Dolaşım Sistemi
Canlılık olayları için gerekli besinleri ve oksijeni hücreler kandan alır. Hücrelerde oluşan atık maddelerden karbondioksidi hücreler kana verir. Karbon dioksit kan yolu ile akciğere gider. Hücrelerde karbon dioksitten başka zararlı maddelerde oluşur. Hücreler bu zararlı maddeleri de kana verir. Bu zararlı maddeler dışarı atılmak üzere kan yolu ile böbreklere gider. Bir hücreli canlılarda, ortamdan oksijenin ve besinlerin alınması ile, karbondioksit ve artıklarının uzaklaştırılması bütün vücut yüzeyiyle yapılır. Bunları gerçekleştirmek için özel bir yapıya gerek yoktur. Sadece, hücre içinde bazı stoplazma hareketleri görülebilir. Çok hücrelilerde ise alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştırmak için bir taşıma sistemine ihtiyaç vardır. Hayvanlarda bu işlemleri gerçekleştiren sisteme dolaşım sistemi denir.
Dolaşım Sistemi Organları:
İnsanlarda dolaşım sistemi; kalp, kan, kan damarları, lenf ve lenf damarlarından oluşmuştur.
Kanın Yapısı ve Görevleri:
Kan; plazma ve kan hücreleri olmak üzere iki gurupta incelenir.
Plazma:
Büyük bir kısmı (% 90) sudur. İçinde erimiş halde besin maddeleri bulunur. Bunlar proteinler, amino asitler, mineraller, vitaminler vb. Bunların dışında, mikroplara karşı koyan antikorlar ve pıhtılaşmayı sağlayan fibronojenler bulunur.
Kan Hücreleri:
. Alyuvarlar (eritrositler)
. Akyuvarlar (lökositler)
. Kan pulcukları (trombositler)
Alyuvarlar: 1 milimetre küp kanda 4-5 milyon civarındadır. Çekirdekleri yoktur. Ortalama ömürleri 120 gün civarındadır. Kemik iliğinde, karaciğer ve dalakta üretilirler. Hemoglobin maddesinden dolayı kana kırmızı rengini verirler. Hücre ve dokulara oksijen taşınmasını sağlarlar. Çocuklarda çok yaşlılarda azdır. Yükseklere çıkıldıkça sayıları artar.
Akyuvarlar: 1 milimetre küp kanda 8-10 bin civarındadır. Akyuvarların çekirdekleri vardır. Lenf düğümlerinde, dalakta ve kemik iliğinde üretilirler. Görevleri vücudu mikroplara karşı korumaktır. Bunu iki şekilde yaparlar. Bunlar:
1- Mikropları Yiyerek.
2- Antikor Çıkararak.
Kan pulcukları: Alyuvarlar ve akyuvarlardan daha küçüktür. Bu nedenle ışık mikroskobunda görülemez. Kan damarları kesildiğinde dışarı akan kanın pıhtılaşmasını sağlarlar. Böylece kanamanın uzun sürmesi engellenir. 1 milimetre küp kanda 250-300 bin civarındadır.
Kalbin Yapısı ve Görevleri:
Kalp, iki akciğer arasına yerleşmiş bir organdır. Çift karlı özel bir zar ile sarılmıştır. Bu zara perikard denir. Bu zarların arasında zarın çalışmasını kolaylaştıran özel bir sıvı vardır.
İnsan kalbi dört odacıklıdır. Üsttekiler kulakçık, alttakiler karıncıktır. Kulakçıklarla karıncıklar arasında kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar, kanın kulakçıklardan karıncıklara geçmesine izin verirler. Ancak kanın karıncıktan kulakçıklara gitmesine engel olurlar.
