir. BHM'lerin taarruzlarını caydırmak, durdurmak veya önceden tespit etmek hemen hemen imkansızdır. Biyolojik harp taarruzu normal gecikmeli bir hastalık salgını olarak algılanabilir. Bu nedenle kullanan tarafın tespiti çok güçtür.
Halihazırda mevcut Biyolojik harp tehtidini oluşturan yukarıda sınıflandırdığımız Patojen ve Toksinlerin Biyolojik harp maddesi olarak kullanımının yanında; geleceğin tehdidi olarak değerlendirilebilecek biyolojik harp maddelerini şöyle özetleyebiliriz.
(1) Nitelendirilmiş patojenler
(2) Yayılma alanı genişletilmiş toksinler (Organik toksinler)
(3) Protein parçaları (Peptid ve peptid olmayan biyoregülatörler)
(4) Biyolojik orijinli zehirli maddeler
Biyolojik harp maddelerindeki bu gelişmelerin temelinde; genetik değişikliklerle tanı ve teşhisi zorlaştırmak, biyolojik harp maddesini hedefe yöneltebilme yeteneği kazandırmak ve hedef canlının bağışıklık sistemini etkilemek amacı güdülmektedir.
Kuşkusuz bu gelişmeler 21 nci yüzyılda Askeri ve Statejik alanda üstünlük Sağlamayı da beraberinde getirecektir.
Biyoteknolojik gelişmeler ve genetik mühendisliği uygulamaları sonucunda;
(1) Rekombinant DNA tekniği(Gen aktarımı)ile,patojenler ve toksinlerden daha öldürücü BHM'lerinin üretilmesi,
(2) Hastalık oluşturmayan (Nonpatojen) bakterilerden, genetik çalışmalar sonucu kobra, akrep, ve örümcek toksinleri üreten zehirli bakterilerin geliştirilmesi,
(3) Patojen mikroorganizmaların ve toksinlerin dış çepherinin laboratuar şartlarında özel maddelerle kaplanması veya kapsüllenmesi ile kutup ve çöl şartlarında kullanılması,
(4) Kırılgan (Zayıf-Doğa şartlarına hassas) virüslerin etkilerinin ve ömürlerinin artırılması için mikrokapsülleme (Hücre çeperini kuvvetlendirme) yöntemine tabi tutulması,
(5) Patojen bakterilerden antibiyotik tedavisine dirençli mikrop ırklarının geliştirilmesi gibi çalışmalar beklenmektedir.
Bu gelişmelere paralel olarak potansiyel BHM'lerinin tanı ve teşhisini yapabilecek gelişmiş test Laboratuarlarının kurulmasının ve mevcut olanlara da bu özelliklerin kazandırılmasının, Muhabere sahası ve mobil tanımlama sistemleri konusunda çalışmalar' başlatılmasının, Biyolojik ve Kimyasal harp maddelerini tanıyan, etkilerini ve taktik kullanımını bilen uzman biyolojik numune alma timlerinin kurulması ve bu numunelerin analizlerinin yapıldığı tali belirleme laboratuarlarıyla ilgili çalışmaların başlatılmasının, Bilimsel kuruluşlar, Üniversiteler ve TSK'lerinin bu konularda işbirliği ve birlikte çalışma ortamı oluşturmasının, ülkemiz güvenliği ve çıkarları açısından uygun olacağı değerlendirilmektedir.
BİYOLOJİK HARP MADDELERİNE KARŞI BAĞIŞIKLIK KAZANDIRMA (AŞILAMA)
Biyolojik Harp Maddelerine (BHM) karşı savunma Aktif ve Pasif olarak ikiye ayrılmaktadır. Aktif savunma düşmanın BHM'lerini kullanmadan önce yok etmeyi amaçlayan tüm önlemlerdir, Pasif savunma ise BHM'lerine karşı aşı geliştirme, immün (Bağışıklık) sistemi kuvvetlendirme ve fiziki tedbirleri ihtiva eder, Moleküller biyoloji ve gen mühendisliği gelişmelerine paralel olarak BHM'lerinin gerek harp halinde gerekse terör ve sabotaj amaçlı kullanılmalarının muhtemel olduğu durumlarda, asker ve sivil personele bağışıklık kazandırabilecek aşı uygulamaları NBC Biyolojik savunmasının temellerinden birini teşkil eder.
