Prof. Dr. Elif Dağlı’dan izlenimler
Eylül 2012’de Viyana’da gerçekleştirilen Avrupa Solunum Derneği Yıllık Kongresi’ne katılan Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Kongre izlenimlerini Medical Tribune ile paylaştı.
Prof. Dr. Elif Dağlı, Avrupa Solunum Derneği Kongresi’ne bu yıl Türkiye’den 589 hekimin katıldığını söyleyerek şu bilgileri verdi: “ Türk hekimler olarak 180 bildiri sunduk ve içimizden 8 hekim de oturum başkanlığı yaptı. Kongrede öne çıkan farklı bulgular arasında astım yer aldı. Yeni bulgulara göre artık tüm ülkelerde astım artışının durduğunu söylemek mümkün diyebiliriz. Türkiye’de 1940-2000 yılları arasında astım artışındaki olumsuzluklar 1997 yılında durmuştu. Birleşik Krallık’ta çocuklarda astımın son 10 yılda %38 azalmış olduğu bildirildi. Çocuklarda astımın azalıyor olması, ilerdeki nesillerde de çok görülmeyecek anlamını taşıyor. Epidemiyolojik çalışmalar sonucu, hafif astımın kalıcı bir hastalık olmadığı ve ilerdeki yaşlarda kaybolduğu ortaya konuyor. Tanınmış araştırmacılardan Erica Von Mutius, astım fenotiplerine çok odaklanarak işin biyolojisini unuttuğumuzu söyledi. Erişkin astımında 10 yılda %6’sının düzeldiği gözlenmiş, 7-19 yaş çocuklarda ise düzelme oranı çok farklı ve astımdan kurtulmak çok daha kolay. Astımın kalıcılığında sigara, alerjenlere göre daha önemli bir etken olarak bulunmuş. Diğer bir ünlü araştırmacı Fernando Martinez de, inatçı astımı olan çocuklarda ilaçlarını muntazam kullandıkları taktirde solunum testlerinin düzeldiğini söyledi.”
Avusturya’da çok sigara tüketiliyor
1990 yılından buyana her yıl yapılan kongrede, Türkiye’de sigara tüketimi sonuçları hakkında bir konuşma yapan Prof. Dr. Dağlı şunları anlattı: “Kongrede yaptığım konuşma, Türkiye’de sigarayla mücadeledeki olumlu sonuçlar nedeniyle ses getirdi ve Avusturya’lılar bunu nasıl başardığımızı merak ettiler. Türkiye’de 2008-2012 yılları arasında sigara tüketimi; erkeklerde %47.9’dan %41.4’e, kadınlarda %15.2’den %13.1’e düşmüş durumda ve sigara bırakmak isteyen kadınların oranında %40’lık bir artış gözleniyor. Avusturya, sigara mücadelesinde çok geride kalmış bir ülke, bu alanda kanunları da yeterli değil ve çok sigara içen kişi mevcut. Konuşmacılardan Avusturya’lı bir hekim gebelerde artık, Fetal Tütün Sendromu olarak adlandırılan bir tabirin ortaya çıktığını vurguladı. Sigara içen gebelerde bir ağır metal olan kadmiyumun plasentada biriktiği ve erken doğum riskini artırdığı gözlendi. Tütünün ayrıca, teratojenik etkisi olduğu ve buna bağlı olarak; kas, kalp, mide barsak anomalilerine (şekil bozukluğu) neden olduğu ortaya kondu.”
Kongrede konuşulan konulardan biri olan kistik fibrozisin beyaz ırkın en çok görülen genetik hastalığı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dağlı şöyle konuştu: “Resesif mutant gen taşıyan anne ve babanın çocuklarında kistik fibrozis görülme riski %25’tir. Hücre zarında klorun geçişini sağlayan zarın bozukluğu ile ortaya çıkan bu hastalıkta, klorun atılamayıp içerde birikmesiyle bir kuruluk meydana geliyor. Balgam ve diğer sıvıların kuruması ile kuruyan balgam yapışarak korkunç bir akciğer harabiyetine neden oluyor. 1960’lı yıllarda bu hastalığın yaşam süresi 1-2 yıldı. Günümüzde ise yaşam süresi hızla uzamaktadır. Kistik fibrozisten sonra çocuk 3 yaşına geldiğinde bronşiektazi olma oranı da %63 olarak görülüyor.”
“Hava hapsi” kavramı
Prof. Dr. Dağlı, kongrede önemli bir katkı olarak sunulan ‘Hava Hapsi’ terimini de şöyle anlattı: “Eskiden nefes borusunun hasarlanmış olması üzerinde çok duruyorduk (bakteri birikmesi v.b.). Kongrede ortaya konan yeni katkı da, akciğer içinde sıkışmış olan havanın (hava hapsi) çok önemli bir bileşken olduğu ve hastalığın şiddetini belirlemede önemli bir kriter olduğu söylendi. Hastalık terminale ulaştığında, akciğerlerin %80’inin hava hapsolmuş kısımdan ibaret olduğu ve hastanın %20’lik kısım ile soluk aldığı belirtildi. Buna göre ilerdeki yıllarda radyoloji ve diğer görüntüleme yöntemlerinde hava hapsinin klinik önem kazanarak daha fazla üzerinde durulacağı anlaşılıyor. Bizler hava hapsinin klinik önemi üzerinde çok durmazdık. Şimdi ise, hava hapsinin ölçülmesiyle yapılan çeşitli korelasyonlarda bunun bir prognoz göstergesi olduğu ortaya konmuş oldu.”
Çocuk akciğer hastalıklarına güncel bakış
Prof. Dr. Dağlı, uzmanı olduğu çocuk akciğer hastalıkları hakkındaki yenilikleri de şöyle dile getirdi: “Bu alandaki yeniliklerin anlatıldığı ‘Alerjik Sensitizasyon ile Virüs Enfeksiyonları İlişkisi’ başlıklı oturumda, genler ve çevre faktörlerinin bebeğin bağışıklık sistemini etkilediği ortaya kondu. Eskiden viral enfeksiyon alan bebeklerde, nefes borusunun hassaslaşarak alerjenlere karşı daha duyarlı olduğu düşünülürdü. Şimdi ise, önce alerjenle hassaslaşmış olan bebeklerin virüsle karşılaştığında farklı yanıt vererek bronşlarının dolduğu gibi bir sonuç belirtildi.”
Obezite-Astım ilişkisi
Obezite-Astım ilişkisinin anlatıldığı oturumla ilgili olarak Prof. Dr. Dağlı şu bilgileri verdi: “Obezlerde, Th2 hücre grubunun daha etkili olduğu, çocuklardaki ağır astım vakalarında ise Th2 etkisinin görülmediği belirtildi. Erişkinlerden farklı olarak hasta ağırlaştığında ortaya çıkan çok parçalı çekirdeği olan nötrofilin bulunmadığı ve bu anlamda aralarında hücre yapısı açısından fark bulunduğu bilgisi verildi. Bizim bildiğimiz etki mekanizması dışında, Th1 üzerinden etkilendiği hakkında bilgi verildi. Ayrıca, astım olmayan çocuklarda da gıda alerjisi olup anaflaktik şok yaratabileceği belirtildi.”
http://www.medical-tribune.com.tr
Sağlık Haberleri
-
Bağırsak bakterilerinin kilo almayla ilişkisi var mı?
-
Maymun çiçeği virüsü
-
Akciğer Kanseri
-
Kleefstra sendromu del(9q34)
-
Subtelomerik mikrodelesyon sendromları
-
Langer-Giedion Sendromu - Trikorinofalangeal sendrom
-
WAGR sendromu
-
Angelman sendromu - del(15q11)
-
Prader Willi sendromu - del(15q11q13)
-
Lowe sendromu
-
Greig sefalopolisindaktili Sendromu
-
Chanarin-Dorfman Sendromu
-
Kardiyometabolik risk nedir?
-
Adrenalin nedir?
-
Endokrin Bozucu Kimyasallar "EBK'ler" Nelerdir?