Deniz biyolojisi soru ve cevapları
1- Denizlerde doğal sınırlar var mıdır? bu doğal sınırlar nelerdir ve faktörleri nelerdir?
doğal sınır,denizlerde veya okyanuslarda sıcaklık,ışık geçirgenliği,tuzluluk gibi fiziksel etkiler sonucunda meydana gelir.ışığın belli bir derinliğe kadar gelmesi fotosentetik canlıların bu ışığa göre kendi sınırlarını oluşturmasına neden olur aynı durum sıcaklık tuzluluk içinde geçerlidir.doğal sınırlar sonucu sucul ortamlarda tabakalaşmalar olmuştur.
2- Turbititenin olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?
Organizmalar üzerindeki etkisi;
1.berraklığn azalmasıyla ışığın sudaki girişi azalır
2.fotosentez yapan bitkilerin ve diğer orgiyaşantısını sınırlandırır
3.solungaçların tıkanmasına neden olur.suyu süzerek aldıklarını alır
4.org.yatay ve dikey dağılışınd etkilidir
Yüksek sularda asılı parçacık içeren balıkların gözlerinin çok küçüldüğü ve ya tamamen kaybolduğu,solungaç yapılarında bazı değişiklikler olduğu gözlenmiştir.
3- Işığın canlıların dağılımı üzerine etkileri nelerdir?
Işığın şiddeti,süresi,ve yapısı sularda oluşan fotosentez olayında doğrudan etkilidir.özellikle şiddeti ile birincil üretim yakından ilgilidir.ve denizlerdeki optimum fotosentez ışık şiddetinin 1/3 düştüğü 25 metre civarındaki derinlikte oluşur.ancak fotosentez olayında ve dolayısıyla birincil üretimin oluşumunda çevresel faktörlerden sıcaklığında etkisinin olduğu saptanmış olup belli dereye kadar olan sıcaklık artışına paralel fotosentezin hızlandığı ve belli sıcaklıktan sonra da yavaşladığı izlenmiştir.
Ayrıca bentik alglerin boylarının büyümesinde ve morfolojisinde rol oynar, hayvanların solunumunu hızlandırır,bentik ve planktonik alglerin dikey ve yatay yönlerdeki dağılışları gelişir.
4- med-cezir ve upwilling olaylarının canlılardaki bolluk ve dağılıma etkileri nelerdir?
Med cezir Ay'ın ve Güneş'in yeryüzündeki çekim farkından doğan alçalma ve kabarma olayıdır. olmasaydı Ay ışığında etkinliğini sürdüren canlılar gelişmezdi. Bilindiği gibi, bazı canlı türleri üreme için Ay’ın evrelerini izlemektedirler. Dünya’da yaşam oluşmazdı. Dünya sadece Güneş’in varlığı ile oluşan mevsimler, rüzgarlar ve yağmurların var olduğu boş bir gezegen olurdu.
deniz suyunda hareketlere yol açar. Gelgit alanındaki hayvanlar ve bitkiler, hayatta kalabilmek için bazı özel nitelikler taşımak zorundadır. Günde iki kere su dışında ve güneşte kaldıkları için bu canlılar kurumaya karşı dirençli olmalı ve büyük sıcaklık farklarına dayanabilmelidir. Tatlı sudan (çünkü sular çekildiğinde yağmur yağabilir) etkilenmemeleri ve nihayet dalgaların yıkıcı gücüne karşı da dirençli olmaları gerekir.
upweling olayı akarsular yoluyla denizlere veya okyanuslara dökülen dipte bulunan organik maddelerin(minerallerin) su yüzeyine çıkmasını buda su yüzeyinde pasif olarak yer değiştirebilen plantonik organizmalar için besin kaynağı olmakta aynı zamanda da balıklarda organik madde ihtiyaçlarını böyle karşılıyor ve bu organik maddelere göre dağılış gösteriyorlar.
5- Euroaerobiont , stenohalin canlılar denizel ekosistemin neresinde yaşar?
Euroaerobiont formlar çeşitli O2 değişimlerinde yaşantılarını rahatlıkla sürdürebilirler
Stenohalin formlar belli tuzluluk derecelerinde yaşayabilirler.
