Fotosentez Yapmayan, Çiçek Açmayan Bitki Keşfedildi
Kobe University Graduate School of Science’dan Doç. Kenji Suetsugu, subtropikal (dönence altı) Japon adası Kuroshima’da yeni bir bitki türü keşfetti.
Kagoshima ilindeki Kyushu’nun güney kıyılarında konuçlanmış olan bu adada keşfedilen türün adı da Gastrodia kuroshimensis. Araştırma dair detaylar ve sonuçlar dün 14 Ekim’de Phytotaxa‘da yayımlandı.
Fotosentetik olmayan mikorizal bitkiler veya mikoheterotropik bitkiler hem botanikçilerin hem de mantar bilimcilerin ilgisini uzun süredir üzerine toplamaktaydı. Ne var ki, birçok mikoheterotropik bitkinin genel özelliği nadir bulunuyor olmaları ve küçük boyutlu olmalarıdır. Buna ek olarak yine birçok türü ormanların derinliklerinde ve karanlık kısımlarda bulunmaktadır ve ancak çiçek açma veya meyve verme zamanlarında keşfedilebilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, insanlık olarak halen mikoheterotropik grubun taksonomisi hakkında çok az bilgiye sahibiz.
Keşfi gerçekleştiren Kenji Suetsugu, Japonya’daki mikoheterotropik bitkilerin sınıflandırılması ve dağılımının dökümente edilmesi çalışmasına dahil olmuştu. Geçtiğimiz Nisan ayı içinde, mevcut araştırma sırasında Kuroshima adasına yaptığı keşif gezisinde bugüne kadar net biçimde keşfedilmemiş bir mikoheterotropik türe ait neredeyse yüz kadar örnek ile karşılaşan Suetsugu, incelemelere dahil etmek üzere örnekler toplamaya başladı. Bitkinin morfolojik özelliklerinin detaylı bir tetkikini gerçekleştirdikten sonra ise Suetsugu, keşfinin tamamen yeni bir tür olduğunu duyurdu.
Bu bölgenin florası neredeyse baştan sona araştırılmış iken, yeni bir çiçekli türün tanımlanması son derece nadir bir olay olarak değerlendiriliyordu. Ne var ki, G. kuroshimensis bundan çok daha özel bir keşifti çünkü bu tür hem tamamen mikoheterofik (besinini fotosentez ile üretmeyen ve üzerinde yaşadığı mantardan alan) hem de bütünüyle kleistogamik (açmayan çiçeklerinden üreyen ve yalnızca böyle üreyen) bir türdü.
Kapalı evlilik anlamı taşıyan ve henüz açılmamış bir çiçeğin içerde kendi kendini döllemesi durumunu ifade eden kleistogami ( İng. Cleistogamy) mekanizması ve bu mekanizma ile devam eden üreme biçimi Darwin’in zamanından beri botanikçilerin ilgisini üzerine çekmektedir. Şimdi ise bu süreç, bitki türlerinin belirli bir kısmında görülen çok önemli bir kendini-dölleme mekanizması olarak tanınıyor.
Buna karşın, kleistogamik türlerin birçoğu aynı zamanda kasmogamik (kendi türünden diğer çiçeklerle çapraz üreme veya normal üreme) de üreyebilmektedir. Dolayısıyla kleistogamik çiçekler aslında bir tür riskten kurtulma stratejisi olarak veya başka bir deyişle üreme potansiyelini artıracak bir yöntem olarak dölleyici diğer çiçeklerin bulunmama ve çevresel şartların elverişsiz olma ihtimaline karşı bu mekanizmayı devreye sokmaktadır denilebilir. Ek olarak, kleistogamik çiçekler tüm maternal gen setleri direkt olarak aktarıldığından lokal habitatlara hızlı adapta olabilmekte ve evrimsel olarak da şanslarını artırmaktadır.
Elbette bu olumlu görüntünün bir de negatif potansiyel etkisi var ki; o da projenilerin değişen ve geçici heterojen habitatlara uyum sağlamaya çok daha az elverişli olmasıdır. Bu değişimlere adaptasyonu sağlayan en uygun mekanizma, farklı bireylerin döllemesi sonucu oluşacak çapraz projenilerin devamında da aynı biçimde üremeye devam etmesidir.
Tamamen kleistogamik olan türlerin evrimi ise bu sebepten dolayı hala gizemini korumaktadır. Çevresel koşullar değişirken, besin piramitlerindeki dengeler değişirken kleistogamik olan türlerin evrimsel olarak nasıl başarılı olduğu ve tür olarak nasıl halen varlıklarını korumakta olduğu soruları da dolayısıyla henüz cevapsızdır. Yine de kasmogamik çiçekler, birçok bitki türün evrimsel başarısını açıklayabilen son derece önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü küçük seviyede de olsa çapraz üreme yapabilen çiçekler (doğası gereği kleistogamik olsalar da) soyağaçlarındaki genom dengesizliğini giderebilmekte, etkili DNA rekombinasyonlarının olmamasının getirdiği negativ sonuçların üstesinden gelebilmekte ve değişen çevre koşullarına uyumu hızlandırabilmektedir.
Dolayısıyla G. kuroshimensis’in keşfi, tamamen kleistogamik üreyen bitkilerin evriminin altında yatan mekanizmanın, evrimsel tarihinin ve ekolojik öneminin incelenmesi için çok faydalı olabilecek bir fırsat doğuruyor.
Kaynak: Kobe University. “Plant discovered that neither photosynthesizes nor blooms.” ScienceDaily. ScienceDaily, 14 October 2016. <www.sciencedaily.com/releases/2016/10/161014092115.htm>.
http://bilimfili.com/fotosentez-yapmayan-bitki-kesfedildi/
Botanik Haberleri
-
Fotosentezin daha iyi anlaşılması güneş enerjisi temelli teknolojilere katkı sağlayabilir
-
Bilim ve Botanik Literatürlerine "Anatolia" Adı Verilen Yeni Bir Alt Cins Eklendi
-
Tehdit Altında Olanlar Taşındı
-
Çiçekli Bitkiler Düşünülenden 100 Milyon Yıl Daha Eski Olabilir
-
Gökkuşağı Okaliptüsü: Dünyanın En Güzel Ağaçlarından Biri
-
Bitkilerin mavi ışığa tepki vermesinde etkili olan moleküler mekanizma aydınlatıldı
-
Arştırmacılar, İnsanlardan Saklanabilmek İçin Evrimleşmiş Bir Bitki Keşfetti.
-
İnsan büyüklüğünde yapraklara sahip amazon ağacı yıllar sonra bir tür olarak tanımlandı
-
Çiçek çeşitliliğinin ana kaynağı bir gen ailesi mi?
-
Bugün Dünya Pamuk Günü!
-
1500 Yıllık Zeytin Ağacının Tescil Çalışmaları Başlatıldı
-
Wollemi Pine, “Yaşayan Fosil”
-
Sıcak Kumulların Beyaz Çiçekleri
-
Kimyasal çeşitlilik, bitkilerin diğer canlılarla etkileşimini nasıl etkiler?
-
Tartışmaların Aksine En Yaşlı Ağaçlar Bile Ölümsüz Değil