İLAÇ HAMMADDESİNDE KULLANILAN BİTKİLER
İçerdikleri etkili bileşikler nedeniyle hastalıkların tedavisinde kullanılan ve hastalıkları önleyen bitkiler, tıbbi bitkiler grubuna girmektedir.
Tıbbi bitkilerin kullanımı nerdeyse insanlık tarihinin başlangıcıyla başlamaktadır. Öyle ki M.Ö 3000 yıllarında hüküm süren Sümer, Akad ve Asur Medeniyetlerinde bu bitkilerin tedavide kullanıldığı, Fırat ve Dicle nehirleri arasında yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkarılan Ninova Tabletleri’nde görülmektedir. Yine Eski Mısır Uygarlığı Tıbbında da tıbbi bitkilerin kullanıldığı M.Ö 1550 yıllarında yazıldığı tahmin edilen Eber papirüslerinde belirtilmektedir. Anadolu’da efsaneleşmiş olan ünlü hekimlerimiz Lokman Hekim, İbn-i Sina, İbn-i Baytar, Şerafeddin Sabuncuoğlu, İbn-i Şerif çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde tıbbi bitkileri kullanmışlardır.
Tıbbi bitkiler, hastalıkları içerdikleri fitokimyasallar (uçucu yağlar, alkoloitler, glikozitler, heterozitler, tanenler, lipitler, flavonozitler, müsilajlar, zamklar, saponozitler vd.) sayesinde tedavi eder veya bu hastalıkları önlerler.
Bitkisel drog genel olarak tıbbi bitkilerin ilaç olarak kullanılan ham kısımlarına (rizom, radix, herba vb.) verilen bir isimdir. Bazı kaynaklar işlenmiş halini de (tentür,ekstre vb.) bitkisel drog olarak isimlendirir.
Tıbbi bitkilerin kullanılan kısımlarıysa genel olarak;
Yaprak (folia, folium), kök (radix) çiçek (flores, flos), tohum (), kabuk (kortex) yumru (tuber) veya bitkinin tamamı veya sadece topraküstü aksamıdır (herba).
Tıbbi bitkilerin karmaşık bir kimyasal yapısı vardır. Bitkide dominant düzeyde bulunan ve hastalığı tedavi eden maddeye etken madde ya da etkili madde denir. Bu etkili maddenin yanında diğer bileşikler de bulunur. Sadece bitkide dominant düzeyde bulunan etkili maddeler hastalıkları tedavi edebildiği gibi diğer bileşiklerle etkileşerek de tedavi edebilmektedir. Bu bağlamda tıbbi bitkilerden elde edilen droglar bir hastalığı tedavi etmede kullanıldığı gibi değişik hastalıkları tedavi etmede de kullanılmaktadırlar. Etken maddeler bitkilerden ekstraksiyon yöntemleriyle (maserasyon, anfloranj, uçucu eriticilerle ekstraksiyon), distilasyon yöntemleriyle (su buharı distilasyonu, su ve buhar distilasyonu ve direkt buhar distilasyonu) ve mekanik pres yöntemleriyle (elle sıkma, makine ile presleme) izole edilirler.
Tıbbi bitkilerle ilgili bilinmesi gereken önemli noktalar:
Tıbbi bitkilerin botanik yönünden doğru tayin edilmiş tür olması gerekir. Zira etken maddeler, varyete ve alttür farklarına göre de değişebilmektedir.
Tıbbi bitkiler, belirli dönemlerde etken maddece zengindirler. Etken maddece zengin oldukları dönemlerde hasat edilmeleri, hasat zamanlarının-etkili maddece zengin oldukları zamanlarının-bilinmesi gerekir. Özel istekleri yoksa genel olarak çiçekler çiçeklerin tam açtığı zamanda (Althea officinalis - Tıbbi hatmi), yapraklar çiçeklenme zamanında (Salvia officinalis - Tıbbi adaçayı), kökler bitki üst aksamı tamamen kuruduğunda (Inula helenium - - Anduzotu) hasat edilir.
Kurutma yöntemlerine riayet edilmelidir. Zira kurutma esnasında da etken madde kayıplarına sıkça rastlanmaktadır.
Drogların hazırlanma yöntemleri iyi bilinmeli, arınık olmayan ortamlarda drog hazırlanmamalıdır.