(düşük,orta ve yüksek tuzlulukta yaşayabilirler)örneğin: tropikal ve ılıman bölgelerde 800_1000 m derinliğe doğru tuzluluk minimumdur.(kutup ılıman ve tropikal bölgelerde)
6- Tuzluluğun hayvan ve bitkilere etkileri nelerdir?
bir türün düşük tuzlulukta yaşayan bireylerinin boyu,genellikle yüksek tuzlulukta yaşayan bireylerin boyundan iri olduğu gibi morfolojik yapılarıda değişik olmaktadır.morfolojik yapılarından; deri türevlerinde,kalkerleşme oranında,pigmentasyonda,vücut şekli ve üyeleri üzerinde de değişimlere sebep olmaktadır.ortamda oluşacak tuzluluk değişimleri bitkilerle deniz suyu arasında oluşan osmatik dengeyi bozar.
Bazı bitkiler bu dengeyi hemen sağlayabildikleri halde,bazıları hemen sağlayamayarak ortadan kalkarlar.omurgasız hayvanlar yada balıklar ortamlarında oluşan tuzluluk değişimleriyle ilgili olarak ortaya çıkan konsantrasyon değişimlerine metabolik regülasyon sayesinde karşı koymaları alglerde olduğu gibi iyon regülasyonu, hacim regülasyonu ve osmoregülasyon ile sağlanır
İyon regülasyonu org.vücut boşlukları ile hc.lerinde bulunan sıvıyla dış ortamdaki özel iyon alışverişiyle sağlanır.
Hacim regülasyonu bazı hay.ortam sıvısının kons.göre vücut hacimlerini ayarlama sayesinde gerçekleştirilir.
Osmoregülasyon org.vücut sıvısı,hc.sıvısı ve ortamları arasındaki osmatik basıncı dengede tutmasıyla sağlanmakta.
7- Euroterm , stenobat canlılar denizel ekosistemin neresinde yaşar?
Euroterm çok geniş sıcaklık değişimlerinde yaşarlar(yüzeysel tabakada,termoklin tabakada,ve derin su tabakalarında)
Stenobat ancak belli basınçlarda yaşantılarını sürdürebilirler.(örnek: mikroalgler öfotik zonun altındaki derinliklerde gösterdikleri bilinmektedir.ayrıca bentik türler yönünden 200m civarının;planktonik türler yönünden ise 3000m civarının en zengin olduğu görülür.derin deniz diplerinde azalır.)
8- Epibiont , Holoplankton , Abissol , Nanizm , stenooksibiont , Gigantizm , Meroplankton , Eurobat , Endolit , Sublitoral terimlerini tanımlayınız?
Epibiont substratum üst yüzeyinde yaşantısını sürdüren form
Holoplankton tüm yaşamını pelajikte geçiren
zooplanktondurlar.diple İlişkisi yoktur.
Abissol 4000_7000m derinlikteki pelajik zon
Nanizm ekvatordan kutuplara doğru yada yüzeyden dibe doğru giderken sıcaklık artışına paralel olarak hayvanlarda gözlenen boy küçülmesine denir.
Gigantizm ekvatordan kutuplara doğru yada yüzeyden dibe doğru giderken sıcaklık azalışına paralel olarak hayvanlarda gözlenen boy artışına denir.
Stenooksibiont belli O2 değişimi aralığında yaşayabilenler.
Meroplankton yaşamının bir ve ya birkaç evresinde pelajikte yaşarlr.
Eurobat çeşitli basınç değişimlerinde yaşantılarını sürdürebilirler
Endolit substratumda kendileri tarafından açılmış boşluklarda
yaşantısını sürdüren organizmalardan kayalar içinde yaşayanlara denir.
Sublitoral sahilde,su dışında ve ya bazen suyun örttüğü sahil şeridi üzerinde yaşayabilen ya da böyle bir ortama gereksinme gösteren organizmaların bulunduğu sahalardır.
yaz
Sıcaklık ,ışık, fotosentez
Artar
Prodaktivite
Artar
Oksijen
Azalır
Karbondioksit
Artar
Ph
Azalır
1.Okyanus suları bugünkü durumunu nasıl kazandı?
İlk varsayıma göre okyanusları oluşturan su kütlesi ilk atmosferden gelmiştir.ancak eğer bu varsayım doğru ise atmosferdeki element sayısının okyanus sularında bulunan element sayısının okyanus sularında bulunanlardan daha fazla olması gerekirdi.
