Prof. Dr. Hikmet Birand
Prof.Dr.Hikmet Birand; Doğumu: 1906, Karaman - Ölümü: 1972, Ankara
Botanik Bilgini, Türk akademisyen ve yazar.
Prof.Dr. Hikmet BİRAND
Ankara Üniversitesi Botanik Enstitüsü Direktörü
1904 yılında Karaman’da doğdu. İstanbul’da Halkalı Yüksek Ziraat Okulu’nu bitirdi. 1928-1932 yılları arasında Almanya’nın Bonn kentinde doktora yaptı. 1933 yılında yurda döndü, aynı yıl açılan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde Başasistan olarak akademik kariyerine devam ederek, 1936 yılında doçent oldu. Bir ara Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Dairesi Üyeliği yaptı. 1946 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi kurulunca Profesör olarak görev aldı. 1949 yılında Fen Fakültesinde kısa bir süre Dekanlık yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne seçildi (1949-1951). Ülkemizde bitki sosyolojisi ile ilgili ilk çalışmaları yaptı. 1960 yılında kurulan ODTÜ-Atatürk Ormanının oluşturulmasında çabaları oldu. 1972 yılında aramızdan ayrıldı.
Türkiye’de modern anlamda ilk herbaryum olan ANK Herbaryumu (Herbarium Turcicum-Türkiye Herbaryumu) 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü Botanik Enstitüsünde Hikmet Birand tarafından kurulmuştur. Hikmet Birand’ın yaşamı boyunca yaptığı hizmetler içinde belki de en önemlisi olan ANK Herbaryumu ve Türkiye Florası ile ilgili yapılanları 1952 yılında yazmış olduğu Türkiye Bitkileri kitabının (671 cins ve 2480 türe ait 6145 bitki örneğinin incelendiği Türkiye Bitkileri adlı eserde yer alan örneklerin çoğunluğu P.H.Davis’in editörlüğünü yaptığı Flora of Turkey’de işlenmiştir) önsözünden kendi anlatımıyla aktaralım:
“Bu kitapta toplanan bitkiler, Türkiye florasının ilk demirbaş listesidir. Türkiye ve dünya florası ile bitki coğrafyasının ve tatbikatçıların bazı sorularına cevap vereceği, fakat bilhassa Türkiye Florasına temel teşkil edeceği için ehemmiyetsiz değildir. Dünyada intişar sahaları daha iyi bilinmeyen, Türkiye’de yetişip yetişmedikleri belli olmayan doğu bitkileri hakkında başvurulan tek eser, İsviçre’li botanikçi Boissier’in 1888 de yayınlanan ve altı büyük cilt tutan “Flora Orientalis” idir. Fakat bu eserde, Türkiye’de toplanan bitkiler nisbeten mahdut ve dağınıktır. Çünkü Flora Orientalis’de uzak doğuya kadar bütün memleketlerde toplanan bitkiler sayılmaktadır. Ayrıca o eserin yayınlanmasından beri geçen yetmiş yıl içinde Türkiye’de daha birçok toplanmalar da yapılmıştır. Onun için bizim bu listemiz, yakın doğu florası ile uğraşanların çok işine yarayacaktır.”
Sözlerimizi rahmetli Prof.Dr. Turhan Baytop’un sözleri ile bitirelim:
“H.Birand Ankara Fen Fakültesi Botanik Enstitüsü direktörlüğüne geçtikten sonra, zamanının hemen tümünü öğrenci derslerine ve yönetim konularına (dekan, rektör) ayırmış ve bu uğraşları Anadolu florası konusuna yapabileceği katkıların sınırlanmasına neden olmuştur. Bu durum halen Anadolu florası üzerinde çalışan genç araştırıcılara ders olmalıdır.”
S.Tuğrul Körüklü
ANK Herbaryumu
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü
Botanik bilimine yaptığı katkıların yanı sıra deneme türü edebi yazılarıyla da çok iyi tanınır. Bitki sosyolojisi bilim dalının Türkiye'deki kurucusudur. Özellikle yurdumuzun kurak bölgelerinde, diğer bir ifade ile Anadolu bozkırlarında yetişen bitkiler üzerinde araştırmalar yapmıştır.
Karaman'da 1320 (1904) yılında doğan Hikmet Birand, Hacı Bayramoğulları ailesindendir. Karaman İdadisi (lisesi)'nden sonra İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Okulu'nu bitirmiştir.
