Türkiye’de Doğa Tarihi Müzeleri ve Arkeoloji Müzelerindeki Doğa Tarihi Bölümleri
Türkiye sahip olduğu doğal kaynakları ile karşılaştırıldığında çok az doğa tarihi müzesine sahiptir.
Türkiye’deki doğa tarihi müzelerinin başında Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü bünyesindeki tabiattarihi müzesi gelir.Müze 7 Şubat 1968 yılında açılmıştır.
Müze dönemin MTA genel müdürü Dr. Sadrettin Alpan liderliğinde, müze icra kurulu başkanı Sehavet Mersinlioğlu ve Dr. Fikret Ozansoy’un çabaları ile açılmıştır. 2005 yılında binanın yapısındaki sorunlardan dolayı kapanan müze ancak 2011 yılında tekrar hizmete açılmıştır. Müze, müze müdürüne bağlı idari ve teknik hizmetler grup yöneticilikleri tarafından yönetilmektedir. İdari birimler müzenin idari işletmesinden sorumluyken teknik birimler bilimsel kısımlardan sorumludur. Müzede; paleontoloji, mineraloji-petrografi, zooloji-botanik ve Anadolu Madencilik Tarihi birimi olmak üzere dört birim bulunur.3 katlı olan müzede giriş katında; güneş sistemi, konferans salonu, sergi alanı, eğitim alanı, görme engelliler bölümü, kütüphane, birinci katta; omurgalılar, omurgasızlar, Türkiye bitki ve hayvanları, bitkiler, mağara, dinozorlar, fil, balina, prehistorya ve mağara sanatı bölümleri ve ikinci katta sistematik mineraloji, kayaçlar, kristaller ve süs eşyaları Türkiye yeraltı kaynakları ve Türkiye madencilik tarihi bölümleri yer alır. Müzenin paleontoloji bölümünde 100 binin üzerinde fosil vardır. Özellikle Türkiye’den çıkmış fosillerle beraber dünyanın değişik yerlerinden gelen fosiller de sergilenmektedir. 185 milyon yıllık mürekkep balığı fosili (Lytoceras), 270 milyon yıllık sucul sürüngen fosili (Mesosaurus brasiliensis), 25 milyon yaşında olan ve yaşamış en büyük kara memelisinin Türkiye’de bulunmuş fosilleri (Baluchitherium) müzenin önemli fosillerindendir. Ayrıca müzede bir dinozor kalıp iskeleti (Allosaurus fragilis) ve bunun giydirilmiş modeli ile iki dinozora ait kafa iskeleti kalıpları da sergilenmektedir (Brachiosaurus ve Tyrannosaurus rex).
Mineral bölümünde ise yaklaşık 2000 parçadan oluşan; kayaçlar, mineraller, süs taşları, Türkiye yeraltı kaynakları, meteoritler, ay taşı, yıldırım taşı, tıbbı jeoloji örnekleri bulunur. Ayrıca müze içerisinde bir mağara modeli vardır. Müzenin MTA bünyesinden bulunmasından dolayı müzede Türkiye Madencilik tarihine de yer ayrılmıştır. Burada milattan önce 2000li yıllarda bakırların nasıl işlendiğini anlatan maketten itibaren günümüze kadar gelen süreçte Türk madenciliğini anlatan 164 örnek bulunmaktadır. Diyorama bölümünde Türkiye’de yaşamış hayvanların doldurulmuş örnekleri bitki çeşitliliği ile birlikte sergilenmektedir. Müzede okul grupları için de faaliyetler bulunmaktadır. Müze eğitim paketleri olarak hazırlanmış yayınlarda eğitsel ve eğlendirici içerikler bulunmaktadır. Okullara özel geziler düzenlenmekle beraber eğitim alanında çeşitli eğitimler verilmektedir. Müzede ayrıca görme engelliler için de bir bölüm vardır. Burada 14 vitrinde ve açıkta olmak üzere müzenin küçük bir örneğinin yansıtıldığı toplam 88 obje vardır. Dokunarak öğrenmenin yanında işitsel olarak da hizmet alabilmektedirler.
Müzede bilimsel çalışmalar da yapılmaktadır. Aktif olarak devam eden projeler; Çankırı -Çorum havzasında bulunan Baluchitherium ve diğer omurgalıların ve çevrelerinin araştırılması projesi, süs taşlarının potansiyelinin araştırılması projesi ve Anadolu Madenciliğinin araştırılması projesidir.
Diğer önemli bir doğa tarihi müzesi ise Ege Üniversitesi bünyesinde kurulan Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezidir.1967 yılında Fen fakültesine bağlı olarak kurulan ve enstitü olarak faaliyet gösteren tabiat tarihi müzesi 1991 yılında Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi ismini alarak rektörlüğe bağlanmıştır. MTA müzesinden sonra ikinci büyük müzedir.Müzenin ilkeleri; Doğa tarihi ile ilgili objeleri korumak, saklanmak ve gelecek kuşaklara bozulmadan aktarmak; Doğa tarihi konusunda yapılacak çalışmalarda öncülük etmek ve kaliteli, yaratıcı ve araştırıcı doğa bilimcileri yetiştirmek, çocuklar, öğrenciler ve
toplumun her kesimini doğa olayları (depremler, volkanlar, evrim gibi) hakkında bilgilendirerek onların bilinçlendirmek, jeolojik miras kapsamındaki eserlerin korunmasına öncülük etmek ve nesli sönmekte olan canlıların korunmasını sağlamak, doğa tarihini çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde toplumun ayağına sunmak, fosil yakıtların kullanımını sınırlamak, ulusallıkla evrenselliği birlikte düşünmek, evrensel değerlerle insan haklarına saygılı olmak ve çevreye duyarlı olmak olarak belirlenmiştir.Müze; paleontoloji, kayaç ve mineral, kuşlar, giriş, genel zooloji il evrim ve karşılaştırmalı osteoloji galerinden oluşmaktadır.
Paleontoloji galerisi; 60-2 milyon yılları arasına tarihlenen fil, tek toynaklı, çift toynaklı, etçil, gergedan, zürafa gibi omurgalı fosilleri ile Kambriyen dönemden Pleistosen döneme kadar gelen omurgasız fosillerini barındırır. Ayrıca 350 milyon yıllık bitki fosilleri, Manisa’da bulunmuş 10 bin yıllık bir ayak izi ve Kahramanmaraş’ta bulunmuş bir fil iskeleti de sergilenmektedir. Kayaç ve mineraller galerisinde; çeşitli kayaçlar, mineraller, kristaller ve süs taşları bulunur. Kuşlar galerisi ise Ege’de bulunan 104 çeşit kuş türü ve 31 farklı kuşun yumurtası sergilenmektedir. Giriş galerisinde; Türkiye’nin çeşitli yerlerinden getirilmiş memeli fosilleri sergilenmektedir. Ayrıca bu galeride 5 metre yüksekliğinde ve 12 metre uzunluğunda bir Tyrannosaurus rex iskeleti kopyası sergilenmektedir. Genel zooloji galerisi çeşitli deniz omurgasızları, balıklar, sürüngenler ve memelilere ait doldurulmuş örnekleri barındırırken, evrim ve karşılaştırmalı osteoloji galerisinde günümüzde yaşayan balina, devekuşu, at, domuz, tilki, kanguru, yunus, keçi ve yılana ait iskeletler sergilenmektedir. Ayrıca Roma dönemine ait (2000 yıl önce) Uşak’ta yaşamış olan bir insanın iskeleti de bu bölümde sergilenmektedir.Müzede üniversitede de görevli bilim insanlarının bölgenin fosil yataklarının belirlenmesi ve fosillerin tanımlanması üzerine bilimsel çalışmaları sürmektedir. Ayrıca müze 1982’den beri İzmir Kuş Cennetinin korunması ve geliştirilmesi yönünde de çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca Türkiye’de tek olmak üzere Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı olarak Tabiat Tarihi Anabilim dalında yüksek lisans eğitimi verilmektedir.
Erzincan Üniversitesi ve Tübitak iş birliği ile oluşturulan Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi doğu bölgesinin tek doğa tarihi müzesi konumundadır. Türkiye’de doğa bilimlerine ve doğanın korunmasına verdiği üstün hizmetler sonucu bu müzenin Ali Demirsoy’un doğum yeri ola Kemaliye ilçesine açılması kararlaştırılmıştır. Projesinin temelleri 7 yıl önce atılan müzenin ismi 2009 yılında Prof.Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi olarak belirlenmiştir.Müzenin amaçları; (1) ‘Doğal varlıklarımızı bir bilimsel müze anlayışında küçük ölçekli de olsa yörede, eğitim okullarında ve turistlik amaçla tanıtma ve koruma, (2) Kurulaması planlanan “Ulusal Tabiat Tarihi Müzesi’ne örnek sağlamaya başlama ve (3) “Doğa tarih ve doğanın korunması” kavramları hakkında toplumun bilinçlenmesi için yerel müzelerin açılmasının teşvik edilmesidir’olarak belirlenmiştir. 38 bilim insanının çabaları ve çalışmaları sonucunda müzenin koleksiyonları oluşturulmaya başlanmıştır. 800 civarı bitki türü, yüzlerce su ürünü, 2 bin civarı böcek türü, paleontolojik, mineralojik ve tıbbı jeoloji örneklerinin bulunduğu müzede ayrıca tam bir fil iskeleti de bulunmaktadır.Müzede ayrıca 2005 den itibaren Kemaliye Doğa Okulu faaliyetleri de yürütülmektedir. Bu okul kapsamında gençlere Hacettepe ve Erzincan Üniversiteleri ile Tübitak desteğiyle uygulamalı doğa eğitimi verilmektedir.
Üniversite bünyesinde kurulan bir diğer müze de İstanbul Üniversitesi Jeoloji Müzesidir. 1915 de Jeoloji Enstitüsüsün kurulması ile beraber ilk koleksiyonlar oluşturulmaya başlandı. Bu ilk koleksiyonlar fosiller, mineraller, kayaçlar ve 2. Adbülhamid’e ait kadife kutuda saklanan mineraller ve jeoloji kitaplarından oluşuyordu. 1942 de meydana gelen bir yangın esnasında bu koleksiyonların hepsi yandıysa da 1946 yılında tekrar çalışmalar başlatıldı ve özellikle yurtdışından getirilen örnekler ile koleksiyonlar tekrar oluşturulmaya başlandı. 1990 yılına kadar Beyazıt’taki Fen Fakültesinde yer alan müze jeoloji bölümünün Avcılar’a taşınmasından dolayı uzun süre kullanılamamıştır.
1999 yılına tekrar başlatılan çalışmalarla müzeye yeni bir yer ayarlanmıştır ve 2005 yılında tekrar hizmete açılan müze 2012 yılında özelmüze olarak tescil edilmiştir. Müze büyük teşhir salonu, özel koleksiyonlar odası, gösterim salonu, laboratuvar ve arşiv bölümlerinden oluşmaktadır. Müzenin koleksiyonlarını; iz fosiller, bitki fosilleri, omurgalı ve omurgasız fosilleri (mikro ve makro), mineraller, kayaçlar, kömür örnekleri ve değişik jeolojik oluşumlar oluşturmaktadır.
İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinden de bir doğa tarihi müzesi kurulmuştur. Türk jeolojisinin babası olarak bilinen Prof. Dr. İhsan Ketin’in isminin verildiği müze maden fakültesinin 4. Katında yer almaktadır. Müzede; İstanbul omurgasız fosilleri, Zonguldak fosil florası, içinde Archeopterix ‘in de yer aldığı ve çeşitli fosiller içeren Solnhofen fosil faunası ile Ege bölgesine ait bitki ve balık fosillerinden oluşan koleksiyonlar, Hipparion zonu (soyu tükenmiş üç tırnaklı at) olarak bilinen ve Küçükçekmece, Bakırköy, Rami civarından 1930 lu yıllarda toplanan Hamit Nafiz Pamir ve Malik Sayar koleksiyonuna ait çeşitli memeli hayvanların fosilleri ve Kızıldeniz, Kaş ve Marmaris bölgelerinin Gastropoda, Bivalvia, Echinodermata ve kırmızı alglere ait birçok örnek sergilenmektedir. Müzede ayrıca Darwin sergisi de vardır.
Bu müzelerin yanında arkeoloji müzelerinin bazılarında doğa tarihi bölümleri de bulunmaktadır. Bunların başında Anadolu Medeniyetleri Müzesi gelmektedir.Müze Sinap formasyonu olarak bilinen Ankara ve çevresinin fosil yataklarından gelen fosilleri sergileyerek
Ankara’nın doğa tarihini tanıtmaktadır. Miyosen dönem ile tarihlendirilen bu formasyondan ele geçen at, kemirgen, domuz, etçil, zürafa, fil, gergedan ve kaplumbağa fosilleri müzede sergilenmektedir. Bu bölümde sergilenen en önemli obje 10 milyon yıl önce Ankara’daki ormanlarda yaşamış olan bir primat olan ve Türkiye’ye özgü bir cins olan Ankarapithecus meteai fosilidir.Fosil primat örneği barındırması nedeniyle yine önemli bir doğa tarihi bölümüne sahip bir diğer müze de Çankırı müzesidir. 8 milyon yıl ile tarihlendirilen Çorakyerler fosil lokalitesinden ele geçen; gergedan, domuz, zürafa, at ve etçil hayvanlara ait fosillerin yanından hominoid olarak adlandırılan primat grubu üyelerine ait fosiller de bu bölgeden çıkarılmış olup bu müzede sergilenmektedir.Doğa tarihi bölümü olan bir diğer müze ise Muğla müzesidir. 1992 yılında Özlüce Köyü bölgesinde yapılan kazılar sonucu ortaya çıkan bitki ve hayvan fosilleri 1994 yılından itibaren müzede sergilenmektedir.
