Laboratuvarda Meydana gelen Hatalar ( PREANALİTİK HATALAR )
Laboratuvar testleriyle elde edilen sonuçların hastada gerçek değerler olduğuna inanılır. Ancak bu inançla çelişen sonuçların elde edilmesine neden olabilecek birçok faktör ise ölçüm sonucunu değiştirebilir. Böylece elde edilen laboratuvar testi sonucu hastanın gerçek durumunu yansıtmayabilir.
Tıp laboratuvarındaki hata oranları diğer tıp alanlarındakinden daha azdır.
Tıbbi laboratuvar uygulamaları tanımlanmış işlemler olduğundan daha fazla kontrol altındadır.
Ancak laboratuvarla ilgili bu iyilik durumu daha çok analitik işlemlerle ilgili olup, tüm test sürecini kapsamaktan uzaktır.
Laboratuvar hatalarının test fazlarına göre dağılımının belirlendiği çalışmalarda farklılıklar görülmekle birlikte;
%32-75 analiz öncesinde
%7-32 analiz sırasında
%9-47 analiz sonrasında
Hatalar en fazla analiz öncesi dönemde yoğunlaşmaktadır.
Laboratuvar hatalarının %70-97’si insan kaynaklıdır. Geri kalanının cihaz kaynaklı olduğu göz önüne alındığında analiz dışı dönemlerde hata oranı yüksekliğini manuel işlemlerin ön planda olmasıyla ilişkilendirmek mümkündür.
Laboratuvar test sonuçlarına etki eden faktörler ölçümden önce, ölçüm sırasında veya ölçümden sonra etki ederek hatalara neden olabilirler.
ölçüm sırasında ve ölçümden sonra etki eden faktörlerin neden olduğu hatalar, laboratuvarlarda kalite kontrol programları ile en aza indirilebilmektedir.
Laboratuvar test sonuçlarına ölçümden önce etki eden faktörler topluca “Hataların Preanalitik Kaynakları” olarak da tanımlanırlar. Bunlar hem klinisyenler hem de laboratuvarlar tarafından iyi bilinmelidirler.
ÖLÇÜMDEN ÖNCE ETKİ EDEN FAKTÖRLER
- örneğin alınmasından önce etkili faktörler
- örneğin alınması sırasında etkili faktörler
- örneğin alınmasından sonra etkili faktörler
olmak üzere üç ana sınıfa ayrılarak incelenebilirler.
I) LABORATUVAR TEST SONUÇLARINA ÖRNEĞİN ALINMASINDAN ÖNCE ETKİLİ FAKTÖRLER
Laboratuvar test sonuçlarına örneğin alınmasından önce etkili faktörler
1-hasta ile ilişkili fiziksel faktörler
2-çevresel faktörler
3-siklik biyolojik varyasyonlar
4-hasta ile ilgili tıbbi durumlar
Hastanede yatan hastalarda serum albümin düzeyleri özellikle hasta uzun süredir yatıyorsa düşüş gösterebilir.
Kullanılan ilaçların vücut biyokimyası üzerine etkileri hemen daima bir sorundur. İlaçların biyokimyasal ölçümlerin sonuçları üzerine etkisi çeşitli yollardan olabilir:
1) İlaç doku veya organlarda hasara yol açabilir.
2) İlaç organ fonksiyonlarında değişikliğe yol açabilir.
3) İlaç yarışmalı etki gösterir.
4) İlaç ölçümlerde interferansa neden olur.
Kafein kahve, çay ve kola dahil birçok içecekte bulunur; kan bileşenlerinin konsantrasyonları üzerine önemli derecede etkiye sahiptir.
Kafein glukoz toleransının bozulmasıyla plazma glukoz konsantrasyonunu hafifçe artırır.
Sigara içme nikotinin etkisi yoluyla birkaç laboratuvar testini etkileyebilir. Etkinin büyüklüğü içilen sigaranın sayısı ve inhale edilen dumanın miktarıyla ilişkilidir.
