Rasyonel ilaç”tan sonra “rasyonel fitoterapi
Fitoterapi günümüzde “ister istemez” kendisine bir yer bulmuş durumda. Bu kavramın modern tıptaki yeri, ilaç sektöründen bakışını, Abdi İbrahim ilaç firmasında görev yapan fitotarapi danışmanı Uzm. Ecz. Levent Gökgünneç aktardı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımıyla sağlık “sadece hastalığın ve rahatsızlıkların olmaması değil bütüncül olarak fiziksel, mental ve sosyal iyilik” anlamına geliyor. Her ne kadar bu tanım “fazla ütopik ve realistlikten uzak” eleştirilerini alsa da insanoğlu aslında gerçekten bütüncül iyiliğin peşinde. Buna şüphesiz ki zihinsel, duygusal, sosyal ve ekolojik parametreler de dahil oluyor.
Bu arayış çerçevesinde insanlık tarihi kadar eski olan birçok uygulama ve yöntem günümüzde modern tıbbın “wellness” yani iyi olma arayışı uygulamalarına giriyor. 90’ların başından beri tüm dünyada artan besin takviyesi kullanımı, daha önceki nesillerden gelen geleneksel bilgilere dayalı herbalizm ve bilimsel veriler ve etkitepki mekanizmaları ışığında formüle edilen rasyonel fitoterapi ürünleri bu arayışın farklı yönlerini oluşturuyor.
Bu kavramlar aslında birbirine çok yakın ve bugün iyice içiçe geçmiş vaziyette. Ancak temelde özellikle herbalizm ve rasyonel fitoterapiyi ayıran net bazı özellikler var. Herbalizmde genel olarak geleneksel bilgilere dayalı bitkisel karışımlar ve tentürler kullanılırken, rasyonel fitoterapi ürünleri standardize edilmiş bitkisel ekstrelerin özel doze edilmiş kapsül – tablet –toz – şurup gibi farmasötik formlar halinde hazırlanıyor. Hazırlanırken de bitkilerin ana etken maddelerinin kimyasal yapılarının anlaşılması ve organizma üzerindeki olası etkileri üzerine de bilimsel araştırmalar yapılıyor.
Besin takviyeleri ise vitaminler, mineraller, bitkisel ekstreler, esansiyel yağ asitleri gibi farklı maddeleri içeren ürünler olarak göze çarpıyor. FDA’in tanımıyla bir ürünün besin takviyesi olarak kabul edilebilmesi için vitamin, mineral, bitki veya diğer botanik kaynaklı madde, aminoasit, beslenmede kullanılan bir besin maddesi veya bunlardan herhangi birinin metaboliti, ekstresi ya da kombinasyonunu içermesi gerekiyor. Son yıllarda ülkemizde de çok dikkat çeken ve kullanımı yaygınlaşan omega3 yağ asitleri, probiyotikler, ginseng, coenzyme Q10 gibi etken maddeler besin takviyesi yelpazesinin genişliğini gösteren birer gösterge konumunda.
2007’de IMS verilerine göre global ilaç sektörünün %7,69’u kadar ciroya sahip olan besin takviyeleri global ekonomik resesyona rağmen 5 yılda beklentilerin üzerinde çıkış yaptı ve 2012 verilerine göre yıllık 100 milyar dolarlık ciroya yaklaştı. Bu, global ilaç sektörünün %12,5’una eşdeğer. Yani besin takviyeleri her geçen yıl ilaç sektörüne bir adım daha yaklaşıyor. Burada insanların sağlıklarına daha çok özen göstermeleri, çeşitli ülkelerin sağlık politikalarında koruyucu hekimlik uygulamalarına daha çok önem verilmesi gibi birçok faktör işin içine giriyor, ayrıca besin takviyesi sektörü de her yıl farklı innovatif ürünler çıkararak ilgiyi hep canlı tutmayı başarıyor.
Herbalizmin sunduğu geleneksel bilgiler çok değerli olsa da (tabi ki yanlış ve tehlikeli pazarlama hamleleri ile bulandırılmadığı zaman) günümüzde bilgi akışı daha önce hiç olmadığı kadar hızlanmış durumda. 2007’de kaybettiğimiz modern filozof – düşünür – gelecek bilimci Robert Anton Wilson daha 2000’lerin başında “insanoğlunun bilgi birikimi her 18 ayda bir ikiye katlanıyor” demişti. Ona göre bilgi birikimimiz 1700’lerden 1900’lere, 19001960 arası ve 1960’lardan 1990’lara dek geçen sürede birer kat daha arttı ve özellikle internet devreye girdikten sonra her 18 ayda bir bilgi seviyemizi bir kat daha arttırabilir duruma geldik.
Bu hızın modern tıp için de geçerli olduğunu görüyoruz. Modern toplumların talepleri, ihtiyaçları, arayışları hızla değişiyor. Bu hıza ayak uydurabilmek için de sürekli bilgi akışında olmak gerekiyor, hele ki sağlık gibi bir konuda 10 yıl önceki bilgiler bile artık “eski” kabul edilebiliyor. Beslenme söz konusu olduğunda da dün doğru kabul edilen beslenme alışkanlıklarının bugün yanlış olduğu veya yakın zamana dek zararlı sayılan besinlerin aslında sağlığa destek olduğu da ortaya çıkabiliyor. Bu açıdan rasyonel fitoterapi ve modern beslenme bilimi ilkelerine dayalı bir besin takviyesi sektörünün oluşması ve büyümesi ülkemiz için de büyük önem taşıyor. Bu konuda gittikçe daha fazla doktor, eczacı, diyetisyen gibi sağlık profesyonelinin çalışıyor olması ve özellikle eczacılık fakültelerinde besin takviyelerine yönelik ders programlarının oluşturulması gelecek için umut verici bir gelişmeler. Önümüzdeki dönemde de sağlığa destek olabilecek doğal ürünlerle daha fazla sağlık profesyonelinin ilgilenmesi bugün gördüğümüz bilgi kirliliğini ve yanlış hatta sağlık için risk içeren pazarlama şekillerini önleme açısından daha da önemli olacak.
http://www.medical-tribune.com.tr
Biyolojik Gelişmeler
-
Arkeologlar Korunmuş İnsan Beyinleri Bulmaya Devam Ediyor
-
Yapay Zeka istilacı Asya eşekarılarını tespit etmeye yardımcı oluyor.
-
Avustralya fosili, fotosentezin en az 1,75 milyar yıl önce evrimleştiğini öne sürüyor
-
Böcek kanatlarının solungaçlardan evrimleştiğine dair yeni kanıtlar
-
Denizyıldızının Başı Neresi? Tahmininiz Büyük İhtimalle Yanlış
-
Biyoloji bölümü seçenler ve biyolojiye ilgi duyanlar için bazı öneriler
-
Canlıların Gizemli Dünyasını Keşfetmek: Biyologların Gözüyle Doğa, Genetik ve Evrim
-
Biyolojik ve Kimyasal Silahlar Ne Zamandan Beri Var?
-
Filler Gerçekten ‘Asla Unutmaz’ mı?
-
Sibirya’da Bulunan Ayı Mumyası, Mağara Ayısı Değilmiş
-
California Bilimler Akademisi Bilim adamları 2022'de 146 yeni tür tanımladı
-
Yapay zeka hücre hareketini mikroskop altında analiz edebiliyor.
-
Ağaçlardan Önce Yeryüzünde Devasa Mantarlar Vardı
-
Biyoloji Terimleri Sözlüğü Yayımlandı
-
Avcı-Toplayıcılıktan Tarıma Geçiş Tam Olarak Nasıl Gerçekleşti?