Droglar, hazırlandıktan sonra, hazırlanan drog karışımsa, karışımdaki bitkiler Türkçe ve Latince isimleri yazılı olarak belirtilmeli, hangi bitkiden hangi oranda kullanıldığı yazılmalı, varsa yan etkileri de belirtilmelidir.
Açıkta satılan droglar arınık olmadığından satın alınmamalıdır.
Bitkisel droglar, etkilerini belirli bir süre içerisinde koruyabilirler. Bu sebeple satın alınacak drogların hasat tarihlerinin yazılıp yazılmadığı kontrol edilmelidir.
Drog bitkilerinin hasat edildiği(toplatıldığı)yer büyük önem arz eder. Zira bazı türler tozları, zararlı maddeleri hemen absorbe etme eğilimindedirler. (Satureja hortensis, Origanum sp, vd.)Buna göre yol kenarları, fabrika çevreleri, yoğun egzoz dumanına maruz kalan bölgelerden bu bitkiler temin edilmemelidir.
Tıbbi bitkileri toplayıcılar mutlak surette bilinçlendirilmelidir. Sadece insan sağlığında kullanılmayıp, hayvan sağlığı ve bitkilerin bizzat kendi sağlıklarında kullanılan (insektisit özellikli tıbbi bitkiler) bu grup bitkiler geçmişten günümüze bırakılan büyük bir hazinedir. Bize miras bırakılan bu hazinenin bizden sonraki nesillere de ulaşması için muhafaza etme bilinci oluşturulmalıdır. Bunun için drog bitkileri, mutlaka kültüre (tarla şartlarında üretim) alınmalıdır. Bu yapılamıyorsa toplayıcılara bir sonraki yıl da bitkinin varlığını devam ettirebilmesi için bir bölümünü arazide bırakmaları salık verilmelidir. Toplarken sadece kullanılacak kısmı toplanmalı.(Herba kullanılacaksa köklere zarar verilmemeli gibi... )
Drog hazırlama amacıyla elde edilen bitkiler için kayıt defteri tutulmalıdır. Toplayıcıdan temin edildiyse toplayıcıların adı, adresleri, komisyoncunun adı ve adresi, toplanan yer özelliği ve adresi, toplanan miktar, toplanma tarihi gibi konular kayıtlara geçilmelidir. Bu şekilde bir kayıt sistemi yapılacak çalışmalara yön verecektir.
Droglar mutlaka analiz edilmelidir. Bunun için toplanan droglardan alınan örnekler, eczacılık fakültelerinin laboratuarlarına gönderilebilir.
Drogların miktarları, kalite ve tanımları, Türkçe ve Latince adı, etkileri, yan etkileri, dozajı gibi durumlar belirtilmelidir.
Drogların sunulduğu ambalaj materyalinin niteliği de çok önemlidir. Ambalaj üzerinde ambalaj malzemesi de tarif edilmelidir. Örneğin şeffaf ve polietilen ambalajlar bitkisel droglar için uygun değildir. Bunun yerine droglar çekmeceli ahşap dolaplarda muhafaza edilmelidir.
Drogların bulunduğu ortamda oluşabilmesi muhtemel mikroorganizmaları engellemek için uygun havalandırma sistemi hazırlanmalıdır.
BİBERİYE (Rosmarinus officinalis L.)
ETKEN MADDESİ; Yapraklarındaki "labiatae tipi salgı tüyleri" içerisinde %8 tanen, %1-2 uçucu yağ ve acı madde bulunur.
HAYIT (Vitex agnus-castus)
ETKEN MADDESİ;Uçucu (% 0.75) ve sabit yağ, tanen, reçine, vitexin, vitexinin, agnosit
LAVANTA (Lavandula spp.)
ETKEN MADDESİ; Lavanta, içinde organik asitler bulunan uçucu yağ ( % 1-3) ile glikozitler, alkaloitler, keton, okaliptol ve tanen gibi maddeleri içerir. Etkili maddesi, çiçeğindeki % 12.7 – 32.9 oranındaki linalyl asetat ve % 38.5 – 56.1 oranındaki linalol’dur. Lavantanın çiçekleri ve yaprakları birbirlerinden tamamen farklı özellikte etkin maddeler içermektedir. Özellikle sedatif etkiye sahip etken maddeler yapraklarında ve gövde saplarında daha yoğundur.
