DERİ (Cutis)
Deri, insan vücudunun en büyük organı olup, yaklaşık alanı 1,5 – 2 m2, ortalama kalınlığı 1-2 mm (Göz kapaklarının derisi 0,5 mm, sırtın üst bölüm derisi 5 mm kalınlığında) ‘dir. Vücudu, mekanik, osmotik, kimyasal, ışık ve termal zararlı etkenlere karşı koruyan deri, vücut ısısının düzenlenmesinde (Termoregülasyon) de rol oynar. Ultraviyole ışığının etkisi ile D vitamininin oluşumu deri sayesinde gerçekleşir. Deri, sahip olduğu ter ve yağ bezleri ile bir boşaltım organı olarak görev yaptığı gibi, taşıdığı çeşitli reseptörlerle de en geniş genel duyu organı konumundadır.
Deri ve hastalıklarının ele alındığı tıp dalına dermatoloji (Gr.derma=deri,logia=bilim) denir.
Deri, birbirinden oldukça farklı iki tabakadan yapılıdır.
Ektodermden gelişen. çok katlı keratinleşmiş epitelden yapılı yüzeyel tabakaya epidermis denir.
Mezodermal orijinli olan ve epidermisin altında yer almış tabakaya da dermis (Corium) denir.
Epidermis : Derinin üst tabakası olup, çok katlı keratinleşmiş epitelden yapılıdır. Üzeri, gerek deri bezlerinin ürettiği ve gerekse keratinleşmiş hücrelerin oluşturduğu özel bir katmanla sarılmıştır. Bu katman, derinin kimyasal ve mekanik zararlara karşı korunmasına katkı sağladığı gibi, mikroplar için de bir bariyer oluşturur. Kan damarları içermeyen epidermis, dermis’teki damarlardan difüzyonla buraya ulaşan kanla beslenir. Vücutta epidermisin en kalın olduğu yerler avuç içi ve ayak tabanıdır.
Epidermis 5 katmanlı bir yapıya sahiptir. Bunlardan en derinde yer alanı stratum basale (germinativum)’dur. Str.basale, derinin rengini veren bir katman (Çünkü melanosit hücrelerini içerir) olduğu gibi gerektiğinde epidermisin diğer katmanlarını da oluşturabilecek yetenektedir. Str. basale’nin uyarılması, en yüzeyel katmanın incelmesi ile sağlanır.
Dermis : Dermis, birbirine örülmüş kollojen ve elastik bağ dokusu liflerinden oluşmuş kalın bir tabakadır. Damar ve sinirlerden zengin olan dermis, birçok duysal sinir sonlanmaları (Reseptörlere girerler veya reseptör olarak fonksiyon görürler),deri bezleri ve kıl kökleri içerir.(Bu yapılar, derinin spesialize eklentileri başlığı altında ele alınacaktır).
Hipodermis (Subkutis) : Derinin altında yer alan, gevşek, fibröz bağ dokusundan yapılmış, yağ hücrelerinden zengin bir tabakadır. Dermişten daha kalın olan bu tabakada, derialtı duysal sinirler, yüzeyel venler ve lenf damarları yer alır.
Hipodermisin gevşek yapısı nedeniyle üzerindeki deri serbestçe hareket ettirilebilinir. Kadınlarda bu tabakada, erkeklere göre daha çok yağ doku bulunur. Özellikle meme, kalça ve karın bölgesinde biriken subkutan yağ dokusu, kadın vücudundaki karakteristik konturların oluşmasını sağlar.
b DERİNİN ÖZEL EKLENTİLERİ.
Bu başlık altında deri bezleri, kıllar, tırnaklar ve deri reseptörleri incelenir.
Deri bezleri : Deride yağ ve ter bezleri (Gll.sebaceae et sudoriferae) olmak üzere iki cins bez bulunur.
.Yağ bezleri (Gll.sebaceae) : Dermiste bulunan basit dallı bezler olup. salgılarını ya kıl folliküllerine veya direkt olarak deri yüzeyine akıtırlar. Yağ bezleri ayak tabanı ve avuç içi dışında tüm vücut derisinde bulunurlar. Yağ bezlerinin. özel kokulu salgısı sebum olarak adlandırılır. Sebum, deri yüzeyini yağlayarak bakteri ve mantarlara karşı bir bariyer teşkil eder. Yağ bezlerinin kronik iltihabına akne denir.
