Çölleşme İle Mücadele
Su hayattır ve hayatın olduğu her yerde besin ve enerji ihtiyacı vardır.
Biz insanlar çölleri ve yarı çölleşmiş bölgeleri tekrar pınarların aktığı, yaşamla dolu tabiat parçalarına dönüştürecek bilgiye sahibiz. Çölleşme çoğu durumda doğal bir olay olmayıp suyun küresel ölçekte yanlış yönetilmesinin sonucudur. Çöller yağmur yağmadığı için değil, insanlar suyu yanlış yönettiği için oluşmaktadır.
Çölleşme, doğal yollarla veya insan faaliyetleriyle bir arazinin kuraklaşma, kıraçlaşma, çoraklaşma süreci, arazinin bozunumudur. Yağışların azalması, bitkilerin seyrekleşmesi, çıplak toprak arazisinin artması doğal çöl oluşumunun sebepleridir]. Çölleşme var olan çöllerin genişlemesini değil, yeni bir çölün oluşumunu ifade etmektedir.
Çölleşme; kurak, yarı-kurak ve yarı nemli alanlarda, iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden (fiziksel, kimyasal, biyolojik, siyasi, kültürel, ekonomik vb.) kaynaklanan arazi bozulmasını ifade eder. UNCCD' nin tanımıyla arazi bozulumu "kuru ve sulu tarım alanlarında yada mera, otlak, orman ve ağaçlık alanlarda arazi kullanımı yada bir veya birden çok uygulamanın bir sonucu olarak biyolojik ve ekonomik verimliliğin azalması veya kaybedilmesidir" (UNCCD 1994)
Yağış yetersizliği, kuraklığın yanında, aşırı otlatma, ormansızlaşma, yanlış/aşırı sulama, toprağın kirlenmesi, çölleşmeye etki eden diğer faktörlerdir. Pek çok afette olduğu gibi temel sebep artan dünya nüfusunun doğal kaynak talebidir. Önce toprağı bir arada tutan bitkiler yok olur, daha sonra da toprak erozyonla kaybedilmeye başlanır. Çölleşme yüzlerce yılda oluşan toprak katmanının önce incelmesine, sonra yok olmasına neden olur.
Diğer bir ifadeyle arazi bozulumu arazinin toplumun kalkınması ve hayatını idame ettirmesi için gerekli ekosistem ürünleri ve hizmetlerini sağlayacak fonksiyonları yerine getirme kapasitesinde azalma demektir. Kurak, yarı-kurak ve yarı nemli alanların toplamı yeryüzündeki arazi yüz ölçümünün çok büyük bir bölümünü oluşturmaktadır ve bu alanlar dünya nüfusunun büyük bir kesiminin yaşam alanı ve geçim kaynağı durumundadır.
Birleşmiş milletler kaynaklarına göre Dünyada 250 milyondan fazla insan doğrudan çölleşme ve kuraklıktan etkilenmekte ve 4 milyar hektardan fazla arazi çölleşme tehdidi altında kalmaktadır. Buna ek olarak 110’dan fazla ülkede yaklaşık 1,2 milyar insan çölleşme tehdidiyle karşı karşıyadır.
Anadolu, Neolitikten (Günümüz Öncesi 9000) günümüze bir çok kültürün doğduğu ve/veya yerleşip yaşadığı bir ortamdır. Bunun başlıca nedeni canlı ve cansız nitelikteki doğal kaynakların çok çeşitli olmasıdır. Bu geniş çeşitliliğe sahip doğal kaynakların aşırı ve plansız kullanımı Anadolu'nun bir çok yerinde arazi bozulumuna, kimi alanlarda ise kumullaşma, çoraklaşma, arazilerin fiziksel bozulumları gibi nedenlerle geçen süre içinde toprak verimliliği yitirilmiş ve sonuçta çölleşmeye varan sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. 1960'ların kumullar üzerindeki doğal bitki örtüsünün ortadan kaldırılmasıyla Doğu Akdeniz'de kumullara özgü ve Dünya'da yalnız bu ölçüde bulunan çok sayıda bitki türü yok olmuştur. Doğal bitki örtüsünün yok olması ve yanlış arazi kullanımı sonrasında kumulların harekete geçmesiyle, başta tarım arazileri olmak üzere yerleşim yerlerinin de kumullarla örtülüp yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalması ve ıpsala - Edirne taşkın ovası ile Şanlıurfa - Harran ovasında özellikle yanlış ve / veya dengesiz halk sulamalarıyla ve drenaj yetersizliği ile oluşturulan tuzlulaşma sorunlarının başladığı tarım toprakları bu soruna verilebilecek en çarpıcı örneklerdir.
Türkiye’de tabii çöl bulunmamakla birlikte; coğrafi konumu, iklimi, topografyası ve toprak şartları ülkenin toprak bozulmasına ve kuraklığa karşı hassasiyetini artırmakta, bu durum çölleşme ve kuraklıktan en fazla etkilenen ülkeler arasında yer almasına sebep olmaktadır.
Türkiye’de çölleşme sahalarının oluşumunda; toprak erozyonu özellikle, yarı kurak iklim şartlarının etkili olduğu alanlarda hatalı arazi kullanımı ve hatalı tarım uygulamaları, yanlış sulama teknikleri sonucu tuzlanma, bitkilerin yetişmesini engelleyen tuzlu, jipsli ve aşırı alkali reaksiyon gösteren ana materyaller, ormansızlaşma, aşırı otlatma ve üst toprağın kirlenmesi sayılabilir. Fakat asıl sebep, her geçen gün çoğalan nüfusun tabii kaynaklara gittikçe artan talebi ve baskısıdır. Genel olarak bakıldığında ülkemiz topraklarının %65 i kurak, yarı kurak ve yarı nemli iklim özelliklerine sahiptir. Ekolojik olarak hassas olan bu alanlarda başta bitki örtüsünün tahribi ile tabii dengenin bozulması, toprak ve bilahare ana materyalin aşınmasına yol açmaktadır. Başta Konya, Iğdır illeri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin bütün bölgelerinde arazi bozulumu çölleşme görülmektedir.
Ülkemizin her türlü arazi, toprak, su, flora ve fauna ile diğer doğal kaynaklarını tehdit eden çölleşme ve kuraklığın olumsuz etkilerinin önlenmesi ve/veya azaltılması, kalkınmamızın sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir. Bu bakımdan Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Eylem Programı, çok sayıda kamu kurum ve kuruluşu, akademik ve araştırma birimleri yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanlarına giren konuları ilgilendirmektedir.
Dünyanın bütün bölgelerinde ve özellikle Afrika ülkelerinde, çölleşmenin ekonomik, sosyal ve çevresel bakımdan önemli bir problem olduğu uluslararası toplumlarca fark edilen bir olgudur. İnsanlığın refahını ve geleceğini tehdit eden bu gelişmenin önlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletlerce çeşitli önlemler almaya başlanmıştır. 5 Haziran 1972 de Stockholm'de düzenlenen ilk Çevre Konferansı ile başlayan ve çeşitli faaliyetlerle sürdürülen sürecin, 1977 de yapılan Çölleşme Konferansı ve bu konferansta kabul edilen Çölleşme ile Mücadele Eylem Planı, çölleşme ve kuraklıkla mücadele konusunda uluslararası düzeydeki öncü girişimlerin en önemlilerinden biridir.
Eylem Planının uygulanmasını izlemek üzere, 1992 yılındaki Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansında oluşturulan Hükümetler arası Müzakere Komitesi, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesini hazırlamış ve sözleşme 17 Haziran 1994 yılında kabul edilmiştir. Bu vesileyle 17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Sözleşmeye 2004-Haziran itibariyle 191 ülke taraf olmuştur.
Türkiye BM'nin Çölleşme ile Mücadele sözleşmesini 1994 yılında imzalayıp, 1998 yılında onaylamıştır. Ulusal eylem planı hazırlanmış, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Türkiye’de toprak ve su kaynaklarını koruma çalışmalarının geçmişi; ülkenin çölleşme ve kuraklığa karşı olan hassasiyetinin farkında olarak cumhuriyetin ilk yıllarında başlamıştır.
1998 yılında BM Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesine resmen taraf olunduktan ve sözleşmenin uygulanmasında ana araç olan ve sözleşme kapsamında kaydedilen gelişmelerin raporlanması için ana belge niteliği taşıyan 9 Mart 2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan genelge ile yürürlüğe giren “Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Programı (UEP)”nın hazırlanması ile çalışmalar hızlanmıştır.
Çölleşme ve kuraklıkla mücadelede en önemli mekanizma, ülkelerin kendi dinamiklerine ve özel koşullarına uygun Ulusal Eylem Programları ile benzer özellikleri olan ülkelerin Bölgesel Eylem Programlarını hazırlamaları ve bu programlarda yer alacak strateji ve eylemleri aktif olarak uygulamalarıdır.