Nikotin adrenal medüllayı uyarmak suretiyle plazmada epinefrin konsantrasyonunu, idrarla katekolaminlerin ve metabolitlerinin atılımını artırır.
Kafein lipid metabolizmasını belirgin olarak etkileyebilir.
PREANALİTİK DÖNEM HATALARI
Test isteminin yapılması
Bilgi işleme hatası
Hastalardan örnek alımı
Kimlik belirleme hatası
Örnek tüpü seçimi
Uygun olmayan tüp kullanılması
Örnek tüpüne hasta kimliğinin tanımlanmaması
Örnek alınmasında uygulama ve zamanlama hataları
Örneğin laboratuvara ulaştırılması
Süre ve koşul yetersizliği
Laboratuvarda örneğin analize hazırlığı
Örneklerin karışması
II) LABORATUVAR TEST SONUÇLARINA ÖRNEĞİN ALINMASI SIRASINDA ETKİLİ FAKTÖRLER
Laboratuvar test sonuçlarındaki hatalar, kan alma tüpleri ve serum ayırıcı (separatör) tüpler, yanlış kan alma teknikleri, kan örneklerinin tipleri, koruyucular ve antikoagulanlar, hasta ve örneğin identifikasyonu ile ilgili olabilir
Kimlik belirleme hatası
Uygun olmayan tüp kullanılması
Laboratuvarların çoğunda kan vakumlu tüplere alınır. Kan alma tüpleri cam veya plastik olabilir. Plastik tüpler daha sıklıkla kullanılmaktadır. Birçok tüp pıhtının yapışmasını azaltıcı silikon ile kaplıdır. Bu tüplerde serum ile hücrelerin ayrılması daha iyi olur.
Bazı durumlarda kan enjektöre çekilir ve daha sonra laboratuvara transport için tüplere transfer edilir. Böyle durumlarda örneğin transferi sırasında kan alan kişi için enfeksiyon riski vardır.
Çocuklarda ve ven girişi zor olan erişkinlerde deri delme suretiyle özel kapiller tüplere kan alınabilir. Böyle durumlarda da örneğe doku sıvılarının karışma riski fazladır.
Kan almaya başlamadan önce hastanın adı sorularak kimliği doğrulanmalıdır.
-Diurnal değişim gösteren kan testleri için kan alma zamanı önemlidir.
-Hastanın 10-12 saat aç olduğu öğrenilmelidir.
-Hasta rahatça oturtulmalı ve kan almadan önce 20 dakika kadar bu pozisyonda kalmalıdır.
-Hastanın kolunu omuzdan bileğe kadar düz uzatması sağlanmalıdır.
Büyük yaralı veya hematomlu koldan kan alınmamalıdır.
Hastadan ne kadar hacimde kan alınacağı belirlenmeli, istenen testler için uygun sayıda ve türde tüp ve uygun iğne seçilmelidir.
- En sık kullanılan iğneler 19-22 numaradır (numara büyüdükçe çap küçülür, normal erişkinde genellikle 20 numara iğne tercih edilir).
Uygun ven seçilir. Yetişkinlerde antekubital fossada kalın ve derinin yüzeyine yakın ven tercih edilir. Elle yoklama ven seçimini kolaylaştırır. İnfüzyon yapılıyorsa infüzyon 3 dakikalığına durdurulmalı ve sonra tercihan diğer koldan kan alınmalıdır.
Kan alınacak bölgenin çevresi, %70’lik izopropanolle doymuş gazlı bezle, dairesel hareketlerle ve kan alma bölgesinden dışa doğru temizlenmelidir.
-Derinin kendi kendine kuruması beklenmelidir.
Kan alma bölgesinin 10-15 cm üzerinden turnike uygulanır. Turnikenin uzun süre tutulması kanın bileşimini belirgin değiştirir.
Vene girilmeden önce yumruk açılıp kapatılmamalıdır; bu hareket, plazma potasyum, fosfat ve laktat konsantrasyonlarını arttırır.
-Vakumlu kan tüpüne kan almak için, adaptöre (Holder) iğne vidalanır. Vene girmek için iğne, kan alınacak venle hizalanmalı ve deriye yaklaşık 15 derecelik açı yapacak şekilde venin içine itilmelidir.
Kan tüpün içine akmaya başladığında iğne hareket ettirilmeden turnike gevşetilmelidir.
-Önce katkı maddesiz tüplere sonra katkı maddeli tüplere kan alınır.
Enjektöre alınmış kan, hemoliz olmaması için, iğne enjektörden uzaklaştırıldıktan sonra, hazırlanmış tüplere yavaşça ve tüp kenarından kaydırarak dikkatli bir şekilde aktarılmalıdır.
-Tüplerin ağzı kapatılmalı, tüplerin içinde katkı maddesi veya antikoagulan varsa tüpler yavaşça 5-10 kez ters çevirerek karıştırılmalıdır.
-Kan alma işlemi tamamlandığında, iğne geri çekilir ve sızıntı olmaması için hastaya kuru gazlı bez veya pamuk verilerek kan alınan bölgeye bastırması ve kolunu yukarıya doğru tutması söylenir.
-Kullanılan ve kirlenen malzemeler uygun atık kaplarına atılır.
-Çocuklardan venöz kan alırken, hareket etmelerinin engellenmesi için yardım gerekebilir.
Materyalin alınacağı kap üzerine hasta adı, laboratuvar veya hastane numarası, tarih ve saat gibi tanıtıcı bilgiler yazılmalıdır. Kimlik bağı, örnek alma süreci, örneğin laboratuvara nakli, bunu izleyen analiz ve raporun hazırlanması aşamaları boyunca korunmalıdır.
Materyal alımı veya toplanması sırasında istenen analizi etkileyecek şartların oluşumu önlenmelidir.
Bazı örnekler, hastadan alındıktan sonra analize kadar soğukta tutulur; buna dikkat edilmelidir. Gerekirse serum veya plazma ayırımı soğutmalı santrifüjde yapılır.
-Plazma veya serum şekilli elemanlardan santrifügasyonla ayrılır. Bu işlem, kan alındıktan sonra en geç 2 saat içinde yapılmış olmalıdır.
Analiz hemen yapılmayacaksa serum +4, -20, -40 veya –70oC’ta ağzı kapalı olarak saklanmalıdır.
-Serum veya plazma elde edildikten sonra en geç 4 saat içinde çalışılmayacaksa +4oC’de ağzı kapalı olarak 1 gün saklanabilir. Ancak bilirubin ve askorbik asit gibi ışığa ve havaya duyarlı maddeler hemen çalışılmalıdır.
-Örneğin bulunduğu ortamın sıcaklığının fazla olması numunede buharlaşmaya ve serumdaki analitlerin konsantrasyonunda rölatif artışa neden olabilir.
24 saatten fazla bekletilen serum ve idrarda +4oC’de saklansa bile bakteri üremesi olabilir. Bu yüzden serumun dondurulması daha doğrudur.
-Dondurulmuş serum çalışılacağı zaman eritilip oda sıcaklığına getirilmelidir.
-Kanı dondurmak hemolize neden olur. Serum veya plazması ayrılmadan kanı dondurmamalıdır.
TURNİKE, 15 dakika kadar uzun kalırsa proteinlerin konsantrasyonundaki artış %15’e ulaşabilir. Bu etkinin büyüklüğü ilk tüpten son tüpe farklı olabilir. Son örnekler daha büyük hemokonsantrasyon gösterirler. Turnike kullanma ile ilgili bir etki de nisbi kan akımı durmasıdır. Bunu sonucu olarak, laktat ve hidrojen iyonu gibi metabolik ürünlerin konsantrasyonu dokularda artar. Serumda kreatin kinaz ve aspartat aminotransferaz (AST) aktiviteleri de hemokonsantrasyon için beklendiğinden daha fazla artabillir
HEMOLİZ
Hemoliz nispeten frajil eritrositlerin kan alma sırasında veya daha az olarak sonra travmaya uğramaları sonucu olur.