Yağ bezlerinin salgılama fonksiyonu sıcaklık, cinsiyet hormonları ve yaş gibi faktörlerden etkilenir. Androjenler yağ bezlerinin çalışmasını uyarırlar.
.Ter bezleri (Gll. sudoriferae) : Salgı gövdesi dermişin derinliklerinde veya hipodermiste yer alan ter bezlerinin ektin ve apokrin olmak üzere iki tipi vardır.
Ekrin ter bezleri, küçük bezler olup dudak kenarları, tırnak yatakları,- vulvanın küçük dudakları ve glans penis dışında tüm vücut derisinde bulunurlar. Vücut ısısı yükseldiğinde ekrin bezler uyarılırlar ve bol salgı yaparlar; bu durum vücut ısısının düşmesine neden olur.
Apokrin ter bezleri, koltuk altı, areola mammae, vulva’nın büyük dudakları, anal ve genital bölge derisinde bol bulunurlar. Apokrin ter bezleri streslere yanıt olarak salgı yaparlar. Karakteristik kokulan vardır.(Feromen).
Kıllar (Pili) : Kıllar, memelilerin karakteristik oluşumlarından olup avuç içi, ayak tabanı, dudaklar, glans penis, meme başı ve vulva küçük dudakları hariç tüm vücutta bulunurlar. Korumat duyu ve vücut ısısının regülasyonuna katkı gibi fonksiyonları vardır.
Bir kılın deri içine girmiş bölümüne kıl kökü, deri dışında kalan bölümüne scapus pili (Kıl, kıl gövdesi) denir. Kıl kökünün en alt bölümü ve etrafı, yapılan bulbus pili olarak adlandırılır. Kılların büyümesi bulbus pili yolu ile gerçekleşir. Kıl kökünü saran bağ dokusu kılıfı (Foiliculus pili)’nın ortası hizasına. bir düz kas olan m.arrector pili tutunur. Sempatik sinirlerle innerve edilen bu kas, emosyon, soğuk vb. nedenlerle kasılarak kılı dikleştirir, deriyi özel şekle (Kaz derisi görünümü) sokar.
Kılların insan vücudundaki dağılışları ile çeşitli bölgelerdeki özellikleri yaşa,- cinse ve ırka göre değişiklikler gösterir. Vücudun son-sabit kıllanmaya geçmesi pubete ile başlar ve 40-50 yaşlarına kadar devam eder. Seksüel hormonlardan etkilenmelerine göre insan kılları üç gruba ayrılırlar.
1. Her iki cinste iç salgılı bezlerin kontrolünde olan, puberte de meydana gelen kıllar (Hirci=Koltukaltı kıllan, pubes=pubis kılları,genital bölge kılları ile muhtemelen baş kılları-capilli=saçlar).
2. Erkeklerde androjenlerin etkisi altında olan kıllar (Öarba=sakal,-tra- gi=dışkulak yolu kılları, vibrissae=burun kılları, omuz, sırt, göğüs,-karın,- kol ve önkolun ekstensor yüz kıllan).
3. Seksüel hormonlarla İlgisi olmayan ve her iki cinste aynı şekilde görülen kıllar (Şupercili=kaşlar, cilla=kirpikler, ekstremite kıllarının bir bölümü).
Tırnaklar (Ungues) Tırnaklar, el ve ayak parmaklarının son falankslarının uçlarının dorsal bölümlerinde bulunan, saçlara benzer şekilde epidermisin bir modifikasyonu olan, boynuzumsu (keratinöz), elastik oluşumlardır. Işığı geçirme özelliğindeki (Translucent) tırnaklar, alttaki vaskuler dokunun rengi nedeniyle pembe renkte görülürler. Bir plak şeklindeki tırnağın kalınlığı 0,5-0,7 mm kadardır. Büyümeleri hormonlar, beslenme koşullan ve hastalıklarla etkilenen tırnaklar normal koşullarda haftada 0,5-1 mm büyürler.
Tırnağın kök ve gövde olmak üzere iki temel bölümü vardır. Tırnak kökü (Radix unguis) sinus unguis içinde yer alır. Tırnak gövdesi (Corpus Unguis) ve tırnak kökü, tırnak yatağı olarak adlandırılan alanda epidermisin str.germinativum’u üzerine oturur. Tırnak gövdesinin proksimal bölümünde, yarımay şeklinde beyaz bir alan (Lunula) bulunur. Tırnak kökü ve lunula’nın altındaki tırnağın büyümesini sağlayan kalın hücre tabakasına matrix unguis denir.