1927–1928’de Etlik Merkez Laboratuvarı Mütehassısı olarak çalışmış, 1928’de devlet bursu ile gittiği Almanya´da Bonn Üniversitesi´nde botanik alanında ve Prof.Dr. Johannes FITTING’in danışmanlığında “Untersuchungen über Tracheomykosen” başlıklı doktorasını tamamlamıştır. Türkiye'ye döndükten sonra, 1933’te Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü'nde Profesör Kurt KRAUSE'nin yanında asistan, 1938’de de doçent oldu. 1939’da KRAUESE, Almanya'ya dönünce, O’nun yerine botanik kürsüsü başkanlığına getirildi. 1946 yılında profesör olmuştur. Atatürk tarafından kurulan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü, 30 Haziran 1948 günü 5234 sayılı kanun ile Ankara Üniversitesi'ne bağlanınca, yeni kurulan Fen Fakültesi’nin Botanik Kürsüsü’nde O’nun başkanlığında bir grup akademisyen tarafından kurulmuştur. Kısa bir süre Fen Fakültesi Dekanlığı yaptıktan sonra, 1949-1951 yılları arasında Ankara Üniversitesi Rektörlüğü yapmıştır. Botanik Enstitüsü Müdürlüğü görevini ise ölümüne kadar sürdürmüştür. 18 Ocak 1972’de Ankara’da vefat etmiş ve malvarlığını Maarif Vakfı'na bırakmıştır.
Bitki Sosyolojisi çalışmaları sırasında Anadolu'nun her tarafından binlerce bitki toplamıştır. Prof. Dr. KRAUSE tarafından 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesinde başlatıla ve milletlerarası kodu "ANK" olan ve günümüzde Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde yer alan Herbaryumu kurmuştur. Almanya'da Almanca basılmış beş kitabı ve çok sayıda Türkçe eseri vardır (listelerde 57 yayınını tespit edebildim). Ülkü Dergisi ve Ulus Gazetesi'nde devamlı olarak yazılar yazmıştır.
Hikmet Ahmet BİRAND, Anadolu’yu çok iyi bilen değerli bir bitki bilimci (botanikçi) ve doğaseverdi. Ancak O’nu sadece bilim adamı kimliği ile anmak ve edebi yönünü görmezden gelmek kendisine yapılmış büyük bir haksızlık olur. Zira halk arasında daha çok kalemi ile tanınmış ve beğeni kazanmıştır. Doğan HIZLAN, Hürriyet Gazetesi’ndeki 26 Ekim 2006 tarihli köşe yazısında, BİRAND’ın bu yönüne vurgu yaparak şöyle der: “Selahattin Özpalabıyıklar’ın Yüz Yıldan Denemeler Antolojisi’ndeki bir cümleye, ömründe tek güzel deneme okumuş olan biri bile katılır: Aslında değil deneme yazarı edebiyatçı bile olmadığı halde, değme denemecilere taş çıkartan Hikmet Birand.” (KART GÜR, 2010).
İlk baskısı, 1968'de yapılan Alıç Ağacı ile Sohbetler'de; bitkilerin kara hayatına geçişi gibi oldukça karışık sayılabilecek konular herkesin anlayabileceği sade bir dille anlatılmaktadır.
Geçmişten günümüze önemini yitirmeyen, türünün az rastlanır örneklerinden biri olan bu kitap, botanik bilimi yanında, deneme türünde yazılmış çok değerli bir edebi eserdir.
“-Karalardaki hayat serüveni, karaların korkunç macerasını izler. Çok uzun bir hikayedir bu.
-Ne ziyanı var! Biz de uzun uzun konuşuruz. Sularda hayat geliştiği zaman karalarda durum nasıldı?
-Sularda hayat serpilip geliştiği zaman karalar bugünkü gibi değil, birkaç adadan ibaretti… Dünyamızın her yanını denizler kaplamıştı. Denizlerde o büyük yosunların, balıkların ve öteki hayvanların türedikleri zamanlar dünyamızda, ikisi kuzey yarısında biri güney yarısında üç büyük ada, üç kıta vardı. Sularda gelişen canlılar karaların da büyüme ve oluşmasına yardım ediyorlardı.
-Nasıl olur bu? Çok garip, balıklar mı geliştirecek karaları?
-Sana tuhaf gelecek ama, evet balıklar, hem yalnız balıklar da değil, geçen sohbetimizde anlattığım o gözle görünmeyen küçük güzel yaratıkların bile payı çoktu bu olayda. Bak nasıl, anlatayım sana: Sularda türemiş olan o küçük yaratıklar öldükçe, kireçten silisten zarları, daha büyükçe olan hayvanların kemikleri kabukları denizlerin derinlerine çöküyor; çimento gibi balçıktan bir harçla birbirine yapışıyor ve bu çökelmeler milyonlarca yıl sürdüğü için kalın, ağır kütleler teşkil ediyorlardı. Bu kütleler çok ağır olduklarından, o zamanlar denizin dibinde çok ince olan yer kabuğunu çökertiyor; sonra yandan gelen basınçlarla o kütleler kıvrılarak yükseliyor, denizlerden dışarı çıkarak dünyamızın bir ucundan öteki ucuna kadar sıra dağları meydana getiriyorlardı. Böylece karalar büyüyor ve sıra dağlar arasındaki enginlerde irili ufaklı göller ve iç denizler hasıl oluyordu.
- Ama karalarda hayattan eser yoktu hala değil mi?
-Evet, o zamanlar karalar ıssızdı, cansızdı. Çünkü karalar hiç bir canlının barınmasına imkan vermeyen kayalarla örtülüydüler. İkide bir delinen yer kabuğundan volkanların püskürdüğü lavlar da geçtikleri aktıkları, kayaları bile kasıp kavuruyordu. Sık sık bir birini izleyen depremler de karalarda çıkıntılara, çöküntülere kıvrılma ve kırılmalara yol açıyor, karaları allak bullak ediyorlardı.” (Alıç Ağacı ile Sohbetler (1968: 16).
“-Bitkilerin toplumsal yaşayış düzenlerine örnek olarak gösterdiğiniz, orman, çayır, fundalık, kamışlık gibi görünüşlerinde de ayrıcalık olan toplulukların büyük birlikler oluşturduklarını söylemiştiniz. Gerçekten bir bakışta bile bir kamışlıkla bir bozkırın ne kadar değişik oldukları hemen göze çarpıyor ve bunların ayrı ayrı birer birlik olduğu anlaşılıyor. Bunlar içinde herhalde küçük birlikler de olacak değil mi?
-Büyük birlikler, üyelerinin biçimleri çok değişik olursa, dış görünüşleri ile bile ayırt edilebilir tabii. Bir ağaçla bir bozkır otu, gerek görünüş gerekse yapıları ne kadar farklı iseler ağaçların kuracağı birlikle bozkır otlarının kuracağı birlikler arasında manzara farkı tabii o kadar göze batıcıdır. Lakin bitki birliklerini tanımlayan dış görünüş değildir. Bitki birliği, bir arada yaşayan belli türlerin floristik topluluğudur.” (Alıç Ağacı ile Sohbetler, 1968: 151).
"Ankaranın floru", KRAUSE tarafından yazılmış kitabın BİRAND tarafından çevirisidir.
"Ankaranın floru", KRAUSE tarafından yazılmış kitabın BİRAND tarafından çevirisidir. "Tuz Gölü Çorakçıl Bitki Birlikleri", Orta Anadolu bozkırlarında vejetasyon incelemelerinin ilk sonuçlarını anlatan bir araştırma makalesidir.
"Tuz Gölü Çorakçıl Bitki Birlikleri", Orta Anadolu bozkırlarında vejetasyon incelemelerinin ilk sonuçlarını anlatan bir araştırma makalesidir.
Başlıca Eserleri:
Büyükada'nın Yeşil Örtüsü (1936),
Keltepe Ormanlarında Bir Gün (1948),
Bitkilerde Ekonomi Prensipleri. Biriktirme ve Arttırma (1950),
Bitki Türleri (1952),
Türkiye Bitkileri (1952),
Anadolu Manzaraları (1957),
Kurak Çorak (1962),
Karapınar Olayı ve Erozyon (1964),
Alıç Ağacı ile Sohbetler (1968).
KAYNAKLAR:
KART GÜR, M., 2010: “Prof. Dr. Hikmet Ahmet Birand Bibliyografyası için Bir Deneme”, Kebikeç, 30: 77-87. www.academia.edu/416380/Prof._Dr._Hikmet...yasi_icin_bir_deneme
ÜLKEN, H.Z., 1971 (1972): "Prof.Dr. Hikmet Birand (1904-1972)", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 19 (1): 219-221.
blog.milliyet.com.tr/alic-agaci-ile-sohbetler/Blog/?BlogNo=122172
www.msxlabs.org/forum/bilim-tr/270469-pr...nd.html#ixzz3BtXUcoQ
HAZIRLAYAN : Prof Dr. Ahmet KARATAŞ
BİYOLOJİYE YÖN VERENLER
-
Prof. Dr. Semahat YENTÜR hocamız vefat etmiştir.
-
Prof. Dr. Fatma Neşe Kök hocamız vefat etmiştir.
-
Prof.Dr. Osman KETENOĞLU hocamız vefat etmiştir.
-
Paleoantropolog Richard Leakey 77 Yaşında Hayatını Kaybetti
-
Prof. Dr. Yılmaz Emre hocamızı kaybettik
-
Katalin Kariko: mRNA Aşısının Arkasındaki Bilim İnsanı
-
Prof. Dr. Dinçer Gülen Hocamızı kaybettik
-
Prof. Dr. Turan GÜVEN Hocamızı kaybettik
-
Prof. Dr. Nazif Kolankaya'yı kaybettik
-
Kary Banks Mullis Kimdir ?
-
Prof. Dr. M. Nihat Şişli Kimdir ?
-
Rosalind Franklin ve Biyolojiye Katkıları
-
Prof.Dr. Bayram Göçmen
-
Maria Sibylla Merian kimdir?
-
Prof.Dr. Abidin BUDAK