Zeka geni anneden mi yoksa babadan mı geçer? X mi yoksa Y mi?
Son günlerde zeka geninin anneden geçtiğiyle alakalı çeşitli yorumlar, paylaşımlar, derlemeler görmüşsünüzdür.
Peki bu yorumlar bilimsel bir gerçeği yansıtıyor mu? Ortaokul fen-biyoloji derslerinden hepimizin hatırlayacağı çok temel bir bilgi ile başlayalım; anneden X, babadan X veya Y kromozomu genetik neslin sonra aktarılması için 22 diğer kromozomla birlikte yeni doğacak bebeği oluşturmak üzere transfer olur. Eğer babadan X kromozomu gelirse bebeğin cinsiyeti kız, Y kromozomu gelirse de bebek erkek olur.
Kromozomlar genetik kütüphanelerimizdir. Yaşarken pek de farkında olmadığımız pek çok biyokimyasal olaydan tutun da dış görünüşümüzü etkileyen pek çok yapısal özelliğe kadar bizi biz yapan özelliklerin tümü kromozomlarımız aracılığı ile aktarılır. Göz rengimizden, boy uzunluğumuza hatta karakterimize etki eden genler iş zekamıza geldiğinde nasıl davranıyor?
İnsan genomu tamamen çözülmese de pek çok genin işlevi tanımlanmıştır. Zeka kavramı da henüz tüm detayları ile netleştirilmese bile genetiğin bu konuda önemli bir faktör olduğu yadsınamaz bir gerçek. Zeka kavramının net olarak ifade edilemediği göz önüne alınırsa aslında zekanın hangi ebeveynden geçtiği sorusu daha da komplike bir hal alıyor.
İngiltere’de Biobank isimli araştırma merkezinde araştırmacılar 240 binden fazla kişinin DNA varyantlarını incelemişlerdir. Yapılan analizde 538 genin entelektüel yeteneklerle ilgili olduğu, insan genomunda da 187 bölgenin düşünme becerileri ile bağlantılı olduğu tespit edilmiştir. Bu genlerin bir kısmının da “daha uzun yaşamak” gibi farklı biyolojik süreçlerde yer aldığı da belirtilmiştir. Buna rağmen bir insanın genetik yapısından zekasını tahmin etmek hala oldukça zor kabul edilmektedir. Bir grup insanda yapılan DNA analizinde insanlar arasındaki zeka farklılılıklarını tahmin etme oranı sadece %7 olarak belirlenmiştir.
Konu daha da detaylandırılacak olursa burada bireylerden ziyade ortalama istatistiklerden bahsedilmektedir. Bir kişinin genetik potansiyelle gelen zekası çocuklukta geçirdiği bir hastalık nedeniyle etkisiz kalabilir veya genetik olarak dezavantajlı diyebileceğimiz bireyler bilişsel yeteneklerini geliştirerek “zeki” sınıfına girebilir. İnsanların genetik yapılarının %99,5 oranında ortak olduğu gerçeğine dayanarak genlerin bir etkisi olduğu ancak sonuca tamamen etki etmediğini ifade edebiliriz. Bununla birlikte zeka testlerinin daha çok okulda öğrenilen bilgi ve yetenekleri ölçtüğü göz önüne alınırsa burada kişinin zekasından çok testlerdeki başarısının ölçüldüğü de söylenebilir.
Araştırmacılar tarafından tespit edilen ilginç bir oran da genetik etkinin yıllar geçtikçe daha da belirginleştiğidir. Yenidoğanda yaklaşık %20 olan bu oran, çocuklukta %40, yetişkinlikte ise %60 olarak ifade edilmektedir. Bu durum çocukların genetik özelliklerine uygun deneyimler arayarak kendilerini geliştirmeleri şeklinde açıklanabilir.
Burada geçen bilgilerin yanı sıra temel olarak zekanın anneden geçtiği hipotezini ifade eden farklı iddialar da bulunmaktadır. Bunlardan biri zekayı etkileyen genlerin daha çok X kromozomu üzerinde olduğu dolayısıyla özellikle erkekte zekanın doğrudan geldiği iddiası. Bir diğeri de mitokondriyal genetik bilgimizin annemizden geçtiği (son zamanlarda öyle olmadığını gösteren yayınlar olsa da) vücutta en çok enerjiye ihtiyaç duyan beynimizin yapısını da annelerimizden aldığımız genetik yapının etkilediği iddiası…
Bu iki iddiaya ortak bir cevap verilecek olursa insan genomu tamamen deşifre olmadan bu iddialara cevap verilemeyeceği. Zekayı etkileyen ebeveynin annenin olma ihtimali genetik faktörlerden olma ihtimalinden ziyade yaşamın ilk yıllarında özbakım ve beslenme ihtiyaçlarını anne aracılığı ile karşılayan bebeğin doğal olarak onu rol model alacağı, sosyal yaşamında da babasına kıyasla annesini taklit etmesinin daha olası olduğu.
Zaten zeka geni tek bir ebeveynden geçiyor olsa idi özellikle aynı cinsiyetteki kardeşler arasında zeka türleri açısından farklılık beklenemezdi. Özellikle taşıdıkları tek X kromozomu annesinden geçen erkek kardeşlerin zeka açısından birebir aynı olmasını bekleyebilirdik. Ancak hepimizin sınırlı bir sosyal çevrede dahi kolaylıkla gözlemleyebileceği gibi böyle bir durum söz konusu değil.
Unutulmamalıdır ki genetik etkinin yanı sıra doğum sonrasında pek çok faktör bireyin zeka gelişimini etkilemektedir. Genetikle temel bir zemin aktarılmakla birlikte yaşamın ilk yıllarında adeta bir sünger gibi olan insan beyni aktif halde tutarak zeka gelişimine katkıda bulunulabilir. Bilişsel yeteneklerde temel olan zekanın genetik geçişinin yanı sıra o alanla ilgili ne kadar çok sinaps yani sinir hücresi bağlantısı yapıldığıdır. Bunu arttıran da sürekli yeni bir şeyler öğrenme arzusudur.
Genetik Haberleri
-
Son Neandertal’in DNA’sı: 50.000 Yıllık İzolasyon ve Soy İçi Üreme
-
52.000 Yıllık Donmuş Mamut Derisinden Antik DNA Elde Edildi
-
Bu Toplu Mezar, Avrupa Genomunun Oluşumunu Aydınlatıyor
-
Tiny TnpB: Bitkiler için yeni nesil genom düzenleme aracı tanıtıldı
-
Bize Miras Kalan Neandertal DNA’sı, Otizm Duyarlılığını Etkiliyor
-
Papua Yeni Gine Yerlilerinin Genetik Adaptasyonları Keşfediliyor
-
Neolitik Dönemde Y Kromozomu Çeşitliliği Neden Azaldı?
-
Antik DNA ile Avarların Sosyal Yaşamı Ortaya Çıkıyor
-
Allopatrik türleşme nedir ? Nasıl Gelişir ?
-
Maryland’teki “Kölelerin” Yaşayan 42.000 Akrabası Bulundu
-
Araştırmacılar kediler, yunuslar, kuşlar ve düzinelerce başka hayvanın genom haritasını çıkarıyor
-
Kolombiya'da nadir görülen bir kuş türünde "gynandromorphy" gözlemlendi
-
Kurumaya dayanıklı bitkiler için genom veritabanı yayınlandı
-
En son DNA barkodlama teknolojisiyle İsrail'in tatlı su balık türleri listesinin yeniden gözden geçirilmesi
-
İnsanların Daha Önce Bilinmeyen Bir Dokunma Duyusu Keşfedildi