Leishmania ve sağlık açısında önemi
Leishmania'lar omurgalı konağın retikulo-endotelial sistemine ait belirli hücrelerde içinde parazitlenen canlılardır. Dokularda, yalnız kamçısız olan Leishmania biçimi bulunur. Taşıyıcı böceklerde ise hücre dışı yaşam gösteren ve kamçılı olan Leptomonas biçimi bulunur.
Omurgalı konağın karaciğer, dalak, kemik iliği, lenf düğümleri, damar endotelinde RES hücreleri içinde parazitlenir. Kanda, monositlerde ve makrofajlarda da yerleşir.
Parazitlendiği hücrelerin içinde ikiye bölünerek ürer.
Biyoloji
Leishmania bir omurgalıdan diğerine bulaştırılabilen bir parazittir. Gelişme evrelerini ara konakçı ve vektör görevi üstlenen bir eklembacaklıda {Phlebotomus sp.) geçirir. Bulaşımlı omurgalı konaktan, taşıyıcı tatarcıklar kan emerken yutulan parazitler hücre ile birlikte alınırlar. Parazit sindirim borusunda açığa çıkar ve leptomonas biçimine dönüşür. Bunlar sokucu tatarcığın yutağında ve ağzının geri kısmında yığın yaparak birikirler. Tükrük bezlerini sarmazlar. Leptomonaslar, tatarcığın konağı sokması sırasında açılan yaraya geçerler. Ayrıca kan aktarımı ve dölyatağı içi kan yolu ile de bulaşma olabileceği bilinmektedir (Belding, 1942; Anonymous, 1979; Merdivenci, 1981).
Gerçek vektörleri Phlebotomus (Tatarcık) türleridir. Dört önemli Leishmania türü bilinmektedir:
Leishmania donovani: Kala-azar denen visseral leyşmaniyazın (VL) etkenidir. Bu hastalığın halk arasında çoklukla söylenen diğer bir isimi Dumdum Ateşidir. Düzensiz sürekli ateş, kansızlık, lökopeni, dalak ve karaciğer büyümesi ile kendini gösteren ve süreğen bir enfeksiyondur.
Bu türe, insan haricinde diğer bazı hayvanlarda oldukça duyarlıdır. Özellikle kedi, at, çakal, köpek, koyun, maymun, kemirgen {fare, hamster, Gine domuzu, tavşan vb) gibi memeli hayvanlarla, kertenkele ve bukalemunlarda bulunabilirler.
İnsan ve köpekte bulunanlar, Akdeniz havzası, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da; çakalda bulunanlar Orta Asya'da; sadece insanda bulunanlar ise Doğu Afrika ve Sudan'da yayılmışlardır (Şekil 87).
Hastalık, Akdeniz havzası, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya'da, Phlebotomus longipalpus, P. perniciosus, P. majör, P. caucasicus tatarcık türleriyle; Hindistan, Çin ve Orta Asya'da, P. chinensis, P. argentipes, P. sergenti, P. mongolensis türleriyle; Sudan, Doğu Afrika ve Sahra Çölünün güneyinde, P. orientalis, P. martinii, Güney Amerika'da, P. longipalpus, P. intermedius türleriyle taşınır ve bulaştırılır (Adler and Theodor, 1957; Gardner et al., 1974; Lewis, 1978; Miles and Ward, 1978).
Genel olarak, Leishmania 'lar yapısal özellikleri ile birbirine çok yakın olsalar bile, konak ile doku yerleşimi uyuşmalarıyla birbirlerinden ayrılırlar.
Bu türün hayat döngüsü ve bulaşımı tam olarak anlaşılamamıştır. Bulaşımda omurgalıların tatarcıklar tarafından sokulduğu kesindir, ancak bulaşımın mekanizması tam olarak belli değildir. Örneğin, köpeklerde enfeksiyonun doğrudan doğruya sokma yoluyla olduğu kesindir. Ancak insanda, sokma yoluyla mı ? yoksa diğer kontaminasyon metodları ile mi? olduğu kesinlik kazanmamıştır (Şekil 88). Ancak yine de en geçerli anlatım şöyledir:
Enfekte tatarcıkların sindirim borusunun ön kısmında leptomonas biçimleri ikiye bölünerek çoğalırlar ve gelişmelerini tamamlarlar. Yutağa doğru ilerlerler ve 7. gün ağız boşluğunda birikirler. İnsanı sokan dişi tatarcıklar, leptomonasları derinin dokularına tükürük salgısı ile bırakırlar. Leptomonaslar önce buradaki histiyositlere girerler ve leyşmaniyalara dönüşürler. Burada ikiye bölünerek çoğalırlar. Hücrenin çeperi yırtılır, kana düşerler. İç organlara taşınarak RES hücrelerine girerler.