İkinci varyasıma göre yeryüzü sertleştiğinde orijinal suyun çoğu kimyasal olarak volkanik kayaçlara bağlıydı ve bu kayaçların ayrışmasıyla sular oluşur.deneysel kanıtlar ve doğa kanıtları volkanik kayaçların %5 civarında su taşıdığını göstermiştir.
Üçüncü varsayım ise jeolojik zamanlar boyunca okyanus çukurlarında devamlı su ilave olduğunu kabul eder.okyanus çukurlarında biriken bu suyun kökenini mantodaki volkanik aktivite sonucu oluşan sıcak su buharı kaynakları ile volkanik kayaçlardan gelen su oluşturur.
Bu teoriye göre soğumuş yer yuvarlağı üzerinde oluşan ilk okyanus çukurlarında biriken sular tuzsuzdu.ancak yağmur sularının nehirlerle buraya taşınmaları sonucunda tuzluluklarını kazandılar.zira yağmur suları önlerine çıkan çözünebilir tuzları da beraberinde okyanuslara taşır.deniz sularında bol bulunan uçucu maddelerin mantodan gelen volkanik aktiviteler sonucu suya karıştığı ve daha sonradan metal iyonlarıyla birleşerek tuzları oluşturdukları da düşünülmektedir.
2.150 yıl önce neden deniz biyoloji ile ilgili çalışmalara başlanmıştır
İnsanların denizle iç içe yaşam sürmeleri denize merakı arttırmış ve denizle ilgili çalışmalar başlamıştır.deniz bilimlerinde mevcut boşluğu doldurmak için maksata uygun çalışmalar yapmak zorunlu hale gelmiştir.gerek coğrafi gerekse ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle enstititü ve laboratuvarlar kurulmuştur.ayrıca 1920 yılından itibaren denizlerdeki araştırmalarda ses ve ultrases yöntemlerinden yararlanılmaya başlanmasıyla önceden yeknesak olarak düşünülen okyanus ve deniz diplerinin de çok değişik morfolojik özelliklere sahip olduğu kanıtlanmıştır.
3-sıcaklık ve yoğunluk arasında nasıl bir ilişki vardır somut bir örnekle açıklayın.
Bir cismin hacminin kütlesine oranına yoğunluk denir.okyanus ve deniz sularının yoğunluğu yöresel ve derinliğe bağlı olarak değişir.yapılan araştırmalarda kutup bölegeleri ile tuzluluk değişimleri çok fazla olan bazı kıyısal bölgeler dışındaki tüm suların yüzey yoğunluk değişimlerinin sıcaklık değişimine paralel olarak geliştiği gözlenmiştir. Örn;sıcak bölge sularının yoğunluğu 1.022 gr/cm3 olduğu halde kutup bölgelerinde 1.027 gr/cm3 tür.
4.okyanus yüzeyi akıntılarının nedeni sonucu etkileri
Yüzeysel akıntılar genellikle rüzgarların etkisi sonucu denizlerin yüzeysel tabakalarında oluşan akıntılardır.rüzgar orjinli olan bu akıntıların üzerinde sekonder kuvvetlerden olan koriolis kuvvetinin sürtünmemin ve deniz dibi şeklinin önemli etkisi olabilir.akıntının yönü sadece ekvatoriyal bölgede rüzgarın esme yönüne paralel halbuki koriolis nedeniyle kuzey yarım kürede sağa güney yarım kürede ise sola doğru rüzgarın dik yönüne saptırır.yüzey sularında 45 dereceye kadar olan bu sapma derinliğe paralel olarak genişler ancak akıntın hızı da sürtünme nedeniyle giderek azalır.işte rüzgar akıntılarının derinlikle değişimleri ekman spirali denilen bir şekille açıklanır.dalga ve çalkantılar özellikle sığ sularda önemli etkilere sahiptir.dalgalar rüzgarların etkileri yoğunluk değişleri ve atmosferdeki ani basınç değişimlerinden etkilenir
5.subtropikal bir bölgede yazın,100 metrede sıcaklık,tuzluluk ve sucul canlı aktivitesi nasıldır
Subtropikal bölge ekvatorun üzerinde yer alır.dolayısıyla termik ekvatordan dolayı en sıcak sular bu bölgede rastalanır.yaz mevsimi olduğundan dolayı su sıcaklığı daha artar.denizlerde 100 metreye kadar olan kısım ışığın geçebildiği öfotik zondur. 100 metreden sonra ise oligofotik zon başlar ve bu kısım ışığı tam olarak alamaz.bu bölgede su sıcaklığı yüzeye göre düşsede gene de yaz mevsimi ve bulunduğu konum nedeniyle yüksektir.suyun sıcaklığının yüksek olması ce ışığın az olması nedeniyle bu kısımda o2 az co2 miktarı fazladır.co2 miktarı nedeniyle ph düşer.tuzluluk ise bu zonda minimuma düşer. besleyici elementlerin düşmesi ile birlikte canlılık faaliyetleri minimuma iner.
