Dünyanın En Ölümcül Yılanları
Vücutlarını örten boynuzsu tabakanın kalınlaşmasından pulları meydana gelmiştir. Bu sayede vücuttaki suyun buharlaşma ile kaybı önlenmiş olur.
Vücutlarını örten pulların şekli ve rengi sınıflandırmada önemli rol oynar. Salgı bezleri olmadığından derileri daima kurudur. Büyümeye mani olduğu için zaman zaman deri değiştirirler.
Yılan uzun vücutlu, bacaksız, sürüngenlerin genel adı Omurgalı hayvanlardan sürünenler (Reptilia) sınıfının, pullu sürüngenler (Squamata) takımına giren kalabalık bir alt takımı meydana getirirler
Boalar (Boaefornia), su yılanları (Colubriformia), solucan yılanları (Opoterodonta), geniş başlılar (Amblycephalidiformia) ve oluklu zehirdişliler (Solenoglypha) olmak üzere beş bölüme ayrılırlar Bu bölümler de çeşitli familyaları ihtivâ ederler Dünyâda 3000 kadar yılan türü bilinmektedir
Dişler besini tutmaya yarar ve geriye doğru yatıkçadır. Zehirli yılanlarda ön çenede uzun oluklu zehir dişleri de vardır. Bunlarda tükürük bezleri, zehir bezine dönüşmüştür. Yürekleri üç gözlüdür. Yarım bir zar ile kısmen ayrılmış olan karıncıkta karışık kan bulunur. Vücutlarında da karışık kan dolaşır. Güneşin altında yatarak vücutlarını sıcak kayalara temas ettirerek, vücut ısılarını yükseltirler. Sonbaharda, kuytu yerlere çekilerek kışı hareketsiz ve uyuşuk olarak geçirirler. İlkbaharda, kış uykusundan uyanınca tekrar ortalıkta görünmeye başlarlar.
Canlı hayvan avlayarak beslenirler. Böcek, karınca yiyenleri olmakla beraber, fare gibi kemirgenlerin baş düşmanıdırlar. Boa ve piton gibi büyükleri avlarını sıkarak öldürdükten sonra yutarlar. Bütün yılanlar avlarını parçalamadan bütün olarak yutarlar. Çeneleri 180° ye kadar açıldığından iri avlarını yutmakta zorluk çekmezler. Küçük bir bahçe yılanı, iri bir kurbağayı rahatça yutabilir. Ziraat için zararlı, fare, tavşan gibi kemirgenleri yiyerek yok ettiklerinden bir bakıma faydalı da sayılırlar. Kuş ve kertenkele de yerler. Zehirlerinden de panzehir yapılarak faydalanılmaktadır.
Yılanlar, genellikle üç metre öteyi göremezler. Koku almada burun deliklerini değil dillerini kullanırlar. Uzun ve çatallı dillerinin her iki ucu havadan ve yerden gelen kimyâsal kokuları alır. İçeri çekildiğinde dil ucundaki kokular damaktaki jakobson organında duyu hâline dönüştürülür. Engerek yılanları zehirledikleri avının izini dilleriyle tâkip ederler ve ölüsünü bularak yutarlar. Yılanların burun delikleri, ağız kapalıyken alt çenedeki hava borusunun üzerine geldiğinden ağızlarını açmadan solunum yaparlar. Avlarını yutarken ağız açık olduğundan burun deliklerinin hava borusuyla ilgisi kesilir. Böyle zamanlarda, vücutlarında bulunan hava torbalarındaki yedek havadan faydalanırlar. Çoğu yılanların sâdece sağ akciğerleri gelişmiştir. Diğeri âdetâ kaybolmuştur. Boa ve piton yılanlarında sol akciğerler küçüktür. İri avların yutulması uzun sürdüğü zaman ağız tabanında bulunan soluk borusunun girişi ağızdan dışarı çıkarılabilir. Bu özellik büyük hayvanları yemek için bir adaptasyondur, yılana ağız dolu olduğunda dahi nefes alma imkânı sağlamaktadır.
Dış kulakları olmadığından, uzun zaman yılanlar sağır zannedildi. Çeneleriyle kulakları arasında kemik bağlantıları olduğundan, üzerinde bulunduğu toprağın yansıttığı sarsıntıları kolayca işitirler. Çenesini yere koyan çıngıraklı bir yılan çok uzaktan gelen bir atın ayak seslerini kolayca duyabilir. Yılanların bulunabildiği arâzilerden geçen bir insan, gürültülü ayak darbeleriyle yürüdüğünde hiçbir yılana rastlamaz. Bâzı yılanların göz ve burunları arasında ince zarlı iki çukur bulunur. Bunlar, sıcak kanlı hayvanların vücutlarından yayılan ısı dalgalarını (infrared) tespit ederler. Bunların sâyesinde avlarını karanlıkta bile bularak tâkip ederler. Yılan zehiri av etini eritmeye yarayan kuvvetli bir sindirim sıvısıdır. Zehirsiz yılanlarda bile zehirli olan kuvvetli bir sindirim sıvısı vardır. Ağızlarına parmak sokulduğunda veya dişlendiğinde tükürüklerinden dolayı yanma ve şişme yapar. Dişleri sökülen zehirli yılanlarda dişler tekrar sürer. Yılanların renkleri ve boyları çeşitlidir. Zehirli yılanların başları üçgen ve kuyrukları küt olduğu söylenirse de bunlar kesin belirtiler olamaz. Her yılan zehirli kabul edilerek sakınmak gerekir.