Kazılarda 9 - 5 milyon yıl önce yaşamış olan zürafagiller, boynuzlugiller, gergedangiller, hortumlu memeliler, domuzgiller, atgiller ve etçilere ait fosiller ile çok sayıda bitki fosilleri bulunmuştur ve bunların bir bölümü sergilenmektedir.Kırklareli müzesi de bünyesinde oluşturduğu ‘Kültür ve Tabiat Salonunda’, bazılarının nesli tükenmiş veya tükenmekte olan 76 türden 102 adet canlıya ait doldurulmuş örnekleri sergiler.Antalya müzesinde de Tabiat Tarihi ve Prehistorya Salonu içerisinde üç vitrin içerisinde fosiller sergilenmektedir. Bu vitrinlerde; kafadan ayaklılar, karından ayaklılar, yassı solungaçlılar, delikliler, kolsuayaklılar, derisi dikenliler, mercanlar, bitkiler ve balık fosilleri sergilenmektedir.
Hazırlayan: Ahmet İhsan Aytek
Kaynaklar:
- Birkx, J.H. (ed).2006. Encyclopedia of Anthropology. Sage Publications.
- Demirsoy, A. 2000. Kalıtım ve Evrim(11.baskı). Meteksan Matbaacılık.
- Günergün, F. 2010. Mektebi Tıbbıyei Şahane’nin 1870’li Yılların Başındaki Doğa Tarihi Koleksiyonu.
- Çeviri Yazı, Osmanlı Bilimi Araştrmaları338 Xl/ 1-2: 337 -344.
- Gürel, A.O. 2001. Doğa Bilimleri Tarihi. İmge Kitabevi.
- İslamoğlu, Y. 2012. Kemaliye ‘Prof. Dr. Ali DEMİRSOY Doğa Tarihi Müzesi’. Popüler Bilim. Haziran-Temmuz sayısı, 37-40.
- Keleş, V. 2003. Modern Müzecilik ve Türk Müzeciliği. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Cilt 2, Sayı 1-2.
- Millar, D., Millar, I, Millar, J. ve Millar, D. 200. The Cambridge Dictionary of Scientists(second edition). Cambridge University Press.
- http://www.amnh.org/
- http://www.anadolumedeniyetlerimuzesi.gov.tr/
- http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/jeolojik/
- http://www.britannica.com/
- http://www.childrensmuseum.org
- http://www.childrensmuseums.org
- http://www.hands-on-international.net
- http://icom.museum/
- http://www.istanbul.edu.tr/eng/jeoloji/muze/M.htm
- http://www.jeoloji.itu.edu.tr/Icerik.aspx?sid=8819
- http://kemaliyemyo.erzincan.edu.tr/40
- http://www.kulturvarliklari.gov.tr
- http://www.mnhn.fr/
- http://www.mnh.si.edu/
- http://www.mta.gov.tr
- http://www.naturkundemuseum-berlin.de
- http://www.nhm.ac.uk
- http://www.nhm-wien.ac.at
- http://www.stratigraphy.com
- http://www.tabiattarihi.ege.edu.tr
- http://www.wikipedia.org/
Paleontoloji / Antropoloji / Evrim Haberleri
-
Fas’ta Hançer Biçimli Dişleri Olan Deniz Sürüngeni Keşfedildi
-
12 Milyon Yıllık Salyangoz Kabuğunda Canlı Renkler Bulundu
-
ABD’de 65 Milyon Yıllık Yeni Bir Köpekbalığı Türü Keşfedildi
-
Charles Darwin'in Kütüphanesinin Tamamı Online Olarak Erişime Açıldı
-
İngiltere’de 200 Milyon Yıllık Uçan Sürüngen Fosili Keşfedildi
-
Yeni Dinozor Türü, T. rex’in Bilinen En Yakın Akrabası Olabilir
-
Sahte “İnsan-Maymun” Fosilinin Yüzü Canlandırıldı
-
Böcek kanatlarının solungaçlardan evrimleştiğine dair yeni kanıtlar
-
Orta Çağ’da Yaşamış Cüce Bir Adamın Yüzü Canlandırıldı
-
Neandertaller Bizim Gibi Konuşabiliyor muydu?
-
İngiltere’de 150 Milyon Yıllık ‘Deniz Canavarı’ Bulundu
-
Hayvan Fosillerini Koruyan Koşullar İlk Ne Zaman Oluştu?
-
Şimdiye Kadar Bilinen Tek İnsan Melezi Denny Kimdi?
-
ABD’de Jura Dönemine Ait Nadir Fosiller Bulundu
-
T.rex’in İlkel Kuzenleri, Dinozor Çağının Sonuna Işık Tutuyor