Uveit nedir? Ne yapabiliriz ?
Uveitlerin son derece komplike ve uzmanlık gerektiren bir hastalık grubu olduğunu belirten Dünyagöz Maltepe Hastanesi’nden Op Dr. Füsun Uzunoğlu, günümüzde uveitli hastalarda tedavi başarısının doğru ve zamanında yapıldığında %80 gibi oranlara ulaştığını söyledi.
Uveitin, gözün uvea tabakasının enflamatuar hastalığı olduğunu belirten Op Dr. Füsun Uzunoğlu, gözün, kendi dokularına karşı bir bağışıklık reaksiyonu oluşturduğunu ifade etti. Op Dr. Uzunoğlu, “ Bu reaksiyon gözün ön segment adını alan bölgesinde ise “anterior uveit, iritis, iridosiklit” olarak isimlendirilirken, gözün retinasını astarlayan “ koroid ” adlı vasküler tabakayı tutarsa “ arka uveit, koroidit, koryo- retinit ”olarak isimlendirilir. Bir de intermedier uveit, vitritis ya da pars planit adını alan, ara bölgede kalan, tanısı daha zor olan uveitler vardır. Gözün tüm bölümleri hastalanırsa “panuveit” adını alır. Post operatif ve travmatik uveitler, maskeli sendromlar, örneğin bir göz içi tümörü veya göz içi yabancı cisimleri de uveite neden olabilir diğer uveitlerden ayırt edilmelidir.” diye konuştu.
Uveitlerin etiolojik nedene göre de enfeksiyöz- non enfeksiyöz olarak sınıflandıklarını belirten Dr. Uzunoğlu, oto immün hastalıklarda yüksek doz steroid ve immun supresif- immünmodülatör ilaçlar kullanıldığını, gözde de durumun farklı olmadığını kaydetti. Dr. Uzunoğlu, enfeksiyöz hastalıkların tanımlanmasının hem hastanın ilerideki yaşam kalitesi açısından, hem de tedavinin prognozu açısından önem taşıdığının altını çizdi.
Enfeksiyöz üveitler söz konusu olduğunda, parazitler (toksoplazma, toksokara, daha nadir olmak üzere barsak parazitleri, kist hidatik gibi), bakteriler, tüberküloz, sifilis, gonore, lyme hastalığı, viral üveitler, herpes, zona, sitomegalovirüs ve HIV gibi hastalıkların en başta akla gelmesi gerektiğini belirten Dr. Uzunoğlu, “Non enfeksiyöz üveitler arasında ise, behçet hastalığı, ankilozan spondilit, enflamatuar barsak hastalığı, romatoid artrit, multipl skleroz, sarkoidoz, kollagenozlar, wegener granulomatozu, vogt – koyanagi -Harada ve yalnızca gözde sınırlı olan çok sayıda başka hastalık karşımıza çıkabilir. ” diye konuştu.
Uveitlerin son derece komplike ve uzmanlık gerektiren bir hastalık grubu olduğunu söyleyen Dr. Uzunoğlu şu bilgileri verdi: “Yeni sendromlar tanımlanmakta, immünsupresif ve steroid kullanımında dozaj ve yan etkiler büyük önem taşımaktadır. Hastanın eğitimi ve farkındalık yaratılması çok önemlidir. Lokal tedavilere ek olarak verilen bu ilaçlar, düşük dozda verilmesi durumunda hastalığın ilerlemesine neden olurken, aşırı yüksek dozda verildiğinde ise yan etkilere neden olacaktır. Kombinasyon tedavilerine alışık olunması gereklidir.”