OĞUL OTU (Melissa oficinalis)
ETKEN MADDESİ; Oğulotunun bileşiminde uçucu yağ (% 0.01 – 0.25), tanen ve reçine bulunur. Bitkinin karakteristik kokusunu, içeriğindeki uçucu yağ verir. Uçucu yağındaki koku, bileşimindeki citral ve citronellal’den kaynaklanır. İyi kalitedeki bir oğul otu uçucu yağ oranının % 0.05 ‘den az olmaması istenir
ALIÇ (Crataegus monogyna-Crataegus oxycantha)
ETKEN MADDESİ ;Flavanoidler (Rutin, hiperozit, viteksin, asetil viteksin ve türevleri) -Oligomerikprosiyanidinler (Kateşin, epikateşin)-Aminler (kolin) -C vitamini
EKİNEZYA (Echinaceae spp.)
ETKEN MADDESİ; Echinacoside, kafeik asit türevleri (Cichoric Acid), polisakkaritler, poliasetilenler, glikoproteinler, triglikosid, betain, seskuiterpenler ve karyofilendir.
HODAN OTU (Borago officinalis)
ETKEN MADDESİ; Müsilaj türevleri ( Arabinoz, Glikoz ve Galaktoz), -Pyrolizidinalkaloitler ( Amabilin, Supinidin, Lycopsamin, Intermedin, 7-Asetil-Lycopsamin ve 7-Asetilintermedin) -Ayrıca taninler, saponinler, reçine, nişasta, silisikasit, C-vitamini ve mineraller içerir.
KUDRET NARI (Momordica charantia)
ETKEN MADDESİ; Alkaloidler, charantin, momordican, oleanolik asit, proteinler.
ISIRGAN (Urtica sp.)
ETKEN MADDESİ; Histamine, asetilkolin, serotonin, flavonol glukozitler, sitosterol, lektin, kumarin, hidroksisitosterol, skopoletin, tanninler ve lignanlar.
ADAÇAYI (Salvia spp.)
ETKEN MADDESİ : Uçucu yağlar
FESLEĞEN (Ocimum basilicum L.)
ETKEN MADDESİ; Uçucu yağ ( estragol, linanol, pinen )
KEKİK (Thymus spp.)
ETKEN MADDESİ; Uçucu yağlar(p-cymol, karvakrol, timol, pinenler ve seskiterpenler )
NANE (Mentha spp.)
ETKEN MADDESİ Uçucu yağlar
DAĞ ÇAYI (Sideritis spp.)
HAYIT (Vitex agnus-castus
LAVANTA (Lavandula spp.)
OĞUL OTU (Melissa oficinalis)
ALIÇ (Crataegus monogyna-Crataegus oxycantha)
ISIRGAN (Urtica sp.)
ADAÇAYI (Salvia spp.)
ETKEN MADDESİ Uçucu yağlar
FESLEĞEN (Ocimum basilicum L.)
KEKİK (Thymus spp.)
NANE (Mentha spp.
DAĞ ÇAYI (Sideritis spp.)
ETKEN MADDESİ Terpenler
DEFNE (Lauris nobilis)
ETKEN MADDESİ; Defne yaprağı %1-3 esans yağlarından oluşur. Bu yağın en önemli bileşeni % 40-50 oranında bulunan sineoldür.
IHLAMUR (Tilia platyphyllos)
ETKEN MADDESİ; Çiçeklerinde tanen, müshilaj, şekerler ve uçucu yağ bulunmaktadır. Yapraklarında tiliacin adlı bir glikozit ve müshilaj vardır.
SARISABIR (Aloe vera)
ETKEN MADDESİ; % 15-30 kadar anthrasenozit içerir. Serbest antrakinon miktarı ise % 0.05-0.5 kadardır.
MERSİN (Myrtus communis L.)
ETKEN MADDESİ; Mersinin yaprak ve çiçekli dallarında tanen, reçine, acı birtakım maddeler ile uçucu yağlar; meyvelerinde yüksek oranda A vitamini, tanen, şeker ve asitler bulunur.
PAPATYA (Matricaria chamomilla L.)
ETKEN MADDESİ; Kumarinler, flavonoidler, uçucu yağlar.
SAFRAN (Crocus sativus L.)