Kanın vücuda dağılmasını sağlayan damarlar vardır. Kan bu damarlar ile gerekli yerlere gönderilir. Kalbin sol odacıklarında temiz kan, sağ odacıkların kirli kan bulunur. Kan kalbe, kulakçıklara açılan büyük toplardamarlardan gelir. Kalp kasılıp gevşeme hareketi yapar. Kuvvetli kaslardan yapılmış karıncıklar kasıldığı zaman içindeki kanı atardamarlara iter. Bu kasılma hareketinden kalp sesi oluşur. Karıncıklar gevşerken kulakçıklardaki kanı emer. Kulakçıklarda toplardamarlardan kan çeker. Kalp kası çizgili kastır. Fakat isteğimiz dışında çalışır. Kalp insanlarda normal olarak dakikada 72-80 kaz kasılır ve gevşer.
Damarlar:
Vücutta kanın dolaşmasını sağlayan damarlar, düz kaslardan yapılmıştır. Atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar olmak üzere üç çeşit damar vardır.
Atardamarlar: Kanı kalpten diğer organlara taşıyan damarlardır. Atardamarların iç çeperleri bir lastik boru gibi düzdür. Çeperleri geniş, esnek ve sağlamdır. Atardamarlar genellikle temiz kanı vücuda taşır. Sadece akciğer atardamarı kirli kanı akciğere taşır.
Kılcal Damarlar: Atardamarlar ile toplardamarlar arasında bulunur. Kılcal damarlar, bütün vücut hücrelerinin aralarını ağ gibi kapsar. Hücrelerle kan arasındaki alış veriş kılcal damarlarda gerçekleşir. Kandaki oksijen ve besin, hücrelere geçerken hücrelerdeki karbon dioksit ve diğer atık maddeler kana geçer. Böylece vücudumuzdaki kılcal damarlarda kan kirlenir.
Akciğerlerdeki kılcal damarlarda kandaki karbon dioksit alveollere alveollerdeki oksijen ise kana geçer. Böylece kan temizlenir.
Toplardamarlar: Kanı, diğer organlardan kalbe getiren damarlardır. Toplardamarlar, akciğerlerden temiz (oksijeni bol) kanı, vücuttan ise kirli (karbondioksitce zengin) kanı kalbe getirir. Atardamarlardan farlı olarak toplardamarlarda kanın geriye akmasını önleyen kapakçıklar vardır.
DOLAŞIM ÇEŞİTLERİ
Hayvanlarda dolaşım sistemi değişmeyen bir iç çevrenin oluşturulmasının ve hücreler için gerekli maddelerin taşınmasını sağlar. Basit yapılı çok hücreli hayvanlarda özel bir dolaşım sistemi bulunmaz. Süngerler, sölenterler, yassı ve yuvarlak solucanlar bu grubu oluşturur. Diğer bütün hayvanlarda kalp, damarlar ve dolaşım sıvısından oluşan bir dolaşım sistemi bulunur. Dolaşım sistemleri açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır.
Açık Dolaşım:
Omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Kalbe kan getiren ve götüren damarlar kısadır.
Kalp yapısı karıncık ve kulakçıklar olarak ayrılmış olabileceği gibi, bazı damarların genişlemesiyle meydana gelmiş basit yapılar halinde de bulunabilir. Bazılarında ise kalp çok bölmelidir.
Sistemin diğer özellikleri ;
• Atar ve toplar damarlar birbirleriyle bağıntılı olmadığı için devamlı değildir. Kan kısmen damarlar içerisinde, kısmen de dolu hücreleri arasında akar.
• Kanın akış hızı sürtünmenin fazla olmasından dolayı yavaştır. Bunu için enerji ihtiyacı az olan küçük yapılı canlılarda görülür.
• Kan kalpten damarlarla çıkar, sinüs denilen boşluklara yayılır ve madde alış verişi yapıldıktan sonra toplar damarlarla kalbe geri döner.
• Bu sistemde atar ve toplar damarlar arasında kılcal damarlar bulunmaz.
• Bu hayvanların bir çoğunda gaz alış verişi trake ile sağlandığı için, kan oksijen ve karbondioksit taşımaz.
