NANOBİYOTEKNOLOJİ
Nanobiyoteknoloji kelimesi iki kavramıiçinde barındırıyor: Bunlardan birincisi bir büyüklük tanımı: Nano, yani milimetrenin milyonda birine karşılık gelen bir büyüklük. İkincisi ise biyoteknoloji kavramı, yani biyoloji ve biyokimya temelli yöntemlerin uygulamalarını araştıran, ortaya koyan, onları ürüne dönüştüren, teknoloji temelli çalışma alanı. İkisinin birleşmesi ile ortaya çıkan nanobiyoteknoloji ise, bir yandan canlı hücrenin milyarlarca yıllık evrimi sırasında şekillenmiş nano-yapıları ve nanomakineleri, yani DNA’yı, RNA’yı, lipidleri, proteinleri, polisakkaritleri, bunların birbirleri ile etkileşimlerini ve hareketlerini araştırırken diğer yandan bu yapıları ve etkileşimleri daha dayanıklı, daha hızlı hareket eden, istendiği zaman planlanmış hedefe varacak materyaller ve yapılar kullanarak taklit edebilmeyi planlıyor. Nanobiyoteknolojinin bir üçüncü ilgi alanı ise moleküler biyoloji araştırmalarında nano seviyesinde bilgi toplayabilecek ve biyolojik sistemlerin nano düzeyde araştırılmasına olanak verecek sistem ve düzeneklerin tasarlanarak ürüne dönüştürülmesi olarak düşünülüyor.
Nanobiyoteknolojinin İlaç Salınımına Etkisi
Su an kullanılan ilaçların çoğu hedef hücrelerine ulaşma esnasında hidrofob alanlardan ve enzim yıkımından korunamadığı için etkilerini istenilen şekilde gösterememektedir. Ayrıca ilaçların istenilen süre etki gösterememesi ve hedef doku haricinde de etkisini tüm vücutta göstermesi istenmeyen olaylar olarak karsımıza çıkmakta. Bir diğer problem ise; verilen ilaçların vücuttaki bariyerleri aşıp hedef alana ulaşamaması(Parkinson hastalığı tedavisinde ihtiyaç duyulan dopaminin kan beyin bariyerini geçememesi. Bu nedenle kan-beyin bariyerini geçebilen L-DOPA kullanılır). Ortaya çıkan bu sorunların çözümünde nanoteknoloji bir takım çözümler sunuyor.
Nanoboyutlarda üretilen taşıyıcılar, kan-beyin bariyeri, solunum sistemindeki bronşiyoller ve derideki sıkı bağlantılar gibi çeşitli anatomik ve biyolojik bariyerleri geçebilir ve ilaçların istenilen hedef dokuya ulaştırılmasını sağlar. Nanotaşıyıcılar vücuttaki dar alanlarda daha iyi dağılırlar ve düşük çözünürlüklü ilaçların çözünürlüğünü arttırabilirler. Nanoboyutta üretilen araçların olağanüstü özellikler göstermesinden yararlanılarak ilaçların fonksiyonu arttırılıp yeni özellikler kazandırılabilir. İlaç toksisitesini azaltabilir ve daha verimli ilaç dağılımını sağlayabilir. Küçük moleküller, proteinler, peptitler ve nükleik asitlerin hedef doku tiplerine bağlanması için modifiye edilebilir. Bunların yüzey özellikleri immün sistem tarafından tanınmaları için modifiye edilebilirler.
Tüm bu işlemlerle ilacın sadece hasta bölgeye etki etmesi, tek uygulamada ilacın kanda uzun sure etkin bir şekilde kalması, ilacın belirli bir hızda ve gerekli miktarda salınması sağlanmış olur.
Ancak ilaçların salınımında kullanılan bu nanotaşıyıcılar bir takım problemlere yol açabilir. Nanotaşıyıcıları elde etmek ve depolamak zordur. Düşük potansiyelli ilaçlar için uygun değildirler. Bazı durumlarda istenmeyen bölgelere ulaşarak zarara neden olabilirler. Hücrenin nükleer zarfını geçerek genetik hasara ve mutasyonlara yol açabilirler.
Nanobiyoteknolojinin Kanser Araştırmalarında Kullanımı
Kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelere zarar vermeden öldürülmesi üzerine çok yeni ve farklı metotlar üstünde ve sadece dünyada birkaç laboratuvarda sürdürülen çok ileri düzeyde araştırmalar sürdürülmektedir. Örneğin, bakteri DNA’sının bizim DNA’mızdan yapısal farklılıklar gösterdiğinin keşfiyle DNA moleküllerinin bağışıklık sistemi üzerine olan uyarıcı etkisinden yararlanarak yeni DNA kökenli ilaçlar tasarlanmaktadır. bu ilaçları yeni jenerasyon aşı geliştirmekten, antikanser ve anti allerjik uygulamalara ve aşısı olmayan hastalıklardan immün koruyucu ajan olarak kullanmaya kadar geniş bir yelpazedeki araştırmalar başlamıştır.
Sadece kanserli dokulara veya civarına kontrollü bir şekilde DNA’yı ve istendiğinde de kemoterapi ajanını da birlikte salabilen nanokeseciklerle antikanser terapileri geliştirilmekte ve bunların deney hayvanlarındaki etkinlikleri tayin edilmektedir. Bu terapi yöntemi ile, insanda baş ve boyun da oluşan ve çok hızlı bir şekilde ilerleyebilen bu kütle kanseri modeli farelerde %90’ın üzerinde bir başarıyla ortadan kaldırılabilmektedir.
STARWARS21
Biyoteknoloji
-
Biyolojik Silah Nedir ve Nasıl Uygulanır ?
-
BİYOLOJİK SİLAH NEDİR ?
-
RETROVİRÜSLER
-
İlaç sektöründe biyoteknoloji
-
Biyoteknolojide Türkiye’nin durumu
-
BİYOTEKNOLOJİ VE MOLEKÜLER BİYOLOJİ ALANINDAKİ GELİŞMELER VE MODERN TIP ALANINA ETKİLERİ
-
Genetik hastaliklarin teşhis ve tedavisinde kullanilan bilimsel ve teknolojik yöntemler nelerdir?
-
Proteinler - Protein Nedir - Protein çeşitleri - Proteinin yapısı
-
Glikoproteinlerin Yapısı ve Fonksiyonları
-
Kimyasal Bağlar
-
Karsinojenezis Mekanizması
-
PROTEİN SAFLAŞTIRMADA ÇÖKTÜRME YÖNTEMİ
-
Moleküler floresans spektroskopisi
-
RAPD-PCR protokolü
-
TRANSLASYON