ETKEN MADDESİ; Şekerler, organik asitler, krosin ve uçucu yağlar
ZENCEFİL (Zingiber officinale)
ETKEN MADDESİ; Bu bitkinin etkili oluşunun en önemli nedenlerinden birisi uçucu yağlarının olması ve yapısındaki fenol bileşikleridir (shogaols ve gingerols). Ayrıca içerdiği nişasta, kalsiyum, B ve C grubu vitaminleri de bu bitkiyi önemli yapmaktadır.
Adaçayı; Yapraklarının enfüzyonu ilaç sanayinde gargaralar ve şurupların bileşimine girerek boğaz ağrıları ve iltihaplarına karşı kullanıldığı gibi dezenfekten, antiseptik olarak bunun yanında da mide ve barsak spazmlarını çözücü ilaçların yapımında değerlendirilir.
Kekik; İlaç sanayinde antiseptik imalatında kullanıldığı gibi bronşlardaki koyu kıvamlı salgıyı sıvılaştırdığından öksürük şuruplarının bileşimine girer. Antibiyotik etki olarak mikroorganizmaların üremesini geciktirdiği veya tamamen durdurduğu için, ağız antiseptiği olarak gargara yapımında faydalanılmaktadır. Derideki mantar hastalıklarına karşı inhibitör etkisi olduğundan, mantar ilaçlarının bileşiminde de yer almaktadır. Kimya sanayinde ise değerli bir kimyasal madde olan timolun elde edilmesinde kullanıldığı gibi parfümeri sanayinde ve banyo köpüklerinin yapımında ve problemli ciltlerin tedavisinde kullanılmaktadır.
Nane; Birçok ilaçların yapımında, şekercilik, diş macunu, çiklet, sabun, parfümeri sanayinde hammadde olarak kullanılır.
Bazı mantarlar ise insana, mesela mayalama endüstrisinde, çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen bazı maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite dönüştürür, bu mantarlar uzun zamanlardan beri alkollü içkiler üretiminde kullanılmıştır. Mayalanma olayı, bazı bakteriler, maya ve küf mantarları tarafından me dana getirilmektedir. Eskiden, mayalama işlemi tabi yolla gerçekleştiriliyordu. Bugün gelişmiş olan teknikler sayesinde tek bir mikroorganizmanın kültürü yapılabilmektedir ve bunlar kullanılmak suretiyle kaliteli ürünler elde edilmektedir. Görülüyor ki bu endüstri mayalanma oluşturan mantarlara bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi Saccharomyces cerevisiae’ dir. Maya mantarları lüzumlu mayalanmayı sağlamak üzere ekmek yapımında da kullanılmaktadır. Maya mantarlarınının başka türleri meyve sularından şarap imalinde, süt endüstrisinde muhtelif süt ürünlerinin üretiminde kullanılır. Bakterilerden başka, bazı peynirlerin olgunlaştırılmasında Penicillium cinsinden küf mantarları önemli rol oynarlar, bu peynirlerde küf mantarı peynirin içinde gelişir ve boz renkli damarlardan ibaret bir ağ teşekkül ettirir. Bazı peynirlerde bu damarlı oluşum yalnız yüzeyi örter. Bununla beraber en büyük keşif, mantarlardan elde edilen bilhassa “penisilin” adı verilen antibiyotiklerdir. Penisilin, Penicillium notatum dan elde edilmiştir, halen bir çok bulaşıcı hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.
Mantarlar tabi çürümede aktif bir rol oynarlar ve bu şekilde insan faaliyetle- rinin bir çok sahasında dolaylı etkide bulunurlar. Organik artıkların çürümesi bakterilerin ve mantarların, bilhassa küçükk mantarların beraber faaliyeti ile gerçekleşmektedir. Mikroskobik olan bu mantarlar toprakta her yerde çok fazla sayıda bulunurlar. Ormandan ve tarladan, hangisinden olursa olsun, her türlü toprak bu canlıların sporları ve hüfleri ile doludur. Toprak mantarları, karbon dioksit depo ederek ve çeşitli kimya olaylarına sebep olarak önemli bir mekanik rol icra ederler. Bunlar bitki kalıntılarının parçalanmasına, gübrelik harcın meydana gelmesine, bazı tarım ürünlerinin muamelesine iştirak ederler. Nihayet su mantarları, kirlenmiş suların yarı temizlenmesinde kısmen yardımcı olurlar.
