Ülkemizde Nesli Tükenmekte Olan veya Tükenen Kuş Türleri Nelerdir ?
Ülkemizde nesli tehlike altında bulunan kuş türlerinin yok olmaması için neler yapılabilir. Nasıl önlemler alınabilir?
YILAN KARTALI
(Circaetus gallicus), atmacagiller (Accipitridae) familyasından orta büyüklükte bir kartal türü. Doğanlarlar, çaylaklar ve şahinler gibi gündüzcül bir kuştur.
Sulak alanlara yönelik yogun kurutma çalismalari nedeniyle (özellikle baraj yapimlari) YILAN KARTALI’nin artik ülkemizde yuva kurmadigi anlasilmaktadir.
Tür, 63–68 cm boylarında ve 185–195 cm kanat açıklığındadır. 1,7-1,9 kg ağırlığındadırlar. Arazilerde, baskın olan beyaz alt kısımları ve grimsi-kahverengi olan üst taraflarıyla farkedilebilirler. Kuyrukta 3 ila 4 şerit bulunur. Baykuşa benzer yuvarlak başı, parlak sarı gözleri ve açık renk çizgili kanat altı banatlarıyla dikkat çekerler.
Yılan kartalları başarılı uçucudurlar ve diğer akrabalarına oranla havada daha çok zaman geçirirler. 500 metreye kadar yükselir ve süzülürler, avlanmalarını genelde bu şekildeyken, aşağı doğru keskin dalışlarla yaparlar.
Açık ve ekili araziler, kıraç, taşlık çalılık bölgeler ve kurak bölgeler ve bayırlar yaşam alanlarıdır; ancak yuvalarını ağaçlara yaparlar.
Eski dünya kuşlarındandır ve Akdeniz'den Rusya içelerine kadar olan Orta Asya, Asya, Pakistan, Hindistan ve bazı Endonezya adalarında yayılış gösterirler. Kuzeyde bulunanlar kışları sub-Afrika, kuzey ekvatora göç ederler. Orta Asya'da bulunanları ve uzak doğudakiler yerleşiktir.
ALADOGAN, DELICE DOGAN ve BIYIKLI DOGAN
Ala doğan (Falco vespertinus), doğangiller (Falconidae) familyasından bir doğan türü.
Orta-küçük bir doğan olup uzun kanatlıdırlar. Büyüklükleri 28–34 cm, kanat açıklıkları 65–75 cm dir. Erişkin erkek, bütünüyle mavi-gridir, onun kırmızı kuyruğu ve bacaklarının dışında; alt parçaları düzenlice gridir. Dişinin, gri bir arkası ve kanatları, portakal rengi başı ve alt parçaları ve siyah göz çizgisi ve bıyıklarla beyaz bir yüzü vardır. Yavru kuşların aşağısı koyu çizgilerle kahverengi yukarısı kahverengimsi sarıdır ve dişi gibi bir yüz deseni vardır.
Ülkemizde soylari henüz tehlikede olmayan; ancak Arap ülkelerine canli olarak kaçirildiklari için gelecekte popülasyonlari azalma tehlikesinde olan türlerdir.
Bazı ağaçlarla açık ülkenin gündüze ait bir kuşudur, çoğunlukla suya yakındır. Avlamadaki ayırıcı metodları, bayağı kerkenez tarafından paylaşılır. Ana avları, büyük böceklerdir ama aynı zamanda küçük memeliler ve kuşları da alabilirler. Bu doğan, kolonial bir üreyicidir, ekin kargası gibi kargaların yaşlı yuvalarını tekrar kullanırlar. 2-4 yumurta koyarlar.
KARA AKBABA (Aegypius monachus)
Atmacagiller (Accipitridae) familyasından orta büyüklükte bir akbaba türü. Eski Dünya akbabalarındandır ve Yeni Dünya akbabaları ile akraba değildir.