Uvea uzmanlarının genellikle romatoloji, cilt hastalıkları, göğüs hastalıkları ve nöroloji uzmanlarıyla hastalarını konsulte ettiklerini belirten Dr. Uzunoğlu, uveitin gözün hangi bölgesinde yerleştiği, şiddeti, sıklığı, granulomatöz – non granulomatöz oluşu, ve fundus görüntüsünün hekimlerin en büyük yol göstericisi olduğunu ve uvea uzmanının, hastaları tetkik için yönlendirirken belirli laboratuvar testlerini değil, ön tanıyı destekleyecek testleri seçtiğini belirtti. Dr. Uzunoğlu, “Bu nedenle genellikle araştırma yapıldıktan ve tanı konulduktan sonra konsültasyon istenir. Böylece hastaya oldukça fazla zaman kazandırılmış ve tedaviye hemen başlanabildiği için de görme korunmuş olur.” diye konuştu.
Tedavide hastalığın etiyolojik tanısının yönlendirici olduğunu belirten Dr. Uzunoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bazı durumlarda topikal steroidler ve midriyatik-sikloplejikler kullanılmakta, bazı durumlarda ise sistemik tedavi eklenmekte, gerektiğinde perioküler ve intraviteal enjeksiyonlar uygulanmaktadır. Burada ilaçların oküler ve sistemik yan etkilerinin iyi bilinmesi, immünsupresif ve steroid kullanımında rutin taramaların düzenli olarak yapılması morbidite açısından büyük önem taşır. Ayrıca hem hastalığın hem de kullanılan ilaçların gözdeki katarakt, glokom, viral-bakteriyel enfeksiyonlar açısından tetikleyici etkisinin yakından takibi de aynı derecede önem taşır.”
Tedavi başarısız olduğunda, ya da hasta geç başvurduğunda, hastalığın kendisi ya da komplikasyonlarının (katarakt, glokom, retina dekolmanı gibi ) görme kaybına yol açabileceğini bildiren Dr. Uzunoğlu, “Günümüzde uveitli hastalarda tedavi başarısı doğru ve zamanında yapıldığında %80 gibi oranlara ulaşmış, etiyolojik tanı oranları ise uvea kliniklerinde ve deneyimli bir uzmanın kontrolünda % 90’lara kadar yükselmilştir. Bu rakamlara bakıldığında uveitten oluşan görme kaybı rahatlıkla önlenebilir görme kaybı olarak tanımlanabilir. Bir çok hastada bulguların asemptomatik seyretmesi ve hastadaki sistemik ve gözle ilgili küçük ayrıntıların atlanmamasının gerekliliği, uvea konsültasyonunun önemini daha da arttırmaktadır.” diye konuştu.
http://www.medical-tribune.com.tr
Biyolojik Gelişmeler
-
Avustralya fosili, fotosentezin en az 1,75 milyar yıl önce evrimleştiğini öne sürüyor
-
Böcek kanatlarının solungaçlardan evrimleştiğine dair yeni kanıtlar
-
Denizyıldızının Başı Neresi? Tahmininiz Büyük İhtimalle Yanlış
-
Biyoloji bölümü seçenler ve biyolojiye ilgi duyanlar için bazı öneriler
-
Canlıların Gizemli Dünyasını Keşfetmek: Biyologların Gözüyle Doğa, Genetik ve Evrim
-
Biyolojik ve Kimyasal Silahlar Ne Zamandan Beri Var?
-
Filler Gerçekten ‘Asla Unutmaz’ mı?
-
Sibirya’da Bulunan Ayı Mumyası, Mağara Ayısı Değilmiş
-
California Bilimler Akademisi Bilim adamları 2022'de 146 yeni tür tanımladı
-
Yapay zeka hücre hareketini mikroskop altında analiz edebiliyor.
-
Ağaçlardan Önce Yeryüzünde Devasa Mantarlar Vardı
-
Biyoloji Terimleri Sözlüğü Yayımlandı
-
Avcı-Toplayıcılıktan Tarıma Geçiş Tam Olarak Nasıl Gerçekleşti?
-
Kök Hücre Nedir?
-
Tat hücreleri hayvanın yiyecek arama stratejisini nasıl kontrol edebilir?