Alkol gibi dezenfaktanların kan alımından önce deri üzerinde tam kurumaması hemolizin sık olmayan nedenidir. Hemoliz daha sık olarak kan alma sırasında akımın türbülan oluşuna bağlı olarak meydana gelir.
Kan iğne boyunca çok yavaş veya çok hızlı hareket ederse hemoliz olabilir.
Kan alımından sonra hatalı mekanik taşıyıcılar ve santrifüj de hemolize neden olabilir.
İNTRAVENÖZ SIVI KONTAMİNASYONU
İntravenöz sıvı kontaminasyonu test sonuçlarında varyasyonun önemli bir nedeni olabilir.
Hastanede yatan birçok hastaya kandaki konsantrasyonlarından yüksek konsantrasyonlarda glukoz, ilaçlar ve bazı elektrolitler verilir. İntravenöz sıvıda potasyum konsantrasyonu kandakinden on misli kadar yüksek olabilir.
İntravenöz sıvı kontaminasyonu kateter takılı koldan kan alındığında meydana gelir. İntravenöz sıvı içerdiği maddelerin kan konsantrasyonunu hızla artırır.
KAN ÖRNEKLERİNİN TİPLERİ
Arteriyel, kapiller ve venöz kan arasındaki farklılıklar test sonuçlarındaki hatalar için olabilecek bir nedendir.
Arteriyel kan vücut dokuları için besin kaynağıdır ve vücut dokuları için gerekli oksijen gibi maddelerin dağıtımının ölçümü için kullanılacak en iyi örnektir. Kan gazları analizi için alınır.
Venöz kan arteriyel kandan metabolizmada kullanılan oksijen ve glukoz gibi maddelerin konsantrasyonunun daha düşük oluşu; organik asitler, amonyak ve karbondioksit gibi atık ürünlerinin konsantrasyonunun ise daha yüksek oluşuyla farklıdır. genel olarak tercih edilen kandır .
Kapiller kan, periferik yayma (formül lökosit) yapmak için ve çocuklardan bazı analizler için alınır. Kapiller kan genelde venöz kandan daha çok arteriyel kana yakın kompozisyondadır. Şoktaki hastalarda parmak ucundan alınan kapiller kanda glukoz, venöz plazma glukozundan %50 kadar düşük olabilir.
LABORATUVAR TEST SONUÇLARINA ÖRNEĞİN ALINMASINDAN SONRA ETKİLİ FAKTÖRLER
Örneğin ölçümden önce işlenmesi sırasında test sonuçlarını etkileyen faktörler
Numunenin transportu
Numunenin yanlış işlenmesi
Numunenin uygun olmayan koşullarda saklanmasıdır.
Numunenin uzun süre bekletilmesi
Kan alımı sırasındaki hataları önlemenin ilk basamağı örnek alımından önce hastanın doğru identifikasyonudur. Poliklinik hastaları için ad, soyad ve poliklinik numarası sorulup yazılmalıdır. Hastanede yatan hastalar için de ad, soyad ve hastane numarası bizzat hastadan alınmalı veya dosyadan alınırsa hastaya doğrulatılmalıdır.
Genel Biyoloji
-
Protista Alemi ve Genel Özellikleri
-
Hücrelerdeki farklı ve benzer yapılar
-
Ses Nedir ? Ses Nasıl Oluşur?
-
Kültürü Yapılan Fitoplankton Türleri Nelerdir?
-
Apoptoz: Programlı Hücre Ölümü Nedir?
-
Ribozom ve Protein Sentezi
-
Mikrotübüller ve İplikçikler
-
Hücre Zarları
-
Lipid Çift-Katmanın Keşfi
-
Biyoreaktör
-
Telomerler ve İnsan Telomerinin Kristalik Yapısı
-
Hücre Biyolojisinin Tarihsel Gelişimi
-
Hücre biyolojisi nedir ?
-
Biyolojik Çeşitlilik Nedir ?
-
Sinir Sistemi Yapısında Bulunan Hücre Tipleri ve Özellikleri Nelerdir?