• Açık dolaşım yapan hayvanların bazılarında solungaç solunumu gerçekleştirilir. Bu hayvanların sadece solungaçlarında kılcal damarlar vardır. Ve taşıma sıvısı (kan) oksijen ve karbondioksit taşır. (Kabuklular)
• Kan akışı genellikle, karın tarafında arkaya doğru, sırt tarafında ise arkadan öne doğru gerçekleşir.
Kapalı Dolaşım:
Omurgasızlardan halkalı solucanlarda, bazı yumuşakçalarda, (ahtapot ve mürekkep balığı) ilkel kordalılarda ve bütün omurgalılarda görülür.Bu hayvanlar akciğer veya solungaç solunumu yaptıkları için kanın önemli görevlerinden birisi de solunum organlarıyla alınan O2 yi dokulara taşımak ve dokularda oluşan CO2 yi solunum organlarına taşımaktır.
Sistemin Diğer Özellikleri
- Atar ve toplar damarlar birbirleriyle bağıntılı olduğu için devamlıdır. Bu bağlantıyı kılcal damarlar sağlar. Kan devamlı olarak damarlar içerisinde dolaşır, dışarıya çıkmaz.
- Kanı akış hızı yüksektir. Bundan dolayı enerji ihtiyacı fazla canlılarda görülür.
- Kan, kalpten atar damarlarla çıkar, kılcal damarlara geçer ve burada dokularla kan arasında madde alışverişi gerçekleşir. Kan toplar damarlarla kalbe geri döner.
- Bu sistemde bütün dokular da kılcal damarlar bulunur.
- Damarlar daha uzun ve daha dallanmış yapıdadır. Kalp yapıları da iyi gelişmiştir.
- Doku hücreleri arasında, taşıma sıvısından farklı olan bir doku sıvısı bulunur. Hücreler her türlü madde değişimini bu sıvı ile yaparlar.
OMURGASIZLARDA DOLAŞIM
- Omurgasız olmayan hayvanlarda her hücre, ya dış ortamdaki sıvı (su) ile ya da geniş vucut boşluklarındaki sıvı ile temas halindedir. Her hücre ortamıyla alış verişini difüzyonla sağlayabilmektedir. Bunun için özel bir dolaşım sistemi yoktur, buna ihtiyaç da yoktur.
- Bazılarında (planarya) ise besinlerin iletilmesi dallanmış sindirim kanalıyla, gazların değişimi ise bütün vücut yüzeyiyle gerçekleştirilir.
- Halkalı solucanlarda kapalı dolaşım sistemi vardır. Solunum deriyle yapıldığı için kan O2 ve CO2 taşımakla da görevlidir.
- Kalpten pompalanan kan damar tarafından karın damarına pompalanır. Kan ana damarlardan ayrılan kılcallarla organlara ve deriye taşınır. Kılcallarda kirlenmiş olan kan sırt bölgesinde toplar damara geçer ve arkadan öne doğru akar.
- Kanın temizlenmesi deri altındaki kılcallarla difüzyonla sağlanır.
- Eklem bacaklılar, yumuşakçalar ve derisi dikenlilerde açık dolaşım sistemi vardır.
- Bunların hepsinde besinlerin taşınması, artıkların boşaltım organına iletilmesi ve içi dengenin sağlanması dolaşım sisteminin görevidir.
- Böcekler ve çok ayaklılar trake solunumu yaptığı için kan oksijen taşımaz.
OMURGALILARDA DOLAŞIM
Bütün omurgalılarda iyi gelişmiş, kapalı bir dolaşım sistemi vardır. Kalp yapılarının farklılığından ve solunum organının özelliğinden dolayı omurgalıların dolaşım sistemlerinde de farklılıklar vardır.
