GDO’NUN DÜNYA’DAKİ ve TÜRKİYE’DEKİ YERİ
GDO’nun Dünya’daki Yeri
AB’de GDO’nun üretiminin adım adım yasaklanmıştır. Avusturya, Yunanistan, Macaristan ve Polonya GDO konusunda açık ve net olup ekimi yasakladı. Fransa 2007’de aldığı bir kararla 2008 yılında GD mısır ekimine izin vermedi. Almanya Tarım Bakanı, 2009’da yaptığı açıklamayla Almanya’da 2009’da GD mısır ekimi yaptırmayacaklarını açıkladı. Böylelikle AB’nin lokomotifi konumundaki 2 ülke Fransa ve Almanya GDO tarımından vazgeçti.
İspanya’da ise binlerce kişi bu üretimin durması için yürüyüş yapıyor. Son 4 yıl değerlendirildiğinde ise ekim alanının %35 azaldığı görülmektedir (As, 2009, s.17).
Dünya’da GDO Ekimi
GDO ekimi 1996 yılında 6 ülkede 1,7 milyon hektarlık (mha) bir alanda başlarken, günümüzde 25 ülkede 125 mha alanda yapılıyor.
GDO’ların ticari amaçla ekimi 1996 yılından itibaren yaygınlaşmıştır. Biyoteknoloji şirketleri tarım ilacı kullanımı azalacak, üretim maliyeti düşecek, yüksek verim küçük çiftçiyi zengin edecek söylemleri ile genleriyle oynadıkları tohumlarını ülkelere soktular. GDO ekimi 1996 yılında 6 ülkede 1,7 milyon hektarlık (mha) bir alanda başlarken, günümüzde 25 ülkede 125 mha alanda yapılıyor. GD ekin alanlarının %50 sine ABD tek başına sahiptir. Buna Kanada, Arjantin, Brezilya ve Paraguay’ı eklersek ekim alanlarının %88’i Kuzey ve Güney Amerika’da yer almaktadır (As, 2009, s.18).
Günümüzde ticari amaçla tarımı yapılan balıca GD tarım ürünleri; soya, mısır, pamuk ve kanoladır. Dev biyoteknoloji şirketlerinin verilerine göre bugün soya tarım alanlarının %70, pamuk alanlarının %46, mısır alanlarının %24 ve kanola alanlarının %20’sinde GD tohumla üretim yapılmaktadır (As, 2009, s.18).
Toplam transgenik ürün satışı 1998 yılında altı kat büyüdü. Başlangıçta pazarı 3 milyar dolardır. 2000 yılı için artış 6 milyar dolar, 2005’te ise 20 milyar dolar olmuştur. 1996 yılından bu yana 25'den fazla büyük satın almalar ve işbirlikleri 15 milyar dolar değerinde tohum, agrobiotech arasında ve tarım kimyasal firmada yer almıştır (Serageldin, 1999).
GDO Üreticisi Firmaların Niyeti Ne?
Patent alınması halinde de genetik olarak değiştirilmiş pamuk, mısır ya da tütün tohumunu eken çiftçi, hasattan sonra elinde kalan tohumları ekinde yeniden kullanırsa, patent sahibine bir bedel ödemek zorunda kalıyor.
Dünyada genetiği değiştirilmiş tarım ve yem ürünlerinin tohum piyasası 8-10 firmanın elinde. Bu firmaların ana hedefi; dünyadaki tüm ülkelerin tarım ve hayvancılığını, tohum alımında kendilerine bağlanacak şekilde biçimlendirmek.
GDO Üzerindeki Patent Uygulamaları
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, 26 Ekim 2009’da Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin zarar görmesini engellemek için 'Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerin' (GDO), tohum ve buna bağlı ürünlerin üretiminin yasaklandığını bildirdi.
GDO’lar bir hâkim olma tekniğidir. Patent hakkı da bu hâkimiyeti sağlayan en önemli araçtır. Günümüzde GDO’lar, özellikle tekniği ön plana çıkarılarak, hem teknik, hem de ürün olarak patent kapsamında korunabiliyor. Genetik yapısı değiştirilen ürünler patentleniyor. Çünkü bu çalışmaları yapan şirketlerin temel kazanç modeli, patent bedeli tahsil etme üstüne kurulu. Örneğin sadece mikroorganizmayı bile patent kapsamında koruyabiliyorsunuz, bunlarla ilgili büyük saklama kuruluşları var. Hâlbuki doğada o mikroorganizma milyonlarca yıldır yaşıyor, fakat siz onu doğal ortamından yalıttığınız ve belirli özelliklerini gösterdiğiniz, ispatlayabildiğiniz için bir tekel hakkı, korunma hakkını almak istiyorsunuz ve bu istisna size tanınıyor.
Gen bulunması ve tanımlanması çok zor olduğu ve büyük yatırımlar gerektiği için (Avrupa Patent Sözleşmesi’ne göre); bunun işlevini göstermek şartıyla, örneğin hangi proteini kodladığı, ne gibi işlevlerinin bulunduğunu ispat etmek şartıyla bir başvuru yapılıp, bu konuyla ilgili patent alınabiliyor. Oysa patent sadece yenilik özelliği taşıyan ve sanayide uygulanabilirliği olan buluşları korumak içindir. Genetik değişikliklerde, ancak değişikliğin gerçekleştirildiği tekniğin patenti alınmalıdır. Doğada bulunan genler için verilen diğer tüm patentler meşru değildir. Bunun adı biyolojik korsanlıktır (Anonim, 2009).
Türkiye’deki Durum
Türkiye’de biyoteknoloji çalışmaları Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde devam etmektedir. Çalışmalar henüz GDO’ların seri üretimine geçilecek kadar ileri düzeyde değildir. Ayrıca Türkiye GDO’larla ilgili bir yasaya sahip olmadığından sadece Cartagena Protokolü’ nü imzaladığından onun gerekliliklerini uygulamaktadır (Kulaç, Ağırdil ve Yakın, 2006, s. 154 ).
Genetik
-
İnsanlarda Kaç Kromozom Vardır?
-
Sık görülen mikrodelesyon sendromları nelerdir?
-
Bilim insanları kromozomları nasıl inceler?
-
Arkea'da Kromozomlar ve DNA Replikasyonu
-
DNA Onarım Mekanizmaları Nelerdir?
-
DNA hasarına neden olan etkenler nelerdir?
-
XYY Süper Erkek Sendromu - JACOB’S, Sendromu
-
Bitki doku kültürü çalışmaları ile haploid bitkiler elde edilebilir
-
Gram pozitif bakterilerden genomik DNA izolasyon protokolü
-
E. coli bakterisinden genomik DNA izolasyon protokolü
-
DNA’nın Keşfi
-
İnsan Genom Projesi Nedir ? Amaçları Nelerdir ?
-
Genomik mikrodizilimlerle ikilenme teşhisi yöntemi
-
Gen duplikasyonu ve amplifikasyonu nedir?
-
DNA ile RNA Arasndaki Farklar ve Benzerlikler Nelerdir