Ülkemizde yasayan en büyük kustur. (Kanat açikligi 2 metreyi geçebilir) Soylari dünya genelinde (Ispanya hariç) tehlikededir; ülkemizde de sayilari çok azalmistir. Genellikle orta yükseklikteki ve yasli agaçlarin (özellikle karaçam) bulundugu ormanlik bölgelerde yasarlar. Ülkemizde Iç Ege, Iç Anadolu ve Dogu Anadolu’nun kuzeyinde görülürler. En yogun popülasyonlarinin bulundugu yer Soguksu Milli Parki’dir (Kizilcahamam / Ankara)
Kara akbaba, oldukça iri bir türdür, bulunduğu familya içindeki en büyük kuştur. 98–100 cm boyunda, 250–295 cm kanat açıklığındadır. Ağırlığı 7 ila 12.5 kg. arasındadır, bu ağırlıkla dünyada uçabilen en ağır kuşlardan biri olma özelliğindedir.
Yüksek dağlarda, geniş ormanlarda yuvalarını yapar, genellikle uçurum kıyılarını tercih eder.
Tüylerinin hepsi koyu renklidir. Kanatlarında olan beyaz şeritlerle kızıl akbabadan ayrılır. Eski dünya akbabası olma özelliğini taşır; başı kel, kanatları iri ve kuyruğu küçüktür. Ayaklar ve bacaklar gridir
KIZIL AKBABA
Kızıl akbaba (Gyps fulvus), atmacagiller (Accipitridae) familyasından irice bir akbaba türü.
Tür, 95–110 cm boyunda, 230-265 kanat açıklığındadır. Ağırlığı 6 ila 10 kg. arasındadır. Kel başları, geniş kanatlarıyla ve kısa kuyruklarıyla tipik Eski Dünya akbabaları görünümündedirler. Beyaz yakalı bir boğazı ve renkli bir gagası vardır. Vücudun diğer tüyleri ve kanatlar koyu renkli tüylerle kaplıdır.
Diğer akbabalar gibi leş yiyerek beslenirler. Çoğunlukla açık arazilerdeki ölü hayvanları sürüler halinde bulup yerler. Beslenirken homurtular ve ıslık gibi sesler çıkarırlar.
Yuvalarını uçurum kenarlarına, sarp yerlere yaparlar. Genellikle tek yumurta yumurtlar ve üzerinde kuluçkaya yatarlar.
Tür, Avrupa'nın, kuzey Afrika'nın ve Asya'nın sarp kayalık ve uçurumlarında bulunur. Çoğunlukla yerleşik yaşayan kuşlardır.
Kara akbabadan biraz daha küçüktür. Ülkemizde sayilari en hizli azalan türlerden biridir. Akdeniz havzasindaki pekçok ülkede soyu tükenmistir; ülkemiz son siginaklarindan birisidir. Özellikle kaya duvarlarinin ve hayvanciligin yaygin oldugu açik alanlarda yuva kurarlar. Yüksek daglar, bozkirlar ve makilerde görülürler. Ülkemizde Toros ve Ilgaz daglarinda, Çoruh ve Dicle vadilerinde, yanisira Ankara ve Eskisehir’in engebeli bölgelerinde yasarlar.
KÜÇÜK AKBABA
Diğer bir adıda Mısır akbabası (Neopron percnopterus) (Küçük Akbaba), atmacagiller (Accipitridae) familyasından Neophron cinsinin tek türü olan Türkiye ve Avrupa'daki en küçük akbabadır. 60–70 cm boyunda, 155–180 cm kanat açıklığındadır. Gövdesi ve kanat örtüleri beyaz, kanat telekleri siyahtır. Leşlerin diğer akbabalardan kalan kısmı ile çöplük ve mezbahalardaki atıklarla beslenir.
1950li yillara kadar tüm Türkiye’de yasiyorlardi; günümüzde Bati Anadolu ve Trakya’da tamamen yok oldular, diger bölgelerde az sayida bulunuyorlar. Dik kanyonlardaki kayalarin arasina yuva kurarlar.