1. Balıklarda Dolaşım
Balıkların kalbinde bir kulakçık ve bir karıncık bulunur. Damarlarında kirli kan ile temiz kan karışmadan dolaşır. Solungaçlarında temizlenen kan tekrar kalbe dönmeden vücuda pompalandığı için kalpte sürekli kirli kan bulunur. Vücutta ise sürekli temiz kan dolaşır.
Vücutlarında temiz kan dolaşmasına rağmen, değişken ısılı hayvanlardır. Ancak kış uykusuna yatmazlar. Çünkü yaşam alanları olan suyun sıcaklığı 40C nin altına düşmez ve 350C nin üstüne çıkmaz.
2. Kurbağalarda Dolaşım
Kurbağaların kalbi üç odacıklıdır. Bunlardan ikisi kulakçık biri karıncıktır. Kalplerinde ve damarlarında kirli kanla temiz kan karışık olarak bulunur. Kalbin sağ kulakçığında kirli kan sol kulakçığında temiz kan, karıncıkta ise karışık kan bulunur. Vücutta karışık kan dolaşır. Değişken ısılı (soğuk kanlı) hayvanlardır. Kış uykusuna yatarlar. Kurbağalar larva dolaşım yaparlar.
Balıklarda ve kurbağa larvalarında solungaçlarda temizlenen kani kalbe gelmeden vücuda dağıldığı için küçük dolaşım yoktur.
3. Sürüngenlerde Dolaşım
Sürüngenlerde kalp üç olacıklıdır. Ancak kanın hareket dinamiğini artırıcı yarım bir karıncık perdesine sahiptir. Yine sol kulakçık temiz sağ kulakçık kirli kan taşır. Karıncıkta kirli kanla temiz kan karışır ve damarlarında karışık kan dolaşır. Timsahlarda diğerlerinden farklı olarak kalp dört odacıklıdır. Kalplerinde kirli ve temiz kan birbirine karışmaz. Ancak, kalbin karıncıklarından çıkan damarlar arasında bulunan bir kanalda (panizza kanalı) temiz kanla kirli kan birbirine karışır.
4. Kuşlarda ve Memelilerde Dolaşım
Bu canlıların kalpleri dört odacıklıdır ve sıcak kanlıdırlar. Metabolizmaları için gerekli enerjiyi kendileri üretirler. Temiz ve kirli kan hiçbir zaman karışmaz. Memelilerde ve kuşlarda dört odacıklı olduğu için damarlarında karışık kan değil, temiz kan veya kirli kan dolaşır. Vücut ısıları sabittir çevreye göre değişmez. Bundan dolayı kış uykusuna da yatmazlar. Bu tip canlılara sıcak kanlı canlılar denir. Sıcak kanlı (sabit ısılı) olmayı sağlayan tek faktör kalp yapısı ve dolaşım sistemi değildir. Esas etkilerden birisi de sinirsel düzenleme ile gerçekleştirilir.
İNSANLARDA DOLAŞIM SİSTEMİ
İnsan, sistemlerden meydana gelmiş en harika canlıdır. Dolaşım sistemimiz, onun ünitesi olan kan ve damarlar; herhalde sistemler arasında, hatta doku ve hücreler arasında en fazla irtibatı olanıdır. İnsanda dolaşım sistemini; kanın yapısı,kalbin yapısı ve çalışması, damarların yapısı ve madde alış verişi, dolaşım çeşitleri, lenf sistemi ve bağışıklık olmak üzere değişik alt bölümlerde inceleyeceğiz.
Küçük ve Büyük Kan Dolaşımı:
Kanın kalpten pompalandıktan sonra kalbe geri dönmesine dolaşım denir. küçük kan dolaşımı ve büyük kan dolaşımı olmak üzere iki çeşit dolaşım vardır.
Kalbin sağ karıncığından pompalanan kirli kanın, akciğer atardamarı ile akciğere giderek temizlendikten sonra kalbin sol kulacığına dönmesine küçük kan dolaşımı denir. Temiz kanın, kalbin sol karıncığından çıkıp vücutta kirlendikten sonra sağ kulakçığa dönmesine, büyük kan dolaşımı denir.
