Genetik ve İmmünoloji
Genetik biliminde son yıllarda izlenen gelişmeler sonrasında birçok kalıtsal hastalık gebelik sonrası dönemde, gebelik döneminde veya embriyo aşamasında tanımlanabilmektedir. Bu gelişmeleri dünya ile eş zamanlı olarak uygulamak ve sunmak amacıyla 2004 yılında, Grup Florence Nightingale içerisinde yer alan Metropolitan Florence Nightingale Hastanesi bünyesinde kurulmuş olan Genetik Hastalıklar Tanı Merkezini hastanemiz bir ilke daha imza atarak:
İmmünoloji (Transplantasyon immünolojisi-HLA)
Hemato-onkoloji
Genetik
tanı ve araştırma merkezi olarak genişletip daha kapsamlı bir hizmet sunmayı amaçlamaktadır.
Günümüz koşullarında genetik bazlı çalışmalara ilave olarak hemato-onkoloji alanında tanıya yönelik çalışmaların artması ve organ naklinin (özellikle böbrek ve kemik iliği nakillerinin) temelini teşkil eden immüno-genetik (HLA doku tipi tayini) çalışmalarının aynı çatı altında toplanması bu bölümümüzün gücünü ve ülkemizdeki bir ilkin müjdesini vermektedir. Bu yüzden de ülkemizde tüm bu hizmetleri verebilen en kapsamlı bölüm olmanın haklı gururunu taşımaktayız.
TRANSPLANTASYON İMMÜNOLOJİSİ
Organ nakillerinde büyük önem taşıyan İnsan Lökosit Antijenleri (Human Leukocyte Antigens-HLA) ilk kez 1958 yılında lökositlerde (beyaz kan hücrelerinde) saptanmıştır. HLA gen bölgesi, 6. kromozomun kısa kolu üzerinde yerleşmiştir (Şekil 1). Bu antijenler sınıf I (HLA-A, -B, -C) ve sınıf II (HLA-DR, -DQ, -DP) olarak iki kısma ayrılırlar. HLA antijenleri yabancı antijenlere karşı immün cevapta önemli rol oynarlar. Bu moleküller daima kuvvetli ve hızlı rejeksiyon (red) reaksiyonlarından sorumludurlar. Bu nedenle aynı HLA antijenlerini bulunduran bireyler, birbirlerinin doku graftlarını (örneğin böbrek) kabul edebilirler veya farklı HLA antijenlerine sahip bireyler arasında graft rejeksiyonu gelişebilir.
Şekil 1. MHC veya HLA gen bölgesi, 6. kromozomun kısa kolu üzerinde yerleşmiştir.
Böbrek nakillerinde immünoloji;
1. Kan grubu uyumu,
2. Doku grubu uyumu,
3. Anti-HLA antikorları tespiti,
4. Cross-match negatifliği
gibi ön şartları bulunmaktadır.
1.Kan grubu uyumu: Genellikle transfüzyon şartları uygulanmaktadır.
Hasta Verici
A A, 0
B B, 0
AB A veya B, AB
0 0
2.Doku grubu uyumu: Yakın akrabalar arasında yapılan nakillerde, anne veya babanın organ verdiği durumlarda, anne ve babadan geçen haplotipler (1A, 1B, 1DR) uygun verici ortamı yaratmaktadır. Transplantasyonun başarılı sonuçları tam HLA uyumlu donörler (vericiler) ile sağlanır. Ancak her hasta için tam uyumlu donör bulmak HLA sisteminin çok polimorfik olması nedeniyle zordur. Birçok hasta bu nedenle mismatch’li (uyumsuz) graft ile transplante edilmektedir. Ancak her HLA uyumsuzluğu aynı yıkıcı immün yanıta neden olmamaktadır.
HLA uyumunun avantajları;
Yüksek graft survisi (organ ömrü)
Yüksek graft (organ) fonksiyonu
İmmünsupresyonun azaltılması.
HLA uyumu olmayan durumlarda yüksek dozlarda immünsupresyon (immün sistemi baskılayan ilaçlar) tedavi uygulanmaktadır. Ancak kusursuz graft survisi oluşturan immünsupresyon ilaçlarının, transplantasyon toleransının sağlanması üzerinde negatif etkileri vardır. Kısaca en iyi tedavi mümkün olduğunca en az immünsupresif tedavi uygulamaktır.
Akrabalar arası transplantasyonlara bakıldığında özellikle ülkemizde anne, baba ve kardeşler arası nakiller ön planda olduğu için zaten belirli derecede doku uyumu sağlanmış olacaktır.
Dünya genelinde tartışılan ise; unrelated (akraba olmayan), spouses (eşler) ve çapraz vericili böbrek nakillerindeki kurallar, “hastaların başka şansları olmaması” nedeniyle göz ardı edilebilmektedir. Ayrıca, kadavra (beyin ölümü olmuş kişilerden alınan organ) ve akrabalar arası nakillerdeki doku uyum kriterleri ile alternatif transplantasyon olarak düşünülen unrelated (akraba olmayan), spouse (eş) ve çapraz vericili böbrek nakillerindeki doku uyum kriterlerini bir tutmak son derece sakıncalıdır.
3.Anti-HLA antikorları tespiti: Anti-HLA antikorlarını oluşturan 3 neden mevcuttur:
Kan transfüzyonları: Kan transfüzyonları anti-HLA antikor oluşumu için en büyük risklerden biridir. Ortalama 5U tam kan transfüzyonu sonrası antikor gelişme riski vardır. Bazen 1U kan transfüzyonu sonrasında antikor gelişiminin pozitif olduğu durumlar görülmüştür. Son dönem böbrek yetmezliğindeki hastaların hematokrit değerleri kan transfüzyonları yerine son zamanlardaçıkan ilaçlarla yükseltilebilmektedir. Nakil öncesinde bu antikorları rahatlıkla tespit edebilecek test sistemleri mevcuttur. Mutlaka bu testler yapıldıktan sonra organ nakli yapılmalıdır.