. DERİDE BULUNAN GENEL DUYU RESEPTÖRLERİ:
Deride, derinin bir duyu organı olmasını sağlayan dokunma, ağrı, ısı, basınç ,ve titreşim duyularını alan reseptörler vardır. Bu reseptörler, kapsüllü ve kapsülsüz olmak üzere iki morfolojik tiptedirler. Bu reseptörlerden bazıları bir duyu için spesifik oldukları halde, bazı duyular birkaç reseptör tarafından da alınabilir. Ömeğin ağrı duyusu sadece serbest sinir sonlanmaları tarafından alınır. Dokunma duyusu ise kıl follikülü reseptörleri, Merkel diskleri. Meissner korpüskülü ve Ruffini korpüskülü tarafından alınır.
Kapsülsüz ve kapsüllü reseptörleri ayrı ayrı inceliyeceğiz.
KAPSÜLSÜZ RESEPTÖRLER -.Serbest sinir sonlanmaları, Merkel diskleri ve kıl follikülü reseptörleri kapsülsüz reseptörlerdir
.Serbest sinir sonlanmaları: Ağrı, dokunma, basınç ve muhtemelen ısı duyusunu alırlar .Merkel diskleri (Meniscus tactus) :Saçsız deride ve kıl folliküllerinde bulunan basınç reseptörleridir.
.Kıl follikülü reseptörleri: Tüm kıl follikülleri etrafında bir sinir ağı şeklinde yer alan dokunma reseptörleridirler.
KAPSÜLLÜ RESEPTÖRLER: Meissner korpüskülü, Vater-Pacini cisimciği, Krause cisimciği, Ruffini korpüskülü derinin kapsüllü reseptörleridir.
.Meissner korpüskülü (Corpusculum tactus) : Kılsız derinin (Avuç içi,ayak tabanı,dudaklar,dış denital organlar) dermal papillalarında bulunan dokunma ve iki nokta, taktil diskriminasyonu duyusunu alan reseptörlerdir.
.Vater-Pacini cisimciği (Corpusculum lamellosum) : Dermıs, hipodermis ,bağlar, eklem kapsülü, periton ve dış genital organlarda bulunan titreşim ve hızlı mekanik değişimleri (Basınç, gerilme) alan reseptörlerdir.
.Krause cisimciği (Corpusculum bulboidea) .Mukozalar ve derinin dermis tabakasında yer alan siferik şekilli soğuk ve basınç-dokunma duyusunu alan reseptörlerdir.
.Ruffini korpüskülü : Krause cisimciği kategorisinde değerlendirilen bir reseptör olup sıcak ve muhtemelen dokunma, basınç ve gerilme duyusunu alır.
STEREOGNOSİS: Stereognosis (Gr.stereos=kitle, üç boyutlu oluşum; gno- sis=bilme tanıma) dokunma duyusu yolu ile elimize aldığımız veya dukunduğumuz bir oluşumun bilinen şekil ve bazı niteliklerini tanıma yeteneğidir. Bu yetenek, daha önce görülüp-dokunulan ve beyinin duyu alanlarında hafızalanan bilgiler çerçevesinde gerçekleşir. Stereognosis, gözler kapalı iken iyi bilinen demir para, anahtar, tarak ve kalem gibi objelerin elle dokunulması ve tanınmasının istenmesi şeklinde muayene edilir.
Anatomi
-
Beyin Sapı İşlevi
-
Pupiller Refleks Yolları
-
Amygdala
-
Hipokampus Anatomisi
-
Kanatlı Hayvanlarda Solunum Sistemini Oluşturan Organların Özellikleri
-
Hayvanlarda Solunum Tipleri
-
Hayvanlarda Solunum Mekaniği Nedir?
-
Hayvanlarda Akciğerler (Pulmones)
-
Soluk Borusu (Trake, Trachea)
-
Gırtlak (Larinks, Larynx)
-
Bölgelere Göre Omurların Özellikleri Nelerdir?
-
Omurganın yapısı ve görevleri nelerdir?
-
İskeletin (Kemiklerin) Görevleri Nelerdir ?
-
Kemik gelişimini etkileyen faktörler nelerdir?
-
Kemikleşme (Ossificasyon) Nedir ?