Dünya Arı Gününüz Kutlu Olsun
Arılar dünyada en çok tanınan ve insanlar arasında sempati duyulan birkaç böcek türünden bir tanesidir. En eski fosiller Baltık’da OIigosen’deki kehribarlarda bulunmuştur. Fakat atalarının, çiçekli bitkilerin ortaya çıktığı Kretase’ye kadar dayandığı varsayılmaktadır.
Mısırlıların 5000 yıl önce çamurdan arı kovanı yaparak bal elde etmeye çalıştıkları bilinmektedir. Bu yöntem hala Ortadoğu’nun birçok ülkesinde kullanılmaktadır.
Normal bir arı topluluğu 40.000-70.000 ergin bireyden oluşur. Arılarda üç tip kast (sınıf) bulunmaktadır. Bunlar: Kraliçe, işçi ve erkek arılardır. Bir yuvada üreme yeteneği Kraliçe (anaarı) ve Erkek (drone) arılarda bulunmaktadır. Kovanın adeta omurgasını oluşturan dişi (işçi) arılar ise üreme yeteneğine sahip değillerdir. Bu durum akla şu soruyu getirmektedir. Kraliçe ve işçi arı olmak üzere her ikisi de dişi olmasına rağmen, bu iki kastı farklı kılan nedir? Esasen bu daha kraliçe arı petek gözlerine yumurta bırakmaya başlarken şekillenmeye başlıyor. Bunu şu şekilde özetleyebiliriz:
İşçiler petek gözlerini üç tip olacak şekilde inşa ederler. Petek gözlerinin büyük bir kısmı normal büyüklükte ve düzenli bir yapıdadır. Bunlarda işçiler gelişir. Çok daha az sayıda biraz daha büyük gözlerde ise erkekler bulunur. Peteklerin üstünde ya da genellikle alt tarafında ise meme olarak adlandırılan az sayıdaki göze ise kraliçe olacak yumurtalar yerleştirilir. Kraliçe arının bırakacağı yumurtaların döllenmemiş olanlarından erkekler, döllenmiş olanlarından ise işçi ve kraliçe arılar çıkar. Döllenmiş yumurtalardan kraliçe arı gelişebilmesi için, kraliçe larvası (yavru-tırtıl-kurtçuk) işçilerden farklı olarak, verilen besine ek olarak arı sütüyle beslenmektedirler.
Üç sınıf da şekillendikten sonra belirli iş bölümleri gerçekleştirilmektedir. Zaten arıları gerçek sosyal hayvanlardan olmasını geçerli kılan da bu iş bölümüdür. Kraliçe arı salgıladığı feromonlarla (Feromon, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal maddedir) kovanın düzenini sağlar ve üremede etkin rol oynar. Bir kraliçe arı Mayıs-Haziran aylarında günde oratalama 3.000 yumurta bırakmaktadır. Bir yılda bırakılan yumurta sayısı 100.000-150.000’e ulaşır. 5 yıllık yaşam sürelerinde ise bu sayı 400.000-750.000 civarına ulaşır.
Erkek arıların üreme dışında kovanda etkileri bulunmamaktadır. Hatta üreme dönemleri dışında, işçi arılar tarafından kovandan dışarıya atılmaktadırlar. İşçi arılar bu davranışlarıyla, sadece kadınlardan oluşan mitolojik bir kavim olan Amazonları andırmaktadır. İşçi arılara geldiğimizde ergin oldukları ilk birkaç hafta içerisinde yuvada görev almaktadırlar. Yavru ve kraliçe arı bakımından tutun da, yuvanın temizliğinden yiyecek depolamaya kadar birçok kovan içi görevi üstlenmektedirler. Bu süreçte zehir bezleri tam gelişmemiş olup, zehir bezlerinin işlev görmeye başladığı zamanlarda kovan içi bakımı bırakıp, kovan savunması ve besin toplama gibi görevleri üstlenirler.
Bu renkli biyolojilerinin yanı sıra bal arılarının ekonomik ve ekolojik önemleri yadsınamayacak derecede önemlidir. Şu anda tükettiğimiz besinlerin yaklaşık olarak %90’ını arılar tozlaştırmaktadır. Sadece bu yönlerine bakarak arıların ne kadar değerli olduğunu anlayabiliriz. Ürettikleri ürünler de bir o kadar değerlidir. Bal, propolis, arı sütü, arı zehri hem besin olarak hem de ilaç-kozmetik gibi ürünlerin üretilmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir.
Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere 3 farklı biyocoğrafik bölgenin kesişme noktasında yer alan ülkemiz, üçte biri endemik olan yaklaşık 12.000 tür bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapmakta ve yüz bin tonun üzerinde bal üretimiyle Dünyada Çin'den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dünyada bilinen ballı bitkiler florasının %75'ine sahip olan ülkemiz aynı zamanda dünya çam balı üretiminde %90'lara varan oranla en büyük payı almaktadır.
Bu kadar değerli bir hayvanının bir gününün olması da çok şaşırtıcı olmasa gerek. Söz konusu veriler ve bilgiler doğrultusunda, arıcılık sektöründeki ağırlığımız ve potansiyelimiz göz önünde bulundurulduğunda sektörün uluslararası arenada da geliştirilmesine yönelik çalışmalara ülke olarak önemli ölçüde destek vermekte olduğumuz ve bu girişimlerden biri olan Slovenya ile birlikte, aralarında ülkemizin de bulunduğu, 115 ülkenin ortak sunuculuğunda, 20 Mayıs tarihinin "Dünya Arı Günü" ilan edilmesine yönelik karar tasarısı, 20 Aralık 2017 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda oybirliğiyle kabul edilmiştir.
Kaynaklar:
1. Demirsoy A., 2006, Yaşamın Temel Kuralları, Omurgasızlar/Böcekler "Entomoloji", Cilt II/ Kısım II.
2. Gullan&Cranston, 2010, The Insect-An outline of entomology
3.http://www.nationalgeographic.com/…/10/explore-animals-bees/
Hazırlayan: Sedat Yelkovan
Makale kaynağı: Nucleus Biyoloji ( Facebook)
Zooloji Haberleri
-
Komodo Dişleri, Theropod Dinozorların Dişleriyle Çok Benziyor
-
Biyologlar yeni kaplan böceği türünü ortaya çıkarıyor: Eunota houstoniana
-
Bilim insanları yeni bir geko türünü ortaya çıkardı
-
CT taramalarında ortaya çıkan tuhaf yılan benzeri solucanların sırları
-
Dev kaplumbağalar yok edildikten 600 yıl sonra Madagaskar'a geri döndü
-
Hindistan kaplanları iklim ve insan baskısı arttıkça yükseklere tırmanıyor
-
Kitlesel Yok Oluşlardan Kurtulan Memeliler, ‘Genel Yiyici’ Değildi
-
Avrupa’da Bilinen Son Timsah 4,5 Milyon Yıl Önce Yaşamıştı
-
Ağaç kesimi ve iklim değişikliği dağ kuşlarını tehdit ediyor
-
Biyologlar, istilacı, etobur kurbağaların artık Georgia'da ürediğini söylüyor
-
Myanmar'da yeni bir çukur engereği türü keşfedildi.
-
Çin'de yeni bir iguana türü keşfedildi
-
Dev Dinozor Leşleri, Yırtıcılar İçin Önemli Bir Besin Kaynağıydı
-
Yarasalar 50 Milyon Yıl Önce de Ekolokasyon Kullanıyordu
-
Anadolu parsı aylar sonra yeniden görüntülendi