Şekil 88. Leishmania donovani 'nin hayat döngüsü (Belding, 1942)
a. Kala-azarlı insan, b. Endoteiyal hücrelerde parazit, c. L. donovani, d-g. Böcekte leptomonasın gelişimi, h. Enfektif flagellat, i. insan-enfeksiyona maruz kalmış, j. Parazit içeren insanda endoteiyal hücre
Ülkemizde çocuklarda visseral leyşmaniyaza Ege, Marmara, Akdeniz ve Doğu Karadeniz iklim bölgelerinin kıyı kesimlerinde ayrı olgular şeklinde rastlanmaktadır. Yaşarol (1965, 1970), 1964 yılına kadar birçok vaka tespit etmiştir. 1936-1948 yılları arasında 100 vaka, 1964 yılına gelindiğinde 300'e yükselmiştir. Tipik olarak görüldüğü bölgeler haricinde Orta Anadolu'da, Ankara ve Konya'da, tipik Akdeniz Kala-Azarı'na rastlanmıştır. Enfeksiyon genel olarak 0-13 yaş aralığındaki çocuklarda görülmektedir. Yaş ortalaması 2-6'dır. Gürsan ve Ölçer (1977), İzmir ve çevresindeki yerleşim bölgelerinde oturan okul öncesi çocuklar üzerine yaptıkları çalışmalarda, çok sayıda kala-azarlı çocuğu kayıt etmişlerdir. Araştırıcılar, enfeksiyonun Hindistan ve Afrika'da görülen tipte olduğunu belirtmişlerdir.
Bu hastalık Akdeniz bölgesinde genellikle çocuklarda görülür. Erişkinlerdeki oran % 1-2 dir. İnsan ençok yaz aylarında enfekte olur. Hastalığın ilk belirtileri Aralık-Nisan aylarında görülür.
Hastalığın yayılmasında vektörün ya da enfekte olmuş insanların hareketlerinin büyük rolü vardır. Son yıllarda gittikçe artan boyutta o!an turizm hareketleri, insanların özellikle Akdeniz ülkeleri ile uzak doğu ve Afrika'ya olan ilgisi epidemiyolojik açıdan önemi ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde, Güneydoğu Anadolu bölgemizde yapımı devam etmekte olan GAP'ın çevresinde yarattığı ve oluşturduğu yeni iklimsel ve ekolojik koşullar, Leishmania kökenli hastalıkların artması ve yayılması için bir aracı olabilecektir.
Leishmania tropica: Yıl çıbanı ya da Şark çıbanı denen deri leyşmaniyazının (CL) etkenidir. Bu hastalığa dünya üzerinde, Oryental Çıban, Delhi Ülseri, Aleppo gibi isimlerde verilmiştir. Parazitin insanın derisinde monosit ve histiyositlerin içinde parazitlenmesi sonucu oluşan, uzun süre iyileşmeyen yaralarla özellenen ve vücudun değişik kısımlarında ve özellikle yüzde izler bırakan süregen bir enfeksiyondur.
Bu parazite ait üç alttür bulunur ( minör, majör ve mexicana). İnsan haricinde, köpek, Jerbil ve dağ kemirgenlerini de konak olarak kullanırlar.
İnsan ve köpekte bulunanlar, kurak bölgelerde, Akdeniz Havzası, Kuzey ve Batı Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya'da; Jerbili konak olarak seçenler, nemli bölgelerde; dağ kemirgenlerinde bulunanlar ise Orta Amerika'da bulunmaktadır.
Hastalık, Akdeniz Havzası, Orta Doğu ve Orta Asya'da, P. papatasii, P. caucasicus, P. perfiliewi, P. arkaplensis, Kuzey Afrika'da, P. sergenti; Orta Amerika'da, P. paraensis, P. trepidor, P. flavicullatus, P. yphiletor ile taşınır ve bulaştırılır (Adler and Theodor, 1957; Gardner et al., 1974; Lewis, 1978; Miles and Ward, 1978).
Bu türün hayat döngüsü muhtemelen L. donovani ile aynıdır. Özellikle, P. papatasii ve P. sergenti doğal böcek konukçular olarak bilinirler. Tatarcığın deneysel olarak insanı sokması ile enfeksiyon oluşturulması denemeleri çok tatminkar olmasa da, hastalık, tatarcıklardaki parazitlerin insana inokülasyonu sonucunda oluşmaktadır. Parazitin enfekte formları, tatarcıkta 8-21 günde gelişir. Deneysel olarak fare, sıçan, maymun ve köpeklerde enfeksiyon oluşturulabilmektedir.