Başlıca çölleşme nedenleri nelerdir ?
1- Doğal nedenler;
- - Toprak aşınımı; su ve rüzgar erozyonu, kumul hareketleri
- - Topraklardaki bitki besin elementlerinin yüzeyden veya yıkanmayla profilden uzaklaşarak toprak verim kalitesinin bozulması
- - İklimsel değişimler
2- Teknik nedenler;
- - Ormansızlaşma: Orman alanlarının; yangın, açma - yerleşme, usulsüz - kaçak kesim ve aşırı otlatma ile bozulumu ve/veya yok olması.
- - Meraların, özellikle yamaç alanlardaki meraların, yanlış, düzensiz, kontrolsüz ve zamansız - ağır biçimde otlatılmaları
- - Hidrojeolojik yapının veya Hidrolojik döngünün yapay yollarla etkilenmesi
- - Anız yakımı
- - Tarım topraklarının yanlış yönetimi ve toprak yorgunluğunun oluşması
- - Çiftçi bazında tarla içi plansız sulamanın neden olduğu yüksek taban suyunun sürekli etkisi
- - Tarım ve orman alanlarının amaç dışı kullanımı (Toprak betonlaşması)
- - Özellikle tarım topraklarındaki tuzlulaşma, alkalileşme gibi çoraklaşma ile asitleşme gibi sorunlar
- - Toprak Kirlenmesi
- - Arazilerin fiziksel bozulumları
- - Tarım ve Orman ekosistemlerinin plansız olarak yönetimi veya arazilerin yanlış kullanımı veya tarım, mera ve orman alanlarının karşılıklı olarak yanlış yapılanmaları (orman alanının tarım, tarım alanının mera, orman alanının mera vb. gibi yanlış kullanımları ve bu yapılanmaların yasal eksiklikler nedeniyle önlenememesi)
3- Sosyoekonomik, yönetimsel ve yasal nedenler;
- - Yasal mevzuattan kaynaklanan sorunlar
- - Göç
- - Eğitimsizlik
Kaynaklar:
- http://www.cem.gov.tr/erozyon/AnaSayfa/collesmePageGrup/GenelBilgiler/collesme_collesme.aspx?sflang=tr Erişim tarihi: 11 Şubat 2019.
- İZBIRAK, Prof. Dr. Reşat, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, 1992, İstanbul, 975.11.0665-6
- https://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:IfZ6xmV_RhAJ:https://tr.wikipedia.org/wiki/%25C3%2587%25C3%25B6lle%25C5%259Fme+&cd=4&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
- Çölleşme Nedir?". cem.gov.tr. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2015.
- http://www.cevreorman.gov.tr “Çölleşme İle Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı” Çevre ve Orman Bakanlığı Yayınları No : 250 Ankara- 2005
- http://www.surdurulebilirkalkinma.gov.tr/wp-content /uploads/2016/06/Collesme_ile_Mucadele_Eylem__Plani.pdf
Ekoloji Haberleri
-
Hindistan kaplanları iklim ve insan baskısı arttıkça yükseklere tırmanıyor
-
2100 yılı için sığ kıyı ekosistemlerinin kaderini tahmin etmek
-
Ülkeler mercanlara yardım için 12 milyar dolar toplama sözü verdi
-
Dünyadaki biyolojik çeşitliliğin üçte ikisi toprakta yaşıyor
-
Derin denizlerin eşsiz güzellikleri "Mercan Resifleri"
-
Canlıların korunma statüleri,
-
Çevreye Etkin Bir Yaklaşım: Kişisel Karbon Ayak İzi Hesaplama ve Azaltma Stratejileri
-
Deterjanların Çevre Üzerindeki Etkileri ve Sürdürülebilir Yaklaşımlar
-
İnsan Türlerinin Melezleşmesi, İklimle Yakından İlişkiliydi
-
Yağmur yağacağını koklayabiliyor musun?
-
İklim değişikliği çocuk sağlığını riske atıyor
-
Kaplumbağa Fosili, 150 Milyon Yıl Önceki Habitatı Aydınlatıyor
-
El Nino geri döndü! Ne kadar kötü olacak?
-
Okyanuslar iklim değişikliği nedeniyle daha yeşil hale geliyor
-
İklim Değiştikçe İnsanlar Farklı Habitatlara Uyum Sağladı