Küçük kan dolaşımı; kalbin sağ karıncık ventrikül denilen odacığıyla sol kulakçık denilen odacık ararsında gerçekleşir. Büyük dolaşımdan vena kanallar yoluyla sağ kulakçığa taşınmış olan kan, sağ kulakçığın kasılmasıyla sağ karıncığa pompalanır. Böylece pis kan sağ karıncığa girerek, küçük dolaşım sistemine katılmış olur. Sağ karıncık kasılarak içindeki pis kanı pulmoner delikten geçirerek,trunkus pulmonalise pompalar. Trunkus pulmonalis, biraz yukarıda sağ ve sol akciğerlere giden iki dala ayrılır. Sağa giden dala “Sağ pulmoner arter” denir. Böylece sağ karıncıktaki pis kan, özellikle oksijen yönünden zenginleşmesi için akciğere ulaşmış olur. Akciğerlere gelen kan, buradaki hava keseciklerinin duvarlarındaki (alveol aptumları) kılcal damarlara yayılır. Bu düzeyde akciğer hava keseciklerindeki temiz havayla kılcallardaki kan arasında büyük bir hızla gaz alışverişi gerçekleşir. Kan, karbon dioksidini akciğer havasına verirken, ondan oksijeni alır. Böylece vücudun karbon dioksitten zengin toplardamar kanı, akciğerlerde karbon dioksidini azaltıp oksijenden zenginleşerek; atardamar kanına, yani temiz kana dönüşmüş olur. Akciğerlerde atardamar kanı mahaline gelmiş olan kan, daha sonra pulmoner venalar denilen dört toplardamarlar aracılığıyla kalbin sol kulakçık denilen odacığına taşınır. Böylece küçük dolaşım son bulmuş olur. Sol kulakçık daha sonra kasılıp kendisine getirilmiş olan temiz kanı sol karıncığa pompalayarak, bu kanın büyük dolaşıma katılmasını sağlar.
Büyük kan dolaşımı; Sol karıncıktan başlar. Sol karıncık kasılıp içimdeki temiz kanı aorta pompalar. Aorta ve ondan kaynaklanan pek çok uç dal, bu kanın dokular yüzeyindeki kılcal damarlara ulaşmasını sağlar. Kılcal damarlar düzeyinde dokuyla temiz kan arasında madde alışverişi gerçekleştikten sonra kan, kılcalları terk edip toplardamarlara girer. Toplardamarlardaki kan halk arasında pis kan olarak bilinir. Vücuttaki tüm toplardamarlar, sonunda “Vena kava süperior” ya da “Vena kava inferior” a boşalırlar. Vücudun tüm toplardamar kanını toplatan bu iki büyük toplardamar sonunda kalbin sağ kulakçık denilen odacığına açılır. Böylece büyük kan dolaşımı tamamlanmış olur.
Nabız ve Tansiyon:
Nabız: Kalbin sol karıncığının kasılmasıyla kan aort atardamarına pompalanır. Atardamarlara pompalanan kan, Atardamarların çeperinde daralıp genişleme hareketi oluşturur. Kalp atışlarını atardamarların çeperlerinde oluşturduğu bu harekete nabız denir.
Parmaklarımızı bileğimize koyarsak nabzımızı hissederiz. Kalbi normal çalışan bir insanda nabız dakikada 70-80 arasında değişir.
Tansiyon:Kanın damarlara yaptığı basınca tansiyon denir. Tansiyon, tansiyon aleti ile ölçülür. Kanın kalpten damarlara pompalanması sırasındaki kan basıncına büyük tansiyon denir. Kanın kalbe dönerken gevşeme anındaki basıncına küçük tansiyon denir.
Lenf Dolaşımı:
Lenf sistemi; lenf damarları ve lenf düğümlerinden oluşur. Lenf damarlarıyla taşınan ve içinde akyuvar bulunan doku sıvısına lenf denir. Kan damarlarına göre daha ince darlı olan lenf damarları dokular arasındaki alanlara yayılmış olan kapalı uçlu lenf kılcallarıyla başlar. Doku hücreleri arasındaki kılcallarda bulunan ve çok geçirgen olan bu doku sıvısı, özel bir damar sistemiyle toplanarak lenf düğümlerine getirilir. Lenf düğümleri, lenf damarlarının kan damarlarıyla birleştiği yerdir. Burada doku sıvısı lenf damarlarında kan damarlarına geçer. Lenf düğümlerinde akyuvar üretir. Ak yuvarlar doku sıvısındaki bakterileri yok eder. Böylece doku sıvısı mikroplardan temizlendikten sonra kan damarlarına geçer. Doku sıvısındaki mikrop çok olduğu zaman lenf düğümleri şişer.( Örnek: vücudumuzda çoğalan mikropları yok eden bademciklerimiz şişer)
Lenf Sisteminin Görevleri:
- Madde alış verişinde aracılık eder,
- Doku sıvısı hücrelerinin zarlarını yıkar,
- Bağırsaktan emilen yağ asitleri ve gliserolü dolaşıma katar,
- Düğümlerde lenf sıvısı süzülerek temizlenir, mikroplar öldürülür,
- Akyuvar üretip, kana verir. Böylece savunma sistemimizin temel yapısına katkı sağlar.
- Doku sıvısını kana taşır. Kanın sıvı miktarının düzenlenmesine yardımcı olur. Bu sistemle kılcal damarlar ile doku sıvısı içerisindeki maddeler yeniden dolaşım sistemine dahil edilir.
İNSANDA LENF SİSTEMİ
Lenf sistemi, lenf damarları, lenf düğümleri, lenf kılcalları ve lenfoid (lenf hücrelerinden oluşan) organlardan meydana gelmiştir. Lenf damarlarıyla taşınan ve içinde akyuvarlar bulunan doku sıvısına lenf denir. Bu sıvıda alyuvar yoktur.
Omurgalılarda ikinci vücut sıvısı lenf sıvısıdır. Lenf sıvısı ayrı bir sistem halinde hücreler arasında, dokular arasında ve lenf damarlarında dolaşır. İnsanda vücut ağırlığının 1/4 ü kadar lenf sıvısı vardır.
Lenf sıvısında çeşitli metabolizma ürünleriyle birlikte kan hücrelerinden sadece lökositler (akyuvarlar) bulunur. Lenf sıvısı beyazımsıdır. Bu yüzden akkan olarak da adlandırılır.
Uçları kaplı olan lenf kılcalları çok geçirgen olduğundan dokular arası sıvıda bulunan amino asitler ve diğer maddeler kolayca lenf kılcallarına geçer. Dolaşım sisteminden doku sıvısına devamlı amino asit kaybı olur. Lenf sistemi bunların dolaşım sistemine geri dönmesini sağlayan tek yoldur.
Lenfin hareketi, toplar damardaki gibi, iskelet kaslarının basıncı ve solunum hareketleri ile sağlanır.
Dolaşım Sisteminin Sağlığı ve Korunması:
Dolaşım sisteminin sağlığını korumak için düzenli ve dengeli beslenmek, temiz hava almak, spor yapmak, alkol, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak gerekir.
Katı yağ içeren besinler, damarların iç yüzeylerinde damar serliğine neden olur. Damar sertliğinden korunmak için katı sağlı yemekler yarine, sıvı yağlı yemekler tercih edilmelidir.
Toplardamarların genişlemesi ve dolaşımın bozulması varise neden olur. Genellikle varis ayakta fazla duranlarda görülür ve ameliyatla düzelir.
Aşırı dar giyecekler dolaşımı engeller. Bu nedenle kalbin rahat çalışabilmesi için dar giysiler giyilmemelidir. Çorap lastiklerin ve kemerlerin sıkı olmamasına dikkat edilmelidir.
Kazalar sonucunda meydana gelen hafif yaralar temiz pamukla silinmeli ve gazlı bezle sarılmalıdır. Açık yaralara tentürdiyot sürülmelidir. Kanama varsa kanayan yerin üzerine temiz bir tampon koyularak sarılmalıdır.
Ağır yaralanmalarda, yaralı; en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Bu arada kanayan yerin üzerine gazlı bez yada temiz pamukla tampon yapılmalıdır. Tamponun üstünü temiz bir bezle iki defa sardıktan sonra düğüm yapılır. Ayrıca kalp ile kanayan yer arası bir bez yada lastikle sıkıca bağlanarak kan kaybı önlenmelidir. Bu önleme turnike denilir. Mümkünse kanayan yer kalp seviyesinden daha yüksekte tutularak kanama azaltılır.
AIDS, tetanos, kuduz, sıtma, tifüs, sarılık gibi tehlikeli hastalıklar kan yolu ile bulaşabilir. Bu nedenle enjektörler bir defadan fazla kullanılmamalıdır. Ayrıca hastaya verilecek kanın yukarıda sayılan hastalıkların mikroplarını taşıyıp taşımadığı kontrol edilmelidir.
Sigaradaki nikotin, dolaşım sistemini olumsuz yönde etkiler. Damarı daraltarak, organlara yeterince kan getirmesine engel olur. Sigara içenlerin kanındaki karbon monoksit düzeyi, içmeyenlere oranla daha fazladır. Karbon monoksit hemoglobinle birleşerek, oksijen taşıyacak hemoglobin miktarının azalmasına yol açar. Sonuçta dokulara oksijen geçişi azalır. Az miktarda karbonmonoksit bile kroner atar damar hastalığı olanlarda hareket etme ve egzersiz yapma yeteneğini azaltmaktadır. Damarların sağlığı için ;
Sigara alışkanlığı kesinlikle bırakılmalıdır!
Sürekli ayakta kalmamaya dikkat edilmelidir.
Kanamalarda yapılacak geçici tedavi yöntemi (ilk yardım) öğrenilmelidir.
Kandaki alyuvarların sayı veya hacimce azalmasına ya da yetersiz hemoglobin ile ortaya çıkan buzukluk anemi adını alır. Anemi yetersiz dengesiz beslenme durumlarında ortaya çıkar.
Akyuvarlarda sınırsız ve patolojik çoğalmayla lösemi denen hastalık ortaya çıkar. Lösemi genellikle öldürücüdür. Pıhtılaşma elemanları olmayan kişilerde hemofili hastalığı görülür. Hemofili hastalığında kanı pıhtışaltırıcı faktörler kalıtımsal olarak eksiktir. Kanama olduğunda, kan nakli yapılmazsa, hasta kan kaybından ölebilir.
Genel Biyoloji
-
Protista Alemi ve Genel Özellikleri
-
Hücrelerdeki farklı ve benzer yapılar
-
Ses Nedir ? Ses Nasıl Oluşur?
-
Kültürü Yapılan Fitoplankton Türleri Nelerdir?
-
Apoptoz: Programlı Hücre Ölümü Nedir?
-
Ribozom ve Protein Sentezi
-
Mikrotübüller ve İplikçikler
-
Hücre Zarları
-
Lipid Çift-Katmanın Keşfi
-
Biyoreaktör
-
Telomerler ve İnsan Telomerinin Kristalik Yapısı
-
Hücre Biyolojisinin Tarihsel Gelişimi
-
Hücre biyolojisi nedir ?
-
Biyolojik Çeşitlilik Nedir ?
-
Sinir Sistemi Yapısında Bulunan Hücre Tipleri ve Özellikleri Nelerdir?