6.termik ekvator,sechidisk,albedo,öfotik zon,piknoklin nedir
Termik ekvator Teorik olarak en sıcak sulara ekvatorda rastlanıcağı düşünülsede aslında bu suların ekvatorda değil bu bölgenin biraz güneyinde yada kuzeyinde bulunduğu saptanmıştır.buna göre mevsimsel olarak yer değiştiren ve okyanusların çoğu zama kuzey bölgesinde kalan bir termik ekvator mevcuttur.
Sechi disk Işık geçirgenlik tayininde kullanılan en basit metottur.ip ile suya salınan bir diskin gözden kaybolduğu ve görüldüğü yerdeki uzaklık ortalamalarına göre ışık geçirgenliği belirlenir.
Albedo Deniz yüzeyine gelen ışık miktarıyla yansıyan ışık miktarı arasındaki orana albedo denir.beyaz cisim ışığı tamamen yansıttığından albedosu 1,siyah renkli bir cisim ışığı tamamen absorbladığından albedosu 0 dır.
Öfotik zon Denizler ışık mevcudiyetine göre dikey yönde tabakaya ayrılırlar.bunlardan öfotik zon yüzeyden itibaren 100 m derinliğe kadar olan su tabakasını içerir.fotosentez için yeterli ışığa sahip zondur.
Piknoklin Okyanus ve deniz sularında yoğunluk derinliğe paralel olarak artar.bu artış düzenli olmayıp sıcaklığın paralel azalışında olduğunda olduğu gibi önce yavaş belli bir derinlikten sonra ani olarak fazlalaşır.termokline analog olan bu tabakaya piknoklin denir.
doğal sınır,denizlerde veya okyanuslarda sıcaklık,ışık geçirgenliği,tuzluluk gibi fiziksel etkiler sonucunda meydana gelir.ışığın belli bir derinliğe kadar gelmesi fotosentetik canlıların bu ışığa göre kendi sınırlarını oluşturmasına neden olur aynı durum sıcaklık tuzluluk içinde geçerlidir.doğal sınırlar sonucu sucul ortamlarda tabakalaşmalar olmuştur.
2- Turbititenin olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?
Organizmalar üzerindeki etkisi;
1.berraklığn azalmasıyla ışığın sudaki girişi azalır
2.fotosentez yapan bitkilerin ve diğer orgiyaşantısını sınırlandırır
3.solungaçların tıkanmasına neden olur.suyu süzerek aldıklarını alır
4.org.yatay ve dikey dağılışınd etkilidir
Yüksek sularda asılı parçacık içeren balıkların gözlerinin çok küçüldüğü ve ya tamamen kaybolduğu,solungaç yapılarında bazı değişiklikler olduğu gözlenmiştir.
3- Işığın canlıların dağılımı üzerine etkileri nelerdir?
Işığın şiddeti,süresi,ve yapısı sularda oluşan fotosentez olayında doğrudan etkilidir.özellikle şiddeti ile birincil üretim yakından ilgilidir.ve denizlerdeki optimum fotosentez ışık şiddetinin 1/3 düştüğü 25 metre civarındaki derinlikte oluşur.ancak fotosentez olayında ve dolayısıyla birincil üretimin oluşumunda çevresel faktörlerden sıcaklığında etkisinin olduğu saptanmış olup belli dereye kadar olan sıcaklık artışına paralel fotosentezin hızlandığı ve belli sıcaklıktan sonra da yavaşladığı izlenmiştir.
Ayrıca bentik alglerin boylarının büyümesinde ve morfolojisinde rol oynar, hayvanların solunumunu hızlandırır,bentik ve planktonik alglerin dikey ve yatay yönlerdeki dağılışları gelişir.