Yılanlar yumurtlayarak ürer
Yumurtalardan ergine benzer yavrular çıkar Bunlar hemen başlarının çevresine bakarlar Boa, anakonda ve engereklerin çoğu yavrularını doğurur Bunlar gerçek doğum değildir Yumurtalar ana karnında gelişip açıldığından doğum gibi görülür Buna "ovoviviparite" denir Gebelik süresi 2 aydır
Gençlerin sırt bölgesinin rengi genel olarak açık kahverenginin tonlarında olur. Sırttaki beneklerin rengi koyu kahverengi ya da siyah. Üzerindeki pulların kenarlarıysa siyah renkli. Karın bölgesi kirli beyaz ve kenarlara doğru küçük benekli. Erginlerin sırt kısmı parlak siyah. Başın üst tarafında kırmızımsı lekeler bulunur. sırttaki pulların ortasında kırmızımsı bir çizgi bulunur. Kırmızımsı olan karın bölgesinde küçük siyah benekler bulunur. Gündüzleri aktiflik gösterirler. Genel olarak küçük kemiriciler, kuş ve kuş yumurtaları, kertenkelelerle beslenirler.
Daha çok sabahleyin avlanırlar. Çok hızlı hareket edebilirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Dişiler bir defada 7-11 kadar yumurta bırakabilirler. Boyları 200 cm kadar olabilir.
Dere kenarlarında, ovalarda, tarlalarda, bahçelerde, dağ yamaçlarında, bataklık yerlerde, ağaçlık alanlarda yaşarlar. Ağaçlara tırmanabilirler. Dinlenme zamanlarını taş altlarında ve kemirici yuvalarında geçirirler. Yüksekliği 2000 metre kadar olan yerlerde bulunabilirler.
Akdeniz, Ege (İzmir'e kadar) ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde habitatın uygun olduğu yerlerde dağılım gösterirler.
Çıngıraklı yılan
Çıngıraklıyılan, çıngıraklıyılangiller ailesinden, kuyruklarıyla özel bir ses çıkaran zehirli yılanlara verilen genel isimdir.
Zehir salgılayan dişlerini hareket ettirebilen, dünyanın çeşitli yerlerinde rastlanmakla birlikte özellikle Amerika kıtasında yaşayan çıngıraklıyılanlar, kafalarında göz ile burun deliği arasında yeralan ısıya duyarlı çukur organ aracılığıyla avlarının yerini saptayabilmeleriyle öbür yılanlardan ayrılırlar; başlıca özellikleri, kuyruklarının ucunun birbirine geçen kemiksi parçalardan oluşması ve hızla titrediğinde, çıngırağa benzer bir ses çıkarmasıdır. Her deri değiştirmede yeni bölümler eklenen "çıngırak", dış etkilerle zedelenmedikçe, çıngıraklıyılan ne kadar yaşlanırsa o kadar uzun olur. İşlevi, çıngıraklıyılanın varlığını öbür hayvanlara bildirmek ve yanlışlıkla üstüne basılmasını engellemektir: Yılanlar, sağır olduklarından, çıngırağın kendi aralarında iletişim kurmakta bir işlevi bulunmadığı sanılmaktadır. Uzunlukları 2,4 m'yi bulabilen büyük çıngıraklıyılanlar, küçük memelileri yer, daha küçük çıngıraklıyılanlar kertenkeleyle beslenir, bütün çıngıraklıyılan türleri yavrularını doğururlar.
Sistematik Sınıflandırma:
Üst familya: Booidea- Aniliidae
- Anomochilidae
- Boidae
- Bolyeriidae
- Cylindrophiidae
- Loxocemidae
- Pythonidae
- Tropidophiidae
- Uropeltidae
- Xenopeltidae
Üst familya: Typhlopoidea- Anomalepididae
- Leptotyphlopidae
- Typhlopidae
Üst familya: Colubroidea- Acrochordidae
- Atractaspididae
- Colubridae
- Elapidae
- Hydrophiidae
- Viperidaehttp
VAHŞİ HAYATLAR (Belgeseller)
-
Mısır'ın Vahşi Doğası
-
Dünyanın En Ölümcül Yılanları
-
Dünyanın En Tehlikeli Adası - Yılan Adası
-
Yok Olmadan Keşfet - Akbaba
-
Yok Olmadan Keşfet - Büyük Kamışçının İzinde
-
Yok Olmadan Keşfet: ALACA SANSAR (Vormela peregusna)
-
Muhteşem Avcılar (Belgesel)
-
Soğuk Havadaki Hayvanlar - Türkçe Dublaj Belgesel
-
Muhteşem Avcılar Belgesel
-
Türkiyedeki Nesli Tükenmiş Hayvanlar
-
Türkiye'de Yaşayan 10 Vahşi Hayvan
-
Türkiye'nin Vahşi Doğası (Belgesel)
-
Kurtlar - Türkçe Dublaj Belgesel
-
En Tehlikeli Yılanlar | Türkçe Dublaj Belgesel
-
Bal Porsuğu (Belgesel)