Hayvanların Savunma Mekanizmaları Nelerdir ?
Savunma mekanizmaları, tüm hayvan türlerinin yaşaması, yani hayatta kalabilmesi için çok önemlidir. Hayatta kalmak için her biomdaki hayvanlar bu savunma mekanizmalarından en az birini kullanırlar.
Yırtıcı hayvanlar yiyecek zincirinde yüksek bir yer tutarlar ve her zaman bir yiyecek bulmak zorundadırlar. Bu yırtıcıların avları da sürekli olarak düşmanlarından, yani yırtıcılarından kaçmak zorundadır. Av olmak istemeyen hayvan türleri savunma mekanizmalarını geliştirmek zorundadır ve bu savunma mekanizmaları canlının hayatta kalma şansını arttırır.
Savunma Mekanizmaları Çeşitleri
Hayvanların yırtıcılara av olmamak için birçok önemli tedbirleri vardır. Bu tedbirlerden birisi hızlı bir şekilde kaçmaktır. Unutmayın yırtıcı hayvanlar yakalayamadıkları avlarını yiyemezler.
Kamuflaj
Bir başka savunma mekanizması kamuflaj veya koruyucu renktir. Bir biçim, şifreli renklendirme de diyebiliriz. Bu kamuflaj tekniği hayvanın kendi çevresi ile karışmasına ve kimliğini maskelemesine olanak tanır. Bu teknik hayvanların tespit edilmelerini zorlaştırır. Örneğin, bazı hayvanlar görsel görünümleri ve davranışları nedeniyle yapraklar gibi gözükmektedir.
Ölü taklidi yapmak
Bazı hayvanlar, tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında ölü gibi davranırlar. Bu adaptasyon türü, senatoz olarak bilinir.
Bazı hayvanlar ve hatta yılanlar bile kötü koku üreten sıvı yayabilirler. Bu tip davranış sergileyen av avcısını kandırabilir, yırtıcılar çoğu zaman bu tip durumlarla karşılaştığında hayvanın öldüğü ve kokuşmuş olduğunu düşünür.
Hile
Hile, aynı zamanda müthiş bir savunma olarak kullanılabilir. Muazzam gözler veya eklentiler gibi görünen özellikler, potansiyel yırtıcıları caydırmaya yardım edebilir. Yırtıcı hayvanlar için tehlikeli olan bir hayvanı taklit etmek avcılara karşı caydırıcı olabilir. Örneğin gece karanlıkta görünen bir çift iri göz gibi.
Fiziksel özellikler
Fiziksel veya kimyasal savaş, diğer savunma mekanizmalarından biridir. Bazı hayvanların fiziksel özellikleri onları çok istenmeyen bir yiyecek yapar. Örneğin, kirpiler sert ve sivri tüylerinden dolayı yırtıcılar için yenilmesi zor avlardan biridir. Benzer şekilde yırtıcılar, dış yüzeyleri kabuklarla kaplı kaplumbağaya türlerini yemekte zorlanırlar.
Kimyasal Özellikler
Kimyasal özellikler de korunmak için etkili olabilir. Tehlike anında serbest bırakılan kimyasallar, bir saldırganın asla unutmayacağı hoş olmayan bir aroma veya koku içerebilir. Kurbağalar saldırganları caydırmak için kimyasal maddeler (deriden salgılanan zehirler) kullanır. Bu tür kurbağaları yiyen hayvanlar muhtemelen çok hastalanır ya da ölürler.
Uyarı Çağrıları
Tehlike yaklaştığında bazı hayvanlar alarm sesi verirler. Bu sese panik sesi de denilmektedir. Örneğin, oxpeckers (otlayan hayvanlarla karşılıklı ilişkiler içinde yaşayan kuşlar) yırtıcılar çok yaklaştığında yüksek bir uyarı çağrısı yaparak diğer türleri uyarırlar.