Biyolojik Harp Maddelerine karşı, savunma sistemi olarak bağışıklık kazandırma (aşılama) insan organizmasının bağışıklık sistemine oluşan bir takım reaksiyonları karşımıza çıkarır. Bağışıklık sistemi, organizma için yabancı kabul edilen bir maddeyi (patojen, toksin, yabancı moleküler yapı gibi) öncelikle algılar, daha sonra bu maddeye karşı koyarak yok etmeye çalışır. Bağışıklık, hücresel ve moleküler (humoral) şekillerde olup oldukça karmaşık mekanizmaları ihtiva eder. Bu moleküler mekanizmalar içerisinde biyolojik algılayıcı immunomodülatörler önemli yer tutmaktadır. Bu tür biyomoleküller bağışıklık sistemini uyarabilirler (interferon, interlökin gibi moleküller). Bu biyomoleküllerin yapı ve fonksiyon itibariyle benzerlerinin sentezlenmesi ile üretimi mümkündür. Dolayısıyla bu tür biyomoleküller personelin bağışıklık sisteminin performansını artırmada kullanılabilir. Çeşitli enfeksiyonlara karşı, farklı bireylerin, farklı hassasiyet gtösterdikleri bilinmektedir. Bu durum bazen aşılar için de geçerli olmaktadır. Biyolojik savunma sistemleri içerisinde birey ve toplumların genetik olarak kazanılan bağışıklık özellikleri de rol oynamaktadır. Koruyucu olarak kullanılan aşı sistemlerinin amacı; kişinin bağışıklık cevabını oluşturan hafıza hücrelerinin aktif hale getirilmesi, üretilmesi ve crganizmanın bir patojen ajan ile karşılaşdığında önceden hazırlanmış bu cevabın organizma tarafından patojene karşı ortaya konmasını sağlamaktır.
a. Bağışıklık Kazandırma (Aşılama) Sistemlerindeki Gelişmeler :
(1) Tüm patojen ajanın kullanımı,
(2) Saflaştırılmış antijen kullanımı,
(3) Rekombinant DNA (Gen aktarımı) antijeni kullınımı,
(4) Sentetik peptidlerin kullanımı,
(5) Rekombinant vektörlerin (Gen aktaran taşıyıcıların) kullanımı,
(6) DNA kullanımı şeklinde sınıflandırılabilir.
Biyoteknoloji ve gen mühendisliğinin günümüzde ulaştığı nokta itibariyle Hepatit B virüsüne karşı DNA aşı çalışmaları ve uygulamalarına başlanmışdır
b. Aşıların Sınııflandırılması :
(1 ) Canlı Aşılar (Atenue) : Mikroorganizmanın patojen olmayan formu kullanılır.
Aşıyl oluşturan antijen canlı olduğu için hafıza hücrelerinin üretilebilmesinde gerekli olan süreyi tanır. Tüberküloz için kullanılan BCG aşısı örnek verilebilir.
(2) inaktif Aşılar (Öldürülmüş patojen) : Bu tür aşılamada patojen öldürülmüş olduğu için konakçı organizmasında çoğalmazlar ve dolayısıyla da sürekli antijenik uyarının sağlanabilmesi için birden fazla hatırlatma (uygulama) yapılmalıdır. Kuduz, bu aşıya örnek verilebilir.
(3) Saflaştırılmış Antijen Aşıları (Subunit Aşılar) : Patojenin canlı veya inaktif formda uygulanması organizma için bazı sorunlara neden olduğundan, patojenin uygun bağışık cevabın gelişmesini sağlayacak alt birimleri kullanılır (Tetanoz da olduğu gib).
(4) Rekombinant Aşılar : ilgili patojenin immunojenik (bağışıklığa neden olan) bölgesi Rekombinant DNA yöntemleri ile hazırlanarak aşılamada kullanılabilir. Bu yöntemle yapılan genetik değişiklikler daha güçlü bağışıklığa neden olabilmektedir. Hepatit B aşısı buna örnek verilebilir.
(5) DNA Aşıları : Dokulara antijen (mikrop veya vücut için yabancı bir protein) genleri taşıyan DNA vektörleri (taşıyıcıları) yerleştirilir. Bu şekilde hazırlanmış hücrelerde üretilen antijen (patojen ımmunizasyon) ile bağışıklığı sağlanması amaçlanmaktadır. DNA aşıları uygulama ve üretim kolaylığı ile kimyasal ve biyolojik
stabiliteye de sahiptirler. Bu aşılar özellikle genetik karekteri birbirine yakın olan ancak farklı niteliklerE~ sahip yeni ve bilinmeyen patojen kaynaklı enfeksiyonlarda, başarıyla kullanıiabile(:ek yeni nesil aşı sistemi olarak tanımlanmaktadır.
ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA AŞI GELİŞTİRME ÇALlŞMALARI:
18 nci Yüzyılın sonlarında insanlık tarihinin en büyük buluşlarından olan mikroskop, aşı ve serum bulunmuştur. Bu biyolojik buluşlar sonucu bağışıklık ve aşılarla ilgili çalışmalar başlamış ve günümüze kadar gelişerek devam etmiştir. Insan aşılarının tarihi gelişimi şöyle özetlenebilir. Yeni Bağışıklık kazandırma ve uygulama programları çerçevesinde öncelikli araştırma alanları şöyle özetlenebilir.
a. Geliştirilmesi Gereken Aşılama Türleri :
(1) DNA aşıları
(2) Mukoza (salgı hücrelerinin oluşturduğu epitel tabaka) bağışıklık sistemleri
(3) Kombine aşılar
(4) Terapötik (tedaviye yönelik) aşılar.
b. Geliştirilmesi Gereken Uygulama Türleri :
(1) Kontrollu salınım sistemleri
(2) Subunit aşı türleri
(3) Kurutulmuş aşı sistemleri
(a) Parenteral (damar, kas içi, deri altı yolla)
(b) Mukoza yolla.