Böyle iyi yönde ve insan için faydalı tarafları yanında, mantarlar çok tehlikeli düşmanlar da olabilirler ve insanlar bunlara karşı nasıl mücadele edeceğini kestiremez. Mantarlar tarafından sebep olunan zararlar birçok şekilde açıklanabilir, mesela parazit mantarlar ekonomik bakımdan değerli bitkilerde ve hayvanlarda, hatta insanlarda zarar meydana getirirler. İnsan vücudunda mantarların parazit olması, çeşitli deri hastalıklarına ve genel rahatsızlıklara sebep olabilir. Bunlar, eğer sporları kan dolaşımına girerse solunum sistemi ve işitme hastalıklarını tahrik ederler. Böyle hastalıklar hayvan ve insanlarda yaygındır. Bilhassa balıklar su küf mantarlarına hassastırlar, su küfleri bulaşmış oldukları deri dokusuna yerleşir ve tedrici olarak canlıda tamamen yayılır. Böceklere hücum eden diğer küf mantarları da insektisid (böcek ilacı) olarak kullanılabilmektedir.
Mantarların, ekonomik olarak önemli bitkilerde parazit olması ile sebep olunan zarar pek büyüktür, çünkü bunlar verimi azaltır veya belli bazı bölgelerde bazı bitkileri yetiştirmeyi imkansız kılarlar.Bu mantarlar, bitki hastalıkları ile uğraşan Fitopatoloji ilminin konusuna girerler.
Küf mantarları tohumların ve fideciklerin işe yaramaz hale gelmesine yol açarlar, aynı zamanda patates ve asmalarda tehlikeli hastalıklara sebep olurlar. Yanıklık hastalıkları mesela buğdayı ve mısırı tarlada tahrip edebilir. Buğday pası mantarı (kınacık) tarafından buğday üretiminde büyük kayıplara uğranılmaktadır, çeşitli pas mantarları başka bitki türlerine de hücum ederler fakat tabidir ki meydana gelen zarar buğdaydaki kadar ekonomik önemde değildir. Bilhassa külleme hastalıkları önemlidirler; şerbetçi otu, gül, meşe ve asmalar gibi bir çok bitkinin yüzeyinde un gibi, ince bir beyaz tabaka meydana getirerek zarar yaparlar. Meyveler de siyah ve esmer çürüklüğe sebep olan mantarların hücumuna uğrarlar.
Bazı mantar türleri ağaçların iğne yapraklarına zarar verirler ve dökülmelerine sebep olurlar. Claviceps purpurea meşhur bir zararlıdır. Odun tahripçisi mantarlar da tehlikelidir, bunların miseli ağaçların odun dokusuna nüfuz eder ve nihayet onları çürütür ve öldürür. Ağaçlara hücum eden başka türler de vardır, fakat en yaygın olanı bal mantarı (Armillaria mellea), orman ve bahçe ağaçlarını istila eden en zararlı parazitlerden biridir. Çok korkulan diğer bir mantar ev mantarı (Serpula (Merulius) lacrimans) dır, bu mantar binalarda kuru çürüklüğe sebep olur.
Yenen mantarlara gelince, bunlar ağaçlıklarda, kırlarda ve tarlalarda toplanabilirler, ticari olarak yetiştirilebilirler.
Makromantarlar ayrıca yüksek bitkilerin köklerine girmek suretiyle oluşturdukları mikorriza denilen yapı açısından da önemlidirler. Çünkü böyle bir ortaklık kurulduğunda mutallistik bir simbiyoz sözkonusu olur. Yapılan araştırmalara göre mikorrizalı bitkiler; fosfor, kalsiyum ve potasyumu daha fazla miktarlarda alırlar ve bu nedenle de gelişmeleri diğerlerine nazaran daha iyi olur.
Görülüyor ki mantarların önemi insan faaliyetlerinin birçok alanında ortaya çıkmaktadır ve hayal edebildiğimizden daha büyüktür. Her yerde mevcut bulunmalarından ve çok aşırı sayıda olmalarından dolayı mantarlar Dünyanın hayat devrinde önemli rol oynarlar.
Bir çok bitki; yaprağı, kökü, meyvesi, kabuğu, çekirdeği, tohumu, yağı v.s. kısımları ilaç yapımında kullanılır. Tıpta kullanılan bitkiler ile ilgili bilime ise “ FARMAKOGNOZİ ” denir.
Dünyanın her yerinde ilk aşiretler şifalı otlara ilişkin bilgileri sınama ve yanılma işlemleriyle topladılar. Şifalı bitkiler tıbbı geleneği hiç kopmadan en uzun süren ülke Çin’dir. M.Ö. 2698 yılında İmparator Shen Nung öldüğü zaman en az 100 yararlı bitkiyi denemişti. Yararlı Otlar Yasası adlı yapıtında 252 tür bitkiyi ele almış, şimdi de çoğu kullanılan otların saklanması ve kullanılmasını anlatmıştı.
Anadolu’da kocakarı ilaçları olarak bilinen bitki ile tedavi insanlığın tarihi kadar eskidir. Büyük hekim İbni Sina da bitki tedavisini başarıyla uygulanmıştır.
19. yüzyılda bilimin ilerlemesiyle ilaçlardaki bitki ögeleri ve yoğun dozların yapay olarak elde edilmeleri 20. yüzyılın ortalarında şifalı otların tıptaki kullanımını en alt düzeye indirdi. Oysa şimdi ilaçların yan etkilerine karşı duyulan ilgi, çevreyi tanıma ve kişilerin kendi sağlığına karşı daha büyük sorumluluk alma isteği nedeniyle şifalı bitkilerle tedavi şaşırtıcı bir canlanmayı yaşamaktadır.
İlaç şirketleri bir yandan şifalı bitkilerin değerini tanıyıp beklenmeyen enerjiyle botanik araştırmaya eğilirken öte yandan tıp ürünleri üzerindeki yüksek kazanç tekellerini korumak istiyorlar.
Doğal yöntemler ve bitkilerle tedavi Alternatif Tıp ve Bitki Hekimliği “HERBALİZM” nin konularıdır. Ülkemizde henüz bu dallar yoktur, yalnız bu şekilde tedavide bitkiler önemli ve bilinçli bir şekilde kullanılmalıdır.
Keklikgözü
Kanaryaotu
Tatula Yaprağı
Nane
- Kalp yetmezliği
- Diüretik
- Göz banyosu,
- Çocuklarda laksatif
- Adet söktürücü
- Yumuşatıcı
- Kurt düşürücü
- Yara merhemi
- Mensturasyon Ağrıları
- Ağrı kesici
- Nefes darlığı
- Astım
- Romatizma
- Kas gevşetici
- Baş Ağrısı
- Çarpıntı
- Mide bulantısı
- Hazımsızlık
- Diş macunu
- Ağız gargarası
- Uyarıcı
Papatya Çiçeği
Çuha Çiçeği
Kuşburnu
Adaçayı
- Ağrı Kesici
- Arpacık
- Ateş düşürücü
- Safra söktürücü
- İdrar çoğaltıcı
- İştah açıcı
- Yatıştırıcı
- Gaz söktürücü
Kökü
- Balgam söktürücü
- Göğüs Yumuşatıcı
- Bronşit
- Kronik Öksürük
Çiçeği
- Çocuklarda sedatif
- Uykusuzluk
Yağı Tohumundan Gamma-Linoleik Asit (GLA) içeren yağ elde edilir. GLA sağlık için gereklidir çünkü vücuttaki bütün organları kontrol eden ve hormon-lara benzer etki gösteren bileşiklerin Prostoglandin üretiminde kullanılır.
- Bağışıklık sistemi
- Mensturasyon ağrıları
- Menopoz
- Deri merhemi
- Romatizma
- Akne
- Sıkıntı
- İshal
- C Vitamini
- Diüretik
- Mide Rahatsızlığı
- İdrar söktürücü
- Böbrek taşı
- Uyarıcı
- Ter kesici
- Sindirim problemleri
- Menopoz
- Mensturasyon ağrıları
papaver
verbascum phlomoides
Haşhaş
Sığırkuyruğu Çiçeği
- Haşhaş Yağı olarak
– Deri Çatlaması
– Yanık
- Analjezik
- Sedatif
- Antispazmodik
- Narkotik
- İshal
- Kronik öksürük
- Balgam söktürücü
- Bronşit
- Astım
- Yara merhemi
- Kulak iltihapları
- Hemoroid
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar