Jukstaglomerular Apparatus
Afferent arteriol glomerulusa ulaştığında tunika mediasındaki düz kas hücreleri “epiteloid” karakter kazanırlar. Çekirdekleri yuvarlaklaşır ve sitoplazmalarında granüller oluşur. Granüller sıradan hematoksilen-eozin preperasyonlarında gösterilemezler, fakat PAS, metilen mavisi ve bazik fuksin boyamalarından sonra görülebilirler. Jukstaglomerular (JG) hücreler adını alan bu hücrelerde iyi gelişmiş granüler endoplazmik retikülüm, belirgin bir Golgi apparatus ve 10-40 nm çapında değişik şekillerde sitoplazmik granüller bulunur. Sitoplazmik granüller kristallin içeriğe sahiptirler.
JG hücreleri önemli fonksiyonel ilişkilere sahiptirler. Bu hücreler afferent arteriol duvarındaki modifiye düz kas hücreleri olup bir tarafta intima tabakasıyla ve arteriol lümeni ile çok yakın ilişkiye sahiptir. Gerçekten, bu bölgede membrana elastika interna oldukça incelmiştir veya tamamen yok olmuştur. Diğer taraftan, JG hücreleri, makula densadaki epitel hücreleri ile de çok yakın ilişki içerisindedirler. Makula densa distal kıvrıntılı tübülün afferent ve efferent arterioller arasından geçtiği bölgede, arteriollere değme noktasında tübül duvarındaki özelleşmiş hücreler grubudur. Makula densa hücreleri uzun boyludur ve bu bölgede tübülün bazal laminası kaybolmuştur. JG hücreleri aynı zamanda afferent ve efferent arterioller arasındaki üçgen şeklindeki bölgede yerleşen ekstraglomerüler mesangial hücreler ile de yakından ilişkilidir. Lacis hücreleri, Polkissen hücreler veya Gourmight hücreleri adını da alan bu hücreler, soluk boyanırlar ve sitoplazmik granüllere sahip değildirler. JG hücreleri, makula densa hücreleri ve Lacis hücreleri hep birlikte juksta glomerular apparatusu (kompleksi) oluştururlar.
Deneysel çalışmalar sonucunda JG hücrelerin renin sentezledikleri saptanmıştır. Bir enzim olan renin, kan plazma globulini olan angiotensinogen üzerine etki ederek onu angiotensin I haline dönüştürür. Angiotensin I, kendi başına inaktif bir maddedir, akciğerde endotelyal hücrelerinde bulunan dönüştürücü bir enzim ile angiotensin II haline getirilir. Angiotensin II çok güçlü bir vazokonstrüktör maddedir. JG hücreleri ile makula densa hücreleri arasında topografik olarak çok yakın bir ilişkinin bulunması, bu iki hücre grubu arasında bazı madde değişimlerinin olduğunu düşündürmektedir. Fonksiyonel olarak kan hacmindeki değişiklik afferent arteriol tarafından algılanmaktadır. Makula densa hücreleri ise sodyum konsantrasyonundaki değişikliklere duyarlıdır. JG hücrelerinin renin salgılamaları sonucunda oluşan angiotensin II, böbrek üstü bezi korteksinden aldosteron salgılanmasını uyarmaktadır. Aldosteron böbrekte toplayıcı tübül ve distal tübüllere etki ederek sodyum ve klorun geri emilimini artırır. Su da bunları izlediğinden plazma ve interstisyel sıvı hacmi artar. Bu renin-angiotensin-aldosteron sistemi aynı zamanda her bir nefrondaki glomerular kan akımını ve dolayısı ile glomerular filtrasyon oranını da etkilemektedir.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