1960 ve 2010 yılları arasında yarıdan fazlası yok olan Mısır Akbabası IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) tarafından "tehlike altında" (endangered) statüsüne alınmıştır. Dünya Kuşları Koruma Birliği'ne (Birdlife International) göre Türkiye, bu türün Avrupa popülasyonunun yarısını barındırmaktadır. Ankara'nın Beypazarı ilçesi, türün en önemli üreme ve beslenme alanıdır. Beypazarlılar Mısır Akbabası'nı "Beypazarı Martısı" olarak adlandırmaktadırlar.
TURAÇ (Francolinus francolinus )
Tüm Avrupa ülkelerinde nesli tükenen kuşlardan en göze çarpan tüylere sahip olan Turaç, Kıbrıs’ta yaşamakta olan kuşlardandır. Keklikten biraz irice güzel bir kuştur. Erkek ve dişisinde farklılıklar görülmektedir. Erkek Turaç genelde yer yer beyaz ama ağırlıklı olarak siyah renkte yanaklara, parlak kestane renkli bir gerdana, ve beyaz noktalı bir böğüre sahiptir. Sırtı ve kanatları altın kahverengi benekli olan, uca yakın kısmı sarımsı kahverengi parlaklıkta bantlı ve uç kısmı solgun bir renge, ince beyaz çizgileri bulunan siyah bir kuyruğa sahiptir. Dişi Turaç; üst tüyleri, kanatları ve kuyruğunun görünüşü itibariyle erkek Turaç’a’ benzemesine rağmen, erkeğin sırtının alt kısmındaki siyah renkler, dişide yerini kahverengi benekler ve kahverengi çizgilere bırakır ve ayrıca dişilerin kuyruklarının daha geniş olduğu görülür. Boyu 35 cm’ dir. Ötüşü uzaklardan duyulur. Flüte benzer sesle öter. Çok sıkıştığı zaman dikine havalanır ve kanat gererek kısa kanat vuruşları ile süzülür. Turaç da diğerleri gibi uçmaktan çok yürümeyi yeğler.Bu kuşların yetiştiği doğal ortam Kıbrıs’ın güney batısı ve Karpaz yarımadasıyla sınırlıdır. Son zamanlarda bu alan genişlemektedir. Bu kuşlar genelde güney batıda bulunan kıyısal kesimlerde ve 20 km’ ye kadar iç arazilerde bulunur. Turaç’ ın işlenmiş ekinlere iyi adapte olduğu gözlemlenmektedir. Ekinler uzun olduğu için kuşlara sığınak görevi görürler, ayni zamanda ekinlerin aşağısındaki açıklık kuşlar için kolay yolculuk ve uygun bir kaçış rotası imkanını sunmaktadır. Yurdumuz dışında Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan, İran, Pakistan ve Batı Hindistan’da yaşar.
Afrika dışında bir sahaya sahip olan az sayıda Francolinus türünden biridir. 8-18 beyaz-lekeli soluk kahverengi yeşilimsi yumurtayı koyduğu yalın bir yer kazımasında yuva yapar. Bitki ve böceklerden oluşan geniş bir yiyeceği vardır. Çil keklik-boyutlarındaki erkek, çoğunlukla siyahtır, arkada ve böğürlerde beyaz lekeler vardır. Bacaklar kırmızıdır. Kestane rengi bir boyun yakası, beyaz yanak yamaları ve kahverengi kanatları vardır. Dişi, çoğunlukla kahverengidir ama boyun arkası kestane rengidir.