4- med-cezir ve upwilling olaylarının canlılardaki bolluk ve dağılıma etkileri nelerdir?
Med cezir Ay'ın ve Güneş'in yeryüzündeki çekim farkından doğan alçalma ve kabarma olayıdır. olmasaydı Ay ışığında etkinliğini sürdüren canlılar gelişmezdi. Bilindiği gibi, bazı canlı türleri üreme için Ay’ın evrelerini izlemektedirler. Dünya’da yaşam oluşmazdı. Dünya sadece Güneş’in varlığı ile oluşan mevsimler, rüzgarlar ve yağmurların var olduğu boş bir gezegen olurdu.
deniz suyunda hareketlere yol açar. Gelgit alanındaki hayvanlar ve bitkiler, hayatta kalabilmek için bazı özel nitelikler taşımak zorundadır. Günde iki kere su dışında ve güneşte kaldıkları için bu canlılar kurumaya karşı dirençli olmalı ve büyük sıcaklık farklarına dayanabilmelidir. Tatlı sudan (çünkü sular çekildiğinde yağmur yağabilir) etkilenmemeleri ve nihayet dalgaların yıkıcı gücüne karşı da dirençli olmaları gerekir.
upweling olayı akarsular yoluyla denizlere veya okyanuslara dökülen dipte bulunan organik maddelerin(minerallerin) su yüzeyine çıkmasını buda su yüzeyinde pasif olarak yer değiştirebilen plantonik organizmalar için besin kaynağı olmakta aynı zamanda da balıklarda organik madde ihtiyaçlarını böyle karşılıyor ve bu organik maddelere göre dağılış gösteriyorlar.
5- Euroaerobiont , stenohalin canlılar denizel ekosistemin neresinde yaşar?
Euroaerobiont formlar çeşitli O2 değişimlerinde yaşantılarını rahatlıkla sürdürebilirler
Stenohalin formlar belli tuzluluk derecelerinde yaşayabilirler.
(düşük,orta ve yüksek tuzlulukta yaşayabilirler)örneğin: tropikal ve ılıman bölgelerde 800_1000 m derinliğe doğru tuzluluk minimumdur.(kutup ılıman ve tropikal bölgelerde)
6- Tuzluluğun hayvan ve bitkilere etkileri nelerdir?
bir türün düşük tuzlulukta yaşayan bireylerinin boyu,genellikle yüksek tuzlulukta yaşayan bireylerin boyundan iri olduğu gibi morfolojik yapılarıda değişik olmaktadır.morfolojik yapılarından; deri türevlerinde,kalkerleşme oranında,pigmentasyonda,vücut şekli ve üyeleri üzerinde de değişimlere sebep olmaktadır.ortamda oluşacak tuzluluk değişimleri bitkilerle deniz suyu arasında oluşan osmatik dengeyi bozar.
Bazı bitkiler bu dengeyi hemen sağlayabildikleri halde,bazıları hemen sağlayamayarak ortadan kalkarlar.omurgasız hayvanlar yada balıklar ortamlarında oluşan tuzluluk değişimleriyle ilgili olarak ortaya çıkan konsantrasyon değişimlerine metabolik regülasyon sayesinde karşı koymaları alglerde olduğu gibi iyon regülasyonu, hacim regülasyonu ve osmoregülasyon ile sağlanır
İyon regülasyonu org.vücut boşlukları ile hc.lerinde bulunan sıvıyla dış ortamdaki özel iyon alışverişiyle sağlanır.
Hacim regülasyonu bazı hay.ortam sıvısının kons.göre vücut hacimlerini ayarlama sayesinde gerçekleştirilir.
Osmoregülasyon org.vücut sıvısı,hc.sıvısı ve ortamları arasındaki osmatik basıncı dengede tutmasıyla sağlanmakta.
7- Euroterm , stenobat canlılar denizel ekosistemin neresinde yaşar?
Euroterm çok geniş sıcaklık değişimlerinde yaşarlar(yüzeysel tabakada,termoklin tabakada,ve derin su tabakalarında)
Stenobat ancak belli basınçlarda yaşantılarını sürdürebilirler.(örnek: mikroalgler öfotik zonun altındaki derinliklerde gösterdikleri bilinmektedir.ayrıca bentik türler yönünden 200m civarının;planktonik türler yönünden ise 3000m civarının en zengin olduğu görülür.derin deniz diplerinde azalır.)
8- Epibiont , Holoplankton , Abissol , Nanizm , stenooksibiont , Gigantizm , Meroplankton , Eurobat , Endolit , Sublitoral terimlerini tanımlayınız?
Epibiont substratum üst yüzeyinde yaşantısını sürdüren form
Holoplankton tüm yaşamını pelajikte geçiren
zooplanktondurlar.diple İlişkisi yoktur.
Abissol 4000_7000m derinlikteki pelajik zon
Nanizm ekvatordan kutuplara doğru yada yüzeyden dibe doğru giderken sıcaklık artışına paralel olarak hayvanlarda gözlenen boy küçülmesine denir.
Gigantizm ekvatordan kutuplara doğru yada yüzeyden dibe doğru giderken sıcaklık azalışına paralel olarak hayvanlarda gözlenen boy artışına denir.
Stenooksibiont belli O2 değişimi aralığında yaşayabilenler.
Meroplankton yaşamının bir ve ya birkaç evresinde pelajikte yaşarlr.
Eurobat çeşitli basınç değişimlerinde yaşantılarını sürdürebilirler
Endolit substratumda kendileri tarafından açılmış boşluklarda
yaşantısını sürdüren organizmalardan kayalar içinde yaşayanlara denir.
Sublitoral sahilde,su dışında ve ya bazen suyun örttüğü sahil şeridi üzerinde yaşayabilen ya da böyle bir ortama gereksinme gösteren organizmaların bulunduğu sahalardır.
yaz
Sıcaklık ,ışık, fotosentez
Artar
Prodaktivite
Artar
Oksijen
Azalır
Karbondioksit
Artar
Ph
Azalır
1.Okyanus suları bugünkü durumunu nasıl kazandı?
İlk varsayıma göre okyanusları oluşturan su kütlesi ilk atmosferden gelmiştir.ancak eğer bu varsayım doğru ise atmosferdeki element sayısının okyanus sularında bulunan element sayısının okyanus sularında bulunanlardan daha fazla olması gerekirdi.
İkinci varyasıma göre yeryüzü sertleştiğinde orijinal suyun çoğu kimyasal olarak volkanik kayaçlara bağlıydı ve bu kayaçların ayrışmasıyla sular oluşur.deneysel kanıtlar ve doğa kanıtları volkanik kayaçların %5 civarında su taşıdığını göstermiştir.
Üçüncü varsayım ise jeolojik zamanlar boyunca okyanus çukurlarında devamlı su ilave olduğunu kabul eder.okyanus çukurlarında biriken bu suyun kökenini mantodaki volkanik aktivite sonucu oluşan sıcak su buharı kaynakları ile volkanik kayaçlardan gelen su oluşturur.
Bu teoriye göre soğumuş yer yuvarlağı üzerinde oluşan ilk okyanus çukurlarında biriken sular tuzsuzdu.ancak yağmur sularının nehirlerle buraya taşınmaları sonucunda tuzluluklarını kazandılar.zira yağmur suları önlerine çıkan çözünebilir tuzları da beraberinde okyanuslara taşır.deniz sularında bol bulunan uçucu maddelerin mantodan gelen volkanik aktiviteler sonucu suya karıştığı ve daha sonradan metal iyonlarıyla birleşerek tuzları oluşturdukları da düşünülmektedir.
2.150 yıl önce neden deniz biyoloji ile ilgili çalışmalara başlanmıştır
İnsanların denizle iç içe yaşam sürmeleri denize merakı arttırmış ve denizle ilgili çalışmalar başlamıştır.deniz bilimlerinde mevcut boşluğu doldurmak için maksata uygun çalışmalar yapmak zorunlu hale gelmiştir.gerek coğrafi gerekse ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle enstititü ve laboratuvarlar kurulmuştur.ayrıca 1920 yılından itibaren denizlerdeki araştırmalarda ses ve ultrases yöntemlerinden yararlanılmaya başlanmasıyla önceden yeknesak olarak düşünülen okyanus ve deniz diplerinin de çok değişik morfolojik özelliklere sahip olduğu kanıtlanmıştır.
3-sıcaklık ve yoğunluk arasında nasıl bir ilişki vardır somut bir örnekle açıklayın.
Bir cismin hacminin kütlesine oranına yoğunluk denir.okyanus ve deniz sularının yoğunluğu yöresel ve derinliğe bağlı olarak değişir.yapılan araştırmalarda kutup bölegeleri ile tuzluluk değişimleri çok fazla olan bazı kıyısal bölgeler dışındaki tüm suların yüzey yoğunluk değişimlerinin sıcaklık değişimine paralel olarak geliştiği gözlenmiştir. Örn;sıcak bölge sularının yoğunluğu 1.022 gr/cm3 olduğu halde kutup bölgelerinde 1.027 gr/cm3 tür.
4.okyanus yüzeyi akıntılarının nedeni sonucu etkileri
Yüzeysel akıntılar genellikle rüzgarların etkisi sonucu denizlerin yüzeysel tabakalarında oluşan akıntılardır.rüzgar orjinli olan bu akıntıların üzerinde sekonder kuvvetlerden olan koriolis kuvvetinin sürtünmemin ve deniz dibi şeklinin önemli etkisi olabilir.akıntının yönü sadece ekvatoriyal bölgede rüzgarın esme yönüne paralel halbuki koriolis nedeniyle kuzey yarım kürede sağa güney yarım kürede ise sola doğru rüzgarın dik yönüne saptırır.yüzey sularında 45 dereceye kadar olan bu sapma derinliğe paralel olarak genişler ancak akıntın hızı da sürtünme nedeniyle giderek azalır.işte rüzgar akıntılarının derinlikle değişimleri ekman spirali denilen bir şekille açıklanır.dalga ve çalkantılar özellikle sığ sularda önemli etkilere sahiptir.dalgalar rüzgarların etkileri yoğunluk değişleri ve atmosferdeki ani basınç değişimlerinden etkilenir
5.subtropikal bir bölgede yazın,100 metrede sıcaklık,tuzluluk ve sucul canlı aktivitesi nasıldır
Subtropikal bölge ekvatorun üzerinde yer alır.dolayısıyla termik ekvatordan dolayı en sıcak sular bu bölgede rastalanır.yaz mevsimi olduğundan dolayı su sıcaklığı daha artar.denizlerde 100 metreye kadar olan kısım ışığın geçebildiği öfotik zondur. 100 metreden sonra ise oligofotik zon başlar ve bu kısım ışığı tam olarak alamaz.bu bölgede su sıcaklığı yüzeye göre düşsede gene de yaz mevsimi ve bulunduğu konum nedeniyle yüksektir.suyun sıcaklığının yüksek olması ce ışığın az olması nedeniyle bu kısımda o2 az co2 miktarı fazladır.co2 miktarı nedeniyle ph düşer.tuzluluk ise bu zonda minimuma düşer. besleyici elementlerin düşmesi ile birlikte canlılık faaliyetleri minimuma iner.
6.termik ekvator,sechidisk,albedo,öfotik zon,piknoklin nedir
Termik ekvator Teorik olarak en sıcak sulara ekvatorda rastlanıcağı düşünülsede aslında bu suların ekvatorda değil bu bölgenin biraz güneyinde yada kuzeyinde bulunduğu saptanmıştır.buna göre mevsimsel olarak yer değiştiren ve okyanusların çoğu zama kuzey bölgesinde kalan bir termik ekvator mevcuttur.
Sechi disk Işık geçirgenlik tayininde kullanılan en basit metottur.ip ile suya salınan bir diskin gözden kaybolduğu ve görüldüğü yerdeki uzaklık ortalamalarına göre ışık geçirgenliği belirlenir.
Albedo Deniz yüzeyine gelen ışık miktarıyla yansıyan ışık miktarı arasındaki orana albedo denir.beyaz cisim ışığı tamamen yansıttığından albedosu 1,siyah renkli bir cisim ışığı tamamen absorbladığından albedosu 0 dır.
Öfotik zon Denizler ışık mevcudiyetine göre dikey yönde tabakaya ayrılırlar.bunlardan öfotik zon yüzeyden itibaren 100 m derinliğe kadar olan su tabakasını içerir.fotosentez için yeterli ışığa sahip zondur.
Piknoklin Okyanus ve deniz sularında yoğunluk derinliğe paralel olarak artar.bu artış düzenli olmayıp sıcaklığın paralel azalışında olduğunda olduğu gibi önce yavaş belli bir derinlikten sonra ani olarak fazlalaşır.termokline analog olan bu tabakaya piknoklin denir.
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar