Balıklarda Morfolojik yapı
Genel olarak bir balığın tarifi suda yaşayan, pullar ve yüzgeçlerle donatılmış başı ve kuyruyğu bulunan bir hayvandır diye yapılır. Bununla beraber genelde vücut şeklî bakımından "hiçbir Hayvanda bulunmayan ve çok değişken çeşitlilik gösteren balıkları, böylesine kısa bir tarif içine sıkıştırarak tanımlamak her halde mümkün değildir. Zira, bir Sazan balığı (Cyprinidae) ; bir yayın balığı (Siluri-dae, Clariidae) ; bir Yılan balığı (Anguillidae] ve bir Vatoz balığı (Rajiidai) hiçbir zaman birbirlerine benzemedikleri gibi, bir deniz ejderi denen ve onun yakın bir akrabası denizatı (Hippocampus] ; deniz iğnesi denilen (Sjngnathidae) formlar bir balığı andırmazlar. Bunun dışında, özellikle denizlerde, pelajik formların yanında, zemin balıkları ve derin deniz balıkları birbirleriyle karşılaştırıldıklarında, bu farklılıkları daha da belirli bir şekilde görmek mümkündür. Şu halde, farklı ortamlarda, böylesine değişken şekiller oluşturan bu yaratıkları, topyekün birkaç satır içinde tarif etmek gerçekten güçtür. Zira doğa, canlıların yaradılışında ve onların bulundukları çevreye uyum gösterir bir düzeyde oluşmasında etkilerini öylesine gösterirki, bu yönde en güçlü bir insan muhayyilesi bile onunla başedemez.
O halele ne yapmalı, bir balığın vücut şekli ile üç buut (dimansiyon) arasındaki ilişkileri araştırmakla işe başlayabiliriz. Balıkların yapısında; uzunluk, yükseklik ve genişlik boyutları (dimansiyonları) yaşadıkları çevreye uygun olarak çok değişir, örneğin; Bir Yılan balığı kendisini düşmanlarından koruma ve avları olacak balıkları gözaltında tutarak onlan kolaylıkla yakalayabilmek için denizlerde kayaların kovuklarına arka arka girerek, önünden geçmesi muhtemel avlarını gözaltında tutar ve onlan kolayca avlarlar. Tatlısularda da aynı davranış hakim olup, nehir ve göllerin çevre duvarları içindeki oyuk ve deliklere arka arka girerek önlerinden geçen küçük balık ve kurbağaları kolaylıkla avlarlar. Bunun için de böyle bir ortama uyma zorunda bulunduklarından şekilleri de bu davranışlarına en uygun olduğu sanılan yılanvari bir gelişme göstermiş, olmalıdır. Bazı balıklar sırt-karın istikametinde basık ve lateralden yassılaşmış bir şekil almışlardır. Örneğin denizlerde yaşayan Vatoz baliği gibi. Vatoz balığı sırt-karın istikametinde yapyassı bir şekil almış olup, kuyruğunun ortalarına rastlayan yerde, yukarı doğru dikey olarak duran bir zehir iğnesi taşır. Bu balık istirahat halinde iken zeminde özellikle plaj bölgelerinde veya daha derince sularda kum altında 5-10 cm derinlikte yatar. Üzerine basılırsa veya bir düşmanı ile karşılaşırsa kuyruğundaki zehir dikeni ile karşı koyar. O halda bu balık da avını kum altında yatarak beklediği için vücut şekli'de böyle bir habitata uygun olarak gelişmiş olur.
Hepimizin bildiği gibi, pelajik balıkların bir çoğu fusiform (iğ şekli) bir şekil almışlardır. Bunlara örnek olarak Ton balığı, Palamut, Torik balık'ları, Uskumru ve Kalyozlar gösterilebilir. Böyle balıklar yaşamlarını yüksek su içinde rahatlıkla sürdürebilirler. Süratli hareket etme yetenekleri bulunduğu için avlarını kolaylıkla yakalarlar.
Kuşkusuz, bu arada balıkların baş ve kuyruk yapıları da hareket yetenekleri ile orantılı ve ortama en iyi bir uyum sağlayabilecek şekilde gelişme gösterir. Bundan başka, aynı amaç doğrultusunda gözlerin büyüklüğü ve operkulumun (Solungaç kapağı), ağız ve burun yapısının şekil ve büyüklükleri de bu ortama uyma ve böyle bir ortamda esas amacına ulaşma doğrultusunda (av bulma ve yakalama) gelişme gösterecektir.
Balıklarda yüzgeçlerin durumu, pulların yapısı, dağılışı ve büyüklükleri de duyulan gereksinime cevap verebilecek şekilde ve uygun oranda gelişir. Bu nedenle, bazı balıklarda pul da bulunmayabilir, örneğin, Yayın balığı (Silurus glanis}.
Nihayet, balıkların çok değişken renklerinin de yaşamlarını kolaylaştırmada önemli bir faktör olduğu söylenebilir. Bu renkler bazen avlarını yakalamada onlara büyük bir kolaylık sağladığı gibi, bazen da düşmanlarını korkutmaya yararlar.
1.2.2. Balıklarda Vücut Şekilleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Balıkların vücutları, genel olarak su içersinde yüzmeye uyum sağlayan, sudaki hareketini kolayca ve fazla
enerji harcamadan yapabilmesi için direnci en aza (minimuma' indiren şekiller almışlardır. Bu vücut şekilleri herbir türe ve ırka göre değişiklikler gösterdiği gibi, farklı biotoplarda yaşayan aynı türün bireyleri ile erkek-dişi bireyleri arasında da değişiklikler gösterebilirler. Tatlısu balıklarında ençok görülen vücut şekilleri şunlardır
A- Dorso-Ventral Yassılaşmış Olanlar : Bu tipte vücut, dorsalden ve ventralden oldukça basılarak tıpkı bir; yaprak şeklini almıştır. Böyle vücutlu formlar nadir olup, bizim sularımızda sadece vatoz balıklarında görülmektedir.
B- Yanlamasına Yassılaşmış Olanlar : Bu tipte vücut yanlardan iyice basılmış olup, yükseklik artmış, genişlik ise daralmıştır. Bazı formlarda yassılaşma derecesi çok daha artarak vücut adeta bir disk şeklini almış ve yükseklik aşağı yukarı vücut uzunluğuna erişmiştir. Örneğin, memleketimizde mümessili bulunmayan Eupomotis cinsinde vücut şekli böyledir. Buna karşın bazı formlarda yanlardan yassılaşma daha az olup, vücut oval bir görünüş kazanmıştır ve daima boyu, yüksekliğinden daha fazladır. Tatlısu balıklarımızın çoğunda bu şekil hakim olup; örneğin, Sazan balığı (Cyprinus carpio), Kızılgöz (Rutilus rutilus), Acı balık (Rhodeus cericeus), Yassıkızılkanat (Blicca bjorkna), Çiçek balığı (Abramis brama) gibi türlerde görülmektedir.
C- Konik Şekilli Olanlar : Bazı balık türlerinde baş kısmı diğer vücut kısımlarına nazaran anormal şekilde büyüyerek önden arkaya doğru gidildikçe incelen bir görünüş hasıl olmuştur. Bu türlü vücut şekli pek yaygın olmayıp sadece Dere Kayası {Cottus gobio) türünde görülür.
D- İğ Şeklinde Olanlar ; Bu tür vücut yapısını, bilhassa fazla hareketli olan balık türlerinde görmek mümkündür. Böyle formlarda vücut adeta bir torpile benzer. Örneğin, Turna balığı (Esox lucius) ve Alabalıkta (Salmo trulta).
E- Yılan Şeklinde Olanlar : Burada vücut adeta yılankavi bir görünüş kazanmış olup, genellikle ön kısmı silindirik, arka ucu ise, hafifçe yanlardan basıktır. Bu tip vücut şekli de Yılan balıklarında (Angilla anguilla) ve (Mastacembelus simack} türlerinde görülür.
F- Vücutları iğne Şeklinde Olanlar : Bazı formlarda vücut uzun şekilde olup, özellikle kuyruk tarafı adeta bir iğne şeklinde sivrileşmiş-tir. Vücut şekli böyle olan balıklar nadir durumda olup, tatlısularımızda sadece Deniz iğnelerinde (Syngnathus cinsinde) görülmektedir.
Vücut şekilleri seleksiyonla birçok değişimlere uğrayabilir. Örneğin, Sazan'ın farklı ırklarında değişik vücut şekilleri görülebilir. Genellikle yabani formlarında vücut boyu yüksekliğine oranla, daha fazla olduğu halde, Aynalı sazan denilen ırkında vücut yüksekliği daha da artarak tombul bir görünüş kazanmıştır.