Erkek ve dişisinde farklılıklar görülmektedir. Erkek Turaç genelde yer yer beyaz ama ağırlıklı olarak siyah renkte yanaklara, parlak kestane renkli bir gerdana, ve beyaz noktalı bir böğüre sahiptir. Sırtı ve kanatları altın kahverengi benekli olan, uca yakın kısmı sarımsı kahverengi parlaklıkta bantlı ve uç kısmı solgun bir renge, ince beyaz çizgileri bulunan siyah bir kuyruğa sahiptir. Dişi Turaç; üst tüyleri, kanatları ve kuyruğunun görünüşü itibarıyla erkek Turaç'a' benzemesine rağmen, erkeğin sırtının alt kısmındaki siyah renkler, dişide yerini kahverengi benekler ve kahverengi çizgilere bırakır ve ayrıca dişilerin kuyruklarının daha geniş olduğu görülür. Boyu 35 cm.'dir. Ötüşü uzaklardan duyulur. Flüte benzer sesle öter. Çok sıkıştığı zaman dikine havalanır ve kanat gererek kısa kanat vuruşları ile süzülür. Turaç da diğerleri gibi uçmaktan çok yürümeyi yeğler.
Bu kuşların yetiştiği doğal ortam Kıbrıs'ın güney batısı ve Karpaz yarımadasıyla sınırlı görünsede, Hindistan yarımadası, Çin, Kuzey Afrika, hatta Pasifik'te Hawaii adalarında da görülür. Farklı coğrafyalarda, renk kombinasyonunda farklılıklar görülür. Örneğin Hawaii'de siyah iken, Hindistan'da gri ağırlıklıdır.
SAKA ( Carduelis carduelis)
Günümüzde avlanması, yakalanması ve bulundurulması yasaklanmış olan bu ötücü göçmen kuşlar yasaklanmadan önceki yıllarda “ağ tuzakları” kurularak yakalanıyordu. Günümüzde Saka, nesli tükenen ve koruma altında olan kuşlar bir ilişki olmaması gerekir. Zaten kuşçuların çoğu da floryanın fiziksel özellikleriyle iyi veya kötü ötümlü olması arasında bir bağlantı olmadığı düşüncesindedir.
Erişkinlerde gaga dibinden gözün arka ucuna kadar yayılan kırmızılığı yalnız gaga ile göz arasındaki koyu esmer bir bant keser. Gözün gerisindeki yanları beyaz, tepe ve boyun yanları siyahtır. Kanatların ortası boyunca, gövdeye doğru sarı renkli geniş bir bant uzanır. Kanatların beyaz lekeli arka kenarları dışında kalan öbür bölümleri siyah, sırt kahverengi, kuyruksokumu beyazımsıdır. Siyah kuyruk tüylerinin uçlarında da beyaz lekeler bulunur. Gençlerde kanat ve kuyruk tüyleri erişkinlerinki gibidir. Ama öbür bölümler grimsi kahverengi ve koyu çizgilidir. Yerli sakaların uzunluğu 12–13 cm, kasım sakalarının (Sibirya sakası olarak da bilinir) uzunluğu 15 cm ve kömürcü sakalarının uzunluğu ise 11 cm civarındadır.
Sakakuşunun adının kökeni ilginçtir. Parlak renkleri, güzel ötüşü ve kafeste kolay beslenebilmesi sebebiyle sakakuşunun çok eski dönemlerden beri kafeste beslendiği bilinmektedir. Doğada sakakuşunun yuva yapmak ya da besin elde etmek için küçük dalları iki ayağı ile tünediği zemine kıstırıp kendine doğru çekebildiği gözlenmektedir. Ortaçağda sakakuşunun bu özelliğinin keşfedildiği ve bunun bir seyir haline getirildiği bilinmektedir. Kafeste beslenen sakanın içme suyu küçük bir kap içine konarak kap tüneğe bağlandıktan sonra kafesin dışına sarkıtılmaktadır. Sakakuşu susayınca doğal yeteneğini kullanarak su kabinin ipini ayaklarıyla çekip kabı tünek hizasına getirmekte ve suyu içmektedir. Bu özelliği sakakuşunun sakalık, yani su satıcılığı mesleğinin adıyla anılmasına yol açmıştır
En iri saka kuşu Carduelis carduelis major/Sibirya sakasıdır.Major sakalar soğuğa en dayanıklı saka türleri olmakla beraber neme en hassas saka türüdür.Türkiye'de görülen, geçim yapan Kasım sakaları olarak bilinen kuşlar C.c.major/Sibirya sakaları değildir.Türkiye'de görülen sakalar batıda C.c.niediecki,doğuda ise C.c.brevirostris alttür sakalardır.