Gebelik: Özellikle birden fazla gebeliği (düşük, kürtaj hikayesi) olan bayanlarda yaklaşık 1/8 oranında anti-HLA antikoru meydana gelebilir. Her gebelikte HLA antikoru oluşmaz. Normalde plesenta babadan gelen HLA antijenlerinin anneye transferine izin vermez. Ancak plesentaya bağlı anomalilerde, kanama olduğunda baba kaynaklı antijenler anne kanına karışır ve annede antikor meydana gelebilir.
Organ transplantasyonu: Antikorlar, organ nakilleri sonrası görülen rejeksiyonlarda hemen artmaya başlar. Bu yüzden nakil sonrası dönemlerde rejeksiyon şüphesi olan hastalarda düzenli aralıklarla anti-HLA antikorlarına bakılması gerekir. Takılan organın oluşan anti-HLA antikorlarını reabsorbe etmesinden dolayı organ rejeksiyona uğramış olsa bile komplikasyon (ateş, kanama, enfeksiyon) gelişmezse organ çıkarılmaz.
4.Cross-match negatifliği: Cross-match testi, hasta ve donör arasında yapılır ve neticesinin negatif olması gerekir. Neticede yine antikorların mevcudiyetini ve tipini ortaya çıkaran bir testtir. İki aşamada yapılır. İlk aşamada CDC (Complement Dependent Cytotoxicity), ikinci aşamada Flow Cytometry Cross-match (FCXM) yapılır. Non kompleman fikse (NKF) allo-antikorlar veya düşük antikor konsantrasyonları CDC testi ile saptanamayabilir. NKF allo-antikorlar daha hassas bir teknik olan FCXM ile tespit edilebilmektedir.
HEMATO-ONKOLOJİ VE GENETİK
Genetik nedir?
İnsanlarda kalıtsal bilginin saklandığı ve iletildiği yer DNA molekülleridir. DNA’nın 2 görevi vardır. Kendine eş yeni DNA’lar yaparak (Replikasyon, çoğalma) kalıtsal bilginin diğer kuşaklara iletilmesini sağlamak ve bir kalıp görevi görüp bu bilginin önce RNA moleküllerine aktarılmasını sağlamaktır. RNA’dan da organizma için önem taşıyan protein molekülleri oluşmaktadır.
Kalıtsal bilginin saklandığı yer olan DNA’nın tümü değil üzerindeki belli bölgeler (gen) kalıtsal bilgi paketlerini saklamaktadır. Hücre siklusunun interfaz safhasında DNA’nın katlanmaları sonucu kromozomlar oluşmaktadır. Kromozom ve gen adı verilen bu yapılara genel olarak “genetik yapı”, bu yapılarda meydana gelen değişimler sonrasında oluşan hastalıklara da “genetik hastalıklar” adı verilmektedir.
Genetik Hastalıklar neleri kapsamaktadır?
Genetik hastalıkları 3 ana başlıkta toplamak mümkündür. Kromozomal hastalıklar; normalde 46 adet olan genetik yapıların, sayısında veya yapısında eksiklik/fazlalık bulunması durumunda meydana gelir. Tek gen hastalıkları ise, gen adı verilen genetik yapılardaki değişimler (mutasyon) sonrasında meydana gelmektedirler. Bu hastalıkların yanı sıra genetik faktörler ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan hastalıklar bulunmaktadır. Kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, şişmanlık, diyabet gibi hastalıkları ve kanserleri içine alan bu durumlara multifaktöriyel hastalıklar adı verilmektedir.
Genetik Açıdan Kimler Risk Taşımaktadır?
v Doğum sonrası
v Doğum sonrası saptanmış fiziksel bozukluk
v Gelişme geriliği ve boy kısalığı
v Cinsiyet gelişim bozukluğu
v Zeka geriliği
v Tekrarlayan gebelik kayıpları
v Kısırlık
v Ailesel kanser öyküsü
v Gebelik dönemi
v İleri anne yaşı ( ≥ 35 yaş )
v Üçlü testte yüksek risk saptanması.
v Kromozom anomalili çocuk öyküsü
v Birden çok anomaliye sahip çocuk öyküsü
v Gebelik sırasında ultrasonda bebekte anormallik saptanması
v Eşlerden birinin sayısal veya yapısal kromozom bozukluğu taşıması
Genetik
-
İnsanlarda Kaç Kromozom Vardır?
-
Sık görülen mikrodelesyon sendromları nelerdir?
-
Bilim insanları kromozomları nasıl inceler?
-
Arkea'da Kromozomlar ve DNA Replikasyonu
-
DNA Onarım Mekanizmaları Nelerdir?
-
DNA hasarına neden olan etkenler nelerdir?
-
XYY Süper Erkek Sendromu - JACOB’S, Sendromu
-
Bitki doku kültürü çalışmaları ile haploid bitkiler elde edilebilir
-
Gram pozitif bakterilerden genomik DNA izolasyon protokolü
-
E. coli bakterisinden genomik DNA izolasyon protokolü
-
DNA’nın Keşfi
-
İnsan Genom Projesi Nedir ? Amaçları Nelerdir ?
-
Genomik mikrodizilimlerle ikilenme teşhisi yöntemi
-
Gen duplikasyonu ve amplifikasyonu nedir?
-
DNA ile RNA Arasndaki Farklar ve Benzerlikler Nelerdir