Tatarcıkların Biyoekolojisi Üzerine Bilgiler
Tatarcıklar doğada kemirgen, kaplumbağa, kertenkele ve kuş yuvaları ile büyük boy yabanıl hayvanların inlerinde, mağara ve ağaç kovuklarında, ayrıca ev ve ahırların içlerinde, duvarların çatlak ve deliklerinde, çevredeki taş yığınlarının içlerinde, genel olarak sıcak ve oldukça nemli yerlerde yaşarlar. Bu canlıların en önemli özelliği, ortam nemi yüksek olan alanları seçmeleridir. Hatta nemli geceler ile kuru geceler arasında sokma aktiviteleri açısından bile büyük farklar bulunmaktadır. Ev ve ahır içlerini dinlenme alanı olarak çoklukla tercih ederler. Oldukça nemli, loş ya da karanlık, rüzgâr almayan ve sessiz yerlerde yaşarlar. Dişiler, akşam alacakaranlıktan sonra genellikle geceleri sokma aktivitesi gösterirler. Aktivite, gece yarısına doğru oldukça artar. Güneş ışığından çok etkilenirler. Yerleşim yerlerinde yapay ışıklar erginler için oldukça çekicidir. Birçok davranış özellikleri sivrisinek erginlerine benzer. Bu yüzden, sivrisineklere karşı yapılan mücadele çalışmalarından, çok yüksek oranda etkilenirler. Özellikle endofilik olan Anopheles cinsine bağlı sivrisinek türleriyle aynı ortamı paylaşırlar (Le Pont, 1994).
Tatarcıkların larvaları gelişme için suyun olmadığı, ancak oldukça nemli, hatta cıvık kıvamda organik birikimin bulunduğu yerleri seçerler. Bu açıdan, organik çöp atıklarının alttaki nemli kısımları, çürümüş bitki ve özellikle çim birikintileri, koyu kıvamda insan ve hayvan dışkılarının bulunduğu yerler ve foseptikler, toprağın nemli üst katmanları vb alanlar yumurta ve larvalar için çok uygun habitatlardır. En önemli üreme ve gelişme habitatları arasında nemli yarık ve çatlaklar, süprüntü ve döküntüler, kumlu topraklar, dağınık çamur alanlar, parçalanmış ve nemlenmiş tuğla birikintileri sayılabilir.
Dişi tatarcık döllendikten 8-10 gün sonra 40-50 kadar yumurta bırakır. Yumurtalar özellikle çürüyen bitkisel özdeklerin çok olduğu nemli ve karanlık yerlere birer birer bırakılır. Dişi yumurtladıktan sonra ölür. Yumurtalar söbemsi uzundur. Boyları 0.4 mm kadardır. Kabuğu koyu kahverengidir. Gelişe-bilmeleri için orantılı nemin yüksek olması gerekir. Suda ve kuru yerde gelişmezler.
Yumurta bırakıldıktan 5-20 gün içinde larvalar çıkar. Kokuşan organik özdeklerle ya da düşmüş taze ağaç yapraklarıyla beslenirler. Larva uzun kurtçuk biçimindedir. Larva dört gelişim evresi geçirir. Her başkalaşım evresinde larvanın yapısı değişiklik gösterir. Güneş ışığından olumsuz yönde etkilenirler.
Gelişme süresi ortamın sıcaklığına göre değişir. Sıcak bölgelerde gelişme 6-10 haftada son bulur. Ortamın sıcaklığının düşmesiyle gelişme, 138-168 gün, kimi kez ise 223-260 gün uzayabilmektedir.
Larva evresinden sonra pupa evresine geçerler ve bu evre ortam şartlarına göre, 6-10 gün sürer. Erginlerin ömür uzunluğu oldukça kısadır. Genel olarak 7-14 gün sürer. Yaşamları boyunca bir dişi genel olarak birkez kan emer.
Erginleri geceleri etkinlik gösterirler. Gündüzleri barınakların karanlık köşelerinde, bodrumlarda, duvar çatlaklarında, kümeslerde, ağaç kovuklarında, kuş yuvalarında, kemirgen deliklerinde vb yerlerde gizlenirler. Kendilerine özgü sıçrayış biçiminde, kısa aralarla kesik kesik ve sessiz uçarlar. Türlere göre değişmekle birlikte, genel olarak kemirgen yuvalarından 1.5 km uzağa gidebilmektedirler. Sokma aktivitesi gösterdikleri alanlarda bir gecede 45-750 m ilerledikleri saptanmıştır (Anonymous, 1975).
Güneşin batışından başlayarak, doğuşundan sonraki ilk birkaç saate kadar etkinliklerini gösterirler. İnsanları geceleri ve genellikle ev içinde sokarlar. Çoğu yalnız hayvandan kan emer. Kimi türler ise hayvandan ve insandan kan emer. Genel olarak endofildirler.
Dişileri döllendikten ve kan emdikten sonra gizlenmek, dinlenmek ve yumurtlamak İçin nemi yüksek olan kuytu bir yer seçerler. Burada yumurtlayıncaya kadar kalırlar. Emilen kanın sindirimi ve yumurtalama süresi ortamın sıcaklığına göre değişir.
Tatarcıklar üzerine bize göre Türkiye'de en yeni ve araştırmaya dayanan biyoekolojik çalışma Le Pont (1994) tarafından yapılmıştır. Araştırıcı, özellikle Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde, Adana ve Urfa'da tespit ettiği yedi türün (P. sergentii, P. alexandri, P. papatasii, P. simici, P. syriacus, P. tobbi, Sergentomyia sp.) populasyon dinamiği ve diğer biyoekolojik konular üzerine önemli çalışmalar yapmıştır. Ayrıca bu çalışmaları, bölgelerin iklimsel özellikleri ile karşılaştırarak, yararlı çıkarımlar ve sentezler getirmiştir.
Kaynak:
Sıtma Vektörünün Biyo-Ekolojisi Mücadele Organizasyonu ve Yöntemleri Birinci Basım: 3500 adet EKİM 1998- ANKARA
Yrd.Doç.Dr. Bülent ALTEN
Doç. Dr. Selim S. ÇAĞLAR
Parazitoloji
-
Parazitizm tipleri nelerdir ?
-
Parazitlerin vücuda giriş yolları nelerdir?
-
Parazitlerin bulaşma yolları nelerdir ?
-
Parazitliğin (parasitismus’un) çeşitleri
-
TATARCIK MÜCADELESİ
-
Tatarcıkların Biyoekolojisi Üzerine Bilgiler
-
Tatarcıkların Genel Entomolojik Özellikleri
-
Türkiye'de Bulunan Tatarcık Türleri
-
Leishmania ve sağlık açısında önemi
-
TATARCIKLAR ÜZERİNE GENEL BİLGİLER
-
Parazit Vektör Ekolojisi ve İlişkili Faktörler
-
Türkiye'de sıtmanın durumu
-
Avrupa'da sıtmanın durumu
-
Sıtmanın biyolojisi ve epidemiyolojisi
-
Sivrisineklerin Sağlık Açısından Önemi