Avcı ve Av İlişkisi
Komünitelerdeki bir diğer etkileşim çeşidi de av-avcı ilişkisidir. Daha çok hayvan ağırlıklı komünitelerde görülür. Avlayan hayvana avcı, avlanan hayvana ise av denir.
Avcı sayısı arttıkça avlanma aktivitesi de artacak ve av sayısında düşüş gözlenecektir. Av sayısı düştüğü için avcı tür yemek bulmakta zorluk çekecek ve ufak bir kıtlık başlayacaktır. Bu kıtlık avcı sayısını düşürecektir. Avcı sayısı düşünce av olan türün popülasyonu artacaktır. Bu olay zincirleme bir şekilde komüniteler içinde devam eder.
Komünitelerde av ve avcı ilişkisi gibi pek çok ilişki bulunmaktadır. Mutualizm, parazitizm, kommensalizm gibi pek çok canlılar arası ilişki bulunur. Bu ilişkilere simbiyotik ilişkiler denir. Simbiyoz “iki farklı türe ait bireylerin ya da popülasyonun yarar ve zarar gözetmeden birlikte yaşaması” şeklinde tanımlanabilir.
Komüniteler yapısı gereği belirli alanda belirli sayıdaki canlıları bünyelerinde barındırabilirler. Sınırlı sayıdaki kaynak için tür içinde ve türler arasında rekabet gerçekleşir.
Belirli bir bölgede aynı türün sayısı arttıkça; ışık, ısı, besin gibi bir çok kaynak için tür içi rekabet artar. Tarım alanı olarak kullanılan tarlalarda tür içi rekabet çok iyi gözlemlenebilir. Ekilen bitki çok sık aralıklarla ekildiyse bitki diğer rakipleriyle ışık veya su ihtiyacı için yarışa girecektir. Bu yüzden tarım yaparken ekim aralıklarına dikkat etmek çok önemlidir. Aynı tarlaya geri dönersek ekilen ürün ile yaban otları arasında da su ve ışık için bir rekabet olduğu görülür. Bu da türler arası rekabettir.
Ekolojik niş: Komünitede bulunan herhangi bir canlının yaşaması için gerçekleştirdiği işlerin hepsi canlının ekolojik nişini oluşturur. Benzer türlerin ekolojik nişleri zamanla değişebilir, bu da benzer türler arasındaki rekabeti azaltır ve bir arada uyum içinde yaşamalarını sağlar.
Kaynak: <https://www.thoughtco.com/what-is-a-defense-mechanism-373406>
Çeviren ve Derleyen: Yavuz AYDIN
Zooloji Haberleri
-
Komodo Dişleri, Theropod Dinozorların Dişleriyle Çok Benziyor
-
Biyologlar yeni kaplan böceği türünü ortaya çıkarıyor: Eunota houstoniana
-
Bilim insanları yeni bir geko türünü ortaya çıkardı
-
CT taramalarında ortaya çıkan tuhaf yılan benzeri solucanların sırları
-
Dev kaplumbağalar yok edildikten 600 yıl sonra Madagaskar'a geri döndü
-
Hindistan kaplanları iklim ve insan baskısı arttıkça yükseklere tırmanıyor
-
Kitlesel Yok Oluşlardan Kurtulan Memeliler, ‘Genel Yiyici’ Değildi
-
Avrupa’da Bilinen Son Timsah 4,5 Milyon Yıl Önce Yaşamıştı
-
Ağaç kesimi ve iklim değişikliği dağ kuşlarını tehdit ediyor
-
Biyologlar, istilacı, etobur kurbağaların artık Georgia'da ürediğini söylüyor
-
Myanmar'da yeni bir çukur engereği türü keşfedildi.
-
Çin'de yeni bir iguana türü keşfedildi
-
Dev Dinozor Leşleri, Yırtıcılar İçin Önemli Bir Besin Kaynağıydı
-
Yarasalar 50 Milyon Yıl Önce de Ekolokasyon Kullanıyordu
-
Anadolu parsı aylar sonra yeniden görüntülendi