En ufak saka türü ise Carduelis carduelis tschusii ve Carduelis carduelis parva türleridir.Sicilya,Korsika,Elba,Sardunya adalarında görülen ufak yapılı C.c.tschusii türü saka türleri içinde en güzel ötüme sahip olan saka türüdür.
Major sakalara oranla soğuğu sevmeyen bu türler neme karşın majorlere oranla çok daha dirençlidirler.
FLORYA ( Carduelis chloris )
Günümüzde, Florya, nesli tükenen ve koruma altında olan kuşlar olması sebebiyle yakalanması ve avlanması yasak olan hayvanlar kategorisine girmektedir. Para ve hapis cezası vardır. Florya’ da da belli bir fiziksel varyasyon vardır. Normalde floryanın tüyleri yeşil- sarı ağırlıklı olurken bazı kuşlar daha çok gri-kahverengiye çalar. Bunlara “karadamar” denir.
SAH KARTAL
Şah kartal (Aquila heliaca), atmacagiller (Accipitridae) familyasından bir kartal türü.
Kaya kartalına çok benzerler, ama biraz daha küçüktürler ve onlar kadar güçlü değildirler. Boyları 80 cm, kanat açıklıkları 200 cmdir.
Yuva başka ağaçlarla kuşatılmamış bir ağaca yapılır ve burdan çevreyi görebilirler. Yuva ağaç dalları, ot ve tüylerle döşenir. Mart veya Nisan'da dişiler, iki veya üç yumurta bırakırlar. 45 gün sonra yavrular yumurtadan çıkarlar. Çoğunlukla bir sincap türü olan susliks ile beslenir ve ayrıca diğer kemirgenleri, ağaçsansarlarını, tilkileri ve kuşlarıda tüketebilirler.
Güney doğu avrupa, batı ve orta asyada dağılım gösterirler. Göçmendirler. Kışı Hindistan, Çin ve Afrika'da geçirirler. Avrupa'da soyu tükenme tehlikesindedir. Daha önce yayılış alanlarından olan Macaristan ve Avusturya'nın büyük kısmında artık görülmemektedirler. Macaristan'da yuva yapan nüfus 70-80 çift kadardır. Küçük ormanları tercih ederler. Diğer kartallardan farklı olarak dağlar, büyük ormanlar ve ağaçsız bozkırlarda yaşayamazlar.
Soylari dünya genelinde (Macaristan hariç) çok ciddi tehlikededir. Ülkemizde Iç Anadolu, Iç Bati Akdeniz ve Dogu Anadolu’da, çevresinde genis bozkirlarin bulundugu ormanlarda görülürler.
AKKUYRUKLU KARTAL
Türkiye’de tümüyle yok olmak üzeredir; en fazla 15 çift kaldigi tahmin edilmektedir. Çevresinde dogal orman bulunan sulak bölgelerde yasarlar. Ülkemizde Igneada, Nallihan, Akdag ve Göller Bölgesi’nde görülürler. Kanat açikliklari 2 metreyi asabilir; kartallarin en kalin gövdelisidir. Beyaz kuyrugu, kalin boynu ve genis kanatlariyla diger türlerden ayrilirlar.
YESIL ARIKUŞU (Merops persicus)
Yeşil arı kuşu ya da Mavi yanaklı arı kuşu (Merops persicus), arı kuşugiller (Meropidae) familyasına ait bir kuş türüdür.
Bu tür, diğer arı kuşugiller gibi zengince renkli, ince bir kuştur. Baskın olarak yeşil renklidirler. Yüzünün yanları mavi olup, göz çizgisi siyahtır. Gaga siyahtır. Sarı ve kahverengi boğazları vardır. Büyüklükleri 24–26 cm kadardır. Eşeyler benzerdir.
Akasya gibi birkaç ağaçla alt tropikal yarıçölde görülen bir kuştur. Açık ormanlık bölgelerde veya otlaklarda kışlarlar. İsmindende anlaşıldığı gibi en çok arılarla beslenirler, yanı sıra böcekleride yerler. Diğer böcekler arasından daha çok yusufçukları tercih ederler. Toplu halde yaşarlar. Kumsal kenarlarında yaptıkları yuvaya 4-8 tane küre gibi beyaz yumurta bırakılır. Hem erkek hem de dişi yumurtalara bakar. Ötüşü avrupa arı kuşuna benzer.
Yari çöl, çöl, yariçöllerdeki nehir kenarlarinda, çaliliklarda ve kum yamaçlarinda yasarlar. Ülkemizde Güneydogu Anadolu bölgesi ve Igdir ovasinda çok az sayida kalmislardir. Sayilarinin hizla azalmalarinin temel nedeni barajlardir. Isminden de anlasilacagi üzere yesil renklidirler. Sürmesi siyah ve kalin, gidisi sari, bogazi
kizil, gagasi ve kuyruk telleri uzundur.
TOY (Otis tarda)
Toy (Otis tarda), toygiller (Otididae) familyasından çok ürkek bir kuş türü. Türkiye'nin en büyük kuş türü olan toy, aynı zamanda dünyada en büyük uçabilen kuşlardan biridir.
Erkek toyların kanat açıklığı 260 cm uzunluğa, ağırlıkları ise 18 kg'a ulaşabilir. Dişi toylar bu ölçülerin ancak yarısına varırlar ve en fazla 8 kg ağırlığına ulaşırlar.
Toylar kahverengi lekeli, iri bacaklı büyük kuşlardır. Yetişkin erkeklerin tüylerden oluşan bir sakalları vardır.
Toylar Moğolistan'dan İspanya'ya kadar varan geniş bir coğrafyada yaygın olsalar da, yaşadıkları küçük bölgeler birbirinden kopuk şekildedir. Çoğu ülkelerde soyları çoktan tükenmiştir ve günümüzde bulundukları ülkelerde soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Toy, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de "yolunacak kaz" olarak görülmekte ve eli tüfeklilerin boy hedefi haline gelmektedir.
20 kiloya yaklasan agirligi ve devasa boyuyla Türkiye’de yasayan en büyük kus türüdür. Bati, Orta ve Dogu Anadolu’daki bozkirlar ve kuru tarim alanlarinda yasarlar. Avcilik, asiri otlatma, kimyasal gübre kullanimi ve tarim alanlarinin genislemesi sonucunda ülkemizde sayilari çok azalmistir. Ciddi önlemler alinmadigi taktirde on yil içinde ülkemizde tamamen yok olacaklari tahmin edilmektedir.
KELAYNAK (Geronticus eremita)
Kelaynak (Geronticus eremita), kayalık veya yarı çöl kurak yaşam alanlarında bulunan iri yapılı, suda veya çamurda yürüyen ince uzun kıvrık gagalı, 70–80 cm uzunluğunda, 120–135 cm kanat genişliğinde bir kuş türü.
Tüysüz kırmızı bir yüz ve kafa ile uzun kıvrık kırmızı bir gagaya sahiptir. İri, parlak, cilalı, siyah kuşlardır. Başlarında tüy olmaması nedeniyle kelaynak adı almışlardır. İlk yumurtadan çıktıklarında yavrunun kafası ve boğazı tüylüdür. Yaşları ilerledikçe bu tüyler yok olur. Siyah tüyleri güneş ışığının farklı açılarında parlak yeşil, kavuniçi ve mor rengini alır. Uçuşları insanı hayrete düşürecek kadar güzel ve zariftir. Kelaynaklar çok sosyaldir, sabahın erken saatlerinde 10–15 km uzaklıktaki beslenme alanlarına gruplar halinde giderler. Uzun ve kıvrık gagalarıyla yiyeceklerini ararlar. Yuvalarını yapma dönemi Şubat-Mart aylarıdır. Yavruları koyu gri renkte olup, yuvada dolaşırken yere düşme tehlikesi yaşarlar. Yumurtadan çıktıktan 2-3 ay sonra palazlanırlar. Erişkin kuşlarla birlikte beslenme alanlarına uçarlar. Kendilerini besleyebilecek duruma gelene kadar anneleri onları 2-3 ay besler. Tek eşli yaşamaları nedeniyle üremeleri çok yavaş olur.Kelaynaklar böceklerden beslenirler.
Kelaynakların yok olmasının birçok sebebi vardır. Bunların başında avcılık ve beslenme sahalarının azalması gelmektedir. 1950 yılında çekirge salgınına karşı yapılan DDT ilaçlaması Birecik'teki kelaynakların hızla yok olmasına yol açmıştır. Kurtulanlar ise ilacın etkisinden birkaç sene yumurta vermemiştir.
Türkiye ve Suriye' deki kelaynakların (Doğu'daki topluluklar) görünüşleri, Fas'daki kelaynaklardan (Batı'daki topluluklar) farklıdır. Bu iki kelaynak topluluğu arasında davranış farklılıkları da vardır. Fas'daki kelaynaklar göç etmezken Birecik ve Suriye'deki kelaynaklar göç eder.
1954 yılında Birecik'te 600 çiftten fazla ve üreyen bir topluluk vardı. DDT ilacının uygulamasından sonra, 1962 yılında Birecik'te toplam 130 çift kelaynak kalmıştı. 1972'ye kadar bunların hiçbiri yumurtlamamıştır. 1973 yılına gelindiğinde ise 26 çift kelaynak kalmıştı. 1982 yılında ise sadece 17 tane kuş Afrika'dan geri dönmüş ve 6 çift doğal ortamında üremiştir.
1990 yılından sonra, Birecik'te yarı yabani kuşlar üreme dönemine hazırlık için Şubat-Mart aylarında kafeslerinden çıkarılır ve göç zamanına doğru Temmuz-Ağustos tekrar kafeslerine alınırlar. Bu dönem içerisinde kuşlar doğal ortamlarında serbestçe uçup, üreyebilirler. Üreme istasyonunun içindeki kayalıklar ve tahta yuvalarda üreyen kelaynaklara günde iki defa yem verilir. Kuşlar aynı zamanda Fırat'ın kenarındaki sahalara gidip beslenebilirler.
Bilimsel arastirmalara ragmen eski dağiliş bölgelerinde hiçbir canli birey bulunamamistir. Baska bir deyisle serbest dogada soylarinin tükenmis oldugu düsünülmektedir. Dünyada sadece ülkemizde (Birecik / Urfa) ve Fas’da koruma altinda az sayida bulunmaktadirlar.
Çevre ve Orman Bakanlığı'yla, Doğa Derneği tarafından Kelaynaklarla ilgili eğitim projesi uygulanmaktadır. Projeyle, kelaynakların tanıtımına katkı sağlamak ve bölgeye daha çok ziyaretçinin gelmesi hedeflenmektedir. Doğa Derneği tarafından görevlendirilen Turan Çetin ,kelaynakların doğal yaşamları hakkında gözlem yapmakta ve veri alt yapısı oluşturmaktadır. Günümüzde 83 kelaynak olmakla beraber 13 tane yavru bulunmaktadır.Ve Birecik'teki kelaynakların sağlık durumları da iyidir.
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar