Makroevrim Nedir ?
Makroevrim genelde tür üzerindeki düzeylerde gerçekleşen evrimsel değişimlere verilen isimdir. Bu nedenle, kın kanatlı türlerine tek tek odaklanmak yerine, makroevrimsel bir bakış açısı ile kınkanatlıların yaşam ağacındaki yerini görmek adına ağacın tümünü birden incelemek gerekmektedir.
Makroevrim, evrimsel süreçte memelilerin kökeni, çiçekli bitkilerin yayılımı gibi görkemli değişimleri ve dönüşümleri kapsar. Makroevrimsel model, canlı yaşamının tarihini kapsayan bir süreç olsa da bir bakışta bunun görülebilmesi sanıldığı/düşünüldüğü kadar kolay değildir. Bunun nedeni, tüm sürecin bir bakışta okunabileceği ilk elden kanıtların bulunmamasıdır. Bunun yerine, fosiller, jeolojik kanıtlar ve canlı organizmalardan oluşan canlı yaşamına ait eldeki tüm kanıtlar yeniden bir araya getirilerek süreç anlaşılmaya çalışılır.
Süreç içindeki evrimsel aşamalar bir kez ortaya çıkarıldıktan sonra, sıra bunların nasıl meydana geldiğinin incelenmesine gelir. Mikroevrimde olduğu gibi, mutasyon, göç, genetik sürüklenme, doğal seçilim gibi temel evrimsel mekanizmalar sürecin içindedirler ve canlı yaşamının tarihindeki büyük çaplı modelleri açıklayabilir.
Temel evrimsel mekanizma(göç, genetik sürüklenme, mutasyon, doğal seçilim), yeterli süre olması durumunda büyük çaplı evrimsel değişimleri sağlayabilir.
Mutasyon benzeri süreçler, kınkanatlıların yayılımı ya da köpekler ile çam ağaçları arasındaki fark gibi muazzam modeller göz önüne alındığında etkisel olarak çok küçük çaplı olarak düşünülebilir; ancak bu hatalı bir düşünce olacaktır. Çünkü dünya üzerindeki yaşam, 3.8 milyon yıldır mutasyonları biriktirmekte ve onları doğal seçilimin süzgecinden geçirmektedir. Bunun anlamı, evrimsel süreç için gerekenden daha fazla zamanın bulunduğudur.
Modelleri, “X olduğunda ne oldu” şeklinde düşünebiliriz. Tüm değişimler, farklılaşmalar ve nesillerin son bulması, canlı yaşamının seyri boyunca meydana gelmiş makroevrimsel modellerdir. Bununla birlikte, geçmiş evrelerin her birinin ötesinde (kınkanatlıların yayılımı ya da ilk çiçekli bitki gibi), biyologlar yaşam ağacının genelinde tekrarlanmış olan modellerin bütünüyle ilgilidirler. Bunlara kısaca değinecek olursak:
1. DURAĞANLIK: Yaşam ağacındaki soyların pek çoğu durağanlık gösterirler. Bunun anlamı, yandaki şekilde de görülebileceği gibi, uzun bir zaman için pek bir değişim göstermedikleridir.
Gerçekte ise bazı soylar, çok çok uzun zamanda oldukça küçük değişim geçirmişlerdir ve bu nedenle de “yaşayan fosiller” olarak adlandırılırlar. Örneğin, “Coelacanth”, yaşam ağacında omurgalıların “clade” sınıfının başlangıcına yakın bir noktada dallanmayı durdurmuş bir soydur. 1938 yılına kadar, bilim insanları “Coelacanth”ın soyunun 80 milyon yıl önce tükendiğini düşünmekteydiler. Ancak 1938 yılında, bilim insanları fosil atalarına çok benzeyen canlı bir Coelacanth’ı Hint Okyanusu’ndaki bir popülasyon içinde keşfettiler. Bundan dolayı, Coelacanth soyunun 80 milyon yıldır morfolojik durağanlığını korumuş olan bir tür olduğu söylenebilir.
2. KARAKTER DEĞİŞİMİ: Soylar kızlı ya da yavaş bir şekilde değişme uğrayabilirler. Bu bakımdan, karakter değişimi, fazladan bölümlerin evrilmesi gibi tek bir yönde ya da ek bölümlerin kazanılması ve ardından kaybedilmesi gibi iki farklı yönde meydana gelebilir. Yanda görülen şekilde, A soyu ani fakat belirli bir yönü olmayan şekilde değişime uğrarken, B soyu, yavaş ancak belirli bir doğrultuda değişim gösterir.
Trilobitler, modern böcekler ve kabuklularla aynı monofilide bulunmuş canlılardır ve 300 milyon yıl önce yaşamışlardır. Aşağıdaki şekilde de görüleceği gibi, fosil kayıtlarından da görülebileceği üzere milyonlarca yıl boyunca farklı soyları birbirine benzer bir süreçle meydana getirmişlerdir.
3. SOY BÖLÜNMESİ (TÜRLEŞME): Soy bölünmesinin, filogeninin oluşturulması ve incelenmesi ile tanımlanabilir. Filogeni, yaşam ağacında, alışılmışın dışında sık soy bölünmelerinin yaşandığı “püskül” dallanması ortaya koyabilir(A dalı). Yine alışılmadık bir şekilde, oldukça düşük bir son bölünmesine rastlanan uzun ve durağan dalların da meydana gelmesi mümkündür(B dalı). Ya da aynı dönemlerde paralel dallanmaların yaşandığı ancak birbirinden bağımsız soy bölümlerinin da yaşanması muhtemeldir.
4. NESİLLERİN TÜKENMESİ: Nesillerin tükenmesi, canlı yaşamının tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Bir soy içinde nadir ya da sıkça meydana gelen ya da pek çok soy arasında aynı anda görülen (soyların toplu şekilde tükenmesi) bir durum olabilir. Her soy, neslinin tükenmesi olasılığı ile karşı karşıyadır ve ezici bir çoğunlukla, bugüne kadar dünya üzerinde yaşamış olan canlıların %99’unun nesli tükenmiştir. Aşağıda görülen şekilde, nesli tükenmiş olan türler kısa tutulmuşken, hayatta kalmayı başaranlar daha uzun çizgilerle temsil edilerek modellenmiştir.
Buraya kadar olan bölümde, makroevrimin izlemiş olduğu yollar anlatılmıştır. Ancak, bu anlattıklarımız, yaratılışçıları ikna etmemektedir. Bunun nedeni, makroevrimi kendi gözlerimizle de göremediğimiz sürece gerçek olduğunu kabul etmememiz gerektiği yönündeki inanışlarıdır(Paradoks). Makroevrimin gözlenebilmesi için pek çok soyun (ki bu milyon hatta milyonlarca yılı bulabilecek bir süreç) geçmesi gerektiğini söylememiz de bunu değiştirmemektedir. Yine de görüşleri ve idrak yetenekleri sınırlı bu kişilerin düşünceleri ya da inanışları, gözümüzün önündeki gerçeği hiçbir şekilde yanlışlayamaz.
Evrim
-
Evrim nedir? Evrim süreci nasıl işler?
-
Atların Evriminde Parmaklar ve Toynak...
-
Mikro evrim nedir
-
Yumuşakçaların evrimi
-
Bitki Evrimi 5/5: Çayır İmparatorluğu
-
Bitki Evrimi 4/5: Çiçeklerin ve Tohumların Öyküsü
-
Evrim düşüncesinin tarihi
-
Bitki Evrimi 3/5: Kömür Çağı
-
Bitki Evrimi 2/5: Ormanların Doğuşu
-
Bitki Evrimi 1/5: Karaya İlk Çıkanlar
-
Mutasyon, Evrimsel Sürecin Hammaddesidir!
-
Evogram Nedir ?
-
Yeni Genetik Kombinasyonların Oluşumu ve Evrimin Türleri Değiştirme Mekanizması
-
Evrim'i Tetikleyen Mekanizmalar Nelerdir?
-
Darwin ve Doğal Seleksiyon