Bu parazitlere yukarıda da belirttiğimiz gibi belirli böcek türleri vektörlük yaparlar. Leptomonasları taşıyan dişi tatarcık omurgalı konağı sokarak bulaştırır. Enfekte konağın derisindeki RES hücrelerinde leyşmanyalar oluşurlar. Bu konaklardan geceleri kan emen tatarcıklar parazitleri alırlar. Tatarcığın orta barsağında boyları uzar ve leptomonas biçimine dönüşürler. İkiye bölünerek üç günde çoğalırlar. Sonra böceğin ön midesinde birikirler. Beşinci günde yutağa gelirler. Yedinci günden sonra hortuma geçerler ve burada birikirler. Vektörün konağı sokması sırasında konağın dokularına geçerler.
Bulaşım, genelikle Nisan ayından Eylül ayının sonuna kadar, en çok sıcak ve kurak geçen Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında olmaktadır. Tatarcıklar gece boyunca konağı sokarlar. Gece yarısına doğru en saldırgan olurlar. Enfekte tatarcıklarda leptomonas biçimleri gelişir. Döngü böylece başlatılır.
Ülkemizde, ikinci dünya savaşına kadar özellikle Güneydoğu Anadolu bölgemizde bu hastalığa çoklukla rastlanıyordu. Bu bölgelerdeki sıtma vektörü ile yapılan insektisite dayalı mücadele, tatarcıklarında azalmasına neden olmuştur. Günümüzde oldukça azalmıştır. Yaşarol (1965), özellikle Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Gaziantep'te yaptığı araştırmalarda parazite rastlamış ve bu bölgeler için endemik olduğunu belirtmiştir.
Bulaşma kaynakları kırsal alanda çorak ve kırlık bölgelerde yaşayan enfekte yabanıl kemirgenlerdir. Ayrıca köpek ve insan diğer kaynaklardır. Köy ve kentlerde bulaşma kaynağı genellikle insandır. Doğada tatarcıklar kemirgenlerin deliklerinde ve yuvalarında yerleşme olanağı bulurlar. Buralarda ürer ve gelişirler. Bir yuvadaki tatarcık sayısı kimi kez 300-500 kadar olabilmektedir. Yuvadaki kemirgenler arasında enfeksiyonu sürekli olarak sürdürürler. Buna enfeksiyonun doğa odaklaşması denir.
Enfeksiyonun yayılışı ve sıklığı üzerine yöresel iklim özelliklerinin büyük etkisi vardır. Çünkü tatarcıkların üremeleri ve yaşayışları sürekli olarak yöresel iklim koşullarının etkisi altındadır.
Leishmania brazilensis: Amerikan leyşmaniyazı denen deri mukoza leyşmaniyazının etkenidir. Değişik tipleri bulunmaktadır ve dünya üzerinde 23 adet yerel ismi vardır.
İnsanın ağız ve burun mukoza kıyılarında ve derisinde monosit ve histiyositler içinde parazitilenmesi sonucunda oluşan, iyileşmeyen ülserli yaş yaralarla özellenen ve derin izler bırakan süregen bir enfeksiyondur.
Yayılım alanı Orta ve Güney Amerika'dır. Türkiye'de bulunmaz. Bu yüzden ayrıntılı bilgi verilme-yecektir.
Kaynak:
Sıtma Vektörünün Biyo-Ekolojisi Mücadele Organizasyonu ve Yöntemleri Birinci Basım: 3500 adet EKİM 1998- ANKARA
Yrd.Doç.Dr. Bülent ALTEN
Doç. Dr. Selim S. ÇAĞLAR
Parazitoloji
-
Parazitizm tipleri nelerdir ?
-
Parazitlerin vücuda giriş yolları nelerdir?
-
Parazitlerin bulaşma yolları nelerdir ?
-
Parazitliğin (parasitismus’un) çeşitleri
-
TATARCIK MÜCADELESİ
-
Tatarcıkların Biyoekolojisi Üzerine Bilgiler
-
Tatarcıkların Genel Entomolojik Özellikleri
-
Türkiye'de Bulunan Tatarcık Türleri
-
Leishmania ve sağlık açısında önemi
-
TATARCIKLAR ÜZERİNE GENEL BİLGİLER
-
Parazit Vektör Ekolojisi ve İlişkili Faktörler
-
Türkiye'de sıtmanın durumu
-
Avrupa'da sıtmanın durumu
-
Sıtmanın biyolojisi ve epidemiyolojisi
-
Sivrisineklerin Sağlık Açısından Önemi