Bazı türlerin vücut şekli üzerinde, ortamın da etkileri olmuştur. Örneğin, Alabalıkların göllerde yaşayan formlarında vücut torpil şeklinden ziyade oval şekil kazanmıştır. Çok küçük su birikintilerinde yaşayan Turna balıklarında ise, kısa boylu cüce formlar meydana gelmiştir.
Bazı türlerde ise, morfolojik görünüş bakımından erkek ve dişiler arasında farklar vardır, örneğin, Gökkuşağı Alabalığında erkek, dişiye nazaran daha kısa ve şişman olduğu halde; Turna balığında bunun aksi durum mevcuttur. Yani erkekler dişilere nazaran daha uzun ve zayıf görünüşlüdür. Buna benzer şekilde bazı balıklarda eşeysel farklılıklar da mevcuttur örneğin, Sivrisinek biyolojik mücadelesinde kullanılan Gambusia'da eşeysel farklılıklar görülür. Bunların erkek bireyleri dişilere nazaran oldukça cüce yapıda ve Anal yüzgeçlerinde gonopodium denilen kopulasyon organı olarak kullanılan bir kısım bulunmaktadır. Halbuki dişileri daha büyük cesametli ve şişman karınlı olup, Anal yüzgeçleri de normal durumdadır. Bir diğer durum Blennius'larda. görülmektedir. Bu formlarda sadece erkeklerin gözleri üzerinde ibik denilen uzantılar vardır. Dişilerde ise bu durum bariz değildir.
Genel olarak balıkların erkek ve dişileri arasında görülen bu türlü morfolojik farklılıklar «Eşeysel Dimorfizm» olarak isimlendirilmektedir.
Bazı balık türleri hayatlarının bazı dönemlerinde birbirlerinden tamamen farklı görünüşte olan vücut şekilleri içerirler. Yani böyle balıklarda juvenil form ve adult form olmak üzere iki değişik form vardır. Bu da muhtemelen
onların metamorfozlarının çok uzun sürmesinden ileri gelmektedir, örneğin, Pleuronectes ve Anguilla cinslerinde durum böyledir.
Yumurtadan yeni çıkmış olan bir Pisi balığı yavrusu yassılaşmış değildir. Pelâjik karakterli ve bilâteral simetrilidir. Ancak 10 mm. boya ulaştıktan sonra bir torsiyon sonucunda larva büyük bir değişikliğe uğrar ve sonunda gözler üst tarafa geçer, asimetrik durum meydana gelir ve pelâjik hayattan bentik hayata döner.
Yılan balıklarında ise, yumurtadan yeni çıkmış olan larvalar adeta yassı bir zakkum veya zeytin ağacı yaprağı şeklindedir ve pelâjik olarak yüzerler. Bu durum çok uzun bir zaman sürer ve nihayet 3 yıl sonra, 60-80 mm. boya erişen larvalar metamorfoz geçirerek yükseklik ve boylarından bir miktar kaybederek silindirik bir durum kazanırlar ve pelâjik yaşamdan bentik yaşama geçerler. Bu nedenlerle balıkları vücut şekilleri yönünden sınıflandırırken bu iki balığın sadece ergin haldeki formları dikkate alınmıştır.
Zooloji
-
Ataks tavuk yetiştiriciliği ve Ataks tavuk özellikleri nelerdir?
-
Omurgalılara Genel Bir Bakış
-
Memelileri diğer canlı türlerinden ayıran bazı özellikler
-
Göz dizilişlerine bakarak örümceklerde familya tespiti
-
Önositoid nedir? Önositoidler nasıl bir yapıya sahiptir ?
-
Adipohemosit nedir?
-
Sferül hücre nedir?
-
Koagülosit nedir?
-
İntegrin nedir? Görevleri nelerdir?
-
Organogenez nedir ? Hangi canlılarda görülür ?
-
Hayvanlarda boşaltım sistemi elemanları nelerdir?
-
Nöral Kristadan Gelişen Yapılar
-
Omurgasızlarda kan hücreleri
-
Deneylerde Neden Fare Kullanılır?
-
İstilacı Türlerin Yayılma Yolları Nelerdir ?