Ülkemizde aşı üretimi son derece yetersizdir. Aşı ve serum ihtiyacının çoğu ülke dışı kaynaklardan sağlanmaktadır. Klasik anlamda aşı üretien tek kurumumuz Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı olup, klasik çocukluk çağı rutin aşıları üretmektedir.
Bu çocukluk çağı aşıları BHM'lerine karşı oldukça yetersiz kalacaktır. Yapılan bir araştırmaya göre özellikle gelişmiş ülkelerde BHM'leri konularında araştırma ve geliştirme yapan çok iyi düzeyde 43 tesisin bulunduğu bilinmektedir.
Dünyada 70 adet BHM'si üretim imkanına sahip, 106 adet de kısıtlı miktarda bu imkana sahip tesisi ve aşı üretimi gerçekleştiren toplam toplam 163 tesisin varlığı beyan edilmiştir. Kanada, ingiltere ve Amerika istisna gerçekçi tanımlanmış BHM'si tehditlerine karşı, yeterli imkan ve kabiliyeti ortaya koyamamıştır. ABD Ordusunda aktif görevdeki askeri personele uygulanan aşılama geniş ve güvenli bir uygulama örneğidir. Amerikan ordusu için özel olarak üretilen bu aşılar piyasada bulunmamaktadır. Ayrıca ''Geliştirilmiş Aşılar'' (Deployment Vaccines) adı altında özel görevlere gönderilecek personellere özel aşılar uygulanmaktadır. Örneğin Körfez harbi sırasında özel tim personeline Anti-botulinum aşısı yapılmıştır. Aşı olan personel arasında çok şiddetli yan etkiler meydana gelmiş, Körfez harbinden sonra ortaya çıkan ''Gulf Sendromu'' belli açılardan bu aşıya bağlanmıştır. Geliştirilmiş Aşılar içinde tifo, veba, kolera, kuduz, menenjit, hepatit B, sarı humma ve Japon Ensefalit aşıları bulunmaktadır. Yine ABD Ordusunda ekzotik hastalıklara karşı ge!iştirilmiş deneme aşamasında aşılar da bulunmaktadır (USAMRIID/ Maryland). Bu aşılar arasında Venezuella Beygir Ensefaliti aşısı, Doğu Beygir Ensefaliti aşısı, Tularemie, Q-Ateşi, Rift Vadisi Ateşi, Botulinum toksini A,B,C,D,E (poyvalan) ve Şarbon aşısı sayılabilir.
SONUÇ
Aşı teknolojilerinin gelişmesi sonucu çok değerli ucuz emin ve güvenilir tek doz uygulamalı DNA aşılarının üretimini gelecekte gündeme getirecektir. Ancak şu anki teknolojik bilgiler böyle bir aşının üretimini mümkün kılmamaktadır. Gelişmiş bir çok ülkenin en üst düzey yöneticilerince de ifade edildiği gibi 2000'li yılların BIOTERÖR yılları olacağına dair ifadeler vardır. Bu nedenle gelişmiş ülkeler 2000 yılı için NBC Savunma planlarına bu tehdidi karşılamaya yönelik olaraK biyolojik harp maddelerine karşı bağışıklık ve aşı programları üretimi amaçlı projeler geliştirmekte ve uygulamaya sokmaktadırlar. Tehdit değerlendirilmesi neticesinde kullanıcının elinde olduğu bilinen veya tahmin edilen BHM'lerine karşı aşı programı geliştirilmesi, saldırı esnasında oluşabilecek zafiyetleri ve zayiatı en aza indirerek muharebe etkinlığinin sürdürülmesini sağlayacaktır.
Kaynak: www.biyotek.com.tr/makaleler.htm
Genel Biyoloji
-
Protista Alemi ve Genel Özellikleri
-
Hücrelerdeki farklı ve benzer yapılar
-
Ses Nedir ? Ses Nasıl Oluşur?
-
Kültürü Yapılan Fitoplankton Türleri Nelerdir?
-
Apoptoz: Programlı Hücre Ölümü Nedir?
-
Ribozom ve Protein Sentezi
-
Mikrotübüller ve İplikçikler
-
Hücre Zarları
-
Lipid Çift-Katmanın Keşfi
-
Biyoreaktör
-
Telomerler ve İnsan Telomerinin Kristalik Yapısı
-
Hücre Biyolojisinin Tarihsel Gelişimi
-
Hücre biyolojisi nedir ?
-
Biyolojik Çeşitlilik Nedir ?
-
Sinir Sistemi Yapısında Bulunan Hücre Tipleri ve Özellikleri Nelerdir?